Kürt halkı Botan'da buluştu: Özgürlüğe kadar direniş!-YENİLENDİ

Şırnak’ta, düzenlenen buluşmada binler bir araya geldi. Buluşmada, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü haykırıldı, direniş mesajı verildi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından bir süre önce başlatılan “Özgürlük Zamanı” kampanyası kapsamında Şırnak’ta kitlesel halk buluşması düzenlendi.

Program için kente gelen DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, İdil’in Ereban (Karalar) beldesinde binlerce kişi tarafından karşılandı. Aydeniz ve Sancar, karşılama sırasında halkla birlikte halay çekti.

Daha sonra oluşturan yüzlerce araçlık konvoyla kent merkezine doğru yola çıkıldı. Güzergah üzerinde yer alan İdil, Cizre, Kasrik ve Dergûl’da halk yola çıkıp konvoyu selamladı. Şırnak kent merkezinde büyük bir coşkuyla karşılanan Aydeniz ve Sancar, şehir turundan sonra buluşmanın gerçekleşeceği HDP İl Örgütü binası önüne geldi.

Aydeniz ve Sancar’ı de alkışlarla karşılayan binlerce kişi, attıkları sloganlarla Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride tepki gösterip, cezaevlerinde devam eden açlık grevi eylemlerini selamladı.

“Bijî Serok Apo” ve “Bê Serok jiyan nabe” sloganları atan halk, yine “Tecrit insanlık suçudur”, “Açlık grevlerine ses ver” ve “Kadına şiddete hayır” yazılı dövizler taşıdı. Ulusal kıyafetleriyle buluşmaya katılan kadınlar, davul zurna eşliğinde uzun süre halaya durdu.

'KÜRT HALKI ÖZGÜRLÜĞE KADAR MÜCADELEDE'

“Direnişinizi selamlıyorum” diyerek sözlerine başlayan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, “Şırnak halkını bitirdik diyenler, gelsin, bu meydana baksın. Bu halka her türlü kirli politikayı uyguladılar. Kürt halkı hiçbir zaman geri adım atmadı, Botan gibi, Şırnak gibi. ‘Bitireceğiz’ diyenler, bugün halkın direnişi karşısında çöktüler, parçalandılar. Botan’ın kültüründe geri adım atmak yok. Kürt halkı bu faşist politikalar karşısında özgürlüğü sağlayana kadar mücadele edecek” dedi.

'ABDULLAH ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ SAĞLAYACAĞIZ'

Kürtlere ve faşist rejime karşı çıkan diğer halklara yönelik yüzyıllık imha ve inkar politikalarının güncellemek istendiğini söyleyen Aydeniz, “Bunu İmralı’da Abdullah Öcalan üzerindeki tecritle devreye koydular. Ama şunu iyi bilsinler, bu sonuç almayacak. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlayacağız. Tecritle birlikte her yeri savaş alanına çevirdiler. Kürt halkı Ortadoğu’ya yayılan tecride karşı mücadele edecek. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü sağlayana kadar direnecek” ifadelerini kullandı.

Aydeniz, konuşmasının devamında cezaevlerindeki insanlık dış koşullara ve 269’uncu gününde devam eden açlık grevi eylemine değindi. Aydeniz, “Bu insanlık suçuna karşı ve Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için aylardır tutsaklar direniyor. Tutsaklar Türkiye’nin geleceği için mücadele ediyor. Şırnak’tan cezaevlerine bin selam olsun. Tutsakların talepleri, hepimizin talepleridir. Bu talepler karşılanana kadar bizler de meydanlarda mücadelelerini yükselteceğiz. Bir kez daha sesleniyoruz; cezaevlerinde ölümler yaşanmadan talepleri karşılanmalı. Bu talepler karşılanırsa, Abdullah’ın sesi duyulursa, Kürt sorunu çözülür. Kürt sorunu çözülürse, Türkiye’deki tüm sorunlar çözülür. AKP ülkenin sorunlarını çözmemek için tecrit uyguluyor. Çözüm Abdullah’ın devreye girmesidir. Abdullah Kürt halkının muhatabıdır. Milyonlarca Kürt; ‘Abdullah irademdir’ diyor. Kürt sorunu demokratik yol ve yöntemlerle çözülmediği sürece Türkiye’de darbeler bitmez, savaş bitmez” diye konuştu.

