'Fransa adem-i merkeziyetçilikten korkuyor'

'Fransa adem-i merkeziyetçilikten korkuyor'

Korsika Parlamento Başkanı Dominique Bucchini, yerel parlamentonun kabul ettiði “eş-resmi dil” statüsünün Fransız Cumhuriyeti’nin birliði için bir tehdit oluşturmadıðını belirtirken, “Fransa geleneksel olarak çok merkezi ve her zaman desantralizasyondan (adem-i merkeziyetçilikten) biraz korkan bir devlettir” dedi.

Korsika Parlamento Başkanı Dominique Bucchini, ANF’ye verdiði mülakatta Kürtlerle dayanışma mesajı verdi, dostluðunu ifade etti. Korsika Parlamentosu, 9 Kasım günü de Kürtlerle dayanışma amacıyla parlamentoya sunulan bir önergeyi oybirliði ile kabul etmişti. Parlamento, Türkiye’yi Kürtlere karşı siyasi ve askeri operasyonlara derhal son vererek, taleplerini kabul etmeye çaðırmıştı.

Bucchini ayrıca Korsika dili için uygulamak istenen “eş-resmi dil” statüsünü anlattı, Fransız Ulus-Devlet modeline deðindi, Korsika’daki mevcut şiddet olaylarının nedenlerini ortaya koydu ve çözüm önerilerinde bulundu.

KÜRTLERLE DAYANIŞMA

-Avrupa hükümetleri Kürtlere yönelik baskılar karşısında sessiz kalırken, siz 23 Ekim’de bir Kürt delegasyonu Korsika Parlamentosu’nda üst düzey karşıladınız. Bu nasıl oldu?

Korsika’da çok iyi tanıdıðım Kürtleri savunan ve beni sık sık ziyarete gelen bir dernek var (Başkanlıðını Dominique Torre’nin yaptıðı Kürdistan-Korsika Dostluk Derneði). Derneðin hedeflerini ben de paylaşıyorum ve bu vesileyle Kürtlere dostluðumu sunuyorum. Kürt halkı, yaşamak için, dillerini konuşmak için güçlü bir demokratik mücadele veriyor ve bunda haklılar. Çünkü Türkiye içerisinde 20 milyon nüfusu temsil ediyor.

-Kürtler ile Korsikalılar arasında daha aktif dayanışma beklenebilir mi?

Kürt halkı ile Korsika halkı arasında işbirliði unsurlarını oluşturmak için düşünebiliriz. Daha çok Avrupa hükümetleri ile Fransa’nın pozisyonlarının ne olduðuna bakmak gerekiyor.

FRANSA ADEMÝ-MERKEZÝYETÇÝLÝKTEN KORKUYOR

-Korsikalıların anadilde eðitim ve daha fazla özerklik talepleri göz önüne alındıðında Kürtlerle benzer bir mücadeleden bahsedilebilir mi?

Korsika’da bizim, Fransa’nın diðer bölgelerine göre daha fazla tecrübemiz var. Bu da pratikte Fransız Cumhuriyeti çerçevesinde biraz daha fazla otonomi anlamına geliyor.

Bir ada olmamız ve coðrafik pozisyonumuza baðlı olarak özel sorunlarımızın olması gerekçesiyle, Fransız yasaklarını kendi durumumuza uyarlamamız gerekiyor. 1980 yılından beri Fransız Cumhuriyeti çerçevesinde, Korsika’yı Fransa’nın en desantralize (ademi-merkeziyetçi) bölgesi yapan üç statü demokratik olarak elde ettik.

Ýkincisi, dil konusunda. Korsika Meclisi bundan bir yıl önce Korsika diline “eş-resmi dil” statüsü onayladı. Yani Fransızlara karşı Korsika dili, ya da Korsikalılara karşı Fransızca deðil, her ikisinin birlikte ve dayanışma içinde olması anlamına geliyor.

EŞ-RESMÝ DÝL STATÜSÜ

-Eş-resmi dil statüsünü biraz daha açabilir misiniz?

Tarihsel olarak, özellikle de 1920’li yıllarda, 1930’lu yılların başında (Humanite gazetesinin müdürü Marcel Cachin gibi Paris’li Broton komünistlerin etkisiyle) ve savaş sonrasında, Fransız Komünist Partisi (PCF) devlet merkeziyetçiliðini, Paris dili ve kültürünün halkın diðer dilleri ve kültürleri üzerindeki hakimiyetine tepki göstererek Fransız bölgelerinin kültürel taleplerine sempati duydu. Bizim açımızdan bu soruna politik yaklaşım sözkonusu deðil. Siyasi pozisyonları ne olursa olsun çoðu kişi Korsika dilinin geliştirilmesi gerektiðini kabul ediyor. Eş-resmi dil, iki dilin (Fransızca ve Korsikaca) eş zamanlı kullanımı anlamına geliyor. Korsika dili Cumhuriyetin diline muhalefet olsun diye deðil, onunla tamamlayıcı oluyor. Çok dillilik bir kapanma deðil, zenginlik olarak görülüyor. Çift dilli eðitim Cumhuriyet’in birliðini hiçbir şekilde tehdit etmiyor.

