Rojava 21 Şubat'ı çok dilli ve kültürlü sistemiyle karşılıyor
Rojava Kürdistan Demokratik Toplum Eğitim Komitesi’nden Zozan Cizire, çok dilli ve kültürlü anadilde eğitim sistemin Rojava Devrimi’nin başarısının temeli olacağını söyledi.
Rojava Kürdistan Demokratik Toplum Eğitim Komitesi’nden Zozan Cizire, çok dilli ve kültürlü anadilde eğitim sistemin Rojava Devrimi’nin başarısının temeli olacağını söyledi.
Rojava Kürdistan Demokratik Toplum Eğitim Komitesi olarak demokratik ve özgürlükçü bir yaşam için çok dilli ve kültürlü eğitim sistemini öncelikli gördüklerini ifade eden Zozan Cizire, “Rojava Kürdistan’daki tüm halklara ve sistemin bileşenlerine bu imkânları oluşturmak ve anadilde eğitimi geliştirmek istiyoruz. Çok dilli, kültürlü anadilde eğitim sistemimiz Rojava Devrimi’nin başarısının temelidir” dedi.
Bengali Dili Hareketi için Bangladeş polisi ile çatışan Bangladeşli üniversite öğrencilerinin öldürülmesinin yıldönümü olan 21 Şubat, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü(UNESCO) tarafından 17 Kasım 1999'da Uluslararası Anadil Günü olarak açıklandı. Fakat bu kabul edilişin 16. Yıl dönümünde bile halen Ortadoğu’da yasaklar, baskılar ve yok olmakla yüz yüze kalan diller var. Bunlardan biride Kürt dili. Egemen devletler Kürt dili üzerindeki baskılarını sürdürürken Rojava Devrimiyle birlikte Demokratik Özerk yönetim bünyesinde oluşturulan Demokratik Toplum Eğitim Komitesi Anadil çalışmalarını anadilde çok dilli ve kültürlü eğitim sistemini geliştirerek sürdüyor.
21 Şubat dünya anadil günü vesilesiyle Rojava Kürdistan Demokratik Toplum Eğitim komitesi üyesi Zozan Cizire anadil, Rojava’da yürütülen anadil çalışmaları ve bu doğrultuda geliştirilen eğitim sistemine ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Anadilin toplum açısından önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dil tüm toplumlar açısından kimlik ve kültürel gerçeğini ifade ediyor. Her halk varlığını kendi diliyle gösteriyor ve ulusal gerçeğini de dille sağlayıp geliştirebiliyor. Dil bir halkın varlık göstergesi ve kültür, kimlik, kendine olan inancın geliştirilme aracıdır. Her toplum varlığını diliyle ifade eder. İnsanın insanlaşma sürecinde dilin çok büyük bir önemi var. İnsan diğer insanlarla iletişim geliştirebilmek için dilini geliştiriyor ve dilin gelişimiyle birlikte insan açısından yeni bir süreç başlıyor.
Her halkın kendi varlığını kendi diliyle ifade ettiğini söylediniz. Ama Kürt dili yaklaşık 100 yıldır hep baskı altında oldu. Kürt toplumu açısından anadilin önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Anadil Kürt halkı açısından çok çok önemli. Ülkemiz egemen devlet arasında dört parçaya bölünmüş. Belki Kürt halkı olarak bu her 4 parçada da fiziki olarak varlığımızı sürdürdük fakat egemen devletlerin politikalarından dolayı adım adım dilimiz geriletildi. Toplumumuz kendi dilini küçümseyen ve ondan kaçan bir duruma getirildi. Kürtler üzerinde her 4 parçada da kültürel soykırım politikaları uygulandı. Egemen devletler kültürel soykırım politikalarını önce dilden başlattılar. Dilimizi yasaklayarak, anadilde eğitimi engelleyip sömürgeci politikalarla yürüttükleri okullar açarak Kürt dilini geriletip yok etmek bununla da Kürt varlığını bitirmek istediler.
Bu noktada her 4 parçadaki egemen devletlerin uyguladıkları kültürel soykırım ve asimilasyon politikalarının birbirine benzer yönleri olduğu gibi farklılıkları da oldu. Türk devleti bir yandan fiziki katliamlar geliştirirken bununla birlikte kültürel soykırım ve asimilasyon politikaları da uyguladı. Fakat 2011’de başlayan Rojava Devrimine kadar da BAAS Rejimi’nin Rojava Kürtleri üzerinde uyguladığı egemen politikalar Türk devletininkinden biraz daha farklı ve daha ince bir tarzda uygulanmıştır.
