GÖRÜNTÜLÜ

Fereç: Bütün Kürdistan AKP faşizmine karşı birleşmeli

Yazar Letîf Fatih Fereç, AKP'nin özgür basın kurumlarını kapatması ve soykırımcı saldırılarına karşı dört parça Kürdistan'ı ortak hareket etmeye çağırdı.

 

 Erdoğan'ın kaybetmeye başladığı için en kötü döneminde olduğunu vurgulayan Fereç, PKK'nin ise teröre karşı mücadele yürüttüğüne dikkati çekti.

Kürdistan Gazeteciler Sendikası Kerkük Sorumlusu, Yazar Latif Fatih Fereç, AKP/Saray rejiminin Kuzey Kürdistan'daki soykırımcı uygulamaları üzerine ANF'nin sorularını yanıtladı...

'ERDOĞAN EN KÖTÜ DÖNEMİNDE'

Türk devleti birçok basın-yayın kuruluşunu kapattı ve DBP belediyelerine kayyum atamalarıyla el konuldu. AKP’nin bu baskılarını nasıl yorumlamak lazım?

Şu anda Erdoğan, en kötü dönemini geçirmektedir. Öyle olmuş ki, delirecek durumdadır. Diktatörler kaybettiğinde böylesi bir psikoloji yaşarlar. Türkiye’de farklılıkların ve demokrasinin olmasını istemiyor, sadece kendi diktatörlüğünün kalmasını istiyor. 15 Temmuz'daki darbe girişiminin senaryosu Erdoğan’a yaradı. Bunu fırsata çeviren Erdoğan, önce Fettullah Gülen adıyla operasyonları yürüttü, daha sonra 'teröre karşı' diye de barış diyen, halkların kardeşliğini savunan HDP ve demokratik çevrelere yönelmiş oldu. Fettullah Gülen tehlikesini kontrol altına aldıktan sonra Kürt hareketine ve Türkiye demokratik çevresine saldırdı. İşte görüyorsunuz, hemen hemen Türkiye’de muhalif diye bir yayın kuruluşu kalmadı, 100’e yakın basın-yayın kuruluşu kapattı. Bunda en çok zararı gören yine Kürtler olmuştur. En çok kapatılan yayın kuruluşu Kürtlerindi. Erdoğan, Mustafa Kemal’in yapamadığını yapmaya çalışmaktadır. Yarım kalmış işi tamamlamak istiyor. Onun için Kürtlerin kazanımlarına saldırıyor. Belediyelere kayyum atıyor, belediye başkanlarını cezaevine koyuyor, yarın HDP vekilleri de cezaevine koymak isteyecektir. Bu durumdan sadece Kürtler zarar görmeyecek. Türkiye’de ne kadar muhalif kesim varsa herkesi bastıracaktır. Çünkü Erdoğan kendisi için her şeyi yapacak bir kişiliktir. Kendini yeni 'Osmanlı Sultanı' sanıyor. Alman basınında da söylendiği gibi, Erdoğan, Hitler'in psikolojisini taşıyor.

'PKK, TERÖRE KARŞI SAVAŞAN BİR ÖRGÜT'

Türkiye’nin DAİŞ’le ittifakını tüm dünya gördü. Oysa Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne imza atmış bir ülke. Bu baskıları ve DAİŞ ile ortaklığına neden ses çıkarılmıyor?

