Hozat: Avrupa bile tecridi savunamayacak noktaya geldi

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat: “Tecride, İşgalciliğe, Faşizme Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesine Kürtler ulusal bir bilinçle cevap verdi. Rojava, Bakur ve Rojhilat’ta ülke dışında çok güçlü sahiplendi.

Alman hükümetinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması gerektiği yönündeki açıklamasının önemli olduğunu vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, komplonun bir parçası olan Avrupa’nın artık bu politikayı savunamayacak noktaya geldiğinin altını çizdi.

Koma Civakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Medya Haber TV’de katıldığı Özel Programda gündemdeki konu başlıklarını değerlendirdi.

KCK’nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için başlattığı hamleyi ve sonuçlarını değerlendiren Hozat, ısrarla sürdürülen tecrit politikasının iflas ettiğine dikkat çekti.

İmralı'da 22 yıldır bir çöktürme politikasının yürütüldüğünün altını çizen Hozat şöyle konuştu: "İmralı'da uluslararası hukuk dikkate alınmıyor. AKP ve MHP faşist iktidarı son 6 yıldır hukuku ayaklar altına almıştır. İnsanlık, ahlak ve vicdan dışı bir uygulama söz konudur. Gelinen aşamada bu politikalar meşruluğunu kaybetti. AKP-MHP faşizminin elinde artık herhangi bir argüman kalmadı. Şimdiye kadar öne sürdüğü tüm argümanlar boşa çıktı. İmralı'da 22 yıldır sürdürülen işkence sistemi de boşa çıktı, iflas etti."

‘AVRUPA ARTIK TECRİDİ SAVUNAMAYACAK NOKTADA’

İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) ve bağlı olduğu Avrupa Konseyi’nin de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan komplonun doğrudan içinde yer aldığının altını çizen Hozat, "NATO'nun etkili üyesi olan Türkiye'nin politikasını baştan itibaren destekleyen Almanya da mevcut işkence sistemini savunamaz duruma geldi. En son Almanya hükümeti adına da CPT’nin değerlendirmelerini kabul eden bir açıklama oldu. Daha önce Avrupa Konseyi’nin benzer bir açıklaması vardı. Yaptıkları açıklamada CPT'nin değerlendirmelerine yer vermişti. İmralı işkence sistemi bir uluslararası sistemdir. Bunu her zaman söyledik. Komplo bir uluslararası komploydu. Bu sistemi kuran da uluslararası güçlerdir. Türk devleti de bu sistemin gardiyanlığını yapıyor. Fakat çıkarı durumunda AKP-MHP faşist iktidarı bir siyaset yürütüyor. İktidarını ayakta tutmak için içeride ve dışarıda her türlü hukuk dışı, insanlık dışı yöntemlere başvuruyor. Artık Avrupa ülkeleri de tecridi savunamayacak durumdadır. Açıktan gündemlerine alarak çeşitli açıklamalarda bulunuyorlar. Elbette bu önemli bir noktadır. Diğer bir önemli nokta ise bu insanlık dışı suça ortak olmak istemiyorlar. Tecrit sisteminin ortağı olan güçler bile giderek tüm Kürdistan'a ve dışarıya dönük yayılmış insanlık dışı politikanın ortağı olmak istemiyor. CPT, Almanya ve Avrupa Konseyi'nin tutumunu bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor" diye konuştu.

‘ŞİMDİ TÜRK DEVLETİ TECRİT ALTINDA’

Yıllardır Avrupa'nın ikiyüzlü bir siyaset izlediğine vurgu yapan Hozat, şöyle dedi: "Kürt sorunu Avrupa'da araçsallaştırılmış. Türkiye'ye karşı hep bir şantaj ve baskı aracı olarak kullanıyorlar. Türkiye'yi sürekli kendi denetimde tutmak, kendi çizgisine çekmek, çeşitli tavizler koparmak ve zorlamak istiyorlar. Kürt sorununu çözümsüz bırakmalarının nedeni budur. İmralı işkence ve tecrit sistemini şantaj olarak kullanıyorlar. İşlerine geldiğinde daha ılımlı açıklamalar yapıyor, mevcut iktidarın politikalarını eleştiren tutumlar içerisine giriyorlar. İşlerine gelmediğinde de tamamen görmezden gelerek, kör, sağır, dilsizi oynuyorlar. 22 yıldır Avrupa'nın politikası budur. Biz umuyoruz ki artık bunu şantaj konusu yapmadan, gerçekten insanlık dışı uygulamalara ortak olmamak için yapıyorlardır. Yapılan açıklamalar önemli derecedir. Bu da bir kazanımdır bizim için. Önder Apo'yu İmralı'da hapsetmek isteyen zihniyeti, sesini kesmek ve 22 yıldır düşüncelerinin dışarıya çıkmaması için işkence ve tecrit sisteminde tutuyorlar. Ama gelinen aşamada bu boşa çıktığı gibi Önder Apo'nun fikirlerini İmralı'nın dört duvarları arasından tutamadılar. Önder Apo'yu tecrit edeyim derken şimdi Türk devleti tecrit olmuş durumdadır.”

‘ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜĞÜ TEMEL GÜNDEMDİR’

AKP-MHP faşist yönetiminin şu an tüm ülkelerle ilişkisinin bozuk olduğunu ve çatışma halinin yaşandığını dile getiren KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat, dostu kalmayan bu cephenin herkesi düşman haline getirdiğini vurguladı.

