Ankara’yı işaret eden bir katliam: 5 Haziran 2015

Yer: Amed. Tarih: 5 Haziran 2015. Polis önceden biliyordu. Saldırgan tanıdıktı. HDP seçim mitingini hedef alan patlamadan sonra tüm izler, Türk istihbarat teşkilatını gösteriyordu.

Bundan üç yıl önce, büyük bir heyecan vardı. 7 Haziran 2015 seçimlerine sadece iki gün kalmıştı. İnsanlar kalabalık kitleler halinde İstasyon meydanına akıyordu. İki gün sonrası, AKP iktidarı için bir şok olacaktı. Parlamentodaki çoğunluğunu kaybedecek, HDP yüzde 13.1 oy oranı ile AKP’nin tüm iktidar hesaplarını bozacaktı.

Dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın konuşması bekleniyordu. Akşam üstüydü ve havalar halen çok sıcaktı. Meydanda HDP ve ittifaklarının bayrakları dalgalanıyordu.

Sonra bir anda, mitingi canlı veren bazı televizyon ekranlarında sahneden “Ambulans hevalno”, “Muzikê qut bikin” (Müziği kesin) anonsları duyulmaya başladı. Bazıları henüz ne olduğunu anlamamıştı. Bir çoğu için patlamalar artık günlük yaşamın parçasıydı.

Sahnenin sağ tarafındaki trafonun bulunduğu noktada peş peşe iki patlama meydana gelmişti. Saat 17.55’i gösteriyordu. Dumanlar yükseliyordu. Sahneden, “koridor açın”, “ambulans” anonsları yapılıyordu. Kitle açılmaya başlayınca saldırının boyutları da ortaya çıkmıştı: 5 ölü, 400’ü üzerinde yaralı. Ramazan Yıldız (16), Necati Kulur (47), Şehmuz Kaçan (34), Civan Arslan (17) ve Ali Türkmen (65) bu saldırıda hayatını kaybedenlerdi.

Patlamalar çöp kutusuna bırakılan iki ayrı parça tesirli bombadan kaynaklanıyordu. Saldırının faili 20 yaşındaki Adıyamanlı Orhan Gönder olarak tespit edildi. DAİŞ çetesinin üyesi olduğu iddia edildi. Saldırıdan bir gün sonra Antep’te yakalandı ve tutuklanarak cezaevine konuldu.

Saldırı ardından “büyük fail” konusunda çok sayıda bulgu ortaya çıktı. DAİŞ çetelerinin Türk devleti ile geniş ilişkileri zaten bir sır olmaktan çıkmıştı. Saldırganın profili, ilişkileri, Türk hükümetinin saldırıya yaklaşımı, polis ve istihbarat birimlerini “faile” ile olan şüpheli ilişkileri, yürütülen soruşturmanın biçimi ve hukuksuzluklar dizisi, tüm izleri Ankara’ya götürüyordu.

DEVLET, KATİLİ ÇOK İYİ TANIYORDU

İşte ortaya çıkan bilgilerden bazıları:

-Gönder’in ailesi, oğlu DAİŞ’e katıldıktan sonra emniyet ve valiliğe başvurdu.

-Aile, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ile de görüştü ancak oğlunun 18 yaşını doldurduğu için yetkililerin bir şey yapamayacağı yanıtını aldı.

-15 Mayıs 2015’te, yani saldırıda yaklaşık bir ay önce bir ihbar üzerine Adıyaman Emniyet Müdürlüğü tarafından, Gönder’in ailesine bir tebligat gönderilmişti. Tebligatta Gönder’in “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak değerlendirildiği ve arandığı belirtiliyordu. Aile de bunun üzerine emniyete ifade verdi.

KATLİAMDAN İKİ GÜN ÖNCE GÖZALTINA ALINDI

Ortaya çıkan bilgiler bunlarla da sınırlı değil:

-Gönder, saldırıdan sadece iki gün önce Amed’de kaldığı bir otelde polisler tarafından asker kaçağı olduğu gerekçesiyle sorgulandı. Sonra da serbest bırakıldı. Gözaltının gerçek motivasyonu öğrenilemedi.

