Fransız Le Monde gazetesinde Türkiyenin dış politikası ve komşularla ilişkisinin ele alındıðı geniş bir analiz yayınlandı. Guillaume Perriernin imzasını taşıyan Yeni bir bölgesel düzen hayali yok oldu başlıklı analizde, Türkiyenin dış politikasının başarısız olduðu ve bugün her sınırında bir komşusu ile sorunu olduðu kaydedildi.
Perriernin analizi şöyle: Ahmet Davutoðlunun 2010 yılında hiçbir şey durduracak gibi görünmüyordu. Recep Tayyip Erdoðan tarafından Dışişleri Bakanlıðına terfi ettirilen bu üniversite öðretim üyesinin etkisi altında, Türkiyenin 360 derece diplomasisi başarıdan başarıya koşuyordu. Amerikan dergisi Foreign Policy, o zaman diplomat profesörünü Türkiyenin küresel sahneye dönüşünün arkasındaki beyin olarak tanımlıyordu. Maniveladaki birinci yılı tutkulu bir diplomasi çizmişti, 1990lı yılların sonunda yazdıðı Stratejik Derinlik isimli teorik sözleşmesini, ya da diðer bir ifadeyle Türklere güvenlik ve ekonomik refah sunmak için barışı saðlanmış bir bölgesel alanın nasıl inşa edeceðini hayata geçirmek için ayda 25 güne varan resmi ziyaretlerde bulunuyordu.
Bu strateji Sayın Davutoðlunun sloganı haline gelen bir formül ile özetlendi: Komşularla sıfır sorun. Ýki yıl sonra, bu girişimin başarısız olduðu ortaya çıktı. Özellikle Arap Baharı buradan geçti.
Bu iyi komşuluk diplomasisinin güçlü ekseni Başar El Esadın Suriyesi ile yakınlaşmaydı. Mart 2011deki devrim başlamadan önce, Sayın Davutoðlu 50yi aşkın kez Şama misyona gitti, her iki ülke 2009 sonunda biri Halepte olmak üzere iki kez ortak Bakanlar Konseyi topladı ve vatandaşları için vizeyi kaldırdı. Daha Ocak 2010da, Recep Tayyip Erdoðan, Suriyeli mevkidaşı ile birlikte sınır hattındaki Asi Nehri üzerinde Dostluk Barajının açılışını yapıyordu. Bu yakınlaşma taktiði hedefine ulaşmadı. Dışişleri Bakanı, başkalarından daha fazla baskının durdurulmasını saðlayamadı. Türkiyenin sahip olduðu Suriye ile olan en uzun sınır 1990lı yıllardaki gibi askerileşti. Türkiyenin şu ana kadar 45 bin Suriyeli mülteciyi kabul etmesiyle birlikte gerilim arttı.
Her sınırda bir komşusu ile sorunu var. Ermenistan ile sınırı kapalı kalmaya devam ediyor ve 2009da başlatılan diyalog başarısız oldu. Avrupa Birliðine (AB) geçiş köprüsü kurmak iddiasıyla Yunanistanla doðan dostluk, Helen komşusunun ekonomik çöküşüyle karşı karşıya kaldı. Kıbrıs zorunu çift taraflı ilişkileri zehirlemeye devam ediyor. Kıbrıs Cumhuriyeti ABnin dönem başkanlıðını yapıyor ve Ada bir parçası Türkiye tarafından işgal edildiði için bölünmüş halde kalmayı sürdürüyor. Tüm müzakere girişimleri başarısız oldu. Bu dosya, yıllardan beridir bozuk olan ABye üyelik müzakerelerine aðırlıðını koymaya devam ediyor. Türkiye, kendisi için tam üyelik hedefine baðlı kalmayı da sürdürüyor, bunun için de sürecin yeniden başlatılması amacıyla Sayın Davutoðlunun Parise Temmuz ayında yaptıðı ziyaretle birlikte Fransa ile ilişkilerinin ısınması üzerine hesap yapıyor.
Irak ile önemli görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Aðustos başında, Irakın kuzeyinde Kürtlerin istediði Kerküke Davutoðlunun uyarı yapmadan gerçekleştirdiði ziyareti, Şii partilerin hakim olduðu merkezi Baðdat hükümeti ile Başbakanı Nuri El Malikinin tepkisine yol açtı. Zaten, Irak adaleti tarafından cinayete işbirliðinden tahkikata uðrayan ve Ýstanbula sıðınan Iraklı Sünni lider Tarık El Haşimiye sunulan koruma anlaşmazlıða yol açmıştı. Ve Baðdatı Kürt otonom bölgesi ile karşı karşıya getiren petrol anlaşmazlıðında Türkiye Barzani ailesiyle (Mesut Barzani Irak Kürt otonom bölgesi hükümetinin şefidir) imtiyazlı ilişkiler geliştirerek safını seçti. Temmuzda Kürdistan Türkiyeye doðrudan petrol ihraç etti, bu da Baðdatın öfkesini çekti.
Ýran ile ilişkiler, Davutoðlunun Ýran nükleer programında arabuluculuk girişimlerine raðmen hiçbir zaman karşılıklı bir güvensizlikten kurtulmadı. Arap dünyasındaki devrimler bölgede Şiiler ve Sünniler arsındaki sonsuz gerilimi yenide alevlendirdi.
Şii ekseninin öncüsü Tahran ile Körfez monarşilerine yakınlaşan Sünni güç Ankara giderek daha farklı çıkarlara sahip oluyor.
Ankaranın Batı ile Doðu arasında köprü rolü oynama hevesi geniş bir şekilde hayal kırıklıðına uðradı. 2008de Davutoðlu, Ýsrail ve Suriye ile aynı masada oturma bahsini, her ikisiyle iyi ilişkilerini kullanarak oynamıştı. Bu teşebbüs sadece başarısız olmakla kalmadı ama aynı zamanda Ankaranın her iki ülkeyle de ilişkisi bozuldu.
Zaman gazetesinin yazarı Cumali Önal, Bir tarafta Avrupa Birliði, Ýsrail ve Ýranla yeni hedeflerini sürdüren, diðer taraftan Suriye, Rusya ve ABD ile uzun vadeli projeler tasarlayan bu Türkiyeden bugün hiçbir iz kalmadı. Türkiye Ýslami muhafazakar parti AKPnin 2002de iktidara gelmesinden önceki dış politikaya döndü. Bugün pratikte Türkiyenin sınırında sorunu olmadıðı hiçbir ülke yok diyor. Davutoðlu politikasının eski savunucusu Önal, Ne Ýsrail ne de diðer Filistinli gruplar Türkiyeden bahsetmiyor. Türk çabalarının ne kadar verimsiz olduðunu bugün görüyoruz diye ekliyor.
Ankara Arap devrimlerindeki o ünlü etkisini kayıp mı etti? Önal, Diktatörlüklerini deviren dört ülke (Mısır, Libya, Tunus ve Yemen) yoðun diplomatik çaba ve girişimlere raðmen Türkiyeyi artık bir model olarak görmüyor. Mısırın önceliði, Başkanı Muhammed Mursinin seyahatlerinin birinci istikameti olan Suudi Arabistandır deðerlendirmesinde bulunuyor.
Çok sayıda gözlemciye göre Türkiye yeni bir bölgesel düzen kurmayı başaramadıðından eski düzene döndü ve Washingtonun dış politikasına yattı:1953ten beri NATOnun üyesi olan Ankara, topraklarında yönü Ýrana çevrilmiş füze kalkanı sisteminin radarının yerleştirilmesine bile izin verdi. Böylece, Türkiyenin arabuluculuk gücü de yok oldu.