3 savaşçı kardeşin hikayesi: Acılı ama dimdikler!

Azad ve Serxwebun adlı Cephet El Ekrad savaşçısı iki kardeşle de bu devrimci ailelerden birinin evinde tanışıyoruz. Azad ve Serxwebun 3. kardeşleri Baran’ın Reqa’da şehit olduğu haberini henüz almış.

Baran, Serxwebun ve Azad 3 kardeş, 3 savaşçı. Siwar Minbic savaşçısı Baran geçtiğimiz günlerde Reqa Hamlesi’nde sonsuzluğa ulaşırken, Cephet El Ekrad savaşçıları Azad ve Serxwebun Rejimin Halep Şehba yolunu kapaması nedeniyle kardeşlerini son yolcuğuna uğurlayamıyor.

Şehba Kantonu’nda birçok devrimci ve savaşçı aile tanışmak mümkün. Her birinin benzer ya da ayrı tarihi hikayeleri var. Dinlemekten hiç sıkılmayacağınız, Suriye ve Şehba tarihinin yeni bir ayrıntısına rast gelip kendinizi bir hazine bulmuş gibi hissedeceğiniz yaşanmışlıklar bunlar.

Azad ve Serxwebun adlı Cephet El Ekrad savaşçısı iki kardeşle de bu devrimci ailelerden birinin evinde tanışıyoruz. Azad ve Serxwebun 3. kardeşleri Baran’ın Reqa’da şehit olduğu haberini henüz almış. Kardeşlerinin şehadet haberini dimdik karşılayıp “Bize düşen onun yolunu devam ettirmektir” diyorlar. Fakat Azad ve Serxwebun bu anlamlı duruşlarının yanında BAAS Rejimi’nin Halep-Şehba yolunu kapatmış olması nedeniyle kardeşlerinin bugün Kobanê’de gerçekleştirilecek cenaze törenine katılmayacak olmanın acısını da yaşıyor.

CANLI TARİH EBU ALA VE YOLDAŞLARI

Şehba’nın ünlü Cephet El Ekrad komutanlarından Ebu Ala’nın evinde karşılaşıyoruz, iki kardeş Cephet El Ekrad savaşçısı Azad ve Serxwebun'la. Ebu Ala’nın adeta bölgenin tarihi olduğunu duyduğumuz için kendisinden bu tarihi dinlemek, kaydetmek ve geleceğe taşırabilmek umuduyla evindeyiz.

Fakat evine gittiğimizde Şehba’nın mücadele tarihini kendisiyle birlikte yazan birçok başka savaşçıyla da karşılaşıyoruz. Ebu Ala’nın bizi davet ettiği salonunda o kadar çok üniformalı var ki, “Burası Cephet El Ekrad karargahı mı?” diye sormadan edemiyorum. Ebu Ala da "Benim evim tüm Cephet El Ekrad’ın, devrimcilerindir” diye karşılık veriyor.

40 yaşın üzerindeki Ebu Ala evde salonda oturmuş olan kendisine göre çok daha genç olan savaşçıları göstererek, "Bu gençlerin hepsini dinleyin. Hepsi savaşçıdır. Bunlar neler yaşamadı ki, bak Azad’a, 3 defa yaralandı. Bir keresinde bağırsakları tümden döküldü. 1 ay sonra yine kalktı, savaşa katıldı” diyor.

DÜN REQA'DA SONSUZLUĞA ULAŞMIŞ

Özellikle de Azad’ı işaret ediyor Ebu Ala, “Onu mutlaka dinleyin” diyor. Azad da “Hiç moralim yok Ebu Ala” diyor. Ebu Ala’nın eşi söze girerek Azad’ın kardeşi Baran’ın Reqa Hamlesinde 28 Ağustos günü şehit olduğunu söylüyor. Um Ala (Ala’nın annesi) “Azad da Reqa Hamlesi’nde savaştı” diye ekliyor.

Azad’a kardeşinin de kendisi gibi Cephet El Ekrad savaşçısı olup olmadığını soruyorum.

Azad kardeşini anlatmaya başlıyor: “Baran bizim gibi Cephet El Ekrad savaşçısı değildi. Kendisi Siwar El Minbic savaşçısıydı. Reqa'da şehit oldu. Onunla 2013’ten sonra hemen hiç birlikte kalmadık. 2013 yılında ben Cephet El Ekrad savaşçısıyken Şehba’da 21 örgüt bize karşı birleşti ve mıntıkada bize saldırdılar. O da o süreçte İzmir’e göç etti. 2016 yılında akrabamız Şehit Botan Türkmen’in çağrısıyla Minbic’e gidip Siwar El Minbic’e ve Minbic Hamlesi’ne katıldı. Reqa'da şehit oldu. Bize düşen yolunu sürdürmektir."

Um Ala sadece “Azad değil Serxwabun da Şehit Baran’ın kardeşi” diyerek yanında oturan bir başka savaşçıyı işaret ediyor. Um Ala ve onun en küçük oğlu Habib Serxwebun’u ortalarına almış, ona moral vermeye çalışıyorlar. Habib de babası ve kardeşlerinden etkilenerek Cephet El Ekrad pantolonu giymiş, Serxwebun’a “Ben de sizin gibi asker olacağım” diyor.

Serxwabun, Azad’a göre çok daha sessiz. O da 2 yıldır Cephet El Ekrad savaşçısı. Umu Ala “Serxwebun, sen de anlat oğlum” diyor. Serxwebun, “Ben konuşacak durumda değilim ana” diye yanıtlıyor.

CENAZEYE GİDEMİYORLAR...

Ebu ve Um Ala’nın da 4 çocukları da babalarının izinden gitmiş; 2’si Cephet El Ekrad, diğer 2’si ise Şehba Kadın Savunma Cephesi savaşçıları. Ebu ve Um Ala Azad ve Serxwebun adlı savaşçılara da kendi çocukları gibi yaklaşıyorlar. Bu savaşçıların yaşları genç olmasına rağmen hepsi savaşın içinde yer almış ve komutanlaşmış.

Ebu Ala sürekli Baran ve Serxwebun’u savaş anılarını anlatmaya davet ederek acılarını dağıtmaya çalışıyor. Kimseyi konuşturamayınca, şunları söylüyor:

"Çocukların annesi, babası çoktan vefat ettiler. Onlar bizim de çocuklarımız. Biz Baran’ın şehit düştüğünü, dün ve çocukları buraya çağırdık ki, başkalarından duymadan bizden duysunlar. Baran’ın töreni 31 Ağustos’ta Kobanê’de yapılacak ama bizim çocuklar gidemeyecek. Rejim yolu kapatmış. Bakın bırakmıyorlar, Baran’ı uğurlamaya da gitsinler. Neyse ki onların tek tesellisi Baran’ın çok sevdiği Botan Türkmen’in yanına gömülecek olması.

Bir yol var Türk devleti ve çetelerinin işgali altında, diğer yol rejimin denetiminde. Birinden gitseler ölüm, diğerinden gitseler Rejim onları tutuklayıp zorla askere gönderecek.

Yazın bunları, yazın ki dünya duysun insanlarımız ne acılar yaşıyor ama buna rağmen de dimdikler!"