Güney Kürdistan kaosun pençesinde

Irak ordusu ve Heşdi Şabi, 17 Ekim gecesi Xaneqin, Xurmatu, Taze ve Dakuk’tan başlayarak Kerkük’e doğru işgalini başlattı. 17 Ekim sabahı Kerkük ve çevresini tamamen ele geçirdi. Şehir ve ilçelerden çok hedef petrol bölgeleriydi...

İşgalden sonra sadece Xurmatu ve Kerkük’ten yaklaşık 150 bin kişi göç etti. Xurmatu’dan göç edenlerin büyük bölümü Kelar, Kifri, Zenane, Newcolan, Kadırkerem, Germiyan ve Süleymaniye’ye gitti. Kerkük ve çevresindekiler ise Çemçemal, Pirde, Hêwler ve Süleymaniye’ye göç etti. Önce okul ve camiler yerleştirilen halk, eğitim sezonun başlamasıyla okullardan çıkmak zorunda kaldı. Kimisi akrabalarının kimisi de köylerdeki boş evlere yerleşti. Göç eden insanları çoğu zor durumda, bir an önce topraklarına dönmek istiyor.

Kerkük’te 13 Kürt mahallesi vardı; İmam Qasım, Rehimava, Penca Ali, Feylak, Şorice, Şorav, Barutxane, Derwaze, İskan, Azadi, Newroz, Almas ve Kadisiye mahallelerinde yaşayan Kürtlerin büyük bir bölümü İTC çetelerinin saldırıları sonucu kenti terk etti. Heşdi Şabi içinde yer alan İTC çeteleri Kürt mahallelerini birçok kez kuşatmaya aldı. Halkı korkutup göçe zorladı. Örneğin Kürt, Türkmen, Süryani ve Asurilerin yaşadığı Tepe, Almas ve Kadisiye mahallelerinde yaşlılar dışında neredeyse kimse kalmadı.

Sadece Kerkük değil, Dakuk, Leylan, Beşir, Taze kasabalarından da yüzlerce aile göç etti. Sadece Dakuk’ta Kürtlere ait 23 ev yakıldı. İki ev, bir düğün salonu bombalarla havaya uçuruldu. Ayrıca Dakuk’ta bir öğretmen kafası kesilerek öldürüldü.

Nüfusu 190 bin olan Xurmatu’dan İTC çetelerinin saldırıları sonucu 80 bin Kürt göç etti. 59 ev yerle bir edildi. 12 parti merkezi, 5 TV stüdyosu ve radyo istasyonu ile 357 ev yakıldı. 1700 ev talan edildi. Öte yandan 17 restoran ve 8 küçük çaplı fabrika ile işletme yakıldı. 11 Kürt katledildi, 7’si yaralandı. 200 Kürt tutuklandı, 7’sinin akıbetinden haber yok. 500 baş küçük ve büyük baş hayvan kaçırıldı. Kürtlere ait 200 araca el konuldu ya da çalındı.

Göç eden insanlara Hewlêr yönetimi ve uluslararası güçler şu ana kadar herhangi bir yardım yapmadı.

Yine son günlerde Xurmatu’dan göç edenlerin yerleştirleri Qelan köyü ile Kelar’a bağlı Zenan ve Newcolan nahiyelerine ’Heşdi Şabi ve Irak ordusu operasyon yapacak’ denildiği için insanlar buradan da göç etmek zorunda kaldı.

VARANİN KÖYÜNDE SAĞLIK HİZMETİ

Xurmatu ve çevresinden göç eden halk için bir grup gönüllü doktor Varanin köyünde sağlık hizmeti sunmak için konteynerde bir sağlık merkezi açtı. Alman Dr. Medya ve Germiyanlı Dr. Azad Germiyani öncülüğünde açılan sağlık merkezi iki ayı aşkın süredir, göç eden halka ücretsiz sağlık hizmeti veriyor. Azad Germiyani günde yaklaşık 120 kişiye kendi imkanları ile yardımcı olduklarını belirterek, bu süre içinde sadece Kelar İl Sağlık Müdürlüğü tarafından kısmi ilaç yardımı alabildiklerini söyledi.

Kerkük, Zumar, Şivaşok, Bayhasan Havana, Baba Gurgur, Cembur, Xebaz, Cembur, Aynzala, Xurmala’daki petrol sahalarından 9’u Bağdat ve Heşdi Şabi’nin denetiminde. Buradan günde yaklaşık 800 bin varil petrol elde ediliyordu. Petrolün büyük çoğunluğu ise KDP ve Türkiye arasında yapılan anlaşmadan dolayı Türkiye’ye veriliyordu. Türkiye dışında Irak ve YNK’nin payına düşen günde yaklaşık 30 bin varil petrol ise karşılığında arıtılmış, benzin, mazot ve gaza dönüştürülmüş ürünler almak için İran’a gönderiliyordu.

