'Gazeteciliğin suç sayılmasına itirazımız var'

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Amed Temsilcisi Mahmut Oral, sendika olarak son yaptıkları tespitlere göre halen cezaevlerinde 159 gazetecinin tutuklu bulunduğunu belirtti.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Amed Temsilcisi Mahmut Oral, sendika olarak son yaptıkları tespitlere göre halen cezaevlerinde 159 gazetecinin tutuklu bulunduğunu belirterek, "Gazeteciler hemen her gün gözaltına alıp tutuklanarak, başta meslektaşlar olarak bizler ve bütün olarak ülke toplumu, gazeteci tutuklamalarına alıştırılıyor. Ama biz buna alışmak istemiyoruz ve itiraz ediyoruz. Gazeteciliğin suç sayılmasına itirazımız var. Bu yüzden de her fırsatta gazetecilik suç değildir diyoruz" dedi.

Amed'de ilk kez açılan TGS temsilciliğine getirilen gazeteci Mahmut Oral, medyanın baskı ve etki altına alınma projesinin bir sonucu olarak, son yıllarda Türkiye'de gazeteciliğin en tehlikeli meslek haline geldiğini söyledi.

"Son iki yılda ülkede çok şiddetli bir çatışma sürecinden geçiliyor" diyen Oral, "Bugün yazılı basında ortalama tiraj, 4,5 ila 5 milyon arasında gidip geliyor. Bu tiraj oranı her geçen gün daha da azalıyor. Bu tiraj içinde muhalif olarak sayabileceğimiz Cumhuriyet, Evrensel, Birgün, Sözcü, Özgür Gündem ve o gelenekten devam eden gazetelerin toplamı birkaç yüz bin dolayında ya var ya yok.

İktidarın bu birkaç yüz binlik tiraj sahibi basının, kendi yaşam felsefesi çerçevesinden duyurmak istediği sesine bile tahammülü yok. Yani onların gerçeğini görmek istemiyor. Bu yüzden onların da sesi kesilmeye çalışılıyor. Kimi gazeteler OHAL düzenlemeleri ile kapatılıyor, kimilerinin yazar ve yöneticileri tutuklanıyor, kimilerinin ise kapısından müfettişler eksik olmuyor" şeklinde konuştu.

'GERÇEĞİ YAZMANIN BİR BEDELİ VAR’

Gerçeği yazmanın bir bedeli olduğunu ve ülke genelinde bedel ödendiği gibi bölgedeki gazetecilerin de bundan nasibini aldığını belirten Oral, "Bu nedenle bu ülkede de gazetecilik yapmak en tehlikeli işlerin başında geliyor. İktidarın giderek arttırdığı bu baskıların sonucu olarak da hemen her gün bir gazeteci gözaltına alınıyor, evi basılıyor ya da tutuklanıyor. Şu anda Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın tespitlerine göre ülke genelinde hapishanelerde 159 gazeteci tutuklu bulunuyor. Tutukluluk hali bir ceza müessesesi haline dönüşmüş durumda. Oysa bu arkadaşlarımız en azından tutuksuz olarak yargılanabilirler. Ama iktidar, gazetecileri hemen her gün gözaltına alıp tutuklatarak, başta meslektaşlar olarak bizleri ve bütün olarak ülke toplumunu, gazeteci tutuklamalarına alıştırıyor. Ama biz buna alışmak istemiyoruz ve itiraz ediyoruz. Gazeteciliğin suç sayılmasına itirazımız var. Bu yüzden de her fırsatta 'gazetecilik suç değildir' diyoruz. Eğer bu ülkede Anayasanın en az 3 maddesinde basın özgürlüğü güvence altına alınmışsa, yine Anayasanın birçok maddesinde, düşünce ve düşünceyi ifade etme hürriyeti güvence altına alınmışsa, bu ülke demokratik hukuk devleti ise gazetecilik hiçbir biçimde suç olmamalıdır zaten" dedi.

'GAZETECİLER ARASINDA OTOSANSÜR YAYGINLAŞIYOR’

Gazeteciler üzerinde uygulanan baskının yanı sıra bir de otosansür mekanizmasının yoğun bir şekilde kullanıldığını kaydeden Oral, "Burada gazeteci, kendisinin başına bir şey gelebileceği, mesela işten atılabileceği kaygısıyla yaptığı haberlerde otosansüre başvuruyor. Bu tutum sadece o gazeteciyi köreltmekle kalmıyor, aslında halkın haber alma halkına da gerçek anlamda darbe vuruyor. Ama günümüzde maalesef gazeteciler arasında otosasür giderek yaygınlaşıyor" dedi.

'GAZETECİLERİN ÖZLÜK HAKLARI SORUNLARI SÜRÜYOR'

Türkiye'de gazetecilerin yaşadığı baskıların yanı sıra özlük hakları ile ilgili de çok önemli sorunları olduğunu, bu durumun doğuda ve batıda çalışan gazeteciler arasında derin bir uçurum yarattığını kaydeden TGS Amed Temsilcisi Mahmut Oral, "Bugün özellikle Doğu ve Güneydoğu kentlerindeki çalışma koşulları dikkate alındığında, bu derin uçurum, kurumlar içindeki çalışma barışını da tehdit eder hale gelmektedir. Mesela bir ajansın ya da gazetenin İstanbul ya da Ankara bürosunda çalışan gazeteci ile Diyarbakır'da ya da Van'da çalışan muhabirinin aldığı aylıklar arasında büyük farklar bulunmaktadır.

Yine 1990'lı yılların ardından ülke genelinde süregelen sendikasızlaştırma sürecinin sonucu olarak, meslektaşlarımızın birçoğu, sendikasız ve güvencesiz olarak çalışmalarını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Bu durum, meslektaşlarımızı patron baskısına karşı korumasız bırakıyor. Oysa günümüzde sendikalara üye olmak son derece kolaylaştı. Sadece e-devlet şifresi alıp, sistemdeki sendika üyeliği işlemleri bölümünden TGS'ye üye olma düğmesine tıklamalarıyla en azından sendikal güvenceye sahip olabilecekler" şeklinde konuştu.

'MESLEKTAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ’

TGS İl Temsilciliğini açmalarının en büyük nedeninin bölgede gazetecilik yapan meslektaşlarının yaşadığı sorunlara dikkat çekmek olduğunu belirten Oral şunları söyledi: "Bölgenin öznel koşulları nedeniyle meslektaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları birçok sorun var. Birçok arkadaşımız sahada çalışırken polis, jandarma, korucu baskısı ile karşı karşıya kalıyor. Hemen her arkadaşımızın başına, fotoğraf makinesine el konulması, kartlarının kırılması, format çekilmesi, küfür, hakaret ya da dayak gibi tutumlarla karşı karşıya kalması söz konusu. Meslektaşlarımızı yukarıda belirttiğim nedenden dolayı en azından sendikal güvenceye sahip olmaları için TGS'ye üye olmaya davet ediyoruz. Bir sorunla karşılaştıklarında TGS Diyarbakır Temsilcisi olarak onların yanında olacağımı ifade etmek istiyorum."