'STATÜSÜZ YAŞAMI KABUL ETMEYECEĞİZ'

Kürtlerin kararlı bir şekilde “Statüsüz yaşamı kabul etmeyeceğiz” dediğinin altını çizen Aydeniz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kürtler özgür bir yaşam talep ediyor. Bu da tecridin kırılmasından, Kürt sorununun çözülmesinden geçiyor. Tecrit savaşın temelidir dedik. Bu sadece Türkiye’de değil, Kürdistan’ın dört bir yanına saldırıyorlar. Kürtlerin Türklerle sorunu yok. Türkiye’nin AKP sorunu var. AKP her tarafı savaş alanına çevirdi. Güney Kürdistan’ın işgali, Rojava’ya saldırılar, tecridin sonucudur.

Kürtler de bu savaşa karşı ulusal birliğini sağlamalıdır. Bugün AKP-MHP faşist iktidarı savaşı derinleştiriyorlar. Başur’da Kürtlerin kazanımlarına, Êzidîlere saldırıyorlar. Kürtlerin kazanımlarının korunması için ulusal birliğini bir an önce sağlamalıyız. Sadece bir partinin çıkarları değil, Kürtlerin statüsü için bunu sağlamalıyız. Yıllardır büyük bedeller ödedik, Kürtler bütün saldırılara karşı diz çökmedi. Kürtler artık özgürlüğün doruklarında. Kürtler özgürlüğü sağlayacak, Ortadoğu’yu da özgürleştirecek. Bu yıl Kürtlerin özgürlük yılıdır, bu yıl Abdullah’ın özgürlük yılıdır. Abdullah’ın özgürlüğü Ortadoğu’nun özgürlüğü olacak.”

SANCAR: DEĞİŞTİRECEK GÜCE SAHİBİZ

Buluşmada konuşan HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, önemli mesajlar verdi.

Meydanda toplanan binleri Kürtçe selamlayan Sancar, “Şırnak halkı, Botan halkı, onurumuz, gücümüz, inancımız kaynağını sizin desteğinizden ve coşkunuzdan alıyor. Sizin bu gönlünüz, bu güzel yüreğiniz, bu kararlı duruşunuz olduğu sürece bu yol bitmez, bu yol tükenmez. Bu yürüyüş mutlaka ama mutlaka başarıya kadar gider. Sizinle gider, hep birlikte gider. Bizim gururumuz, inancımız, gücümüz irademizsiniz” dedi.

Sancar, “Bu ülkenin kritik dönemleri çok olmuştur, ama diyoruz ki finale doğru yürüyoruz. Ya demokrasinin, barışın, adaletin özgürlüğün yolunu sonuna kadar açacağız ya da bu karanlık düzen hakimiyetini daha bir süre daha devam ettirecek. Ama biz biliyoruz ve inanıyoruz ki, biz bu düzeni değiştirecek güce sahibiz. Baskılar bizi yıldıramıyor, her gün gözaltılarla uyanıyoruz ama onlarca kişi gözaltına alındığında yüzlerce, binlerce kişi mücadeleyi onlardan devralıp, yolu yürümeye ve büyütmeye devam ediyor. O inancı sürdürüyor” dedi.

Şırnak’ın Karalar beldesinde olduğu bir olayı anlatan Sancar, “Bugün Karalar Beldesi’nde geçerken HDP’nin ne olduğunu anlamak isteyenlere güzel bir örnek yaşadık. Bunları siz biliyorsunuz, ama bunu bütün Türkiye de bilecek. Özellikle HDP’ye karşı düşmanlık politikası güdenler bilecek. 10 yıldır Karalar Beldesinde bir aile evini HDP binası yapmış ve bir aile eşbaşkanlığı üstlenmiş. Bir de ‘HDP’yi kapatacağız’ diyorlar. HDP’yi kapatırsanız Ankara’daki Genel Merkezi kilitleriz, Karalar Beldesi’ne geliriz. Karalar Beldesi’ne bu ülkenin, bu toprağın bütün köylerine geliriz. Biz bu mücadeleyi her yerde, her alanda, her sokakta sürdürecek güce sahibiz. Bunu herkes görsün, herkes hesabını buna göre yapsın” diye konuştu.

DEMOKRASİ İTTİFAKI

Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dedik ki; çözümü, demokrasi ittifakı ile getireceğiz. Soruyorlar bazen nedir bu demokrasi ittifakı? Ne kastediyorsunuz. Diyoruz ki; demokrasi ittifakı her şeyden önce çözümsüzlük blokuna karşı çözüm ittifakıdır. Bu ülkenin temel sorunlarının kaynağında, Kürt sorununda çözümsüzlük politikaları yatıyor.

