Ýsveç Parlamentosu'nda Türkiye'deki ihlaller tartışıldı

Ýsveç Parlamentosu'nda Türkiye'deki ihlaller tartışıldı

Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan insan hakları ihlalleri Ýsveç Parlamentosunun gündeminden düşmüyor. Siyasi partilerin verdikleri önergeler Türkiye’de aydınlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları Kürtler ve Hristiyan azınlıklar üzerindeki baskı ve saldırıların ele alındıðı hareretli tartışmalara neden oldu. Sadece muhalefet partileri deðil aynı zamanda hükümet ortaðı Hristiyan Demokrat, Halk Partisi ve Merkez Partisi Milletvekilleri de Türkiye’de muhaliflere ve Kürtlere yönelik saldırıları eleştiren konuşmalar yaptılar ve saldırıların durdurulması için önlem alınmasını talep ettiler.

Sosyal Demokrat Ýşçi Partisi, Çevre Partisi Yeşiller, Sol Parti ve Hristiyan Demokratlar ayrı ayrı verdikleri önergelerde Türkiye ve Kürdistan’daki tutuklamaları, Kürtler, Asuri-Süryaniler, sendikalar, demokratik kitle örgütleri, BDP üzerindeki baskıları kapsamlı bir şekilde dile getirerek Ýsveç Hükümetinin tavır almasını talep ettiler.

Önergelerde Türkiye’nin hala askeri cunta döneminden kalan Anayasa ile yöneltildiði, Terörle Mücadele Yasası’nın muhalifleri susturmak amacıyla kullanıldıðı, geçmişte reformlar yapan AKP iktidarının kışkırtıcı ve milliyetçi bir çizgi izleyerek toplumu kutuplaştırdıðına dikkat çekliyor.

BDP ve Kürtler üzerindeki baskı ve saldırılara geniş yer verilen önergelerde Türkiye cezaevlerinde siyasal tutsakların yaptıkları açlık grevlerinin Kürt halkının meşru taleplerinin reddedilmesine karşı bir tepki olduðu deðerlendirmesine de yer veriliyor.

Sol Parti tarafından verilen önerge de Türk devletinin basın ve ifade özgürlüðüne yönelik saldırıların Türkiye’nin dışına taşarak Kürtler ve diðer azınlıklar için önemli bir fonksion taşıyan ROJ TV’ye yöneldiðine de dikkat çekiliyor. Tutuklamalarla BDP’nin işlevsiz bırakılmaya çalışıldıðına dikkat çekilerek başta KCK tutukluları olmak üzere cezaevlerindeki tüm politik tutsakların serbest bırakılmaları talep ediliyor.

Hükümet ortaðı Halk Partisi’nin Dış Politika Sözcüsü Fredrik Malm Parlamentodaki konuşmasında son yıllarda Türkiye’deki toplu tutuklamaları ve insan hakları ihlallerini defalarca ele aldıklarını hatırlattıktan sonra “Türkiye’yi yönetenler Kürtleri toplu olarak tutuklamayı sürdürdüðü, Kürtlerin çalışan bir sivil toplum oluşturmalarını engellediði, 1915 yılında Ermenilere yapılan soykırımını koşulsuz olarak tartışmayı kabul etmediði sürece Türkiye’nin demokratikleşmeyeceðini bilmelidirler. Bunun saðlanması için Ýktidarın, siyasi partilerin ve Türk toplumunun anlayış ve tutumunu deðiştirmesi gerekir” dedi.

Hükümetin diðer ortaðı Merkez Partisi Dış Politika Sözcüsü Kerstin Lungren de Türkiye’de çok sayıda gazetecinin cezaevlerinde tutulduðunu belirterek,, Kürtlerin, azınlıkların ve kadınların haklarının ihlal edildiðini hatırlattı. Lungren, Kürt sorununun politik yollarla çözülmesinde yana olduðunu sözlerine ekledi.

Sol Parti Dış Politika Sözcüsü Hans Linde, Ýsveç hükümetinin Türkiye ile ilişkilerinde insan haklarını temel alması gerektiðini ifade etti. Lingde, Türkiye’nin Avrupa Birliði’ne üye olabilmesinin Kürtlerinin ve diðer azınlıkların taleplerinin karşılanması ve tüm politik tutsakların serbest bırakılması şartlarına baðlanmasını istediklerini kaydetti.

Hristiyan Demokrat Parti Milletvekili Robert Halef Avrupa Birliði’ne üye bazı ülkelerin Türkiye’nin Orta-Doðu ile Avrupa arasında köprü olabileceði anlayışıyla Türkiye’nin AB Üyeliðinden yana tutum aldıklarını belirterek bu anlayışa katılmadıðını şu cümlelerle dile getirdi:

“Türkiye komşu ülkelerin çoðuyla anlaşmalık içinde. Kıbrıs sorunu çözülmediði gibi görüşmeler de yapılmıyor. Türkiye’nin Ýsrail, Yunanistan ve Ermenistan’la ilişkileri giderek kötüleşti. Türkiye Suriye’nin kuzeyini işgal etme hazırlıðında. Bunun için askerlerini Suriye sınırına yıðdı. Türkiye sürekli olarak terörizme karşı mücadele bahanesiyle Irak’ın hava sahasını ve topraklarını uçaklarla ve tanklarla ihlal ediyor. PKK 1984’den bu yana 40 bin Kürt ve Türk’ün yaşamını yitirdiði silahlı mücadele yürütüyor. Bunu ülkede yaşayan çok sayıda Kürdün haklarını almaları için yapıyor. Çok sayıda gazeteci ve Kürt politikacı Kürtlerin haklarının genişletilmesini istedikleri için tutuklanıyor. Türkiye 1923 yılında kurulduðundan beri ülkede binlerce yıl yaşayan Süryanileri ayrımcılıða tabi tuttu. Süryanilerin demokratik haklarını kabul etmiyor. Hiristiyan azınlıklar dini inançlarını özgürce yerine getiremiyor. Süryanilerin büyük bir çoðunluðu baskı ve saldırılardan kurtulmak için yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Kalanlara baskılar devam ediyor.”

Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Jabar Amin AKP Ýktidarının Kürt Halkına yönelik saldırılarını dile getirerek Ýsveç Hükümetinin Kürtlere ve insan hakları savunucularına yönelik saldırıları protesto etmesi gerektiðini belirttikten sonra 68 gün süren açlık grevlerinden söz etti.

Eylül ayında 700 civarında politik tutsaðın ana dilde savunma ve eðitim hakkı talebiyle 68 gün açlık grevi yaptıðını söyleyen Amin, “2012 yılında tutsaklar en temel insan hakkı olan kendi dillerinde savunma yapabilmek için açlık grevi yapmak zorunda kalıyor. Biz tüm gücümüzle Türk Devletinin demokrasi ve insan haklarını hiçe sayan bu tutumunu protesto etmeliyiz” dedi.

Önergeler önümüzdeki hafta içinde parlamentoda oylanacak.