Ýran ile yapılan Moskova görüşmeleri de sonuçsuz kaldı

Ýran ile yapılan Moskova görüşmeleri de sonuçsuz kaldı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülke ile Almanya’nın oluşturduðu uzlaşma grubunun Ýran ile nükleer programını müzakere eden Moskova görüşmelerinden sonuç çıkmadı. Ancak ilişkiler kesilmedi. Bundan sonraki görüşmenin 3 Temmuz’da Ýstanbul’da yapılması kararlaştırıldı.

Toplantıdan sonra tarafların yaptıðı açıklamada uzlaşma belirtileri görülmedi. Ýran uzlaşmaz tarzını sürdürürken altılar yine gerçek amaçlarını ortaya koymaktan kaçındı. Alman haber ajansı DPA’ya göre Tahran petrol yaptırımlarının kaldırılmasını isterken, “barışçıl” nükleer faaliyetlere karşı çıkılması halinde masadan kalkacakları tehdidinde bulundu.

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ise, şimdiye kadar Ýran’ın gerçekten işbirliðine hazır olduðuna dair kanıtlar görmediklerini belirtirken, sadece müzakere olsun diye müzakere etmek niyetinde olmadıklarını, ilerleme beklediklerini söyledi.

Prensipte müzakerelerin Altılar grubuna (ABD, Çin, Rusya, Fransa, Ýngiltere ile Almanya) üye ülkelerde yapılmaması öngörülüyordu ancak Ýran ve Rusya’nın talebiyle görüşmeler Moskova’ya alındı. Bu Rusya’nın son dönemlerde Ortadoðu’da varlıðını korumak için yürüttüðü aktif politikanın bir parçası olarak görülüyor.

Toplantıdan önce Rus kaynaklar, Ýstanbul ve Baðdat’ta sadece yaptırımlar tartışılırken, Moskova’da ise çözüme yönelik seçenekler üzerinde durulacaðını belirterek umutlu olduklarını söylemişlerdi. Ancak tahmin edildiði gibi ilerleme saðlanamadı.

ÝRAN HERYERDE NÜKLEER ÇALIŞMA YAPIYOR

Batılılar Natanz nükleer tesislerinde uranyum zenginleştirmenin % 20 civarında olduðunu ve bunun programın askeri olduðuna dair önemli bir delil olduðunu savunuyor. Kısa bir zaman önce Uluslararası Atom Enerji Ajansı denetleyicileri Kum kenti yakınlarındaki Fordo işletmelerinde % 27’ye varan zenginleştirilmiş uranyum izlerine rastladıklarını açıklamışlardı. Tahran zenginleştirmenin % 20’yi aşmasının teknik nedenlerden kaynaklandıðını ve nükleer enerji programlarındaki amaçlarının deðişmediðini açıkladı. Taraflar arasında önemli tartışma konularından biri de batılarının şüpheli askeri tesislerden biri ilan ettiði Tahran yakınlarındaki Parçin askeri üssünün nükleer denetçilere açılmasıydı. Konu hakkında Ýran temsilcileri ile UAEA yetkilileri arasında 8 Haziranda Viyana’da gerçekleştirdikleri görüşmeler tıkandı.

5+1 grubu Natanz’daki nükleer zenginleştirmeyi % 20’den % 3,5-5’e indirilmesini, Fordo tesislerindeki nükleer çalışmaların tamamıyla durdurup işletmelerin kapatılmasını ve elde edilen 145 kilo zenginleştirilmiş uranyumun Tahran’da UAEA denetimindeki tesislerde kullanmasını istiyor. Ancak bu seçenek konusunda tarafların tümü aynı fikirde deðil, özellikle Birleşik Devletler ve Ýsrail bunun dışarı çıkarılmasını istiyor.

Ýşin teknik yönlerinin yanında Ýran, programının barışçıl amaçlı olduðunu iddia ederek çalışmalarının resmi olarak kabul edilmesini istiyor ve UAEA ile kısmi bir işbirliði karşılıðında yaptırımların hafifletilmesini istiyor. Son girişimlerden sonra Güvenlik Konseyi üyeleri ile Almanya da UAEA’ın çalışmasını önemsiyor çünkü nükleer program konusunda en gerçekçi bilgilere bu yolla ulaşabiliyor.

ÇÖZÜMSÜZLÜK CUMHURBAŞKANLIÐI SEÇÝMLERÝNE DEK SÜRDÜRÜLECEK

Washington açıktan reddetmese bile Tahran’ın hangi amaçla olursa olsun uranyum zenginleştirme çalışmalarına karşı. Yaptırımların biraz daha sıkılaştırılarak başkanlık seçimlerine kadar sürmesini ve böylece Ýran ekonomisini zorlayarak yeni iktidar adayının elini ve rejimin kitle desteðini zayıflatmak istediði yorumları yapılıyor. Bazı analistler, Ýsrailli şahinlerin bunu beklemeden harekete geçeceði yolunda tahminlerde bulunsalar da görüşmeler bu seçeneði yani Ýsrail’in olası bir saldırısını önleme açısından işe yarayabilir.

Rusya bu toplantının diðerlerinden fazla sonuç alması için daha çok çaba sarf ederek, Ýran üzerindeki ikna edici etkisini ve uluslar arası itibarını göstermek istiyordu. Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin sık sık nükleer programın barışçıl yollarda sürmesini destekleyeceðini ifade ederken, bu ayın başında Çin’deki toplantılarda Ýran’ın kendine güvenen pozisyonda kalmasını istediklerini söylemişti.

Ýsrail’in ise, Arap ayaklanmalarının ortaya çıkardıðı konjonktürden siyasi bir fırsatçılıkla yararlanarak müdahaleyi başlatmak istediði iddia ediliyor. Ekonomik krizle boðuşan Avrupa, sadece bu ülkedeki enerji potansiyelinin aksamasından doðan sorunlar deðil ayrıca hemen yakınından geçen (ve dünya petrolünün % 40’nı teşkil eden) koridorları riske atmak istemiyor. Moskova’daki görüşmelerinin başarısızlıðı bile borsaları etkiledi.

ÝRAN NÜKLEER PROGRAMI ABD DESTEÐÝYLE BAŞLADI

Ýran’ın Nükleer programı 1950’lerde ABD’nin yardımıyla başladı. Programa yönelik batı desteði Şahın devrilmesinden sonra da sürdü. Ancak 2002 yılında muhalif yazar Alirıza Caferzade’nin Natanz ve Arak’taki merkezlerde nükleer çalışmaların yapıldıðına ilişkin açıklamaları krizin başlamasına yol açtı. Ýran nükleer programı çok sayıda gizli ve açık araştırma ve üterim merkezinde yapılan çalışmalarla giderek büyüyor.

Ýran-Irak savaşı sırasında Irak’ın kimyasal silah kullanması ve Ýsrail ile Pakistan’ın nükleer silah sahibi olmasının, yani prestij faktörü ve nükleer kapasitenin yarattıðı caydırıcı güç Ýran rejiminin programı sürdürmedeki ısrarının stratejik sebepleri olarak görülüyor.