‘Efrîn halkı zor koşullarda ayağa kalkmayı bilir’

Efrîn Kantonu Özerk Yönetimi Eş Başkanı Hevi Mustafa, ANF'ye değerlendirmelerde bulundu...

Efrîn Kantonu Özerk Yönetimi Eş Başkanı Mustafa, "Efrîn halkı için 'rahat yaşamayı sever' denir ama zor koşullarda ayağa kalkmayı ve direnmeyi iyi bilir" dedi. Ulusal kongre için çağrıda bulunan Mustafa, "Bu fırsatın heba olmasına izin vermeyelim" diye belirtti. Mustafa, "Biz eşit ve adil şartlarda Suriye halkının yararına olacak görüşmelere her zaman açığız ama halkın çıkarına ters düşenlerle de her zaman mücadeleye hazırız" diye konuştu.

Efrîn Kantonu Özerk Yönetimi Eş Başkanı Hevi Mustafa, ANF'ye değerlendirmelerde bulundu...

İlk başta sizi tanıyabilir miyiz?

Yurtsever özellikleri olan bir ailenin kızı olarak doğdum. 5 kız, 4 erkekli bir aile. Aslen Efrîn'e bağlı Mabeta ilçesindeniz ama Halep'te geçti hayatımızın çoğu, Halep'te doğup orada büyüdük. Ben gözümü açar açmaz yurtsever bir Kürt ortamında buldum. Bizim ev kürtlük adına mücadele eden herkese ev sahipliği yaptı. Daha sonra Apocular Rojava'ya geçince onlara da evimizi açtık. Benim gençlik dönemime denk geldiği için Apoculara hayranlığım arttı. 28, çoğunluğu Halep'te olmak üzere 6 yıl da altı Efrîn'de biyoloji öğretmenliği yaptım. 1993 yılında evlendim, bir kız ve bir oğlum var. Devrim başlayınca hiç tereddütsüz yerimi aldım. Hangi çalışma olursa görev almaktan çekinmedim.

Efrîn'de devrim nasıl yaşandı? Kanton özerk yönetiminin geçmişini anlatabilir misiniz?

Efrîn kantonu hükümeti halkın isteği ile oluştu. Rojava Devrimi başladığında Efrîn halkı bu devrime büyük bir coşku ile katıldı ve artık kendi kendini yönetme isteği gelişti. 2014 yılının Ocak ayının 29'unda kanton hükümeti ilanı yapıldı. Kanton yasama, yürütme ve yargı ayakları olmak üzere üç ana ayak üzerinde kendini örgütledi. Kanton hükümeti oluşturulduğu andan itibaren hükümet bileşenleri tarafından yürütme görevi için görevlendirildim. İlk başlarda 22 konsey ile çalışmalarımızı örgütlemeye, yürütmeye başladık. Bütün örgütlemelerde Efrîn kantonunda yaşayan tüm halkı temsil etmek için kotalar belirlendi. Kürt ve Arap halkının temsilinin yanında toplumu oluşturan tüm kesimleri de yürütmenin içine kattık. Kanton hükümeti oluştuğunda ilk önce güvenlik sorunları üzerine yoğunlaşma oldu. Hem Rojava hem de Efrîn kantonu üzerinde işgal tehditleri her zaman olduğu için böyle bir örgütlenmeye ihtiyaç olduğunu gördük. Güvenlik problemleri önemli oranda giderildikten sonra toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmalara başladık. Halkın en temel ihtiyacı olan su, ekmek ve asayiş sorunlarını gidermek için çalışmalara başladık. Başta Rojava Devrimi olmak üzere Kobanê direnişi tüm dünyanın ilgisini çekmişti. Efrîn de kendi cephesinden bu gelişmelere katkı sununca önemli gelişmeler ortaya çıktı.

Kanton örgütlenmesi ve özerk yönetim hem bölge hem de Kürt halkı için bir ilkti. Bu anlamda ilk duygular nasıldı?

Kanton ilanı yapıldığı dönemde ne olacak beklentisi vardı. İnsanlar kendi kendilerini yönetmeye alışmamıştı, o yüzden bir güvensizlik vardı. Bunun yanında devrimi boğmak için düşmanlıklar da vardı. Sadece düşmanlıkla kalmıyorlar, bozmak için hem dışarıdan saldırı hem de içten ajan faaliyeti yürütüyorlardı. Ama önemlisi, halkın yaklaşımıydı. Birkaç ayda dağılacağımız inancı vardı ama bir yıl ayakta kalması ve Kobanê direnişi tüm bu yaklaşımları kırdı. Bu andan itibaren kanton çalışmalarına katılım daha içten, daha gönüllü olmaya başladı. Halk eğitimleri, halkın kendine olan özgüvenini güçlendirdi, böylece devrimi ve kendi hükümetini destekleme, daha önemlisi sahip çıkma güçlendi. Bu konuda kadınların katılımı ve sahiplenmesi daha yoğun ve güçlü oldu. Rojava devrimi her şeyden önce zihniyet ve kadın devrimi oldu.

