Karasu: Oylarınıza sahip çıkın

Karasu: HDP’nin barajı geçmesiyle birlikte iktidardan düşeceğini gören AKP ve MHP’nin oylarla oynayabileceği açıktır. Tüm Kürtler ve demokrasi güçleri buna göre sahip çıkmalı.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, sandığa giren oylarla çıkan oylar aynı olursa AKP-MHP iktidarının düşmesinin kaçınılmaz olacağını belirterek, HDP oylarını da düşürmek için hem Kürdistan'da hem de metropollerde hile yapılacağını söyledi. Karasu, özellikle Kürt halkının bütün baskıları göğüsleyerek taşınan sandıklar neredeyse oraya gidip oylarını korkmadan kullanması gerektiğini vurguladı. Karasu, "Oy namustur; oylarına sahip çıkamayanlar namuslarına, Kürtlüklerine ve kimliklerine de sahip çıkamaz, diyerek oy verdikten sonra da orada kalıp oylarına sahip çıkmalılar" dedi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, 24 Haziran baskın seçim kararının nedenleri, seçim süreci, iç ve dış aktörlerin dağılımı, seçimlerin olası sonuçları ve etkileri ile başta Kürdistan halkı olmak üzere demokrasi güçlerinin niçin bu seçimleri önemsemesi gerektiğine ilişkin ANF'nin sorularını yanıtladı. Üç bölümlük kapsamlı söyleşinin üçüncü ve son bölümünü paylaşıyoruz.

HDP'nin önünde sadece yüzde 10 barajı değil, başka barajların da olduğunu söylediniz. AKP-MHP’nin Kürdistan’da oylarla oynayabileceği tartışılıyor, hatta bunun örnekleri de var. Kürdistan’da sandıklar taşınıyor/birleştiriliyor; şimdilik 144 bin seçmen denildi ama bunu 1.5 milyona bile çıkarabilecekleri söyleniyor, bir nevi mühendislik yapılıyor. Bunu göze alıp yapabilirler mi?

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Kürdistan’da her zaman seçim sonuçlarıyla oynandı, HEP'ten beri oylar çeşitli biçimlerde düşürüldü. Bu sadece Kürdistan’da değil, Kürtlerin yoğun oy aldığı Çukurova, Marmara ve Ege’de de bu tür hilelere başvuruldu. Ancak bu seçimde durum kritiktir.

Bu seçimdeki kritik durumdan kastınızı biraz açar mısınız?

Çünkü bu seçimde HDP’in başarısı AKP’nin kaybetmesidir. Bu yönüyle zaten 'HDP'yi baraj altında bırakın, sandığa gömün' talimatı vermiş. Artık AKP-MHP’nin iktidarda kalıp kalmaması esas olarak HDP'nin başarılı olup olmamasına bağlıdır. Eğer sandığa giren oylarla çıkan oylar aynı olursa AKP-MHP iktidarının gerilemesi, düşmesi kaçınılmaz görünüyor. Böyle olunca AKP gibi 16 yıldır Türkiye'yi, devleti ele geçirmek isteyen bir parti ile MHP gibi Türkiye demokratikleştiği zaman siyaset sahnesinden silinecek Kürt düşmanı bir partinin gerçekleştirdiği ittifak, mutlaka Kürdistan’da hile yapacaktır. Sadece Kürdistan’da değil, metropoldeki HDP oylarını da düşürmek isteyecektir. Kuşkusuz Kürdistan'da hile yapma imkânları daha da fazladır.

Neden Kürdistan'da daha fazladır?

Çünkü Kürdistan’da bir işgal hareketi var. Türkiye'nin her tarafında OHAL veya Sıkıyönetimler olsa da her zaman Türkiye ve Kürdistan'da farklı uygulanır. Kürdistan'da baskılar her zaman on kat, yüz kat daha fazla olur.

