Aydar: Erdoğan Cizre ve Sur katliamlarının sorumlusudur

Erdoğan'ın Cizre ve Sur katliamlarının sorumlusu olduğunu belirten KCK Üyesi Zübeyir Aydar, tek adam diktatörlüğüne dur demek için HDP'ye oy verilmesi çağrısında bulundu.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da 24 Haziran’da yapılacak Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendiren Koma Civakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, HDP’nin 7 Haziran seçimlerini aşan bir sonuç alacağını söyledi.

Erdoğan'ın Kürtlere yaklaşımının inkar ve imha politikaları olduğunu belirten Aydar, Cizre, Sur, Efrîn ve Güney Kürdistan'a yönelik işgal ve saldırıların Erdoğan'ın Kürtlere karşı olan düşmanlığını gösterdiğini vurguladı. Önümüzdeki seçimlerin önemine değinen Aydar, 24 Haziran'da bütün Kürtleri ve demokratik kesimleri faşist AKP iktidarına karşı HDP'yi destekleme çağrısında bulundu.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, AKP’nin Kürt politikası, 24 Haziran seçimleri ve HDP’nin barajı aşmasının neden bu kadar önemli olduğuna ilişkin ANF'ye konuştu.

AKP’nin iktidardaki 16 yılını Kürtler açısında nasıl değerlendiriyorsunuz?

AKP, klasik devlet sisteminin devamıdır. "Kürdü inkar et, sessizleştir, ses çıkarını bastırmaya çalış" politikanın devamdır. Zaman zaman bunun yöntemini değiştirmekle beraber hep aynı politika. Bazen görüşmeler, ateş kes, diyaloglar oldu ise de zihniyet Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etmek üzerine kurulmuş. Çünkü AKP açısından da devlet açısından da Kürt sorunu diye bir şey yok.

AKP iktidara geldiği yıllarda, Erdoğan Rusya’da bir Kürt işçiye, 'Düşünmezseniz Kürt sorunu yoktur' demişti. Sahip oldukları düşünce budur. Tabi sonra sorun kendini farklı yollarda gösterince AKP, iktidarını sağlamlaştırmak için iç dengelere oynadı. Kürtleri, ateşkes ve diyalog yoluyla 'acaba susturabilir miyim' siyasetine gitti. En son 2015 yılına gelindiğin de bundan sonuç alamayacağını anlayınca topyekün savaş başlattı. AKP'nin esas yüzü 2015 ile 2018 yıllarında yaptıkları ile daha da ortaya çıktı.

Kuzey Kürdistan’daki kentlerin yıkılması, Efrîn şahsında Rojava’ya saldırılması ve en sonunda Güney Kürdistan’a yönelik bir saldırı söz konusu. AKP topyekün Kürtlere karşı bir savaş mı açtı?

AKP ve Türk Cumhuriyeti'nin politikalarını anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek yok. 1925'lere, Şark Islahat Planı’na ya da Dersim, Zilan katliamlarına gitmeye gerek yok. Son 3 yıl, AKP ve Türk devletinin uyguladığı politika tamamen 1925 ve Şark Islahat politikasının bugünkü versiyonudur. Zaten 'çökertme planı' da onun güncellenmiş halidir. Oda 2014 yılında AKP ve askerler tarafından hazırlanmıştır.

Mesele Kuzey ile sınırlı değildir. Bazı gençler hendek kazmış bahanesiyle tank ve savaş uçaklarıyla şehirleri yıktılar. Amed içerisinde hala yasaklı mahalleler var. Rojava’ya saldırıyor. Bu düşmanlığının Kuzey ile sınırlı olmadığını gösteriyor. PKK'yi bahane ederek Rojava’ya saldırıyor. Başur'da referandum olayında KDP'ye saldırması, İran ve Irak ile işbirliği yapıp Kerkük’ün düşürülmesi olayında, sorunun PKK çizgisi değil, tüm Kürtler olduğunu gösteriyor.

AKP seçim bildirgesine bakarsanız son 3 yılında ne yaptıysa onu vaat ediyor. Bizim için AKP, MHP ve Ergenekon ittifakı ölüm, gözyaşı, acı ve yok etme siyasetidir. AKP, Erdoğan bizim için Cizre ve Sur katliamlarının sorumlusudur. Buna karşı direnmemiz gerekiyor. Her Kürt de böyle okumalı ve görmeli.

Bazı kesimler, Erdoğan ve AKP’nin tekrar iktidara gelmesi halinde Kürt sorununda yeniden bir sürecin başlayacağı yönünde iddialar öne sürüyorlar. Böyle bir durum söz konusu olabilir mi?

Bu söylentiler, insanların kafasını karıştırmak içindir. Bunlar tamamen manipüle söylemlerdir. AKP’nin ne öyle politikası var ne de öyle bir niyeti. MHP ve Ergenekon ile kol kola girmiş, Efrîn’e saldırıyor, Güney Kürdistan’ı işgal ediyor.