Irak yönetimi İngiliz BP şirketi ve İran’la yeni petrol anlaşmaları yaptı. KDP’nin Türkiye ile anlaşması lağvedildi. Türkiye’ye günde 600 bin varil civarında giden petrol 150 bine düşürüldü. Türkiye’ye verilen petrol ise KDP ile YNK’nin elinde kalan üç petrol sahasından çıkarılan petroldür.

Petrol bölgelerindeki yönetim tamamen Irak devletinin elinde. Ancak bazı bölgelerde Heşdi Şabi yetkilileri de petrol bölgeleri yönetiminde yer alıyor. Bu da petrolden pay almak anlamına geliyor.

YÖNETİM VE ASKERİ DURUM

Irak ordusu ele geçirdiği alanlara geçici yönetimler atadı. Şengal’e kaymakam ataması yaparken halkın inancını dikkate aldı. Ancak Xurmatu, Kerkük, Dakuk ve Taze kasabalarında bu hassasiyeti dikkate almadı. Kerkük’ün işgalinden sonra vali olarak atanan Rakan Ali hala görevinin başında.

Ele geçirilen alanlarda Kürt güçleri kalmadı. Heşdi Şabi ile Irak ordusu, federal polis, Irak ordusuna bağlı anti terör güçleri bu alanlardaki askeri ve güvenlik güçleri oldu. Kürtler bu alanlardan şu ana kadar hem idari hem askeri olarak dışlanmış durumda. Bunun bir nedeni İTC’ye bağlı grup ve güçlerdir. Referandumdan sonra Türkiye ile Irak arasında yaşanan yakınlaşmadan ötürü Irak, İTC’nin taleplerini şimdiye kadar dikkate almamazlık yapmadı.

Kerkük Meclisi, daha önce tüm kesimlerden temsilcilerinin yer alacağı bir şekilde üzerinde anlaşılmıştı. Meclisi ve Kerkük’ü yönetecek vali Kürt olacaktı. Ancak şu ana kadar valinin seçilmemiş olmamasının nedeni; İTC ve bazı Sunni Arap kesimlerin bu makamın Kürtlere verilmesine karşı çıkması. Diğer bir neden ise Kürt partileri arasında yaşanan anlaşmazlık. YNK, valinin seçilmemesinden ötürü KDP’yi suçluyor. Valinin seçilmesi için eski Kerkük İl Meclisinin toplanması gerekir, ancak KDP’nin meclis üyeleri katılmadığı için toplantı yapılamıyor. Böyle olunca da vali bir türlü seçilemiyor.

İRAN’A BAĞLI GRUPLAR ÇEKİLMİYOR

Irak ordusu işgal ettiği alanlarda ikili bir durum hala varlığını sürdürüyor. Birkaç kez Heşdi Şabi’nin şehirlerden çekileceği yönünde açıklamalar yapıldı. Haydar İbadi ile birlikte hareket eden Sadr’a bağlı Saraya Selam grubu Kürt topraklarından çekildi. ‘Silahları da teslim edeceğiz’ açıklaması yaptı. Ancak İran’a bağlı gruplar şehirlerden çekilmedi. Bağdat hükümeti ise İran’a bağlı gruplara Irak ordusunun askeri elbiselerini giydirerek durumu kotarmaya çalışıyor.

Ancak Xurmatu’da durum biraz farklı: İTC çetelerinin Kürtlerin ev ve iş yerlerini yakıp, mal mülklerine el koymasından ötürü Kürtlerin öfkesini dindirmek için Irak ordusu Heşdi Şabi güçlerini Kürt mahallelerinden çekerek sadece ordu güçlerini bıraktı. Ancak buna rağmen Kürtlere yönelik saldırılar durmadı.

NEÇİRVAN, MESUD VE MESRUR NE OLACAK?

Kerkük ve diğer Kürt bölgelerinin işgalinden sonra Mesud Barzani uluslararası güçlerin baskısı ile görevinden istifa etti. Yetkilerini Bölge Başbakanı, Parlamento Başkanı ve Yüksek Adalet Komisyonuna bıraktı. Ancak kısa bir süre önce görüştüğüm Parlamento Başkanı Dr. Yusuf Muhammed hala Hewlêr’e giremediğini söyledi. Dolaysıyla KDP’nin elinde olan Yüksek Adalet Komisyonu ile Bölge Başbakanı Neçirvan Barzani’ye görevler fiilen bırakıldı. Neçirvan, yetkileri fazlasıyla kullanıyor, kullanmak istiyor. Partilerle yoğun görüşmeler; Irak’la diyalog ve müzakerelere başlaması için üst üst açıklamalar yapıyor. Türkiye ve İran’la ilişki geliştirmek için epey mesai harcıyor.

