Fransa, Afrika'da giderek azalan itibarını düzeltme peşinde

Fransa, Afrika'da giderek azalan itibarını düzeltme peşinde

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Cezayir gerçekleştirdiði Devlet Ziyareti’nde, Cezayirlilere karşı işlenen ‘insanlık suçlarından’ dolayı özür beklentileri karşılık bulmadı. Hollande’ın asıl amacı ise, Fransız sermayesinin artık rahat top koşturamadıðı Cezayir’de yeni ekonomik sahalar açmak ve Afrika kıtası ile Arap dünyasında azalan politik etkisini geri kazanmak.

Cumhurbaşkanı François Hollande’ın başkent Cezayir’e gerçekleştirdiði iki günlük Devlet Ziyareti’nde, bakanlar, işadamları ve tanınmış şahsiyetlerden oluşan 200 kişilik bir heyet yer alıyor. Hollande’ın Fransa’nın eski sömürgelerinden Cezayir’de 1958-1962 yılları arasındaki kurtuluş savaşı ve öncesinde yaşananlara ilişkin ‘özür dileyebileceði’ yönündeki beklenti boşa çıktı.

Hollande, dün Cezayir’de yaptıðı açıklamada iki ülke arasında ‘eşit şartlarda’ bir ilişki vaadinde bulunurken, "Geçmişte yaşananlar için tek yanlı bir pişmalıðın zamanı geçmiştir" dedi. Hollande’ın özellikle Cezayir Savaşı’nda Fransa ile birlikte kendi halkına karşı savaşan ‘Harkiler’ ile Cezayirli Fransızlara karşı işlenen ‘suçlardan’ dolayı, üstü kapalı olarak Cezayir’i de suçlaması dikkat çekti. Fransa ile Cezayir’in kendi tarihleri ile yüzleşmesini isteyen Hollande böylelikle, ülkesinin tek taraflı olarak özür dilememeyi öngören eski politikasında ısrar edeceðini de göstermiş oldu.

ÝLK HEDEF FRANSIZ SERMAYESÝNE YATIRIM ALANI AÇMAK

Fransa Cumhurbaşkanı’nın Devlet Ziyareti kapsamındaki Cezayir çıkarmasının politik ve ekonomik yanının aðır bastıðını söylemekte mümkün. Tarihsel bir çıkış yaparak özür beklentilerini boşa çıkaran Hollande’ın ziyaretinde, otomobil üreticisi Renault tarafından Cezayir’de açılacak fabrika başta olmak üzere, savunma, sanayi, eðitim, tarım ve kültür alanlarında işbirliði anlaşmaları yapılıyor.

Ancak bu ziyaret aynı zamanda Fransız sermayesinin Cezayir’de istediði gibi at koşturamadıðı bir döneme de denk geliyor.

Lafarge şirketinin ülkedeki en büyük çimento fabrikası Orscom’u satın almasının ardından gelmişti. Cezayir, yabancı bankalara da aynı şekilde yüzde 51 ‘yerli sermaye ortaklıðı’ şartı getiriyor.

37 milyon nüfuslu ülkede faaliyet gösteren Fransız şirketlerinin sayısı 450 civarında iken, nüfusu daha az olan Fas’ta bu sayı 500’ü geçiyor. Fransa’nın 2011 yılında isyan ardındaki iktidar deðişikliðine kadar en kolay etki ettiði ülkelerden olan Tunus’ta ise bu sayı 1200’den fazla.

Fransa, her ne kadar Cezayir’e yapılan ithalatta birinci sırada olsa da, bu ülkeden Fransa’ya yapılan ihracatın neredeyse tamamı ham petrol ve ya petrol ürünlerinden oluşuyor. Hollande’ın ziyaretinin hedefi de böylece, Cezayir’deki Fransız yatırımlarının önünü açarak, burada üretilecek ürünleri daha ucuza Fransa’ya ve ya diðer dünya ülkelerine satmak. Bu politikaya örnek olarak, ziyaretin önemli katılımcılarından Renault’un Cezayir’deki fabikasında yıllık 75 bin otomobilin üretilmesi ve bunların önemli bir kısmının ihraç edilmek istenmesi gösterilebilir.