Kuzey’de şehirlerimizi yakmış, Kerkük’ü Irak’a peşkeş çekmiş bir Tayip Erdoğan’dan Kürt sorununu çözmeyi beklemek gaflettir. Böylesi bir şey söz konusu değildir. Seçim sürecinde böyle sözlere kimse itibar etmemelidir. Son 3 yıla bakıp insanlar karar vermelidir. Cizre’de insanları diri diri yakan, Rojava'ya saldıran AKP-MHP iktidarına dur dersek belki bir çözüm olur.

Bütün partiler 24 Haziran seçimlerine farklı anlamlar yüklüyor. Peki neden bu seçimler önemli?

Türkiye’de yeni dönem için 24 Haziran seçimleri hem iktidar hem de muhalefet açısından önemlidir. Eğer AKP ve MHP ittifakı bu seçimlerde kazanırsa Türkiye’nin hali bu günkü durumdan daha çok ağır ve zorlu olacak. AKP hükümetinin bu seçimlerde gitmesi son derece hayatidir. Böyle bir fırsat doğmuştur. Şu anki tabloya bakıldığında AKP ve ortakları ne seçimi kazanabilir ne de mecliste çoğunluğu sağlayabilir.

Bu anlamda muhalefet biraz çaba sarf ederse ve özellikle seçim ve sandık güvenliğine dikkat edilirse bu iktidardan kurtulur. Ülkeyi zindana çeviren bu zihniyetten kurtulmak için 24 Haziran çok önemli bir gündür. Onun için herkes sorumluluk bilinciyle çalışmalıdır. Bu seçim Kürtler açısında da oldukça önemlidir. Kürtler, AKP'nin katliam politikasına, Efrîn'e saldırısına ve Güney Kürdistan'ı işgaline dur demelidir.

HDP’nin eski eşbaşkanları ve milletvekilleri olmak üzere binlerce yöneticisi tutuklu. HDP böyle bir ortamda seçime giriyor. Bunun dezavantajları nelerdir?

AKP, bu politikalarla HDP’yi baraj altında tutarak, tasfiye etme planları yapıyor. Onun için bu kadar baskı ve tutuklamalar yaşanıyor. Bu seçimlerde de baraj altında bırakma girişimleri var. Normal bir seçimde HDP’nin oy oranı yüzde 15 ile 20 arasındadır. Fakat bu seçim normal değil. Onun için herkesi uyarıyoruz. Eğer HDP barajı aşarsa iktidar çoğunluğu sağlayamaz, cumhurbaşkanlığı da ikinci tura kalıyor. Onun için de baraj sadece HDP’nin sorunu olmaktan da çıkmış. Genel muhalefetin de sorunudur.

HDP barajı aştığında ikinci turda o moral bozukluğuyla seçimi tümden kaybeder. Ondan dolayı bir kişinin HDP’ye oy vermesi için HDP’li olması gerekmiyor. Türkiye’yi düşünmek, demokrasi güçlerini düşünmek ve 16 yıllık tek adam diktatörlüğüne dur demek için HDP’yi sahiplenmek gerekiyor.

Muhalefet nasıl kendi sandıklarına sahip çıkıyorlarsa öyle de HDP sandıklarına da sahip çıkmalı. Kimse, 'Anketler barajın üstünde gösteriyor' rehavetine kapılmasın. İktidar bütün hesaplarını bunun üzerine yapmıştır. Para çalan biri, kolaylıkla oy da çalar. Yapmayacağı bir şey değil. Ama onun gücü de sınırlıdır. Eğer beraber çalışırsak bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirebiliriz.

Seçimlere kısa bir zaman kala gerek Avrupa’da gerek ise Türkiye ve Kürdistan’da HDP’ye büyük bir ilgi var. Bu ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçmişteki seçimlerde çalışan HDP’nin on binlerce kadrosu ya cezaevinde ya da yasaklı olduğu için göç etmiş. Bütün bunlara rağmen insanlarımızda bir hınç var, sahiplenme ve bütün bu yapılanlardan öç alma duygusu var. Bu aynı zamanda bir coşku da yaratıyor. Benim gördüğüm 7 Haziran’ı aşan bir durum var.

Halk kimin aday olduğuna bakmadan kendi içerisinde kenetleniyor, özellikle son 3 yılda yapılanlara dur demek için sandıklara gidecekler. Avrupa ve yurt dışında oylar artacak. Kürdistan ve Türkiye’de de 7 Haziran’ı aşan bir ilgi görüyorum. Burada insanlara düşen şey sandıkları korumak ve son ana kadar sandıkları terk etmemektir. Milyonlarca insana çağrımdır, her meslekten insanlar sabaha kadar nöbet tutarak, iradesine sahip çıkmalı.

Özellikle Avrupa ve Türkiye dışındaki oylar neden önemli?

Türkiye dışında ciddi bir seçmen kitlesi yaşıyor. Bunu geçen seçimlerde de gördük ki HDP ikinci sıradaydı. Bu seçimde oyları arttırmak gerek. AKP ve Erdoğan’ın iktidarına son verilmesi bakımından Avrupa oyları belirleyicidir herkes bu bilinçle sandığa gitmeli ve oyunu kullanmalı.