Uluslararası Af Örgütü Kılıç’ın serbest bırakılmasını istedi

Uluslararası Af Örgütü, bir yıldır Türkiye’de tutuklu olan Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç’ın serbest bırakılmasını istedi.

Af Örgütü, Taner Kılıç’ın tutukluluğunun birinci yıldönümünde açıklamada bulundu. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç, 6 Haziran 2017’de tutuklandı. “Fethullah Gülen Terör Örgütü”ne üyelikle suçlanıyor. Kılıç’ın bir sonraki duruşması 21 Haziran’da görülecek. Suçlu bulunması halinde 15 yıla kadar hapis cezası alabilir.

Af Örgütü, Kılıç’ın tutuklanmasından bu yana bir milyonda fazla insanın sesini yükselttiğini ve serbest bırakılması için başlatılan kampanyayı desteklediğini belirtti.

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, “Bugün, Türkiye hükümetinin Taner Kılıç’ın hayatından haksız yere aldığı bir yılın yasını tutuyoruz. Ama bugün aynı zamanda Taner’in ve çalışmaları nedeniyle özgürlüğünden edilen diğer sivil toplum aktivistlerinin serbest bırakılması için tüm çabamızı ortaya koymanın da zamanı” dedi.

Örgüt, “Türkiye hükümeti, konuşmaya cesaret edenleri acımasızca yargılayarak, bir korku iklimini tetikliyor” diye ekledi.

Kılıç’ın tutuklanmasından bir ay sonra, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser de dahil olmak üzere diğer 10 hak savunucusunun daha gözaltına alındığını hatırlatan örgüt, bunlardan sekizinin ekim 2017’deki ilk duruşmaya kadar tutuklu kaldığını hatırlattı.

“10 hak savunucusu ‘terör örgütü üyeliği’ gibi asılsız bir iddiayla suçlandı. Ancak Savcılık, bu iddiayı destekleyecek hiçbir delil sunamadı” diyen Af Örgütü, Kılıç’ın tahliyesini istedi.

Salil Shetty, “Taner’in suçsuz olduğuna dair kanıtlar çok güçlü” derken şunları ekledi: “Taner yalnızca tutkulu bir insan hakları savunucusu olduğu için tutuklandı. Bu ay görülecek duruşmasında mutlaka serbest bırakılması, hakkındaki asılsız iddiaların düşürülmesi ve hayati önem taşıyan görevine dönmesi gerekiyor.”

Uluslararası Af Örgütü, Nisan 2018’de “Fırtınaya Göğüs Germek: Türkiye’deki korku ikliminde insan haklarını savunmak” adlı bir rapor da yayınlamıştı. Rapor,Türkiye’nin bir zamanlar canlı ve bağımsız sivil toplumunun ne derece daraldığını ve olağanüstü hal devam ederken yalnızca çok küçük bir kısmının dokunulmaz kalabildiğini ortaya koymuştu.