İmha ve inkar politikası Dersim’de başladı Maraş ve Sur’da devam ediyor

Dersim’de başlayan imha ve inkar politikaları bugün hala devam ediyor. Sur, Cizre ve Maraş'ta uygulanan politika soykırım politikalarının devamıdır.

Dersim coğrafyasında iki soykırım yaşanmıştır, 1915 yılında Ermeni Soykırımı devreye konularak, Ermeni halkına zulüm ve zalimlik dayatılmıştır. 1938 Soykırımı ise imha ve inkar politikasının ikinci ayağı olmuştur. Dersim’de başlayan imha ve inkar politikaları bugün hala devam ediyor. Sur, Cizre ve Maraş'ta uygulanan politika soykırım politikalarının devamıdır.

YAŞLILAR KAMERA GÖRÜNCE KONUŞMUYOR

1937-38 Dersim soykırımına ilişkin sohbet etmek istediğimiz yaşlılar kameraları görünce “Kapat ki konuşayım” ile başlayan cümlenin devamını şu şekilde dile getiriyor: “Çok zulüm gördük oğul hangisini anlatalım, 1938 yılında anamız, babamız, atamız öldürüldü. Şimdi çocuklarımız ölüyor, direnmek bizim kaderimizde var ve biz direnişimizle var olmaya devam ediyoruz.”

Seydali Göktaş 1937-38 Dersim Soykırımını anlatırken yüzünü güneşe dönüp "Ya mehemmed to esta" diyerek başlıyor. Uzun bir oflamanın ardından Dersim soykırımında birçok yakınını kaybettiğini anlatıyor. 1937-38 Soykırımın da henüz daha 15 yaşında olan Göktaş şu sözlerle devam ediyor: "Çok acı, zulüm gördük beraber olsaydık, birlik olsaydık belki böyle olmazdı. Hangi acımızı ifade edelim sizlere köyümüz yarısını katlettiler. Sürgüne gidenler, yetim kalanlar hangisini anlatayım. Çok yaramızı."

TERTELE BUGÜN DE DEVAM EDİYOR

Bölgede yaşanan soykırım politikalarının çok öncelere dayandığı ifade eden Selman Yeşildağ “Ermenileri katlettiler öncesinde. Yine Kızılbaşları yani Alevileri katletmişlerdi. Sonra sıra yine Dersim bölgesine geldi. Ben Dersim’in Demirkapı köyündenim. Bizim köyümüz Xozat ilçesine yakındır. Xozat’tan haber geldiğini söylediler köyden bazıları Xozat'a gitti. O zamanlar Xozat vilayetti. Sonra insanları teker teker kırmaya başladılar. Tıpkı bugün gibi. Bugünde üç, beş öldürüyorlar. Yine millet ağlıyor ağıtlar yakıyor. Bu millet hala ağlıyorsa demek ki tertele de devam ediyor ki ağlıyor” diye konuştu.

1937-38’de kurulan otomatik silahlı makinelerden babasının yardımıyla kurtulduğunu ifade eden Selman Yeşildağ şöyle konuştu: "Ben o zamanlar yirmi yaşlarında vardım. Xozat vilayetinin Zımeğ köyü mevkiinde bir düzlük var, bizi oraya götürdüler. Amaç herkesi orada kırmaktı. Babam bana ‘kaç oğlum’ dedi ben de kaçtım. Babam ‘yukarı gidersen seni öldürürler aşağı doğru kaç, kendini kurtar’ dedi. Ben de aşağı doğru kaçtım. Saklanan milletle beraber kendimi korumaya çalıştım. Ama babam, halam hepsi orada öldürüldü."

Dersim Askeri Harekatı sırasında 15 yaşında olduğunu ifade eden Ali Korkmaz ise vahşeti şu sözlerle anlattı: "Askerler geldi önce, sonra keşifler başladı. Hepimizi katletmek istediler. Kimileri saklandı kimileri katledildi, öldürüldü. Laç deresini bilmek bu vahşeti açıklıyor zaten. Su kan aktı. Bugün hala hakkımızı arıyoruz, ama bugün yine devam ediyor savaş."

Munzur Suyundan karşıya geçemediklerini ifade eden Ali Yıldız "Ben Ali Yıldız Kocakoç tarafındanım, bizi Mazgirt tarafına götürdüler. Çok yakımız katledildi Pülümür ve Munzur suyundan karşıya geçerken otomatik silahlarla kurşuna dizilen bazı köylüler suya atılmıştı. Su kan ve ceset akıyordu. Unutamıyoruz o günleri yapılanları.

Bizi Mazgirt tarafın da Xıran köyüne götürdüler, orada epey süre yaşadık. Bazıları da sürgünlere gönderildi başka memleketlere. Ana hiç yavrusundan ayrılır mı deriz ya hani işte 1937-38 Dersim Soykırımda ayırdılar. Elimizi Xızır'a açtık yetiş ya Xızır dedik" şeklinde konuştu.

...