Zaten Sıkıyönetimler, OHAL’ler, darbeler esas olarak da Kürtleri zapturapt altına almak, Kürtler üzerindeki hâkimiyeti sağlamak, soykırımcı sistemi sürdürmek için yapılır, gerçekleşir. OHAL'in bu kadar uzatılmasının nedeni Kürdistan’dır. Kürdistan'da özgürlük mücadelesini bastırmak içindir. Bu açıdan Kürdistan'da baskıyla, polis zor baskısıyla oylarla daha fazla oynanacaktır. Halk üzerinde baskı kurularak HDP'ye oy verilmesi engellenmeye çalışılacaktır. En son bazı sandıkların yerinin değiştirilmesi, seçmenlerin bulunduğu yerde değil de özellikle korucuların ya da baskının olabileceği köylerde, yerleşim yerlerinde oy vermeye zorlanması, aslında AKP-MHP iktidarının Kürt oyları üzerinde nasıl bir baskı kurmak istediğini açıkça gösteriyor. Kürtler sadece yasal olarak inkâr edilmiyor, yok sayılmıyor, baskı kurulmuyor; bu yol ve yöntemlerle de Kürtlerin iradesinin sandığa yansıması engelleniyor. HDP'yi baraj altında tutma bir de bu yöntemlerle sağlanmak isteniyor. Sözünü ettiğiniz 144 bin seçmen az değildir. HDP’nin barajı geçmesi, başarılı olmasıyla birlikte iktidardan düşeceğini gören AKP ve MHP’nin Kürdistan'da oylarla oynayabileceği açıktır.

Kürtler ve demokrasi güçleri, bunun karşısında ne yapabilir?

Tüm Kürtlerin, tüm demokrasi güçlerinin bu gerçeği bilerek oyları sahiplenmeyi de sandığa oy atma kadar önemli görmeleri gerekiyor. Sandığa daha fazla oy atılması için nasıl çalışılıyorsa  sandığa sahiplenmenin de o kadar olması gerekiyor. Bu yönüyle sandığa giden oylar, biraz da sandığı sahiplenerek kazanılmış olacaktır. Seçim öncesi bu kadar çalışma, oyların sandıkta adil ve doğru biçimde yansımasıyla anlamlı olacaktır. Bu açıdan tüm Kürtler ve demokrasi güçleri, seçimden önce nasıl çalışıp duyarlı oldularsa oy verme ve sandıkta oyların açılması sırasında da çok duyarlı olmalıdır.

Kürt halkı bütün baskıları göğüsleyerek taşınan sandıklar neredeyse oraya gitmeli ve oylarını vermelidir. Korkmamalıdır. Zaten bu kadar zulüm ve baskı, Kürt’ü yok etmek için yapılıyor. Bu bakımdan yok olmaya, yok edilmeye karşı direnilmesi gerekiyor. Bugün direnilmezse yarın geç kalınmış olur. Kadınlar, gençler, bütün Kürt halkı bu baskıya karşı direnmeli. Sandığa giderek, oylarını kullanmaları, iradelerini sandığa yansıtmaları gerekiyor. Oy namustur; oylarına sahip çıkamayanlar namuslarına, Kürtlüklerine ve kimliklerine de sahip çıkamaz, diyerek oy verdikten sonra da orada kalıp oylarına sahip çıkmalılar.

AKP iktidarı döneminde 14 bin 307 kadın katledildi. Cinsiyet ayrımcılığı teşvik edildi. Bu kadın düşmanlığı, kaynağını nereden alıyor?

AKP iktidarının kadın düşmanı erkek egemenlikçi bir zihniyete sahip olduğu açıktır. Zaten faşist iktidarların hepsi erkek egemenlikçidir. AKP-MHP iktidarı, faşist bir iktidardır. Milliyetçilik, şovenizm zaten erkek egemenlikçi bir zihniyettir. Hele milliyetçiliğe, şovenizme din maskesi takılırsa orada erkek egemenlikçi zihniyet şaha kalkar. Bu açıdan AKP iktidarı döneminin kadın düşmanı olması şaşırtıcı değil. Hem milliyetçidir hem cinsiyetçidir hem de tarih boyu dini kadınlar üzerinde baskı aracı olarak kullananlar gibi kadın karşıtıdır. Devlete, iktidara ve sömürüye bulaşan her ideoloji, cinsiyetçi ve erkek egemenlikçidir.