Ancak Neçirvan Barzani’nin öne çıkması, KDP’nin tüm kesimleri tarafından benimsendiğini söylemek zor. Mesud ve oğlu Mesrur Barzani’ye bağlı çevreler Neçirvan’ın Mesud’u tasfiye planı içinde olduğu görüşünde. Nitekim Mesrur’a bağlı basın yayın organlarında böyle yayınlar yapıyor. Babasının iktidarı terk etmesi ardından Güney Kürdistan Güvenlik Konseyi Başkanı olan Mesrur Barzani’nin bir etkisi kalmadı. Ancak Mesrur ile Neçirvan arasında çok ciddi bir çatışmanın olduğunu da görülüyor. İktidar kavgasının daha da büyümesi bekleniyor.

YNK’DEKİ ÇOK BAŞLILIK KONGREYİ ERTELETTİ

Mam Celal’in ölümü ve Irak ordusunun Kürdistan’ı işgali ardından YNK’nin yaşadığı iç sorunlar daha da derinleşti. Kosret Ali Resul, Mela Bextiyar, Kerkük Valisi Necmeddîn Kerim ve peşmerge komutanlarından Şeyh Cafer, Şeyh Mustafa KDP’den yana tavır alarak bir blok oluşturdu. Kubat Talabani’nin siyasette toy olması ve başbakan yardımcısı olmasından ötürü ortada duran bir siyaset izlemeye çalışsa da Hêro İbrahim Ehmed Talabani ve çekirdek YNK’den yana tutum gösteriyor. Behrem Salih referandumdan önce bir cephe oluşturdu, ancak YNK’den de ayrılmadı. Talabani’nin yeğenleri Aras ve Lahor Şeyh Cengi Talabaniler ayrı bir tutum sergiliyorlar. Şeyh Cengi Talabani kardeşler daha çok Talabani ailesi ile siyasetin sürdürülmesini istiyor. Ancak Hêro Talabani’yi, babası İbrahim Ehmed üzerinden siyaset yapmakla eleştiriyorlar. Hêro’nun kız kardeşi Şehnaz İbrahim Ehmed ise Hêro’dan yana bir tutum içinde.

YNK içindeki bu çok başlılıktan ötürü daha önce Aralık sonunda yapılması planlanan kongre önce şubat ayına ardından da Mart’a ertelendi. Ancak kongrenin toplanıp toplanmayacağı da henüz net değil. İç sorunların daha da derinleşmesi bekleniyor.

NECMEDDÎN KERÎM’İN DURUMU

Necmeddîn Kerîm, YNK’nin tüm bileşenlerinin istememesine rağmen Kerkük ve tartışmalı bölgelerde referandumun yapılmasını istedi. Bunun için partisinin görüşlerini dikkate almadı. Bundan dolayı referandumdan kısa süre önce Bağdat tarafından görevden alındı. KDP ve Kerîm bu kararı tanımadı. Kerkük’te Kosret Ali Resul ile birlikte bir miting bile düzenledi.

İşgalden sonra YNK’li olmasına rağmen Süleymaniye yerine Hewlêr’e gitmeyi tercih etti. Hewlêr üzerinden vatandaşı olduğu ABD’ye gitmek için birkaç kez girişimde bulundu. Bir kez Türkiye tarafından sınır kapısından çevrildi. İkinci kez geçip ABD’ye ulaştığı belirtilse de henüz hiçbir yerde ortaya çıkmadı.

İSLAMCI PARTİLER TÜRKİYE İLE İÇLİ DIŞLI

Güney Kürdistan’da Komala İslami ve İslami Yekgirtû adlı iki büyük parti var. Bu partiler her ne kadar İslami parti denilse de Şii mezhebinin etkili olduğu İran’dan daha çok Türkiye ile yakın ilişki içinde. Komala’nın Türkiye ile ilişkileri çok ileri düzeyde olmasa da Yekgirtû’nun ilişkileri çok köklü ve derin. İslami Yektgirtû’nun başındaki Selehaddin Bahadin Müslüman Kardeşler geleneğinden geliyor. O yüzden Türkiye ve AKP ile yakın ilişkilere sahip. Referandumdan sonra Türkiye ve Güney Kürdistan ile ilişkileri düzeltmek için aracılık yaparak dikkatleri üzerine çekti.