“Daha ince bir tarz” derken neyi kastediyorsunuz?
Örneğin BAAS Rejimi Kürtler üzerinde Türk devleti gibi fiziki katliam politikaları yürütmedi. Türk devleti Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de Kürt dilini yasakladı ama BAAS Rejimi döneminde Rojava’da Kürtlerin evlerinde Kürtçe konuşması serbestti. Fakat resmi devlet kuruluşlarında ve okullarda Kürtçe konuşmak, dil kurumları açmak, ana dilinle siyaset, eğitim, edebiyat vb. yapmak yasaktı. Evlerde Kürtçe konuşuluyordu. Fakat eğitim, siyaset, kültür, sanat vb. alanlarda kullanmasına izin verilmediği ve her şey Arapça olduğu için zihinlerde “senin dilin işe yaramaz. Sadece köylülerin dilidir. Değerli olan Arapçadır. Onunla her şey yapılır. Devlet içerisinde yer bulunur.” şeklinde bir algı oluşturuluyordu. Okullarda verilen eğitimle Kürt çocukları zamanla kendi dilinden uzaklaşan adeta ondan kaçan bir hale getirildi. Kürtçe bir kitap çıkarmak bile yasaktı.1990 ve 2000’li yıllarda Kürt aydınlarının çoğunluğu kendi dilleriyle yazamadıkları için yönlerini Güney Kürdistan’a çevirdiler. Rojava Kürdistanlı birçok yazar kitaplarını Güney Kürdistan ve Avrupa’da bastırdılar. Biz BAAS Rejimi döneminde de uzun yıllar Kürtçe dil çalışması yürüttük. Ama çalışmalarımız hepsi gizlice ve evlerde yürütüldü. Kürt dili çalışmalarını yürütmek için kurduğumuz ilk gurupların üyelerinde korku hakimdi. 10 kişi bir evde, 5 kişi diğer bir evde öyle gizli gizli çalışıyorduk. Bu noktada BAAS Rejimi’nin çok açık bir baskısı vardı. Özellikle de Beşar Esad’ın AKP Hükümetiyle ilişkilerini güçlendirdiği süreçte bu baskılar daha da fazla arttı. Birçok siyasetçi ve aydınımızı tutukladılar, bunların bir kısmını Türkiye’ye teslim ettiler.
BAAS Rejiminin bu gün Kürt diline yaklaşımı nasıldır?
BAAS rejimi hiçbir zaman halkların anadilini ve bizim dilimiz Kürtçeyi resmi olarak kabul etmedi. 5 yıldır gelişen Rojava Devrimi’ne rağmen bile böyle bir tanıması yoktur. Biz okullarımızda Anadilde eğitimi başlattık ama BAAS rejimi bunu resmi olarak tanımıyor. 2 yıl önce rejim tarafından Şam Üniversitesi’nde Kurdoloji bölümü kuruldu. Bu olumludur ama yeterli değildir. Suriye değişim dönüşümü yaşadığı ve büyük çatışmaların olduğu bir süreçte çözüm ancak demokratikleşme ve bütün halkların hak ve kimliklerinin tanımayla olur. Aksi taktide çözüm olmaz. Kürt dilinin kimliğinin yine Rojava’daki halkların kimlik ve kültürlerinin, tüm halklarının tanınması gerekir. Aksi takdirde bu göstermelik, şekli bir adımdır ve bunu kabul etmeyiz.
Peki bu gün Rojava Kantonlarında hem Kürtçenin hem de diğer halkların anadil ve kültürlerinin geliştirilmesi nasıl bir anlayış ve sistemle sağlanıyor?
Bu gün Rojava Kürdistan’da demokratik özerklik bünyesinde demokratik toplum eğitim komitesi olarak çok dilli ve kültürlü eğitim sistemini öncelikli görüyoruz. Rojava Kürdistan’daki tüm halklara ve sistemin bileşenlerine bu imkânları oluşturmak ve anadilde eğitimi geliştirmek istiyoruz. Eğitim sistemimiz bu anlayışa dayanıyor. Çok dilli, kültürlü anadilde eğitim sistemimiz Rojava Devrimi’nin başarısının temelidir. Rojava Devrimi bu gün halkların özgürlük ve demokrasi umudu olarak gelişiyor. Bunun için her halk ve topluluk hem kendi rengi diliyle yaşamalı hem de bu şekilde tüm toplumsal faaliyetlere katılmalı. Eğer bu geliştirilmezse geliştirdiğimiz devrimi özgürlük ve demokrasi devrimi olarak tanımlayamayız.