FRANSA DESANTRALÝZASYONDAN KORKUYOR

-Fransız Ulus-Devlet modeli ülkenin diðer halklar ve kültürlerinin taleplerine gerçek anlamda cevap oluyor mu?

-Bu konuda farklı biçimlerde tartışmalar var. Çünkü bizim halkımızın tarihi sizinkinden (Kürtlerin) farklıdır. Fransa geleneksel olarak çok merkezi ve her zaman desantralizasyondan biraz korkan bir devlettir. Sizin, ‘ülkenin diðer halkları’ olarak belirttiklerinizin Korsika ile aynı talepleri yok. Fransa, uzun zamandan beridir kendisini oluşturan diðer halkları asimile eden eski bir ülkedir. Bu nedenle her ne kadar ben bölgelerin daha iyi soluk almasını saðlamak için desantralizasyonun gerekli olduðuna inansam da, Ulus-Devlet modeli Fransa’nın doðasına uyan bir modeldir.

-Doðru anladıysam eðer, mevcut desantralizasyonu yetersiz görüyor ve daha fazla özerklik istiyorsunuz…

Daha fazlası istenebilir. Ama buradaki sorun daha fazlasını istemek deðildir. Eðer yoksul bölgelerde yaşanıyorsa, ki Korsika’da durum budur, önemli olan merkezi devletin dayanışma adıyla bize vereceði mali olanakların ne olduðunu bilmektir.

Sizin tarihinizin (Kürtlerin) aksine, bizim Fransa’daki tarihimiz 1789’dan, yani Fransız devriminden geliyor. Ve Fransa halkı, ‘özgürlük, eşitlik, kardeşlik’ kelimeleri ile ifade edilen konseptler geliştirdi. O halde ulusal toprakların tümünde eşitlik adına, bölgenin kendisini kalkındırabilmesi için dayanışma gerekiyor. Aksi takdirde, zengin olan bölgeler belki gelişebilir, ama yoksul olan bölgeler parayı nereden bulacak? Bu durumda, kelimelerle oynamamaya dikkat etmek ve arkasındaki siyasi içeriðin ne olduðunu bilmek gerekiyor, özellikle de mütevazi koşullarda yaşayan insanlar için.

BEN HERŞEYDEN ÖNCE MÝLÝTAN BÝR BAŞKANIM

-Sizce Korsika modeli Kürtler için de öngörülebilir mi?

Bazı durumlarda. Ben Kara Afrikası’nda eðitim verdim. Adı Senegal olan ülkenin başkanı, Fransa’da parlak eðitim görmüş biriydi. Kelimenin doðru anlamıyla zenci kültürü ile Fransa ve Avrupa’nın yaptıklarına bakarak, evrensel uygarlıða doðru gitmek için “almak ve vermek” randevusuna gitmenin gerekli olduðunu söylüyordu. Yani bugün dünyaya açılmak, kültürlere saygı göstermek ve geçmişe takılmamak için onları geliştirmek gerekiyor. Bu temeller üzerinde, Afrika halkları ve Güney Amerika halkları ile olduðu gibi Ortadoðu insanları veya hakları ile de tartışılabilir. Benim bir militan olarak inancım budur, çünkü ben sadece bir başkan deðil, her şeyden önce militan bir başkanım.

KORSÝKA’NIN BAÐIMSIZLIÐINDAN YANA DEÐÝLÝM

-Korsika’daki baðımsızlıkçı talepler ne düzeyde?

Ben derin bir şekilde Korsikalı ve Fransız’ın. Sadece biri veya öteki deðil. Ve ben Korsika’nın baðımsızlıðından yana deðilim. Korsika Meclisi’nde vekilleri olan, bizim de onlarla görüştüðümüz ve sık sık ortak kararlar aldıðımız baðımsızlıkçı bir güç var. Ancak ‘Fransa’dan ayrılmak gerekiyor’ denildiðinde bu bizim sarı çizgimiz ve aşılmaması gereken bariyerimizdir.

KORSÝKA ÝÇÝN NASIL BÝR ÇÖZÜM

-Peki Korsika için nasıl bir siyasi ve sosyal çözüm öneriyorsunuz?

