Bülbül: Katliamcı zihniyet sürüyor

HDP Milletvekili Kemal Bülbül, Gazi ve Ümraniye katliamlarını yapan zihniyetin bugün de inkar, asimilasyon ve muhalefete yönelik topyekûn saldırılarla sürdüğüne işaret etti.

Gazi ve Ümraniye katliamlarının 26. yıldönümü dolayısıyla ANF’ye konuşan HDP Milletvekili Kemal Bülbül, katliamcı zihniyetin sürdüğünü vurguladı. Gazi mahallesi katliamının, Koçgiri ile başlayıp Dersim, Maraş, Çorum ile devam eden zincirin bir parçası olduğunu belirten Bülbül, tüm bu katliamların hedefinde yoksulluktan, saldırılardan büyük kentlere göç etmek zorunda kalan ve herhangi bir yeni saldırı, inkar ve asimilasyon tehlikesine karşı bir arada yaşayan Aleviler olduğunu hatırlattı. 

Gazi Mahallesi’ndeki katliamın Alevi inancına ve kültürüne yapılmış bir saldırı olduğunu kaydeden Bülbül, “Bu katliam, ‘Sizin inancınızı tanımıyoruz’, ‘Sizin inancınızla, kültürünüzle, sosyolojinizle yaşama hakkınız yoktur’ demenin Gazi Mahallesi’ndeki versiyonudur” diye konuştu. 

‘1990’LI YILLARIN KONSEPTİ DEVREDE’ 

Bülbül, katliamın, 17.500 faili meçhul cinayetin işlendiği, Kürdistan’da köylerin yakılıp boşaltıldığı, Tansu Çiller, Doğan Güreş, Mehmet Ağar konseptinin devrede olduğu 1990’lı yılların karanlığında gerçekleştiğini anımsattı. Mehmet Ağar’ın o dönemdeki “Bin operasyon yapıldı” söylemini hatırlatan Bülbül, Gazi ve Ümraniye katliamlarının da bu bin operasyondan ikisi olduğuna işaret etti. Bugün de aynı konseptin devrede olduğunu belirten Bülbül, Alevilerin, Kürtlerin, muhaliflerin, sosyalistlerin yaşadığı yerlerin yine hedefte olduğunu, kapıların işaretlendiğini, buraların sürekli kriminalize edildiğini belirtti. 

‘AĞAR YERİNE SOYLU, BİN YERİNE İKİ BİN OPERASYON’

Bugün konseptte sadece isimlerin değiştiğine işaret eden Bülbül, “Mehmet Ağar’ın yerini Süleyman Soylu aldı; bin operasyon yerine iki bin operasyon yapılıyor. Bu operasyonlar, katliam yerine, hedef gösterme, tehdit, inkar, asimilasyon, ötekileştirme, baskı, gözaltı ve tutuklama şeklinde devam etmektedir” dedi. Gelinen noktada artık muhalif olan seçmenlerin dahi “terörist” ilan edildiğini hatırlatan Bülbül, Alevilerin inancına ve kültürüne yapılan saldırıların bugün paydaşları olan emekçilere, yoksullara, zulüm karşısında susmayan tüm muhaliflere yöneldiğini vurguladı. Bülbül, Gazi ve Ümraniye katliamlarında yaşamlarını yitirenlerin bu yıl bunun farkında olan bir politik bilinçle anılması gerektiğini belirtti. 

‘11 YILDIR TEK BİR SUÇLU TESPİT EDİLMEDİ!’ 

Süregelen cezasızlığın da katliamlara yenilerinin eklenmesine neden olduğunu vurgulayan Bülbül, bugün daha da derinleşerek devam eden baştan savma yargının, katliamcı zihniyeti aklayıp cesaretlendirdiğinin altını çizdi. Bir cezasızlık örneği olarak Alevilerin kapılarının işaretlenmesini gösteren Bülbül, şöyle konuştu: “2010 yılından beri ülkenin çeşitli bölgelerinde Alevilerin yaşadığı yerlerde sistematik bir tehdit olarak kapılar işaretleniyor ama bu 11 yıldır tek bir kişi hakkında dava açılmamış. Bir tek kişi sanık olarak mahkeme karşısına çıkartılmamış; bir tek suçlu tespit edilmemiş. Bu tehdidi yapanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Çocuklar yaptı diyorlar. Ama öyle değil; çünkü en son Yalova’da gittim, yerinde inceledim; evleri işaretleyenler bunu öyle profesyonelce yapmışlar ki, sokaktaki kameranın görüş açısının dışında kalan bir noktadan ev işaretlenmiş. Bu yetmiyormuş gibi, işaretlenme görüntülerini sosyal medyada paylaşan Hacı Bektaş şube başkanının yanına giden polis, ‘Niye paylaşıyorsunuz?’ diyerek tehdit etmiş. Bu ne demek? Devam edin, arkanızdayız demek.” 

‘ARTIK ALINACAK TEDBİRLER TARTIŞILMALI’

Gazi ve Ümraniye katliamlarında yaşamlarını yitiren canlara rahmet ve ailelerine başsağlığı dileyen Bülbül, süregelen bu cezasızlığa ve devam eden katliam tehditlerine karşı Alevi kurumlarının ve hedef olan tüm kesimlerin artık bir an önce oturup alınması gereken tedbirler konusunda tartışmaları ve bir eylem takvimi ortaya koymaları gerektiğini söyledi.