‘Eğitim sistemimiz demokratik ulus anlayışına dayanıyor’
Bu gün Rojava’da 3 Resmi dil var. Kürtçe, Arapça ve Süryanice bu her 3 dilde demokratik özerk yönetimin resmi dilleri. Bunun yanında eğer bir kişi Ermeniyse ya da Keldani vb. farklı halklardansa dilini geliştirme, kullanma, dilini geliştirmek için kurumlaşma hakları tanınıyor ve bunun kanalları açılıyor. Tabi bu çok dilli, kültürlü yaşamın eğitim sisteminin hepsinin demokratik ulusun yaratılması yaklaşımıyla ele alınması ve buna hizmet etmesi gerekiyor. Bu noktada bizi güçlendirende demokratik ulusu kurma umudu ve düşüncesidir. Yani bu gün bizim sistemimizin anlayışı her halkın kendi diliyle ve kültürüyle yaşaması bunu geliştirmesi ve demokratik ulus çerçevesinde diğer halk ve kültürlerle ortak yaşam ve sosyalite içerisinde olmasıdır. Bu gün savaşların etnik ve mezhep çatışmaların temel coğrafyası haline getirilmiş olan Ortadoğu’nun yeniden üretken, özgür ve barış içinde bir ortam ve gerçekliğe kavuşturulmasının tek ilacı demokratik ulusun kurulmasıdır.
Çok dilli, kültürlü bir eğitim sistemini adım adım hayata geçirdiğinizi ifade ettiniz. Bunu geliştirebilmek için pratikte atılan adımları biraz açar mısınız?
Biz bu sistemin müfredatını hazırlamak için eğitim komitesi bünyesinde bir kitap komitesi oluşturduk. Bu komite bünyesinde Kürtçe, Arapça, Süryanice kitaplar hazırlayacak birimler var. Bunlar çalışmalarına başladılar ve bu kitaplar gelecek eğitim dönemine yetiştirilecek. Rojava Devrimi devrimiyle birlikte çok dilli ve kültürlü bir eğitim sistemini geliştirme ve kurumlaştırma imkânlarına ulaştık. Başlangıçta Kürt dil kurumu öncülüğünde anadili geliştirme çalışmalarından bu gün Eğitim komitesine kadar ulaştık. Yani biz artık sadece anadil öğrenme sürecini aştık. Çok dilli ve kültürlü yaşamı Rojava’da geliştirip kalıcılaştırmak istiyoruz. Bunun içinde Kitap komitemiz içinde yer alan Arap öğretmenler Arapça kitapları, Süryani öğretmenler Süryanice kitapları, Kürt öğretmenlerde Kürtçe kitapları çocuklar için hazırlıyor. Bu sistem içerisinde Kürt çocukları başlangıçta anadilleri olan Kürtçeyi öğrenip kullanıyorlar. 2. Aşamada birlikte yaşadıkları diğer halkların dillerini, 3. Aşamada ise uluslararası alanda kullanılan bir yabancı dil öğreniyorlar. Tabi Arap ve Süryani çocukları içinde aynı sistem geçerli. Bu sistemle tüm çocuklar önce kendi kimliğini ve dilini tanıyacak ve bundan utanmayacak bununla birlikte birlikte yaşadıkları diğer halkları da tanıyacak. Bu sistemle halkların özgür demokratik yaşamına ve kardeşliğine katkı sunulacak. Bu yıl Cizire Kantonunda başladık. Her öğrenci ilk 3 yıl kendi diliyle eğitim yapıyor. 4. Yıldan itibaren 6. Sınıfa kadar da 3 yıl kendi dili yanında birlikte yaşadığı halkların dillerini de öğrenecek.
Okullardaki bu eğitim sistemi yanı sıra Kürtçe, dil, tarih ve Edebiyat Akademisi kurduk ve bu akademi 2 yıldır resmi olarak çalışıyor. Bütün öğretmenlerimiz bir pratik süreç ve kürtçe dil eğitimi öğrenme sürecinden sonra bu akademimizde bütün toplumsal bilimlerin bütün dallarında eğitim görüyorlar. Bu çerçevede bütün öğretmenlerimizi dil eğitimi yanında bir de bu şekilde eğitmek istiyoruz. Çünkü eğitim çalışmaları sadece dili öğrenmekle gerçekleştirilemez. Eğer dil düşünce ve eğitimle doyurulmazsa topluma kazandırılmaz ve toplumu geliştirmez.