“Türk devleti, dünya tarafından tecrit durumunu yaşıyor. Fakat Önder Apo'nun düşünceleri ise İmralı duvarlarını çoktan aşmıştır. Önderlik paradigması, Önderliğin çözüm projeleri, demokratik, ekolojik, cinsiyet özgürlükçü toplum paradigması ve Demokratik Konfederal sistemi bütün halklar tarafından büyük bir sempati ve ilgi ile karşılanıyor” diyen Hozat, şöyle devam etti: “Önder Apo'yu dünya halkları sahipleniyor ve giderek halklar arasında yayılıyor. Beş bin yıllık iktidar ve devlet sistemine ve son 400 yıldır da ulus devlet sistemine karşı Önder Apo'nun geliştirdiği demokratik ulus ve demokratik konfederalizm sistemi bir alternatif çözüm projesi oluyor. Tüm bu sorunların da temel bir çözümü oluyor. Gelinen aşamada dediğim gibi tecrit boşa çıkmıştır. Şu an yapılacak şey Önder Apo'nun özgürlüğüdür. Bu konuda geliştirdiğimiz hamle ciddi bir yankı uyandırdı ve çok güçlü bir sahiplenmeyi de beraberinde getirdi. Şu an her yerde Önder Apo'nun özgürlüğü temel bir gündemdir. Bunu kararlı bir biçimde sonuca götürmemiz gerekiyor. Bir sonuca varacağına da inanıyoruz.”

‘KÜRTLERE KARŞI SOYKIRIM SAVAŞI YÜRÜTÜLÜYOR’

Konuşmasında KCK’nin başlattığı “Tecride, Faşizme, İşgale Son; Özgürlüğü Sağlama Zamanı” hamlesine geniş yer veren Hozat, şöyle söyledi:

“Bölgede büyük bir 3. Dünya Savaşı yaşanıyor ve son bir aşamaya gelmiş, bölge yeniden dizayn ediliyor. Eski dengeler yıkılıyor, yeni dengeler kuruluyor. Kürtlerin durumu da çok büyük önem kazanıyor. Kürtler hem büyük bir tehlike ile karşı karşıya, hem de çok büyük imkanları, fırsatları söz konusu. Bu yüzyılda dört parça Kürdistan’da Kürtler demokratik özerk sistemini kurup, siyasi, kültürel haklarını elde edip, özgürce, onurluca yaşayabilme koşullarını yakalamış durumdalar. Onun zemini, iklimi koşulları oluşmuş durumdadır.

Böyle bir tarihi süreç içerisinde bulunuyoruz. Geliştirdiğimiz hamle de böyle bir süreçte gerçekleşti. Bu aynı zamanda bir ulusal hamle anlamına da geliyor. Dört parça Kürdistan’ı kapsayan, büyük bir direniş, soykırım saldırılarına karşı Kürtlerin kazanımlarını yok etmeye çalışan faşist soykırımcı Türk devletine karşı topyekun bir direnişi de ifade ediyor. Hamlenin temel amacı da budur. Aynı zamanda bir ulusal hamledir bu hamle. Çünkü Türk devleti Kürtlerin tüm kazanımlarını, sadece Bakurê Kürdistan’da değil, Rojava, Başur, Rojhilat’ta hatta ülke dışında da Kürtler bazı haklar elde etmişse, her yerde ortadan kaldırmaya çalışıyor. Kürtleri 20. yüzyılda olduğu gibi, bir soykırım rejimi, sistemi altında tutmaya çalışıyor. Kürtlere karşı soykırım savaşı yürütüyor. Başur ve Rojava’da da yürütüyor.

Hamleye Kürtler ulusal bir bilinçle cevap verdi. Rojava, Bakur ve Rojhilat’ta ülke dışında çok güçlü sahiplendi. Halkımızın geliştirdiği bu direnişçi mücadeleyi selamlıyorum. Önemlidir, bunu daha güçlü bir biçimde sürdürmek gerekiyor. Daha yaratıcı eylem biçimleriyle sürdürmek gerekiyor.”

‘HAMLE DİRENİŞLE BAŞARIYA ULAŞACAKTIR’

Baskıcı devletlerin pandemiyi gerekçe yaparak toplumsal eylemsellikler ve direnişlerin önüne geçmek için baskı uyguladığını ve salgını silah haline getirdiğini vurgulayan Hozat, şu ifadeleri kullandı:

“Bu anlamda, bu koşullarda da çok yaratıcı yaklaşılarak, bu hamleyi daha güçlü biçimde yürütmenin koşulları vardır. Şimdiye kadar başarı ile yürütüldü, çok güçlü bir sahiplenme de gelişti. Önder Apo’nun özgürlüğü dünya halklarının, demokrasi güçlerinin gündemindedir. Büyük bir sahiplenme var hem bölgede hem dünya çapında, bu son derece önemli. Şu anda Önder Apo, halkların demokrasi güçlerinin önderliği konumuna gelmiş durumdadır. Önder Apo’nun düşünceleri, paradigması, projeleri büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Temel çözüm yöntemi olarak görülüyor. Tüm sorunlar açısından çare olarak görülüyor. Bu son derece önemli. Bunu daha güçlü bir biçimde yürütmek gerekiyor. Kürtler de yalnız değil, dostları çoğalmış, halklarla çok güçlü bir birliktelik, stratejik ilişki kurulmuş, bu çok önemli, bu hamleyi çok güçlü bir biçimde yürütmek gerekiyor. Şimdiye kadar başarı ile yürütüldü, bunu mutlaka sonuca ulaştırıp, Önder Apo’yu, Kürdistan’ı özgürleştirip, faşizmi yıkacak bir noktaya taşımamız gerekiyor. Onun her türlü imkanı var, mücadele gücü de buna fazlasıyla yeter. Yürütülen direnişle de bu hamle başarıya ulaşacaktır.”