Korsika’nın farklı bir tür ekonomik kalkınması var, çünkü bundan iki yıl öncesine kadar Korsika Meclisi’nin yönetenler sadece turizmin Korsika’yı kalkındıracaðını düşünüyorlardı. Dünyanın hiçbir yerinde sadece tek-aktivite ile, mevsimlik tek bir aktivite ile kalkınabilen ülke yok. O halde, turizme ihtiyacımız var, bir zirai kalkınmaya, araştırmaya, teknolojik endüstriye ihtiyacımız var. Bununla birlikte Korsika’da biraz normal yaşayabilmek için Korsika’nın içini yeniden diriltmeye ihtiyacımız var. Ve barış içindeki bir Korsika’da artık cinayetler de olmayacak.

KÝRLÝ PARA

-En son 14 Kasım günü Ajaccio kentinde Güney Korsika Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Jacques Nacer öldürüldü. Korsika’daki bu şiddetin kaynaðı nedir?

Korsika’daki şiddet, birkaç kelime ile geçiştirilemeyecek ciddi bir konudur. Mevcut şiddet Korsika’yı güzel yapan yanlarını, yani kıyılarını kontrol etmek isteyen çetelerin verdiði mücadeleyle ilgilidir. Emlak spekülatörleri Korsika kıyılarına göz dikmiş. Bunlar daha fazla turist kabul etmek için betondan bir kıyıya dönüştürmek istiyorlar ve şiddeti doðuruyorlar. Korsika Meclisi de bunlara karşı koymakta kararlı. Son yıllarda gizli siyasi şiddetin suyunun çekildiðine tanık olunurken, daha fazla para yapmak için deniz kıyısına yerleşmek isteyen, bazen şehircilik projeleri geliştirmek isteyen yerel seçilmişler üzerinde arlanmaz bir şekilde baskı uygulayan ve bazen şiddet uygulayan kirli para çeviren Korsika muhitinin de taşkın faaliyetleriyle karşılaşıyoruz.

ŞÝDDETÝN KÖKLERÝ

-Bu sorun nasıl çözülebilir?

Korsika Meclisi, solun çoðunluðu elde etmesi ardından, şiddete karşı bir komisyon kurdu. Komisyonun ilk raporu da oy birliði ile kabul edildi. Rapor üç önemli unsur içeriyor. Her şeyden önce, şiddet çok biçimli ve karmaşıktır: uzun vadede bu durumdan kurtulmanın olanaklarını ve daha iyi yollarını belirlemek, gelişimini daha iyi yakalamak için bir gözlemevi kurmak gerekiyor.

Sonra, mevcut şiddet emlak spekülasyonundan kaynaklı: artık 1500m2’li yer satın alabilen ve bir villa inşa edebilen Korsikalı yok. Bunu ancak parası olanlar yapabiliyor. Bununla birlikte önemli bir mali akış var çünkü kirli para çevriliyor.

Son olarak iðretilik ve sosyal eşitsizlik sorunsallıðını araştırmak gerekiyor. Açık ki şiddetin kökleri yeni ortaya çıkan suçlara uzanıyor, zira çok sayıda genç insan iş veya konut bulamıyor. Sonuç itibariyle, kolektif bir sıçrama koşulları oluşturmak ve Avrupa’nın en kriminojen (kriminal eylemlere elverişli) bölgesi olmaktan hoşnut olmadıðımızı, kendi evimizde barış ve demokrasi içinde yaşama arzumuzu göstermemiz gerekiyor.

Ama aynı zamanda yetkililer tarafından da güçlü bir eylem gerekiyor. Başbakan (Jean-Marc Ayrault) Bastia mali şubesini yeniden aktifleştirmek gerektiðini söylüyor ama bu zaten 1998’de vali Erignac cinayetinin ertesine dayanan bir tavsiyeydi. Ne yazık ki bu mali şube büyük şeyler üretmedi. Ama eðer yarın Sayın Ayrault, mali suç uzmanları ve kalifiye memurların gelip bunun üzerinde çalışacaðını bize açıklarsa, bunu ancak kabul edebilir. Ne yazık ki, bu tür denemelerin uzun zamandır yapılmış olması gerekirdi, zira bugün içinde yaşadıðımız dramatik durumdan kaçınılmasını saðlayabilirdi.

SADECE TURÝZM KORSÝKA’YI KALKINDIRMAZ

Ve eðer yarın bu mali şube yola koyulursa, belki bu kirli paranın uluslararası boyutunun da olup olmadıðını öðrenebiliriz. Kamuoyu Korsika’da ne olup bittiðini öðrenmek istiyor. Korsika’yı sadece turizm kalkındıramaz. Eðer, tarımda, tarımsal besinlerde, yenilenebilir enerjilerde, yeni teknolojilerde iş alanları kurarak farklı kalkınma biçimlerini gösterebilirsek, ülkeden yaşamak ve çalışmak isteyen, uygun bir yaşama kavuşmak ve ikamet etmek isteyen Korsika halkına yeniden umut verebiliriz. Bu tuzaklarla döşenmiş uzun bir yoldur ama bu Korsika Meclisi’nin yöneten sol çoðunluðun hedefidir.