Erdoğan, dini milliyetçiliğe alet ederek kadın düşmanı olduğu gibi bir de neoliberalizmi geliştirerek kadın düşmanlığı yapıyor. Neoliberalizmde kadın bir metadır. Türkiye tarihinde kadının metalaşması hiçbir iktidarda olmadığı kadar AKP iktidarı döneminde oldu. AKP iktidarı kadının tamamen metalaştırıldığı bir dönemdir. Bir taraftan ataerkil erkek egemenlikçi zihniyet, diğer taraftan neoliberal zihniyet; bir kokteyl olarak Türkiye ve Kürdistan'da tamamen kadın düşmanı bir zihniyet, bir siyasi ortam yarattı. Öyle ki Erdoğan ve AKP’liler kadın düşmanlığını açıkça ortaya koyuyor.

Dünyada kadın da olsa, çocuk da olsa gereğini yapın, denilmemiştir. Dünyada her siyasi hareket lafta da olsa kadın ve çocuk konusunda dikkatli davranır. Bunlar kadın istismarı ve çocuk istismarı konusunda kıllarını kıpırdatmadı. Kadın ve çocuk istismarı yapan çevreleri korudu, görmezden geldi ve önemsiz bir durum gibi geçiştirdi. Hâlbuki bir yerde kadına ve çocuğa istismar varsa orada toplum; ahlak ve vicdan bitmiştir. AKP-MHP iktidarı ise kadın ve çocuğa istismarı meşrulaştıran, normalleştiren bir iktidar oldu.  Bir taraftan erkek egemenlikçi ataerkil zihniyet, bir taraftan neoliberal politikalar olduğunda orada kadın için ölüm, bitmişlik ve çürümüşlük vardır. Nitekim AKP iktidarı döneminde kadının bitişi ve çürümesi zirveleşmiştir.

Kadınlar, HDP'ye desteklerini açıklıyor, HDP'de eşit düzeyde çalışma yürütüyor. HDP'yi mevcut sistem partilerinden ayıran nedir, kadınlar niye teveccüh gösteriyor?

Yukarıda saydığı duruma karşı en büyük mücadeleyi de HDP geleneği veriyor. HDP'den önceki partiler de kadın özgürlük mücadelesi konusunda önemli çabalar sarf etti. Bugün HDP'nin kadın özgürlükçü çizgisi, aslında dünyada örnek bir çizgi haline geldi. Kadın özgürlüğüne dayalı bir toplumsal, siyasal ve ekonomik sistem öngörülüyor. Bu yönüyle kadınların HDP'yi desteklemesi doğaldır. HDP kadın partisidir. HDP sadece kadınlara yönetimlerde yer vermiyor, kadınları milletvekili yapmıyor, belediye başkanı yapmıyor; bütün toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşamın kadının renginde şekillenmesi için çalışıyor. Kadın özgürlük ruhuyla şekillenen, mayalanan bir toplum yaratıyor. Toplumsal yaşamın tümünde kadın özgürlük ruhunun damgasını vurmak isteyen bir parti olduğundan dolayı tabi ki kadınlar HDP'ye yöneleceklerdir. HDP'ye yönelmeyen kadın, cins bilincinde olmayan kadındır. Cins bilincinde olan, kadın bilincine varan her kadının yeri kesinlikle HDP’dir. Bu yönüyle de zaten cins bilincinde olan erkek egemenlikçi zihniyete karşı çıkan tüm kadınlar, özgürlük ruhuna dayalı bir siyasal, toplumsal ve kültürel yaşam isteyen tüm kadınlar HDP'ye yöneliyor. Bu HDP'yi güçlendiriyor

Kadın özgürlükçü çizgi HDP'nin özgürlük ve demokratik karakterini derinleştiriyor. HDP'nin özgürlük ve demokratik karakterinin kapsamının derin olmasının nedeni, esas olarak da kadın özgürlüğüne yaklaşımından geliyor. Kadına özgürlükçü demokratik yaklaşım içinde olduğu için HDP'nin özgürlükçü ve demokratik karakteri de kapsayıcı, derin, sarsıcı olup her çevreyi etkiliyor. Bu yönüyle kadınlar HDP'ye kazandıracak, HDP kadınlara kazandıracaktır. Karşılıklı birbirlerini güçlendirdikleri için de HDP kadın özgürlükçü çizgisini savunmakta, kadınlar da kendilerini özgür ve demokratik yaşamda etkili kılmak, bütün toplumsal yaşamın ruhu olmak için HDP etrafında birleşmektedir. Bundan daha doğal bir şey olamaz.