LİDERSİZ KALAN GORAN IRAK’IN İŞGALİNDEN SONRA CİDDİ BİR VARLIK GÖSTEREMEDİ

Goran Hareketi uluslararası güçlerden aldığı destekle Güney Kürdistan’da büyük bir değişim umudu yaratarak kuruldu. Girdiği iki seçimde de YNK’den daha fazla oy aldı. Lideri Newşirwan Mustafa öldükten sonra hareket aslında lidersiz kaldı. Son güne kadar referanduma karşı çıktı. Irak’ın Kürt topraklarını işgalinden sonra ciddi bir varlık gösteremedi. Birkaç kez krizden çıkış için yeni bir hükümetin kurulmasını gündeme getirdi. Bakanları azledilip, parlamento başkanı olan üyeleri Hewlêr’e sokulmasa da halka fazla umut vermedi, ciddi bir muhalefet yapmadı. Goran, askeri gücü olmadığı için çok fazla radikal söylemlerde bulunamadı.

TEVGERA AZADÎ

Tevgera Azadi’nin etkili olamamasının daha farklı nedenleri var. Öncelikle, 3 yıldır bir siyasal hareket olarak faaliyet göstermesine resmi statüsünü yeni kazandı. İşgalden sonra büyük bir umut yarattı. Ancak bu dönemi de toplumsal örgütlenmeyi geliştirmekten çok merkezi hükümetten resmiyet almak için uğraştı. Kerkük’teki direniş ciddi bir örgütlenme alanı yarattı, halkın Tevgera Azadi’ye olan sempatisinin giderek arttığı bir süreçten bahsedebiliriz. Öte yandan Tevgera Azadi üzerindeki ciddi bir baskının da olduğunu söylemek gerekiyor. Yaptığı gösteriler izin verilmedi, birçok kentte üyeleri, sempatizanları gözaltına alındı.

EKONOMİK KRİZ DERİNLEŞİYOR

Güney Kürdistan nüfusunun dörtte biri maaşlı memur haline getirilmiş durumdaydı. İşgalden önce başlayan ekonomik kriz giderek derinleşiyor. İnsanlara maaşları ödenmiyor. Memurlara artık iki üç ayda bir maaş veriliyor. Ortalama bir memurun maaşı, kriz öncesi bir milyon Irak dinarı civarındaydı. İşgal öncesi maaşlardan 200 ile 300 bin dinar civarında kesintiler yapıldı. O yüzden birçok öğretmen ek iş olarak taksicilik yapmaya başladı. Birçok üniversite öğretim görevlisi mağazalarda sigara, tütün satarak geçimini sağlıyor.

İşgal öncesi Tikrit, Diyala, Bağdat’tan bölgeye gelen turist sayısı da azaldı. Büyük ATM’lerde açılan mağazlardaki alışverişleri de ciddi düzeyde etkiledi. Halk pazarına gelecek mallarda sınır kapılarının kapalı olması ve hava alanlarından uçuşların yapılmamasından ötürü yeni malların gelmemesi piyasayı ciddi oranda etkiledi. Hewlêr ve Silêmanî’deki halk pazarlarına adeta kepenk kapatmış durumda.

Ekonomik krizin vurduğu diğer bir kesim ise federal bölgede iş yapan firma ve sektörlerdeki iflastır. Güney Kürdistan Ticaret Sicil Genel Müdürlüğü işgalden sonra 540 firmanın iflas ettiğini açıkladı. Yoğun iflaslarla birlikte binlerce insan işsiz kaldı.

HALK HÜKÜMETİN POLİTİKALARINDAN RAHATSIZ

Güney Kürdistan’da hükümetin politikalarından rahatsız olan halk iki gündür alanlara çıkarak, hükümeti protesto ediyor. Süleymaniye’den Ranya’ya yapılan gösterilerde KDP büroları ateşe verildi. Hükümetin istifasını isteyen göstericiler, ‘’Hakkımızı, işimizi, aşımızı istiyoruz. Eylemlerimizi sürdüreceğiz” mesajları veriyor.

Ranya’da dün sabah saatlerinden itibaren alanlara çıkan halk sadece elektrik, su, maaş için eylemde olmadıklarını hükümetin istifa etmesi gerektiğini belirtiyor. Protestocular, hükümet istifa edene ve yaşam koşulları iyileştirilene kadar iş bırakma eylemlerine ve gösterilere devam edeceklerini söylüyor.