İran ile görüşmeleri Fransa mı sabote etti?

İran ile görüşmeleri Fransa mı sabote etti?

Cenevre'de İran ile Batılı ülkeler arasında nükleer programa ilişkin yapılan görüşmeler, büyük umutlar yaratılmasına rağmen, anlaşmasız sonuçlandı.  Gözlemciler, bu başarısızlıkta Fransa'nın rolüne işaret ediyorlar.

AB Yüksek Temsilcisi Ashton tarafından yönetilen, İran ile BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve Almanya arasında İsviçre’nin Cenevre kentinde yürütülen müzakerelere, daha sonra dış işleri bakanlarının katılmasına rağmen beklenen sonuç alınamadı.

Günlerdir yürütülen tartışmalarda, bu istisnai fırsatın kaçırılmaması yönünde büyük umutlar oluşturulmuştu.  Toplantılar 20 Kasım'a ertelendi.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Aragşi, Cenevre'de İran nükleer programı üzerine yapılan görüşmelere ilişkin Cumartesi günü yaptığı açıklamada "Ya bu akşam tamamlanır ya da bir başka raunt olacak" demişti.

Görüşmelerin yapıldığı üçüncü günün sonunda tarafların yayımladıkları ortak açıklamayı okuyan Catherine Ashton, üç gün boyunca yoğun ve yapıcı görüşmeler yaptıklarını belirterek, "Pek çok somut gelişme sağlandı ama bazı farklılıklar devam ediyor" dedi.

Avrupa Birliği dış politika yetkilisi Ashton, somut ilerlemeler olmakla birlikte taraflar arasında bazı görüş ayrılıklarının devam ettiğini açıkladı. Ashton, bu görüş ayrılıklarıyla ilgili ayrıntı vermedi.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry toplantıda yaptığı değerlendirmede "Kitle imha silahlarının yayılmasının engellenmesine ve müttefiklerimizi korumaya bağlılığımızı sürdürüyoruz. Özellikle o bölgedeki müttefiklerimizin güvenliği çok kritik bir konu" dedi.

Bu güveni inşa etmeye çalıştıklarını vurgulayan Kerry, İran'ın programının barışçıl olduğunu ispatlaması gerektiğini ifade etti. Diplomasinin zaman aldığını dile getiren Kerry, görüşmelere katılan bütün tarafların çok karışık teknik konuları dikkatli biçimde ele almak için zamana ihtiyaç duyduğunu söyledi. Kerry, "Şunu da vurgulamak isterim, diplomasi penceresi sonsuza dek açık kalmaz" dedi.

LAVROV: AMERİKA'NIN LİDERLİK ROLÜ SÜRSÜN 

İnterfaks ajansına konuşan Rusya Dış İşleri Bakanı Lavrov ise, bundan böyle İran nükleer sorunun çözümüne yönelik çalışmaların, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UEAK) ve BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarında yer alan taleplerin yerine getirilmesi temelinde yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

İran ve BM Güvenlik Konseyi üyeleriyle Almanya’nın oluşturduğu 5+1 Grubu arasında Tahran için uygun yaklaşımların kabul edilmesine ilişkin mevcut müzakerelerde ABD’nin lider rolü oynadığını vurgulayan Lavrov, bunun söz konusu aşamada büyük önem taşıdığını söyledi.

FRANSA VE İSRAİL'İN TUTUMU

Tarafların anlaşmaya ne kadar yakın olduğu açıklık kazanmadı. Ancak görüşmeler sırasında özellikle Fransa'nın olası bir anlaşmayı şüpheli hale getiren açıklamaları ve İsrail'in tümden karşıt duruşu tepki konusu oldu. Amerika başkanı Barack Obama Cumartesi günü İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'yla bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek konu hakkındaki endişelerini gidermeye çalışmıştı. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu "yüzyılın hatası" olacağını savunduğu böyle bir anlaşmaya "tümden karşı" çıkmıştı.  

Le Monde gazetesine göre, bir çok gözlemci bu başarısızlıkta Fransa'nın rolüne işaret ediyorlar. Gözlemciler, Fransız delegasyonun bir çok kez söz alarak bloke olan noktalarda ısrar ettiğine dikkat çekiyorlar.

Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, İran’ın mevcut konumunun kendilerini tatmin etmediğini ve “budalaca bir anlaşmanın parçası olmayacaklarını” söylemişti. Cumartesi günü France Inter radyosuna konuşan Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, "Kabul etmediğimiz nihai bir metin var" diyerek, görüşmelerden bir sonuç çıkmasının kesin olmadığını ifade etmişti.  Fabius, tatmin olmadıkları bazı noktalar olduğunu belirtirken, Arak reaktörü ve uranyum zenginleştirme sorununa dikkat çekmişti.

Çok karmaşık ve teknik olarak nitelendirilen görüşmelerin merkezinde İranlıların nükleer programlarına ilişkin yaptığı ancak, programın bir bütün olarak durdurulmasını içermeyen bir önerisi var. İran bunun karşılığında Batılıların ekonomik yaptırımlarının yumuşatılmasını istiyor.  İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de yaptığı bir açıklamada uranyum zenginleştirme faaliyetlerini bir bütün olarak durdurmayı reddetmişti

İran'da kurulan 19 bin santrifüj farklı düzeylerde uranyum zenginleştirilmesini sağlıyor. Özellikle de yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş uranyum, nükleer bir silah üretimi için gerekli olan yüzde 90 zenginleştirilmiş uranyumun hızlı bir şekilde elde edilmesinin aşaması olarak görülüyor.

Laurent Fabius, "Yüzde 20 zenginleştirilmiş bir stok var, bu çoktur. Bu stok daha az tehlikeli olan yüzde 5'e nasıl indirilecek?" diye sormuştu.

Batılılar İran'ı atom bombası elde etme arayışında olmakla suçluyor. İran ise tamamen sivil amaçlı olduğunu öne sürüyor. Fabius, "Eğer bu sorunlar çözülmezse, mümkün olmayacak" diyerek bu konuda bir anlaşma yapılmasında ısrar ediyordu.

FRANSA DAHA ÖNCE DE AYNISINI YAPMIŞTI

Adını vermek istemeyen bazı diplomatlar, Fransa'nın yaklaşımından duydukları tepkileri gizlemediler. Le Monde'a göre bu diplomatlar, "Amerikalılar, Avrupa Birliği ve İranlılar aylardan beridir bu süreç üzerine yoğun çalışıyorlar. Sözkonusu olan Fabius'un gecikmeli olarak kendisine bir önem kazandırma teşebbüsünden başka bir şey değil" dedi.

Fransa, 2003-2004'te görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının da temel aktörü olmuştu. İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin durdurulması için yapılan görüşmelerde, Fransızlar "anlaşmanın düzeyini sürekli yükseltmek" için çaba göstermişlerdi.

İRAN HAYAL KIRIKLIĞI YAŞAMADI

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Cenevre'de bir anlaşma ile çıkmayışından "hayal kırıklığı" yaşamadığını ifade etti. Zarif, "Birlikte çalışıyoruz ve ne mutlu ki yeniden bir araya geldiğimizde bir anlaşmaya varabilecek kabiliyette olacağız" dedi.