Devletin çeteleşmesi, soygun, rantın meşrulaştırılması, bütün talanın üstünün örtülmesi çözümsüzlük politikalarından dolayı mümkün oluyor. İşte o nedenle diyoruz ki çözümsüzlük bloğuna karşı demokrasi ittifakının bir ayağı olarak çözüm ittifakını kuracağız. Çözümsüzlük bloğuna karşı çözüm ittifakı. Bu blok savaş bloğudur, bu blok bu ülkeyi savaş politikalarıyla yönetmeye çalışıyor, bu blok savaşın olduğu her yerden fırsat yaratmaya çalışıyor. Suriye’de, Libya’da, Afganistan’da insanların kanı akarken bu iktidar bloğunun hesabı kar, menfaat ve Saray’ın düzenini devam ettirmektir. İşte o nedenle diyoruz ki savaş bloğuna karşı barış ittifakını kuracağız. Barış ittifakı savaş bloğuna karşı kurulacak.

İMRALI TECRİDİ

Çözümsüzlük ve savaş politikalarının sembolü tecrit uygulamasıdır. Bu blok, tecrit blokudur. İmralı'daki tecrit, basit bir hapishane uygulaması değildir. İmralı tecridi bir rejimdir, bir düzendir. Bu rejimin, bu düzenin, İmralı’daki tecridin temeli çözümsüzlük ve savaş politikalarıdır. O nedenle diyoruz ki tecrit bloğuna karşı diyalog ve müzakere ittifakını kuracağız. Çünkü Kürt sorununda çözüm ancak diyalog ve müzakere ile mümkündür. Bunun için İmralı'daki tecrit mutlaka sona ermelidir. Bizim tecride karşı mücadelemiz aynı zamanda barış ve çözüm mücadelemizin ayrılmaz bir parçasıdır. İşte o nedenle diyoruz ki tecrit bloğuna karşı diyalog ve müzakere ittifakını kuracağız. Karşımızdaki blok otoriterlik blokudur, despotluk bloğudur. Halkları, muhalefeti, toplumun bütün kesimlerini susturarak, özgürlükleri gasp ederek yoluna devam edebilir. Bunu bildiği için polisiyle, yargısı ile, kanunlarıyla yeni zulüm pratikleri uyguluyor.

'EMEK İTTİFAKINI KURACAĞIZ'

Biz de diyoruz ki bu otoriter bloğa karşı özgürlük ittifakını kuracağız. Özgürlük ittifakıyla bu bloğu mutlaka alt edeceğiz. Bu blok aynı zamanda sömürü ve rant bloğudur. Bütün ülkenin kaynaklarını, halkın kaynaklarını savaşa, saraya, yandaşa sermayeye peşkeş çekiyor. O nedenle ülkede yoksulluk ve açlık var. İşte biz diyoruz ki bu sömürü bloğuna karşı, rant blokuna karşı emek ittifakını kuracağız, emekçilerle bir arada yürüyeceğiz.

Bu blok erkek egemen bir bloktur, kadın düşmanıdır. Bu bloğun zihniyeti IŞİD ve Taliban ile aynıdır. Erkek egemen bloğa karşı kadın ittifakını kuracağız, kadın özgürlük mücadelesiyle yürüyeceğiz. Diyeceğiz ki; ‘Jin jiyan azadî’. Bu blok (erkek egemen blok) geleceği karartmak isteyen bir bloktur. Geleceğin karartılmasından en büyük zararı görecek olanların ittifakı kuracağız, gençlerin ittifakını kuracağız, karanlığı getirmek isteyenlere karşı gençlik ittifakı kuracağız. Bu blok, doğa ve çevre düşmanıdır. Yangınları görüyorsunuz, yangınların çıkmasını önleyemiyorlar, gerekli tedbirleri almıyorlar, yangın çıkınca söndürmüyorlar, ‘söndürecek araç gereç yok’ diyorlar. Bu yüzsüzlüktür. Bu ülkenin kaynaklarını savaşa, ranta tahsis etmeseler bu yangınlar 10 gün sürmez, birkaç saatte söndürülür. Orada binlerce canlı hayatını kaybetmez, o kadar insanımız hayattan ayrılmazdı. Şemdinli’de, Hozat’ta, Antalya’da, Alanya’da, Bodrum’da, Milas’ta yangınların sebebi bu talancı, doğa ve çevre düşmanı iktidar bloğudur. Bu iktidar bloğunu besleyen zihniyetlerdir, düzendir. O nedenle çevre ve doğa düşmanı bloğa karşı ekoloji ittifakını kuracağız. Ekoloji ittifakıyla bunlara karşı mücadele edeceğiz.