Anadilde eğitim sistemini oluşturmaya çalışırken toplumdan ne tür tepkiler aldınız?
Tabi başta da söyledik uzun yıllar Rojava Kürtleri üzerinde asimilasyon politikaları uygulandı. Bundan dolayı biz anadilde eğitim sistemini gündeme getirdiğimizde bazı insanlarımız tarafından olumsuz tepkilerde aldık. Çünkü rejim kendisi zayıflasa ve çökmekle yüz yüze kalsa da zihinlerde bir algı oluşturmuştu. İnsanlarımız hep Arapça’yla işlerini yapmış, devletle Arapça ilişkilenmiş, bu dille devlet kurumlarında yer ve mevki almıştı. Kendi dilini küçük gören ama Arap dilini çok büyüten bir yaklaşım oluşmuştu. Tabi bunu söylerken biz hiçbir dile karşı değiliz. Fakat resmi ve egemen dil kabul edilip diğer dillerin bastırılması durumu vardı. Devletin bu politikasıyla neyi hedeflediğini çözemeyen bazı insanlarımız bu doğrultuda bir asimilasyonu yaşamışlardı. Biz anadilde eğitim sistemimizi geliştirmeye çalışırken olumsuz tepkiler verdiler. Ama biz bu tepkileri bekliyorduk. Çünkü rejimin ve sisteminin insanlarımız üzerinde yarattığı etkileri ve değişimin sancılarının olacağını analiz edebiliyorduk. Ama biz sistemimizi geliştirmeye devam ettikçe halktan büyük ilgi görmeye de başladı. Gün gün be gün sistemimiz daha iyi anlaşılıyor, öğretmen sayımız artıyor. Halkımızda kendi diline sevgi daha da gelişiyor. Hatta başlangıçta olumsuz tepkiler verenler bile bu gün sistemimize destek vermeye başladılar.
Son olarak çok anadilin tanındığı ve her alanda kullanıldığı çok dilli ve kültürlü eğitim ve yaşam sisteminizi geliştirmek için geleceğe dönük planlamalarınız nelerdir?
Sistemimiz yenidir, eksiklikleri var. Fakat gittikçe eğitim kalitesini de yükseltmeye çalışıyoruz. Rojava devrimi başladığında anadil çalışmalarımızın temeli zayıftı. Ama dilimizi geliştirmek ve siyaset, sanat, kültür, bilim vb. her alanda kullanılabilecek standartlara kavuşturmak için çalışmalar yürütüyoruz. Bu doğrultuda adım adım ilerleyecek planlamalarımız var. Uzun ve kısa vadeli hedeflerimiz var. İlk adım olarak anadil çalışmalarını yürütecek, Kürtçeyi halka öğretecek kadrolar yetiştirdik. Ama bu gün bu kadroların sayısı ihtiyacı karşılamakta yetersizdir. Bu kadrolarla çok dilli kültürlü anadilde eğitim sistemimizi başlattık. Şimdi bunu bütün okullarımızda geliştirmenin hazırlığını yapıyoruz. Tabi bu okullarda eğitim verecek öğretmenlere ihtiyacımız var ve şimdi bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Yine eğitim komitemize bağlı dil kurumumuz var. Bu kurumla tartışarak bir program oluşturduk. Okullardaki eğitim sistemi yanında tüm topluma Kürtçe dilini öğretecek dil eğitimleri başlatacağız. Ve gerçekten bu gün kadını, genci, yaşlısıyla 100 binlerce insanımız Kürtçe dil eğitimi almak istiyor. Bunun içinde ilk aşama olarak dil kurumu bünyesinde zamanla tüm topluma Kürtçeyi öğretecek dil eğitim devreleri açacağız. Bununla birlikte edebiyat birimleri, araştırma birimleri oluşturacağız. Yine sözlük çalışması yapılacak. Şu anda bütün bunların hazırlıklarını yapıyoruz. Öğretmenlerimiz şimdiye kadar birkaç sözlük örneği oluşturdular bile. Bu temelde dil kurumumuzun çalışmaları da hem kendi çalışma alanını geliştirme hem de toplumun eğitim ihtiyacını karşılamak için her geçen gün büyüyor.