Türkiye’nin devrimci demokratik birikimi HDP etrafında canlanıyor

HDP Türkiye'de yeni bir kültür şekillendirmektedir. Bunun siyasi ve toplumsal sonuçları ileride daha fazla görülecektir.

24 Haziran seçimleri vesilesiyle Türkiye’deki birçok sol grup ve çevre HDP etrafında buluştular. Bunu çok önemli bir gelişme olarak görmek gerekir. Aslında sol gruplar AKP-MHP faşizmine karşı seçimden çok önce bir anti-faşist hareket yaratmalıydılar. Ancak 24 Haziran seçiminde AKP-MHP faşizmine karşı ortak hareket etmeleri de önemlidir. Bu ortak tutum ve mücadeleleri gelecek açısından önemli bir zemin olacaktır.

Aslında sol demokratların Türkiye'deki demokrasi ve özgürlük mücadelesinde önemli bir yeri vardır. 1960’lı ve 1970’li yıllarda gençler, sosyalistler ve bir bütün olarak sol demokratlar önemli bir demokrasi mücadelesi verdiler. Bu etkiyle CHP bile kendini demokratik sol parti ilan etti. Ecevit sol ve halkçı söylemlerle %42 gibi önemli bir oy alarak CHP’yi Türkiye'nin birinci partisi yaptı. Ecevit’in CHP’sinin bu düzeyde etkili olmasını sağlayan sosyalist hareketin güçlenmesi ve gençlerin yoğun olarak sol hareketlere yönelmesidir.

Sol demokratik güçler 12 Eylül’de de büyük bedeller ödediler. Kürt Özgürlük Hareketi’yle birlikte 12 Eylül faşizmine karşı önemli bir mücadele yürüttüler. Ancak sol gruplar bu ağır bedellere ve bu bedellerin yarattığı birikime sahip çıkamadılar. Oligarşik ve faşist güçler karşısında bir araya gelemediler. Kürtlerle ortak mücadele platformu yaratamadılar. Bu nedenle yaratılan birikim ya çürümeye terk edildi ya da bazılarının kullanılma malzemesi haline geldi. Öyle ki AKP bile 2002 yılında demokrasiden ve özgürlükten söz ederek bu birikimi kendisini iktidar yapma doğrultusunda kullandı.

Şu açıktır; Kürt Özgürlük Hareketi 12 Eylül faşizminden bu yana sol güçler başta olmak üzere tüm demokrasi güçlerini bir araya getirmek için büyük çaba harcadı. 1981 yılında Faşizme Karşı Bileşik Devrimci Hareket (FKBDH) oluşturuldu. Ama buna yeterince sahiplenilmedi. Daha sonra da defalarca benzer girişimlerde bulunuldu. Özgürlük hareketinin bu girişimleri doğru anlaşılacağına sanki PKK faydacı yaklaşıyor gibi bir anlayışla hareket edildi. Hâlbuki PKK bedel verenlerin anılarına bağlılığın gereği böyle bir sorumluluk taşıyordu. Ancak yanlış eğilim, algı ve yaklaşımlar mutlak yapılması gereken bu birliği önlüyordu. Devletin PKK ile ilişkilenen hareketlere daha fazla saldırması da ortak platformlar oluşturmada engelleyici oluyordu. Bazı hareketler söylemeseler de devletin şimşeklerini üzerlerine çekmemek için PKK'den ve yürütülen özgülük mücadelesinden uzak duruyorlardı.

Son yıllarda birçok grup Kürt halkının özgürlük mücadelesiyle ortaklık yapmadan Türkiye'de faşizme karşı mücadelenin geliştirilemeyeceğini anlamıştır. Bunun sonucu Halkların Birleşik Devrimci Hareketi(HBDH) kurulmuştur. Türkiye'nin sol geleneklerinin önemli bölümü bu birleşik devrim hareketi içinde yer almıştır. Bu Türkiye'de AKP-MHP faşizmine karşı mücadelede önemli bir adım olmuştur. Doğrudan etkisi olmasa da HBDH’nin Türkiye’de yarattığı etki ve algının sol güçlerin HDP etrafında buluşmasında rolü olmuştur. Kürt Özgürlük Hareketi ile Türkiye sol hareketleri ve demokrasi güçleri arasında örülmek istenen duvarlar, barikatlar HBDH ile kırılmıştır. Bu da birçok siyasi gücün ve sol demokratların HDP içinde ve etrafında yer almasını beraberinde getirmiştir. Kuşkusuz HDP'nin demokratik ulus anlayışı ve her toplumsal kesime kapılarını açması da bunda etkili olmuştur.

Hangi etken ne kadar etkide bulunmuş olursa olsun bugün HDP etrafında geniş yelpazede bir demokrasi bloku oluşması çok önemlidir. HDP Türkiye'de yeni bir kültür şekillendirmektedir. Bunun siyasi ve toplumsal sonuçları ileride daha fazla görülecektir. Türkiye'nin tüm demokratik birikimi yeniden canlanacak ve Türkiye siyasi tarihine yön verecektir. Türkiye'de böyle bir toplumsal zemin ve demokratik birikim vardır. AKP bile yıllarca halkın demokrasi özlemini sömürerek iktidarda kaldı. 10 yıldan fazla bir zaman geçince maskesi düştü. Bunun sonucu da Kürt ve demokrasi düşmanlığına sarılarak iktidarda kalmayı esas aldı. AKP-MHP faşizminin oluşturdukları bu ortaklık geçici ayakta tutsa da demokrasi brikimi ve özleminin gücü bu faşist ittifakı yenilgiye uğratacaktır. 24 Haziran seçim atmosferi bu durumu açığa çıkarmıştır. Eğer demokrasi güçleri ortaklıklarını etkili çalışma ve mücadeleye dönüştürürlerse AKP-MHP faşizminin sonu uzak olmayacaktır.

Halk Türkiye'de demokrasi istiyor, bu özlemle yaşıyor. Ancak doğru bir öncülük olmadığı için bazı siyasi kesimler bu özlemi sömürüyor. HDP etrafında oluşan ittifakla tüm bu birikimi etkilemek ve harekete geçirmek imkânı ortaya çıkmıştır.

Sol güçler ve demokrasiden yana olan tüm toplumsal güçler gece gündüz demeden, şu bu çevre demeden yoğun çalışırlarsa Türkiye'nin kaderinin değişeceği zaman yaklaşmaktadır. Kürt halkının özgürlük mücadelesi ve yarattığı demokrasi birikimi ile Türkiye halklarının mücadelesi ve demokrasi birikimi ortaklaştığında, bu durum tüm Türkiye'yi etkileyecek, Türkiye'de Kürtlerle Türkiye halkının, Müslüman halkla Aleviler başta olmak üzere tüm farklı inançların birlikte yaşadığı demokratik Türkiye yaratılacaktır.

HDP bu kültürü geliştiriyor ve tüm Türkiye bu kültürle mayalanıyor. Bu kültür önünde hiçbir gerici gücün durması mümkün değildir.

Kaynak: Yeni Özgür Politika