İki aydır yollardayız. Bazen biz eşbaşkanlar şehirlere geliyoruz ama bütün yöneticilerimiz, bütün PM ve MYK üyelerimiz, milletvekillerimiz her gün sokaklardalar, ev ev dolaşıyorlar, sizlerle buluşuyorlar. Bu buluşmaların şimdi bir hedefi var. Elbette her zaman halkımızla iç içeyiz olacağız. Çünkü gerçek gücümüz halkımızın gönlüdür, bağrıdır, sokağıdır, evidir.

Meydanlarda sizlerle buluştuk, burada halkımızın yüreğini dinledik. STK’lerle istişareler yaptık, alimlerimizden, irfan seydalarımızdan hikmet aldık. Ev ev, sokak sokak dile getirilen önerileri de seydalardan alimlere, kanaat önderlerinden STK temsilcisine bütün halkı dinledik. Çünkü önümüzdeki dönem bazı kritik kararları alma dönemidir. Çünkü finalde neyi nasıl yapacağımızı ortaya koymamız, halkımıza ilan etmemiz gerekiyor. Bunu da Eylül ayı içinde yapacağız. Ama nasıl yapacağız? İşte sizlerle bu buluşmalardan, meydanlarda yüreğinizin sesinden, salonlarda STK temsilcilerinin fikirlerinden, alimlerimizin irfanından seydalarımızın hikmetinden yararlanarak yolumuz belirleyeceğiz. Bizim yolumuz bellidir, ama nasıl yürüyeceğiz sorusunun cevabını buradan aldıklarımızla karar altına alacağız, buradan bize gelen fikirlerle, önerilerle, aldıklarımızla belirleyeceğiz, bize gelen seslerle nefeslerle belirleyeceğiz. Yolumuz demokrasidir, yolumuz özgürlüktür, barıştır, adalettir.

'KARARLARIMIZI VERECEĞİZ'

Ülkenin tamamına demokrasi, her kesime özgürlük, bütün halklara eşitlik, bütün inançlara özgürlük ve gençlere umutlu bir gelecek, kadınlara eşit, hayatlarını kendileri belirledikleri bir yaşam, bizim yolumuz budur. Ama bu yolda demokrasi ittifakı hedefine giderken ‘Nasıl yapmamız gerekiyor? Neyi, nasıl yürümemiz ya da hangi yolu nasıl yürümemiz gerekiyor? sorusunun yanıtını işte sizlerden aldıklarımızla belirleyeceğiz. Alacağımız kararları halkımızla birlikte belirleyeceğiz demiştik yola başlarken. Şimdi bu yolun ilk finalini gerçekleştiriyoruz. Şimdi oturup parti kurullarımızı toplayıp, buradan aldıklarımızı enine boyuna, en ince ayrıntısına kadar ele alacağız, değerlendirip kararlarımızı vereceğiz. Bu kararları bir deklarasyon haline getireceğiz. Ülkenin temel sorunlarına, acil meselelerine ve özel gündemlerine dair çözüm önerilerimizi ve yöntemlerimizi bu deklarasyona koyacağız. Bu deklarasyon ülkenin temel sorunlarına, acil meselelerine ve özel gündemlerine dair karar öneri ve yöntemlerimizi içerecek.

Bu deklarasyonda önce topluma çağrılarımız olacak. Muhalefete, iktidara ve Kürt hareketine de çağrılarımız olacak. Bu çağrıları da sizden aldıklarımızla yapacağız. Yolumuz belli. Bu yol özgürlük yoludur, demokrasi ve barış yoludur. Bu ülkede HDP olmadan, halkların ortak iradesi olmadan, değişim olmaz. HDP’yi hesaba katmadan, bu bozuk düzeni değiştirmek mümkün olmaz. Savaşı, yalanı, talanı, kanı ancak HDP ile birlikte bitirebilirsiniz. Biz olmazsak çözüm olmaz, çözüm bizimledir.”

Buluşma, halaylarla sona erdi.