Bir yıl sonrasında 22 konseyin daha fazla olduğunu düşündük çünkü bu bürokrasinin önünü açıyordu. Konsey sayısını 15'e indirdik. Bu toplantılarda eş başkanlık sitemini de bizden başlayarak hayata geçirdik. Bunun yanında eğitim faaliyetlerine ağırlık verdik. Kantonda yaşayan her halk kendi dilinde eğitim görmeye başladı. Eğitimin ilk dört yılında herkes kendi dilinde eğitim görüyor, dördüncü sınıftan sonra başka halkların dilini de öğrenme başlıyor. Eğitim akademileri kuruldu ki ihtiyacı karşılasın ve eğitimin kalitesini yükseltsin diye. Savunma alanında ise en önemli gelişme halkın kendi kendisini savunması fikrine ulaşması, bu yüzden halkın gönüllü katılımı olan öz savunma güçlerini geliştirdik. Bunun yanında devrimin daha düzenli yürümesi için asayiş güçleri oluşturuldu ve günden güne güçleniyor. Böylece halkın yaşamı daha sorunsuz hale geliyor. Her şeyde ilk başta bir acemilik vardı, o yüzden şikayetler de oluyordu ama şimdi halkın istemine göre önemli gelişmeler oldu.

Efrîn ile Kuzey Suriye'nin diğer bölgeleri arasında bir kopukluk var. Bu DAİŞ çeteleri döneminde de böyleydi, şimdi de Türk devletinin işgali ile bu kopukluk sürüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rojava Devrimi başladığında Efrîn kanton olarak uç noktada yer aldı. Düşmanın da araya girmesiyle bir kopukluk yaşandı ama buna rağmen dokuz kişilik bir koordinasyon birliği hep oldu. Kantonların özgün yapısı her zaman en önde olan bir  konuydu. Efrîn diğer kantonlara göre daha fazla çemberde kalma durumunu yaşadı. Türkiye sınırı daha devrim aşamasından sonra hemen Türk devleti tarafından kapatıldı. Doğu ve güneyde ise çetelerin hakimiyeti vardı. Devrimin daha ilk baştan amacı, hem içteki hem de komşu halklarla kardeşlik içerisinde yaşamaktı. Bunun bildirimini de yaptık. Ama komşularımız özellikle de Türk devleti devrime daha ilk günden düşmanlığını belli etti.

Efrîn'in bu çemberde olma durumu onun daha kolay boğulacağı inancını etraftaki güçlerde güçlendirdi. O yüzden Efrîn'e olan bütün giriş-çıkışları sıkı bir denetime alarak ekonomik olarak boğmak istediler. Hâlâ amborgo yoğun uygulanıyor. Efrîn'e girecek tüm eşyalardan yüksek fiyatta gümrük çeteler tarafından alınıyor. Bu ambargo ilk başta halkın devrime sahip çıkma iradesiyle boşa çıkarıldı, arkasından verimli Efrîn toprağı bu ambargoyu kırdı. Baas rejimi zamanında rejimin Efrîn'e hiçbir ekonomik yatırımı olmamıştı. Efrîn'in iş gücü Halep'e göç ediyordu. Efrînlilerin yaptığı yatırımlar da Halep'te oluyordu ama bu dört yılda Efrîn halkı üretime daha fazla yöneldi. Kooperatif sistemi ile verim artışına gidildi.

Bu geçen süreçte neler yapıldı? Başarılarınız ve önünüze çıkan zorluklar nelerdi?

İşlerimizi 15 bakanlık üzerinden yürütüyoruz. Merkez Efrîn. Her bakanlık tüm Efrîn ilçelerinde komitelerini oluşturdu. Bu komiteler aracılığıyla halkı zora sokmadan kendi yerlerinde sorunları aşmaları yoluna gidiliyor. belediye çalışmalarını hem geliştirdik hem de çoğalttık. rejim zamanında Efrîn başta olmak üzere kasabalarına 7 belediye hizmet veriyordu ama şimdi 33 belediyeye çıkardık.