FRANSA, ARAP DÜNYASINDA YÝTEN ÝTÝBARINI GERÝ KAZANMA DERDÝNDE

François Hollande’ın Cezayir ziyareti aynı zamanda ülkesinin bir zamanlar oldukça etkin olduðu Arap ülkelerindeki itibar kaybının önüne geçmek ve tekrar ‘sözü dinlenen ülke’ olma gayretinin de bir parçası. Ýslam ve Arap dünyası üzerine çalışmaları ile bilinen “Cahiers de l’Orient” dergisinin genel müdürü Antoine Sfeir, ziyaret üzerine yazdıðı yazısında, Fransa’nın Arap ülkelerine yönelik son yıllardaki politik hatalar zincirine dikkat çekiyor.

“2005 yılında Lübnan Başbakanı Rafik el Hariri suikastinde Suriye’nin suçlanması, 2011’deki ayaklanmadan sonra Beşar Esad gibi insanlık suçu işleyen Suriye muhalefetinden yana tavır alınması, Libya’yı parçalara bölen iç savaşta El Kaide baðlantılı ve Katar destekli Ýslamcıların desteklenmesi, Mısır ve Tunus’ta da benzeri şekilde Vahabi destekli Ýslamcılardan yana tavır alınması” vesaire vesaire. Sfeir’e göre tüm bunlar diplomatik hatalar arasında yer alıyor ve Fransa’nın tekrar eski etkinlðini saðlaması için "Arap devletleri ve onların içinde yer alan etnisite ve toplumlar arasında köprü olması" gerekiyor.

Sosyalist Dış Ýşleri Bakanı Laurent Fabius’u da eleştiren Sfeir, Fransa’nın dış politikasının geldiði noktayı özetlemek için, "Fabius, Yakın Doðu’da ne dinlenen ne de güvenilen bir kişi deðil" dedi. Sfeir ziyaret için ‘Fransa’nın Arap dünyasında ‘sözü dinlenen ülke olarak geri dönüşü mü?’ başlıðını kullanması da dikkat çekti.

AFRÝKA’DAKÝ FRANSA ETKÝSÝ DE AZALIYOR

Hollande’ın ziyareti, Fransa’nın bir dönemler büyük oranda sömürgesi olan Afrika kıtasındaki etkisini son yıllarda giderek yitirdiði bir dönemde oldukça önemli. Fransa, tüm çabalarına raðmen yaklaşık 9 aydır bir bölümü Ýslamcı militanlarca işgal edilen Mali’nin kuzeyine uluslararası askeri müdahaleyi gerçekleştiremiyor. Mali Hükümeti’nin bizzat çaðrı yapmasına raðmen, sınır komşusu Cezayir’in ‘Ýslamcı militanların ülkesine akması’ korkusu nedeniyle askeri müdahale yapılamıyor.

Fransa’nın eski sömürgeler üzerindeki politik hegemonyasının enstrümanlarından olan Fransızca’ya olan ilgi ise yerini yavaş yavaş Ýngilizce’ye bırakıyor. New York Times’dan Pascal Zachary’ye göre, Fransa’nın ve Fransızcanın güç kaybetmesinin nedenlerinin başında, bir dönemler Afrika ülkelerindeki hemen hemen tüm diktatörlerle iyi ilişkiler içinde olunması geliyor. Zachary, Afrika’nın içişlerine Fransa’ya oranla daha az karışmış olan ABD’nin ve dolayısıyla da Ýngilizce’nin giderek daha fazla popülerleştiði fikrinde. Fransa’da ya da kendi ülkelerinde Fransızca eðitim gören yabancı gençlerin, ABD ve diðer anglo-sakson ülkelerde daha iyi ücretlerle iş bulabilmeleri de, Fransız dilinin önemini yitirmesine neden olan sebeplerden biri olarak sıralanıyor.