Rojava savaşında Türkiye DAİŞ çetelerini kendi ülkesinde tedavi ettiriyordu. "Kobanê düştü düşecek" diye bas bas bağırıyordu. Ama ne oldu, Kobanê düşmedi hatta DAİŞ Kobanê’den sonra geriledi. Kobanê düşmediği, Rojava düşmediği için batılı ülkeler Rojava'yı ve Kürtleri gördüler. Bu dünyaya ispatlandı; DAİŞ’e karşı durabilecek tek güç gerilla ve YPG’dir. Türkiye Avrupa’ya ve ABD’ye, "YPG bildiğiniz bir güç değildir, onlar teröristtir" diyor, ama buna ne Avrupa ne de ABD inanıyor. Onun için Avrupa ve ABD yıllarca PKK’yi 'terörist' olarak gören politikalarında hata yaptıklarını anladılar. PKK terörist değil, teröre karşı savaşan bir güçtür. Türkiye bundan rahatsız oluyor. PKK insan hakları için mücadele ediyor, PKK diğer halkları savunan bir hareket. Bunun örneği Rojava'da görüldü. Kürdü, Arabı, Türkmeni bir arada yaşıyor. Dünya bunu görüyor. Dünya AKP’nin oyunlara gelmeyecektir. Onun için Erdoğan Kürtlere saldırmaktadır. Türkiye’nin Rojava’da DAİŞ eliyle kaybedişi ve uluslararası güçleri bu konuda ikna edemeyişi Erdoğan’ı çok kızdırmış durumda. Bundan kaynaklı ki, Erdoğan, Kuzey Kürdistan’da basın-yayın kuruluşlarına, siyasi temsilcilere ve seçilmişlere saldırmaktadır. Türkiye böyle giderse 100 yıl daha Avrupa Birliği kapısında kalır ve Avrupa Birliği'ne giremeyecektir. Türk devleti ve Erdoğan Kürtlerden intikam almaya çalıştığı gibi, Türkiye demokrasi çevresinden de almaya çalışıyor. Ama Türkiye toplumu ve demokrasi çevreleri eskisi gibi değil; gerçekleri bilmektedirler.

'BİRLİK OLALIM; SESİMİZİ DÜNYAYA DUYURALIM'

Sizce, Erdoğan’ın 'Yeni Osmanlıcılık' projesine karşı Kürtlerin tutumu ne olmalı?

Erdoğan’ın projesi sadece Türkiye içi değil, Musul, Kerkük ve Halep’i de kapsamaktadır. Bu akıllıca değil, delice bir hayaldir. Buna kimse izin vermez. Bakın, buna karşı sadece Kürtler değil, bütün güçler durur. Kürtlere gelince; düşmanına karşı boyun eğen Kürt, Türkiye’nin yanında duran Kürttür. Bir de düşmanına karşı direnen ve mücadele eden, savaşan Kürt var; işte bu da Türkiye’ye ve işgalci güçlere kaybettirendir. Düşman da bunu böyle biliyor. Düşmana göre 'iyi Kürt' Erdoğan’ın dediğini yapan Kürttür. Ama ulusal çıkarları esas alan Kürt ise bunlara karşı gelen Kürttür. Ama bakıyoruz ki, bazı Kürtler düşmanına yer açıyor. Tarihte de anlaşıldığı gibi, Türk devletleri hiçbir Kürt için iyilik istememiştir. Bütün Kürdistan halkı bu duruma karşı durmalı ve birliktelik oluşturmalıdır. Sesimizi bütün dünyaya duyurmalıyız. Bunun için yapılan çalışmalara yardımcı olmalıyız. Medya aracılığıyla, belgelerle bu girişimlere yardımcı olmalıyız.

Hangi parça olursa olsun bütün Kürtler işgalcilerin soykırım politikalarına karşı birlikte hareket etmelidirler. Bakın, Kürtler Kuzey'de haklarını savunmakla şiddet istemiş olmuyorlar. Hakkını savunma şiddet ve savaş değildir. Bütün Kürtler Türkiye’nin siyasetine karşı birlikte hareket etmelidir. Kürtler, tarihlerinde hiçbir ülke toprağını işgal etmemiştir. ABD’ye 'bize yardım et' demeye gerek yok; bedel ödeyen taraf biziz. Bizim tarihimizde Halepçe, Dersim ve Şengal’in yaraları var. Daha birçok katliamın yaraları var. Onun için siyasi taraflar parti çıkarlarını bir kenara bırakıp dört parça Kürdistan için ortak hareket etmelidir. Hiçbir siyasi taraf herhangi bir devlet ile işbirliği içerisinde olmamalıdır. Dört parça Kürdistan halkı düşmanın söylemlerine kanmamalıdır.

...