Sistemimiz her biçimde eş başkanlık. Ayrıca iki de yardımcımız var, böylece 4 kişilik bir özerk yönetim başkanlığı olarak varız. Her cumartesi 15 bakanlıkla tekmil toplantımız oluyor. Herkes bu toplantıda faaliyetlerini değerlendiriyor, ihtiyaçlar belirleniyor. Belirlenen bu ihtiyaçlar genel meclis onayına sunularak giderilmesi için kararlaştırılıyor. Ay sonunda tüm faaliyetler bir rapor haline getirillerek yine bir aylık değerlendirmeye tabi tutulup bir sonraki ay için çalışma planlaması çıkarılıyor. Aynı biçimde bir yıl sonunda bu kez daha kapsamlı tartışma ve çözüm üretmek için tekrar birkaç günü bulan bir toplantımız oluyor. Kanton çalışmalarının ilk yıllarında genel planlamanın ilk önceliğini askeri çalışmalar alıyordu, şimdi artık toplumun yaşamını ilgilendiren konular öncelikli olmaya başladı. 2017 yılını hizmet yılı olarak kararlaştırdık ve çalışmalar bu şekilde yürüyor. Efrîn'in eksiklik çektiği en önemli konu buğday ve un sorunuydu. Efrîn'de buğday yetiştriciliği yapılmıyor, yapılan ihtiyaca yetmiyor. Buğday yetiştirilen alanların çetelerin denetiminde olması epey bir zorluk yaşattı. Ama hem halkı buğday üretimine teşvik ederek hem de Şehba alanının özgürleşmesi ile bu sorun önemli oranda halloldu. Bu sorunun hallolması ile birlikte yatırımlarımızı da yol ve okul yapmaya yönelttik.

Bu dört yılda bizi zorlayan en önemli konu; tecrübesizlik ve yeterli tecrübeli eleman sorununun yaşanmasıydı. Çember durumunu yaşadığımız için başka alanların tecrübelerinden de faydalanmada sorun yaşandı. Ama buna rağmen sorunlar aşıldı. Gümrük gelirlerimiz, toprağımızın verimliliği ve ondan elde ettiğimiz zeytin, meyve, sebze, inşaat yapımında kullanılan sağlam taşlar, Halep'ten Efrîn'e savaş nedeni ile taşınan tekstil ve sanayi ve zeytinden elde edilen ürünlerle Efrîn kendi kendine yeterliliğe ulaştı.

Efrîn bölgesi eş başkanısınız ve bu halkın içinden gelen birisiniz. Efrînlileri tanıdınız mı?

Efrîn halkının en önemli özelliği, kültürüne bağlı ve yurtsever olması. Toprağına bağlı ama Baas rejimi Efrîn halkı üzerinde beyaz bir asimilasyon yürüttü. Efrîn halkını muhtaç duruma getirerek kendi hakim olduğu alanlara çekti. İhtiyarlar kendilerini korudular ama devrimden önceki nesil üzerinde bu politika etki etti. Halep'te savaş çıkınca halk önemli oranda dönüş yaptı ve bu dönüşle önemli oranda kendi özüne dönüş de oldu. Efrîn halkı için keyfiyetçi, rahat yaşamayı sever denir ama zor koşullarda Efrîn halkı ayağa kalkmayı ve direnmeyi iyi bilir.

Devrimde kadının yeri ve rolünü nasıl görüyorsunuz?

Rojava Devrimi zihniyet devrimi oldu. Ulus devlet zihniyeti toplumun kesimlerini parçalayıp sindirdi. En fazla da kadını yok etti. Kadını dört duvar arasına hapsetti. Gençliği özünden çıkarıp kendi amaçlarına göre yöneltti. Giyim kuşam düşünür hale getirdi. Gençliğin aile ile olan bağlarını zayıflattı. Ama Rojava Devrimi ile kadın kendine geldi. İlk başta askeri cephede hiç tereddüt yaşamadan yerini aldı. Bununla da kalmadı; toplumsal alanda da örgütlenmesini yapıp güç haline geldi. Kadın her alanda erkekle eşit haklara sahip oldu. Kadın haklarını garantiye alan kanunlar çıkarıldı. Çok eşlilik yasaklandı. Miras hakları eşit olarak kanunlaştırıldı. Eğitim alanında kadınlar yüzde doksan bir yere sahipler. Kadınlar öz savunma güçlerinde iradeleri ile yer alarak kendi öz savunmalarını gerçekleştiriyorlar. Kadın bir de en fazla ekonomik alanda yerini alarak kendi istihdamını geliştiriyor. Kültür sanat alanında da en aktif bir biçimde yer alıyorlar.

