'Türkiye'deki sanatçıların ilk görevi sansür zihniyetini yıkmaktır'-GÖRÜNTÜLÜ
TEV-ÇAND Komitesi Üyeleri Beri Dersim, Delil Dılpét ve Ş.Sefkan Akademisi Sinema Birimi Üyesi Mehmet Emin Engizek, sansürcü uygulamaların AKP ile ciddi artış gösterdiğini belirtti.
ANF
BEHDİNAN
Çarşamba, 22 Nisan 2015, 11:36
Bakur (Kuzey) filminin İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 34.’sü düzenlenen İstanbul Film Festivali’ndeki gösteriminin iptal edilmesine yönelik tepkiler devam ediyor.
ANF'ye değerlendirme yapan TEV-ÇAND Komitesi Üyeleri Beri Dersim, Delil Dılpét ve Ş.Sefkan Akademisi Sinema Birimi Üyesi Mehmet Emin Engizek, sansürcü uygulamaların AKP ile ciddi artış gösterdiğini belirtti.
'AKP SANATIN KENDİSİNE HİZMET ETMESİNİ BEKLİYOR'
TEV-ÇAND Komitesi Üyesi Dılpét, AKP'nin sadece kendilerine hizmet eden sanat anlayışına sahip olduklarını belirterek, şunları ifade etti:
"İstanbul Film festivalinde Bakur filminin sansürlenmesi ile gerçekleştirilmek isteneni festivale karşı bir darbe olarak değerlendirmek doğru ve yerinde olur. Türk devletinin genelde sansürleme yaklaşımı vardır. AKP hükümeti ile birlikte sansür, devletin genel politikası olmuş durumdadır ve geçen on iki yıllık iktidar sürecine baktığımızda sansürün çok yaygın bir şekilde uygulandığını görürüz. Mehmet Aksoy’un ‘halkların kardeşliği’ adına yapmış olduğu heykelin dozerlerle parçalanıp kaldırılması aynı mantık çerçevesinde geliştirilmişti. AKP'nin yaklaşımı; sanat eğer iktidarlarına hizmet ediyorsa kabul edilebilir. Sansür ile sanat asla birlikte var olamaz. Sanat toplumsal gerçeklikten hareketle var olabilir ve toplumsal gerçekliği yansıtabilir. AKP hükümetinin Kültür Bakanlığının ‘bundan sonra filmlerin gösterime daha rahat girebilmesini sağlayacağız’ sözüne de sanatçıların kabul edici yaklaşmamaları gerekiyor. Geçmiş geleceğin aynasıdır derler ve AKP’nin geçmişte sanata yaklaşımı gelecekteki yaklaşımının en güzel aynasıdır. Sanat özgür olmalı ve toplumun sorunlarını işleyebilmeli. Sanat ve sanatçılar iktidarların müdahalesini kabul etmemelidirler."
'TOPLUM VİCDANINA DARBE VURULMAK İSTENİYOR'
Gelişen örgütlü tepkilerin önemine dikkat çeken TEV-ÇAND Komitesi Üyesi Dersim ise şöyle konuştu:
"Bakur filmine sansürün uygulanması şaşırtıcı bir şey değildi. Sansüre karşı gelişen tepki ve konulan tavır çok anlamlı olduğu gibi Türkiye toplumu ve sanat camiası açısından ön açıcıdır. Çünkü hiçbir zaman hiçbir alanda zihniyete, düşünceye ve duyguya zincir vurulamaz. Bu açıdan baktığımızda sansüre gösterilen tavrı destekliyoruz, sansürü lanetliyoruz. Bunun aslında toplum vicdanına vurulmak istenen bir darbe olduğunu biliyoruz. Anlamlı ve önemli olan boyut ise sanatçıların birbirlerine ve emeklerine değer ve destek vermeleriydi. Bir bütünen festivalde ortaya çıkan tutarlı tutum çok anlamlıdır. Bu tutarlılığın bir devamı olarak Ankara Film Festivaline de bir yansıması oldu. Bu tavırların devamlılığı kendisiyle beraber sansür ve yasakçı zihniyetin politikalarını yer yüzünden silme anlamına gelecektir."
'BU BİR BAŞLANGIÇ'
Ş.Sefkan Akademisi Sinema Birimi Üyesi Engizek ise Bakur'un sansürlenmesini "AKP ve Erdoğan şahsında tekçi zihniyetin ve iktidarcı zihniyetin bir yansıması" şeklinde yorumladı. Birçok yönetmenin ve sanatçının bu sansüre karşı filmlerini geri çekerek geliştirdiği tavrı da anlamlı ve devrimsel nitelikte bulan Engizek, şöyle devam etti: "Bu girişim yıllarca uygulanan yasakçı ve tekçi zihniyete karşı oluştu ve ilk kez iktidar tarafında sansür zihniyetinde bir çatlağın açılmasına yol açtı. Bu bir başlangıçtır. Bundan sonra sansür ve dayatmalara karşı sanatçıların daha örgütlü bir şekilde tavır almaları halinde Türkiye’de sanat adına adımlar atılabilir. Bu sürekliliğini korursa AKP zihniyetinin on katı zihniyet olsa bile bu örgütlü tavır karşısında yapabileceği bir şey olmaz. Her türlü sansürü yıkar geçer. Türkiye’deki sanatçıların ilk görevi de bence bu sansür zihniyetini ve algısını yıkmaktır."