Fransa'da pembe dalga

Fransa'da pembe dalga

Fransa’da yapılan ikinci tur genel seçimlerde Sosyalist Parti (PS) parlamentoda mutlak çoðunluðu elde etti. 1981 yılından bu yana bir ilk yaşandı. Seçimlerde radikal sol gerileyerek hayal kırıklıðı yaşarken, Sarkozy’nin partisi UMP aðır bir yenilgi aldı, ırkçı parti FN (Ulusal Cephe) ise üç milletvekili parlamentoya göndermeyi başardı.

Fransa’da Pazar günü yapılan seçimlerin ikinci turunda PS ve yakın ittifakları 577 sandalyelik parlamentoda 314 sandalye ile mutlak çoðunluðu elde etti. Ayrıca buna 17 sandalye ile Yeşiller, 10 sandalye ile Sol Cephe (Front de Gauche) ve baðımsız iki solcu vekil eklendiðinde, solun sandalye sayısı 343’e yükseliyor. “Pembe dalga” olarak da adlandırılan PS’nin bu zaferi, François Mitterrand’dan bu yana bir ilk olma özelliðine sahip.

Mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlıðı seçimlerinde sosyalist rakibi François Hollande karşısında koltuðundan olan Nicolas Sarkozy’nin partisi parlamento seçimlerinde de aðır yenilgi aldı. UMP 194 sandalye kazanırken, Yeni Merkez ve diðer merkez partileri 14, diðer sað 15 ve radikaller 6 sandalye aldı. Diðer bir ifadeyle saðcı partiler toplam 229 sandalyeye ulaştılar. Bununla birlikte aşırı saðcı Le Pen’in partisi FN parlamentoya 3 vekil gönderirken, merkez sað partisi MoDem ise aðır bir başarısızlıkla 2 vekil gönderebildi.

KADIN VEKÝL SAYISI 155’E ÇIKTI

Bu seçimlerin diðer bir yeniliði ise kadın vekil sayısındaki önemli artış oldu. Toplam 155 kadın vekil parlamentoya girdi, yani 2007 yılından 48 daha fazla sandalye kazandılar. Ancak halen de yetersiz bir oran olarak eleştiri kaynaðı olmaya devam edecek. Zira yeni parlamentoda kadınlar yüzde 26.86 gibi halen yetersiz bir temsil oranına sahip (2007’de yüzde 18,5 idi). Partilere göre kadın vekil daðılımı şöyle: PS’den106, UMP’den 27, yeşillerden 9, diðer soldan 4, Radikal Sol Parti’den 3, Sol Cephe’den 2, diðer saðdan 2, Cumhuriyetçi ve Vatandaş Hareketi’nden (MRC) 1 ve FN’den 1.

KAYBEDENLER

Seçimlerde kaybeden vekiller arasında önemli isimler var. 25 yıldır parlamentoda olan MoDem partisinin lideri François Bayrou sandalyesini kaybetti. 2007’deki cumhurbaşkanlıðı seçimlerinde Sarkozy’nin sosyalist rakibi olan Segolene Royal da, koltuðunu kaybedenler arasında yer aldı. Sol Cephe’nin yüzde 11 oy alan Cumhurbaşkanı adayı Jean-Luc Mélenchon ise daha seçimlerin 10 Haziran’daki birinci turunda kaybetti.

Bazıları 2007’de cumhurbaşkanı adayları olan Royal ve Bayrou’nun kaybetmesini Sarkozy döneminin tamamen kapanması olarak yorumladı. Ancak, alternatif internet gazetesi Mediapart bunu erken bir yorum olarak deðerlendirerek, milyonlarca seçmen için kötü bir sinyal olduðuna dikkat çekti. Zira, bu siyasetçilerde farklı bir politika, farklı öneriler ve farklı olasılıkları gören milyonlarca seçmen var.

PARLAMENTODA SOL HEGEMONYA

Fransız medyası genel olarak solun mutlak çoðunluðuna manşetlerinde yer verdiler. Le Figaro gazetesinden Etienne Mougeotte, “PS bundan böyle Ulusal Meclis’te mutlak çoðunluða sahip. Fransız siyasi çehresi dokuz aylık kesintisiz seçim kampanyasından sonra derinden altüst oluşla çıktı” yorumunu yaptı.

