Aileler: Devlet ve patronlar Kürt işçileri ölüme sürüklüyor!

Sakarya'da yaşamını yitiren işçilerin aileleri, işçilere dönük zulmü anlattı. "İş sahipleri hayvan ahırında barınmalarını söylemiş" diyen aileler, "Kazadan önceki gün de işçiler traktörün arızalı olduğunu ve binmek istemediklerini söylemişlerdi" dedi.

Mardin'in Kızıltepe ilçesinden Sakarya'nın Hendek ilçesine fındık toplamaya giden işçileri taşıyan traktörün devrilmesi sonucu meydana gelen kazada, aralarında bir çocuğun da olduğu 7 işçi yaşamını yitirirken, 9 işçi de yaralanmıştı. Yaşamını yitiren işçilerin cenazeleri toprağa verilmek üzere Mardin, Kızıltepe ilçesine gönderildi, yaralı 9 işçinin tedavisi de devam ediyor.

 

Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavileri devam eden çoğu çocuk ve kadın olan 9 işçiden ikisinin yoğun bakımda olduğu ve hayati tehlikeleri bulunduğu belirtildi.

Yoğun bakımda olan 2 kişi ile hayatını kaybeden 39 yaşındaki Çiçek Çapat'ın yakınları ANF'ye açıklamalarda bulundu.

‘DEVLETİN DE BİR NEVİ İSTEDİĞİ BU’

Ağabey Şekip Çapat: Hayatını kaybeden işçiler arasında benim de kız kardeşim vardı. Bundan 15 gün kadar önce Sakarya'ya fındık toplama işine gitmişlerdi. Mülk sahibinin kendi işinde işçi taşıma için kullandığı traktör arızalıymış. Kazadan önceki gün de işçiler traktörün arızalı olduğunu ve binmek istemediklerini söylemişlerdi. Fren balatalarının arızalı olduğunu bildiği halde mülk sahibi 'nasıl olsa hepsi Kürt, ne olacaksa olsun' dercesine önemsemediği gibi 'bir şey olmaz' diyerek geciktirmiş. Üstelik kendisi değil de yine işçilerden birine kullandırmış arızalı olan traktörü. Bu ihmalden dolayı bu kaza gerçekleşti ve 7 kişi bu kazada hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden kız kardeşim Çiçek dışında bir de ağır yaralı hastanede yatan yeğenim var. Doktorlar beyin kanaması geçirmiş olabileceğini söylüyorlar. Yani henüz net olmamakla beraber, ne ile karşılaşacağımızı bilemiyoruz. Zaten devletin de bir nevi istediği oluyor gibi, devlet de Kürtleri öldürüyor, Kürtlerin ölmesini istiyor.

‘DEVLET YETKİLİLERİ PROPAGANDA İÇİN GELDİLER’

Ben bunu söylerken ayırımcılık yapmadığımı bilmelerini isterim ki, bu yaşadığımız mağduriyete üzülen tek, acımızı paylaşmak isteyen HDP, DBP vekil ve yöneticileri oldu. Sakarya'da hemen yardıma koşanlar yine parti yöneticileri oldu. Duyarlı olan bütün Kürt halkımız da aynı şekilde yardımlarına koşuştular. Yani açıkçası bu yaşadığımız acıda samimi ve yürekten yanımızda olanlar HDP ve DBP milletvekilleri ve yöneticilerimiz oldular. Cenazeler Mardin, Kızıltepe'ye geldiğinde, evet, devlet tarafından da gelenler oldu lakin tamamen propaganda için geldiklerini görebiliyorduk. Halkımız arasında ileriye dönük bir nevi yatırım gibi görünmeye çalıştılar taziyemize geldiklerinde. Kimin bu acıyı samimice hissedip, dindirmeye çalıştıkları anlattığım gibi belliydi. Devlet tarafının da bu duruma yaklaşımı belli zaten. Kürt halkının ölümlerine göz yummasının dışında neredeyse kendi eliyle öldürdüklerinin sayısını da duyuyoruz bu devirde. Buradan bütün duyarlı avukatların bu davada bize destek çıkmalarını istiyoruz. Bu ihmallerin bir daha yaşanmaması için ve bu davanın üstünün örtünmemesi için elimizden geleni yapacak ve peşini bırakmayacağız.

‘HAYVAN BARINAĞINDA TUTUYORLARDI’

Amca kızı Fikriye Çapat: Hayatını kaybedenler arasında benim de amcamın kızım vardı. Amca kızım, 3 çocuğuyla birlikte gitmişti. Eğer ki memleketimizde iş imkanlarımız olsaydı, bunca kişi gurbete gidip ucuz bir ücrete çalışmaya gitmezlerdi. Akrabalarım da fakirlikten dolayı gittiler. Buradan ta oraya çalışmaya gittiler ama orada iş sahipleri hayvan ahırında barınmalarını söylemiş. Bizimkiler de bunu kabul etmemişler. Bütün gün onca eziyet içerisinde çalışır ve akşam rahat edebilecekleri bir ev olmamasının dışında, banyolarını bile yapacakları imkanlarını sağlamıyorlar. Eğer ki iş imkanları ve yatırımlar burada da olmuş olsaydı, biz Kürt halkı gidip de Türklerin eziyeti altında çalışır mıydık...

'LİDERİMİZ VE HALKIMIZDAN UMUTLUYUZ'

Anne Sultan Çapat: Ben Çiçek Çapat'ın annesiyim. Kızım hayatını kaybetti ve iki torunum da hastanede yoğun bakımdalar. Kızım ve çocuklarının geçim durumu çok iyi değildi. Oralara çalışmaya mecburiyetten gittiler. Biz Kürt halkının hali bu şekildedir, zulüm ve zorluk içerisindedir. Bizler bu gibi durumlar bir daha yaşanmasın diye, kimliğimizin, dilimizin, liderlerimizin var olmasını istiyoruz. Bizler istiyoruz ki devletimiz olsun artık. Artık düşmanca yaklaşım ve baskıların altından çıkmak istiyoruz. İstiyoruz ki artık her şeyimiz bizden olsun.

Artık mücadele verenimiz, vekillerimiz ve irademiz için iyi şeyler istiyoruz. Eğer ki bu çocuklarımızın toprakları olsaydı, ülkesi olsaydı böyle ihmal edilen bir yerden kendisine düşman gibi bakan bir yere çalışmaya gider miydiler? Bizlere düşmanca yaklaşanların da amacı hepimizin hayatımızın son bulmasıdır zaten. Bizler de fakirlikten dolayı mecbur kalıp, böylelerinin yanlarında bulunmak, işlerine koşmak zorunda kalıyoruz. Biz bütün insanlarımızdan, büyüklerimizden, vekillerimizden, bütün Kürt halkından ve liderimizden umut ediyoruz... Eğer devletimiz olsaydı bizler de bu hallerde olmayacak, bu gibi ölümlerle karşılaşmayacağız. Sadece bu tür ölümler mi gerçekleşiyor? Köylerimizde çocuklarımız, kadınlarımız, insanlarımız öldürülüyor. Hatta hayvanlarımız bile öldürülüyor. Bunlar zulüm ve baskılar değil midir? Bunlar zulümdür ve düşmanlıktır."

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre 2017’nin ilk 7 ayında ise en az 190 tarım işçisi yaşamını yitirdi.