Gönder’in polis kayıtlarındaki yeri daha eskilere dayanıyor:

-Dönemin Adalet Bakanı Kenan İpek, Orhan Gönder’in abisi Engin Gönder'in 15 Ekim 2014 tarihinde Adıyaman'da savcılığa yaptığı bir başvuruyu itiraf etti. Başvuruda Gönder’in ortadan kaybolduğu ve DAİŞ’e katılmış olabileceği belirtildi. Bakan, garip bir açıklama ile devletin sorumluluğunu aklamaya çalıştı. Bakan’a göre savcılık bu başvuruyu Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne koyarken kaydın zanlı Orhan Gönder ismine değil başvuruyu yapan ve müşteki sayılan abisi Engin Gönder adına açtı. Bu nedenle, UYAP’ta yapılacak bir araştırmada, Gönder’in adının çıkmamasının normal olduğu öne sürüldü. Hükümetin “normalleştirme” çabaları ardında Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ, böyle bir şeyin mümkün olmadığını belirtti. Karadağ, UYAP'ın kaydına kayıp kişi olarak Orhan Gönder’in de girilmesi gerektiğini ifade etti. Orhan Gönder’in neden kayıt altına alınmadığına açıklık getirilmedi.

MİT KONTROLÜNDE SURİYE’YE GİDİP GELDİLER

3 Ağustos 2015’te devletin Amed’deki katliamdaki rolüne ilişkin yeni bir açıklama yapıldı. O tarihe kadar bir katliam daha gerçekleştirilmişti. 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta gerçekleşen katliamda 34 kişi hayatını kaybetmişti.

-Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Orhan Gönder ve Suruç’ta canlı bomba saldırısı yapan Abdurrahman Alagöz’ün Millî İstihbarat Teşkilatı'nın kontrolünde Suriye’ye gidip geldiğini açıkladı. Ağbaba şu ifadeleri kullanmıştı: “IŞİD’in, hükümet tarafından şefkatle kollandığını söyleyebiliriz. Diyarbakır ve Suruç’taki bombalı eylemlerde büyük bir zafiyet var. IŞİD’e katılanlar, Suruç ve Diyarbakır’daki bombalı saldırıları düzenleyen çocukların Suriye’ye girip çıkması tamamen MİT’in kontrolünde gerçekleşmiştir.”

GERÇEK FAİLİ GİZLEME ÇABASI

Soruşturmada Gönder’in Suriye’deki DAİŞ kamplarında 6 ay eğitim aldıktan sonra 6 Mayıs 2015’te Türkiye’ye giriş yaptığı ve 2 Haziran’da Amed’e geçtiği tespit edilmişti.

Bilgilerin art arta ortaya çıkması ve devleti zan altında bırakması üzerine Amed’deki Cumhuriyet Başsavcılığı, “soruşturmanın selametini etkileyecek bazı bilgilerin basında yer almasını”gerekçe göstererek soruşturma dosyasının tamamı için gizlilik kararı verdi. Başsavcılar, daha önceki bir çok davayı da devleti ve esas suçluları korumak için “gizli” tutmayı tercih etmişti.

Soruşturma sırasında da düzensizlikler yaşanırken, duruşmalarda yeni bilgiler ortaya çıktı.

-Patlamayla ilgili Gönder’in yanı sıra İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç, Burhan Gök ile firari şüpheli İlhami Balı yargılanırken, bunun dışında herhangi bir kişiye soruşturma açılmadı. Failler hakkında, 5’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 4 bin 101’er yıldan 6 bin 318’er yıla kadar hapis cezası talep isteniyor.

-Mayıs ayında mağdur avukatlarının talebi üzerine Diyarbakır 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nin aldığı bir karar gereği patlamanın meydana geldiği alanda inceleme yapıldı. İnceleme daha sonra rapor haline getirilecek.

-31 Mayıs’ta Ankara Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 12’inci duruşmada saldırının sanığı İsmail Korkmaz, saldırıdan bir ay önce Antep’te sivil polislerin insan kaçakçılarına “Türkiye’de bir şeyler olacak” dediğini söyledi.

-Müşteki Avukat Kazım Bayraktar, “Diyarbakır Katliamı’nın örgütlenmesi hazırlık işlemleri Antep’ten yürütülmüştür. İsmail Korkmaz 6 Haziran’da gözaltına alınan Orhan Gönder ile irtibat halinde” dedi.