Manşetine “Kraliyet Solu” başlıðını koyan Liberation gazetesinden Nicolas Demorand, “Şaşırtıcı bir dalga: PS ve ittifakları parlamentoda hiper-çoðunluðu ele geçirdi” diye yazdı. Dermorand, daha da ileri giderek şu soruyu yöneltti: “Sol, hegemonik olmanın da ötesindeki, tüm yetkilerde mutlak çoðunluðu saðladı. Şimdi ne yapacak? Bu bir gizem.”

FRANSIZLAR SARKOZYM’Ý REDDETTÝ

Komünist L’Humanite gazesinde Patrick Apel-Muller seçim analizinde “Sað yenildi, iyi yenildi” dedi. Apel-Muller, “Fransızlar paranın ve yıldan yıla daha kötü yaşamın galip saltanatı Sarkozyzm’i istemiyordu” diye yazarken, kaygılarını da dile getirdi. PS iktidarının mali pazarlara karşı koymak, sosyal, ekonomik ve sanayi alanında yeni ilerlemelere olanaklar saðlamak için gerekli tedbirleri alıp almayacaðını sorgulayan Apel-Muller, hegemonik eðilimin öne çıkabileceðini de belirtiyor. Analizde, “Sosyalist Parti tüm yetkilere sahip. Hayal kırıklıðı yaratmamalı. Sað vazgeçmeyecek, tehlikeli bir sapmaya girişti” denilerek, aşırı sað eðilimlere işaret etti.

RADÝKAL SOLDA HAYAL KIRIKLIÐI

Cumhurbaşkanlıðı Sarkozy’nin gidişiyle Fransızlara rahat bir nefes aldıran PS, bu kez ekonomik kriz gibi büyük bir sorunla karşı karşıya bulunuyor. Liberal eðilimleri ile de eleştiri konusu olan PS’nin parlamentodaki hakimiyetinin dengelenmesi için radikal solun güçlü bir çıkışına ihtiyaç vardı ancak, bu bir hayal kırıklıðı ile sonuçlandı. Komünist Parti’nin içerisinde yer aldıðı Sol Cephe, komünistlerin tek başına 2007’de aldıðı sandalyelerin neredeyse yarısını kaybetti. Oysa Sol Cephe cumhurbaşkanlıðı seçimleri kampanyasında önemli bir dinamik oluşturmuş, büyük kitlesel gösterilerle heyecan yaratmıştı.

SEÇÝMLERE ÝLGÝSÝZLÝK

Seçimlerden çıkan önemli bir mesaj da, ilgisizlik oldu. Seçmenlerin yüzde 44’ü sandık başına gitmedi. Bu da uslusal seçimlerde ilk kez bu düzeyde kendisini ifade ediyor. Bu büyük fark, ilgisizlik veya “yararsız” olarak deðerlendirilen seçim sisteminin reddi olarak da yorumlanabilir. Medipart’a göre, seçimlere olan ilgisizliðin bu düzeyde olması siyasi sorumluları endişelendirmeli. Cumhurbaşkanlıðı seçimlerinden hemen bir ay sonra otomatiðe baðlanmış gibi genel seçimlere gidilmesi de temel eleştiri noktalarından biri oluyor. Cumhurbaşkanlıðını kazanan, genel seçimlerle “onaylama” oyuna gidiyor. Sarkozy’nin cumhurbaşkanı seçildiði 2007’de de benzer durum olmuştu. Yani, PS’nin yapması gereken deðişiklikleri arasına seçim sistemini de koymak gerekecek.

PS’nin zaferle çıktıðı seçimlerin aynı zamanda parlamento ve cumhurbaşkanının yetkilerini yeniden tanımlamak gerektiðinin işareti olarak deðerlendiriliyor. 5. Cumhuriyette gerçek bir reform vatandaşların aciliyetleri arasında yer alıyor.