Polis işkencesine maruz kalan öğrencilerden açıklama

İstanbul Kadıköy'de "Karneler sizin, gelecek bizim" yazılı pankart açtıkları için darp edilerek gözaltına alınan öğrenciler, “Her türlü baskıya işkenceye karşı sözümüzü söylemeye devam edeceğiz” mesajı verdi.

Kadıköy'de "Karneler sizin, gelecek bizim" yazılı pankart açtıkları için polisin saldırısına maruz kalan ve gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan liseli öğrenciler İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, öğrencilerin arkadaşları, aileleri ve çok sayıda kişi katıldı. Salona, "İşkenceler liselileri yıldıramaz" pankartı asıldı.

Gözaltına alınıp daha sonra bırakılan öğrencilerden Meltem Çuhadan basın açıklamasını yaptı. Eylemleri başlamadan önce polislerin kendilerini tehdit ettiğini iddia eden Çuhadan, “Biz eğitim sistemini eleştirmenin en doğal hakkımız olduğunu belirttik. Ancak pankartı açar açmaz polislerin yoğun saldırı ve işkencesine maruz kaldık. 18 arkadaşımız bu esnada yüz üstü yere yatırılarak gözaltına alındı. Gözaltı aracında da arkadaşlarımıza demir kelepçeyle başlarına vurularak darp edildi. Ayrıca arkadaşlarımız işkenceye maruz kalırken, yoğun hakaret ve küfürlere uğradı. Çevrede polislere tepki gösteren halk ile olayı çeken gazetecilerin gözaltına alınmasıyla gözaltı sayısı 22’ye yükseldi” diye belirtti.

Çuhadani, “Gözaltına alındığımız sırada polislere tepki gösteren avukat arkadaşımız da gözaltına alındı. Gözaltına alınan arkadaşlarımız havasız arabada saatlerce bekletildi. Biz liseliler olarak karne karşıtı eylem düzenlemeye her türlü saldırıya karşı her yıl devam edeceğimiz, buradan bir kez daha belirtiyoruz. Liseliler olarak her türlü baskıya işkenceye karşı sözümüzü söylemeye devam edeceğiz” diye konuştu.

SOYSAL: 18 YAŞINDAN KÜÇOK ÇOCUKLAR DÖVE DÖVE YERE YATIRILDI

Daha sonra da kendisi de öğrencilerin eyleminde gözaltına alınan avukat Gökhan Soysal konuştu. Bu tür eylemlerde saldırının olacağını ön gördüklerini ifade eden Soysal, şöyle devam etti: “Eylemciler gözaltına alınırken darp edilir. Ancak o gün orada uygulanan şey çok daha yüksek bir seviyede gerçekleşti. Öyle bir işkence uygulandı ki artık ben de müdahale etmek durumunda kaldım. Çünkü 18 yaşından küçük çocuklar döve döve yere yatırıldı. Özellikle ters kelepçe denilen kelepçelerle yere yatırıldı. Daha sonra gözaltı aracına götürüldü. Ben tepki verince beni de gözaltına almaya çalıştılar. Orada bulunan polisler zaten aşırı derecede şiddet uyguladı. Ancak oraya takviye olarak gönderilen polisler işkencenin dozunu artırdı.”

ÖĞRENCİLER ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ BIRAKILDI

Gözaltına alınan gazeteci Hakan Altuğ Gültür de orada yaşananları çektiği için gözaltına alındığını ifade ederek, “Gözaltına alındıktan sonra karakola götürüldük. Karakolda bir şey sakladığım gerekçe gösterilerek çıplak arama yapıldı. Benimle birlikte gözaltına alınan iki kadın arkadaşım da çıplak aramaya maruz bırakıldı” dedi.

‘YAŞATILANLARIN HESABINI ELBET SORACAĞIZ’

Gördüğü şiddet sonucu kolu kırılan ve kulağı yırtılan Nimet Erban da saatlerce işkence gördükten sonra kan kaybı olmasına rağmen hastaneye götürülmeden polis aracı içerisinde bekletildiğini söyledi. Yaşadıklarını anlatan Erban, şöyle dedi: “Kafamıza ve yüzümüze çok vurdular. Bacaklarımıza ve karın bölgelerimize vurdular. Onlara yalvarmamızı ‘ne olur yapmayın’ dememizi beklediler ama ters tepti. Bizler ne yaptığımızı bilen insanlarız. Yaptığımız eylemin meşruluğunu bilen insanlarız. Bugün ki ruhumuzu 15-16 Haziran direnişlerinden alıyoruz. Bu yaşatılanların hesabını elbet soracağız.”

İşkence gördüğünü anlatan öğrencilerden Çağdaş Onur Ekinci de yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Saatlerce polis aracı içerisinde tutulduk ve kafalarımıza, yüzümüze vurdular. Birçok arkadaşımız kanlar içindeydi ama hiçbir şekilde durmadılar. Bizi ambulansa götüreceklerini söyleyerek bir arkadaşımla beraber aracın en arka kısmına götürüldük. Burada arka kapıdan giren çevik kuvvet ve yunus ekibi polisleri araca biner binmez onlar da bize işkence yapmaya devam ettiler. Tam o sırada sağ tarafımda bir acı hissettim ve dönüp baktığımda elektro şok verdiklerini gördüm. Bunu yaparken de birbirilerine bakıp gülüyorlardı. Kamuoyu bu kadar hassas yaklaşıp gündem olmasaydı, şu an hala gözaltında bu işkenceleri görmeye devam ediyor olacaktık.” Kendileri hakkında çıkan haberlere değinen Ekinci, “Çocuk olmadığımız ve 25-35 yaşlarında olduğumuz yazılmış. Aslında o eylemde 35 yaşında birilerinin de olması gerekiyordu. Çünkü yaptığımız eylem yalnızca öğrencileri değil bir bütün toplumu ilgilendiren bir eylemdi. İtaatkar bir nesil yetiştirilmek isteniyor ama biz asla itaatkar olmayacağız. 20 yaşındayım lise mezunu oldum ama 35 yaşına gelsem de yine bu eyleme katılırım. İnsanın insanı sömürmediği bir dünya kurulana kadar ‘karne sizin gelecek bizim’ demeyi sürdüreceğim. Asıl teröristler bize işkence yapanlardır.”

Elinde fotoğrafları göstererek polislere olan tepkisini dile getiren öğrencilerden Şeyma Çapur da, “İnsanlık çok güçlü olduğunu düşünerek bir kişinin üstüne beş kişi çıkarak darp etmek mi? Aslında bu sorunun cevabı açık. Şiddet uygulayan hiçbir polisten ve onları destekleyen hiç kimseden destek beklemiyoruz. Buradaki hiç kimse orada yaşananları unutmayacak. Bugün bu fotoğrafları herkesle paylaştığımız gibi yaşadığımız sürece düşüncelerimizi de herkesle paylaşacağız” diye konuştu.

Var olan eğitim sistemini protesto etmek için 8 Haziran’da Kadıköy’de olduklarını anlatan Alican Karabayraktar, ise şunları söyledi: “Bizi orada terörize etmeye çalıştılar ama kendileri terörize oldu. İki arkadaşımız geçen günlerde ‘ketil’ çizdiği için gözaltına alınıp tutuklandı. O gün de biz orada işkence görerek gözaltına alındık. Asıl teröristlerin devlet güçleri olduğunu o gün bir kez daha gördük. Biz liseli gençlik örgütleri olarak o gün alanlardaydık ve her zaman ‘gençlik sokakta’ şiarıyla alanlarla olmayı sürdüreceğiz. Bizi hiç bir baskı yıldıramaz.”