Kürt halkına, neden AKP-MHP iktidarından uzak durmaları gerektiğini kısaca bir kez daha hatırlatabilir misiniz?

Kürt halkı, AKP'yi bizim ya da başkalarının söylem ve propagandalarıyla öğrenmiyor. Kürt halkı, AKP'nin ne olduğunu yaşayarak gördü. Bu bakımdan AKP'nin Kürt düşmanı soykırımcı karakterini bilince çıkardı. Üzerinde nasıl bir düşmanca politika izlendiğini en iyi Kürt halkı gördü. Bunu okuyanı, okumayanı, siyaset içinde olanı, olmayanı; genci, yaşlısı gördü. Hatta çocuklar bile gördü.

Bu açıdan Kürt kadınları, Kürt gençleri, Kürt çocukları, Kürt anaları, Kürt babaları ve Kürt yaşlıları, kadim Kürt şehirleri olan Sûr, Cizîr, Nisêbîn, Silopiya ve Gever’in yıkılmasını; yüzlerce sivilin katledilmesini unutmayacak.

Cenazesi buzdolabına konulan Kürt kızı Cemile’yi unutmayacak.

Kucağında dedesiyle öldürülen Miray bebeği unutmayacak.

Cenazesi sokakta günlerce bekletilen Taybet Ana'yı unutmayacak.

Hastaların, yaralıların canlı canlı yakılmasını unutmayacak.

Belediyelere kayyum atanmasını, Kürtlerin iradesi olan Kürt siyasetçileri üzerinde uygulanan baskıları unutmayacak.

Kürt diline yönelik çalışmaların yapıldığı kurumların kapatılmasını unutmayacak.

Kadın kurumlarının kapatılmasını unutmayacak.

Zindana atılan gençleri, kadınları, komşularını unutmayacak.

Kerkük işgalinde Erdoğan'ın söylediklerini unutmayacak.

Aç bırakırım diyerek Güney Kürdistan halkını tehdit eden Erdoğan'ı unutmayacak.

Rojava’da yüzlerce sivili katleden, çeteleri Efrîn’e sokan AKP-MHP iktidarını unutmayacak.

Rojava’da Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamına saldıran, kazanımlarını ortadan kaldırmak isteyen AKP iktidarını unutmayacak.

Dünyanın neresinde Kürt kazanımı varsa oraya saldıran Erdoğan’a ve AKP’ye karşı tabi ki Kürt halkı tavrını net koyacaktır. Kürt halkının AKP’ye tavır alması için bir neden değil, bin bir neden vardır. Bu yönüyle Kürt halkına fazla söz söylemeye gerek yok. Onlar yaşayarak AKP'nin faşist ve soykırımcı karakterini gördü.

Biraz önce Alevilerdeki yönelime işaret ettiniz, Alevi toplumundan beklentiniz nedir?

 Alevi toplumu, AKP iktidarının dinci milliyetçi karakterini görüyor. MHP’nin Türk-İslam sentezi olan, sadece Kürtleri değil Aleviliği de asimile etmek, soykırıma uğratmak isteyen ideolojik ve siyasi zihniyetin, bugün AKP-MHP iktidarında somutlaştığını görüyor. Bu yönüyle Alevilere de AKP şöyledir böyledir demeye gerek yok. Aleviler de AKP'yi biliyor.

AKP iktidarına karşı mücadele edecek, AKP'yi iktidardan düşürecek, Türkiye'de demokratikleşmenin önünü açarak Alevilerin inanç, kimlik ve özgürlüğünü sağlayacak tek siyasi çizgi HDP’dir ya da HDP'nin siyasi çizgisi Alevilerin inanç, kimlik ve özgürlüğünü sağlayacak yeni bir Türkiye'nin kapısını aralayacaktır. Erdoğan'ı ve AKP’yi iktidardan düşürmek isteyen Aleviler tabi ki oylarını HDP'ye vereceklerdir. Eğer Alevilik bilinci varsa, Alevilik üzerindeki baskının nereden geldiği biliniyorsa Aleviliği en iyi sahiplenmenin, Aleviliği yaşamanın ancak demokratik ulus anlayışı içinde, farklı inanç kimliklerinin, farklı etnik kimliklerin bir arada yaşaması olduğunu görüyorlarsa o zaman tabi ki HDP'ye yöneleceklerdir. HDP Kürtlerin de partisidir, Alevilerin de partisidir. Bu yönüyle Alevilerin HDP'ye yöneldiğini görüyoruz. Bundan da mutluluk duyuyoruz, memnun oluyoruz. Alevilerin sadece demokrasi içinde özgür ve demokratik yaşama kavuşacaklarını iyi anladıklarını görüyoruz.