Geçen süreçte halk nezdinde kabul görme durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Başta da dediğim gibi ilk başlarda halkın güveni yoktu. Bu bizden kaynaklı bir şey değil; halkın kendi öz güveninden kaynaklı bir durumdu. Ama devrim kalıcılığını gösterdikçe kanton özerk hükümeti çalışmalarına da güven başladı. Çalışmalarımızdan halkı bilgilendiriyoruz. Halkımızla paylaşarak yapıyoruz. Zaten halkı katarak çalışmalarımızı yürütüyoruz ama yine de kendimizi eksik görüyoruz. Halkımız da biraz aceleci. Yüz yıllık özlemini birkaç ayda gidermeyi düşünüyor. Tüm çalışmalarımızı halkla paylaşıyoruz ve onlardan da yaptığımız tüm toplantılarda görüşlerini orada dile getirmelerini istiyoruz. Bu tür ortamlarda getirecekleri görüş ve öneriler daha fazla dikkate alınacaktır. Bunların dışında dıştan ve içten özerk yönetimi zayıf kılmaya hatta ortadan kaldırmaya yönelik çok çalışmalar da var. Bölge devletleri içte ajanlık faaliyetini geliştirmeye çalışıyor. O da yetmezse içeriden yaratmak istedikleri işbirlikçilerle sonuç almaya çalışıyorlar. Türk istihbaratı Kürt işbirlikçi yaratmaya, Baas rejimi de Arap halkını kışkırtmaya çalışıyor.

Baas rejimi ile bir ilişkilenme durumunuz var mı? Kendinizi Suriye siyasetinde nereye koyuyorsunuz?

Biz üçüncü yol denen bi çizgiyi esas alıyoruz. Demokratik ulus bizim ana çizgimiz. Genel Suriye muhalefeti ve çeteler iktidar mücadelesi yürütüyorlar. 'Esad gitsin, biz gelelim' yaklaşımındalar. Halkları birbirine kırdırma derdindeler. Baas rejiminde ne olduğu ortada zaten. Biz Rojava Devrimi ile birlikte yıkıcı bir tarzı esas almadık. Ne toplumu yıktık ne de devletten kalan binaları. Tersine, tüm var olan her şeyi halkın hizmetine sunduk. Biz eşit ve adil şartlarda Suriye halkının yararına olacak görüşmelere her zaman açığız ama halkın çıkarına ters düşenlerle de her zaman mücadeleye hazırız. Halkın zararına olacak her ilişkiden kaçınırız. Biz sadece kendi kantonumuz ya da Kuzey Suriye için proje üretmiyoruz, tüm Suriye halkı için çaba veriyoruz. Cenevre görüşmelerine katılanların hiçbirinin Suriye halkları için bir projesi yok. Şu an Suriye Baas rejimi ile hiçbir ilişkimiz bulunmamakta.

Şu an hem Rojava hem de Efrîn üzerindeki en önemli tehdit Ezaz üzerinden rk devletinden geliyor. Bu tehdit ve saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk devleti DAİŞ çeteleri eliyle Efrîn'e saldırmak istedi. Suriye iç savaşı başladığında Suriye içerisine müdahil olmakta en istekli güç Türk devleti idi. Bunu çeteler eliyle yapmak istedi. Hakimiyet alanını rejime karşı muhalif olan güçlerle, daha sonra da radikal çetelerle yapmak istedi. En büyük amacı da Rojava Devrimi ve Kürtlerin hak sahibi olmasını engellemekti. Türk devleti ve Erdoğan rejimi Kürt düşmanlığında sınır tanımıyor. İç savaş çıkması hali Türk devletinde Osmanlıcılık hayallerini de hortlattı. Kürt halkı hak kazanmasın diye pazarlıklara oturdu. Bunun için kendi çetelerini bile kullanıp sattı. Halep'ten çetelerini çekerek 'Fırat Kalkanı' adı altında işgal için onların adını kullanarak Cerablus'tan Bab'a kadar işgal etti. En büyük amaç, yine söylüyorum; Rojava Devrimi'ni boğmak, Kürt halkının varlığını inkar etmekti. O yüzden çetelerle yapamadığını onların adını kullanarak kendi askeri ile yapmaya çalışıyor. Efrîn kantonunu işgal etmeye çalışıyor. Bunun için hem girişimde bulunuyor hem de tehditler savuruyor. Birkaç kez işgal girişiminde bulundu, olmayınca şimdi Efrîn'in bazı köylerine ve Şehba alanına her gün top atışında bulunuyor. Türk devleti ve Erdoğan'ın hayalleri yerle bir olacak. Buradaki direniş Kuzey Kürdistan'a da moral desteği sunuyor.

Son olarak neler eklemek istersiniz?

Kürtlerin her alandaki mücadeleciliği Kürt halkına eşit, özgür yaşama alanları ve fırsatı sunmuş durumda. Bu bir fırsatla yakalanmış değil, doğrudan mücadele etmekle oldu. Bu fırsatın heba olmasına izin vermeyelim. Kürt halkının birliği bölge halklarına da büyük örnek ve moral olacak. O yüzden Kürt halkından ve onun adına siyaset yapanlardan isteğim; bir an önce ulusal kongrenin toplanması. Yanlış atılacak adımlar bu emeklerin zayi olmasına sebep olacak ve tarih bugünün Kürt aktörlerini yargılayacak. Buna düşmemek için ulusal kongrenin bir an önce toplanması halkın yararına.