Elbette sadece HDP'nin bu karakterini görüp oy vermek yetmez, HDP'nin kazanması için her yerde Alevilerin çalışması; bütün enerjilerini harcaması lazım. Çünkü HDP'nin kazanması, kendilerinin kazanması olacaktır. HDP’lilerin kazanması yüz yıllar boyu üzerlerindeki baskıların atılmasında önemli bir adım olacaktır. Bu açıdan Alevileri de bu seçim öncesi yoğun çalışmaya, HDP'yi daha büyük başarılara götürmeye çağırıyoruz.

İktidar İslamı/zihniyeti ile aralarına mesafe koyan, gerçek İslami değerleri benimseyen Müslümanlar, neden HDP'yi desteklesin?

İslami değerleri benimseyen çevrelerin AKP iktidarını çok iyi değerlendirmeleri gerekiyor. Zaten şu anda Saadet Partisi bile AKP'nin dini kötü kullandığını, dini değerleri istismar ettiğini açıkça söylüyor. Nasıl ki DAİŞ İslam dinine zarar veriyorsa AKP de İslam dinine zarar veriyor. İslam’ı milliyetçiliğin, kendi sapkın inançlarının aleti yapmak istiyorlar. İslam’ı bir zenginleşme aracı haline getirdiler. İktidarı ayakta tutma aracı yaptılar. İktidar İslamı, Muaviye İslamı'dırlar. Halkın inançlarıyla alakası yok. Bu yönüyle İslami değerlere en büyük düşmanlığı yapıyorlar. Bunu İslam âlimleri de söylüyor. İslam literatürünü çok iyi bilen İslami kesimler söylüyor. Gerçeği de böyledir. Gerçekten de Erdoğan'ın İslam’ına kim inanır ve sahip çıkar. DAİŞ’in İslam inancını kimse kabul etmezse Erdoğan'ın da İslam inancını kimse kabul etmez. Çünkü DAİŞ’in, Erdoğan’ın ve AKP'nin İslam’a yaklaşımı İslam’ı olumsuzlayan bir karakterdedir. Bu bakımdan İslami çevreler geçmişte AKP’ye, Erdoğan’a oy vermiş de olabilirler. Özellikle geçmişte Kemalist zihniyetin, mevcut devletin yanlış yaklaşımlarından dolayı AKP iktidarına, Erdoğan’a oy vermiş olabilirler. Ancak gelinen aşamada Erdoğan ve AKP iktidarı farklı bir biçimde İslam’a kötülük yapıyor. Bu açıdan artık AKP’ye ve Erdoğan’a oy vermeleri, onları iktidarda tutmaları kendilerine zarar verecektir. İslami kesimlerin de artık İslam’ı doğru anlayan, bütün dinleri doğru anlayan, dinlerin toplumsal işlevini kabul eden, dinlerin hak, adalet, eşitlik ölçülerinin temsilini yapan inançlar/değerler olduğunu gören HDP'ye, HDP çizgisine destek vermeleri gerekiyor. Böylelikle dini doğru yaşayacaklardır.

Din, devletten uzaklaştıkça doğru yaşanır. Devletin üzerinde oynadığı din, yaşanılacak din değildir. Bütün inananları, mütedeyyin kesimi, dini demokratik karaktere kavuşturacak; yani toplumun dini haline getirecek anlayışa sahip çıkmaları gerekir. Demokratik İslam, dinin, İslam’ın topluma ait hale getirilmesidir. Devlet hegemonyasından, devlet gölgesinden çıkarılmasıdır. HDP bu yaklaşımda olduğu için İslami kesimlerin de HDP'ye yönelmesi doğru tutum olur.

Özellikle AKP’ye oy veren inançlı Kürtlere sesleniyoruz; dini bu kadar milliyetçiliğe bulaştıran, dini milliyetçiliğin örtüsü haline getiren Erdoğan ve AKP'den hesap sormalısınız.