Şêx Baqî’den Barzani’ye: Meşru olan Türk üsleri mi?

Suriye Kürtleri Demokrat Partisi Başkanı Cemal Şêx Baqî, KDP’li yetkililerin PKK’nin meşruiyetini hedef almasına tepki göstererek, “Meşru olan Türk üsleri mi?” diye sordu. Baqî, KDP ve YNK’in Enfal sürecinde Doğu Kürdistan’daki üslenmelerini hatırlattı.

Cemal Şêx Baqî, Güney Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ve diğer yetkililerin “PKK Güney Kürdistan’da meşru değildir”, “PKK Güney Kürdistan’dan çıkmalıdır” gibi sözlerinin “boş” ve “kof” sözler olduğunu belirtti.

Baqî, “KDP’li yetkililer PKK’nin Güney Kürdistan’daki varlığını neden meşru görmüyorlar? Bir halkın, ulusun, ülkenin çıkarlarına böyle yaklaşılmaz. Ölçü böyle olamaz, ölçüde yanlışlık var. Meşru olan davamızdır, ülkemizin varlığıdır, ülkemizin özgürlüğü için mücadelemiz ve hareketimizdir. Meşruluk buradadır ve bundan gelir” dedi.

‘GÜNEY VE ROJAVA PLANLARI BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ DEĞİL’

Bugün Kürt halkının bir kez daha kirli planlarla yüz yüze olduğuna dikkat çeken Cemel Şêx Baqî, Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt toplumunun özgürlük mücadelesi güçlendikçe bunlar karşısında kirli planların da geliştiğini söyledi.

Cemal Şêx Baqî, Türk devletinin Rojava ve Güney Kürdistan üzerine geliştirilen planların birbirinden bağımsız olmadığına dikkat çekerek şöyle konuştu: “Bu gün Zinî Wertê’de yaşanan durum şahsında Türk devletini Güney Kürdistan’ı iradesiz bırakıp kendi planının hizmetine koyarak Kürt Özgürlük Hareketine karşı kullanmak istemesiyle önceki süreçte Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî işgalleri hepsi birbiriyle bağlantılıdır. Kürt Özgürlük Mücadelesi ve toplumumuz ne kadar gelişiyorsa saldırılar ve kirli planlar da daha fazla güçlendiriliyor.”

‘ROJAVA VE KANDİL’İ KUŞATIP BOĞMAK İSTİYORLAR’

Türk devletinin geliştirdiği planın oldukça açık ve kirli bir plan olduğunu belirten Cemal Şêx Baqî, “Türk devleti açıkça Kürt Özgürlük Hareketinin ve devrimciliğin iki ışığı olan Kandil ve Rojava Kürdistan’ı kuşatmak ve boğmak istiyor” diye konuştu.

Baqî bu konuda Türk devletinin Rojava üzerine geliştirdiği saldırılara yeniden değinerek devamla şöyle konuştu: “Rojava Devrimi başladıktan sonra sürekli kazanımlarını geliştirdi. Türk devleti Efrîn ve Kobanê Kantonlarının birleştirilip kazanımların daha da geliştirilmesinin önünü almak için Cerablus, Ezaz, Bab’ı işgal etti. Bunun da yetmediğini ve Rojava Devrimi’nin, özellikle de DAİŞ’e karşı yürüttüğü mücadeleyle halen güçlendiğini görünce Efrîn’i işgal etti. Daha sonra Girê Spî ve Serêkaniyê’yi işgal etti ve yönünü Kizwan Dağı’na çevirdi.

Türk devleti diğer taraftan da Zaho ve Duhok’tan başlayarak tüm Türkiye-Irak sınırını almak ve Kandil’i diğer gerilla alanlarından koparmak ve kuşatmak istiyor. Bunu tamamlarsa Güney Kürdistan’da bulunan üslerindeki askerleri de Şengal’e kadar indirip buraları işgal ettirecek. Bunu da yaparsa hem Kandil’i hem Rojava’yı kuşatacak ve boğacak. Türkiye’nin planının böyle olduğunu düşünüyorum”

‘MEŞRU OLAN TÜRK ÜSLERİ Mİ?’

Cemal Şêx Baqî Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani’nin “PKK’nin Kürdistan Bölgesi’nde hiçbir meşruiyeti yok. Kürdistan Bölgesi PKK’nin çalışma ve eylem sahası değildir” sözlerine şöyle yanıt verdi: “Bugün Güney Kürdistanlı bazı yetkililerin PKK ve gerillanın Güney Kürdistan’daki varlığını ve bunun meşruluğunu tartışmaya koyması yanlıştır. Güneyli yetkililerin bu şekilde PKK’nin meşruluğuna ilişkin sarf ettiği sözler boş, kof sözlerdir.

Her şeyden önce Türk devletinin Güney Kürdistan’daki onlarca askeri üssü ve varlığı meşru mu’ diye soruyoruz. Eğer bir parti ya da bir taraf Türk devletinin Güney Kürdistan’daki bu varlığını meşru görüyorsa şunu da söylemek gerekiyor. Güney Kürdistan bölgesi ve hükümeti hala Irak’a bağlı. Irak devleti acaba bu Türk üslerinin varlığını onayladı mı? Acaba Kürt halkı bu Türk üslerinin varlığından memnun mu? Acaba meşru olan Türk üsleri mi?

‘ENFAL SÜRECİNDE KDP’NİN DOĞU KÜRDİSTAN’DAKİ VARLIĞI MEŞRU DEĞİL MİYDİ?’

Eğer ‘PKK’nin Güney Kürdistan’daki varlığı meşru değildir’ diyorlarsa o zaman Enfal süreci ve Halepçe Katliamı sonrası YNK ve KDP’nin Doğu Kürdistan’da ve İran’da kalmaları meşru değil miydi? Bütün Kürt halkı onların buradaki varlığını kucaklamıyor muydu? Bugün İran KDP’sinin Güney Kürdistan’da kalışı meşru değil midir? Biz bütün Kürt halkı olarak PDK-İ’nin karargahının güneyde bombalanmasının karşısında durmadık mı?

KDP’li yetkililer PKK’nin Güney Kürdistan’daki varlığını neden meşru görmüyorlar? Bir halkın, ulusun, ülkenin çıkarlarına böyle yaklaşılmaz. Ölçü böyle olamaz, ölçü de yanlışlık var. Meşru olan davamızdır, ülkemizin varlığıdır, ülkemizin özgürlüğü için mücadelemiz ve hareketimizdir. Meşruluk buradadır ve bundan gelir.

‘TÜRKİYE’NİN KÜRTLERİ VURMASI BÖYLE ELE ALINAMAZ’

Maxmûr Kampı'na yönelik ambargo, 15 Nisan günü Türk devleti tarafından gerçekleştirilen ve 3 kadının katledildiği saldırı ile Güney Kürdistan’da sivillerin vurulmasına tepki gösteren Cemal Şêx Baqî, “Türk devleti ‘burada PKK var, şurada PKK var’ diyerek sivilleri vuruyor ve bazı Kürt tarafları da ‘Madem öyle PKK Güney Kürdistan’dan o bölgelerden çekilsin’ gibi şeyler söylüyorlar. Türk devletinin saldırıları böyle ele alınabilir mi? Acaba böyle konuşan taraflar bu meseleyi nasıl ele alacaklarını mı bilmiyor?” diye sordu.

Baqî sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney Kürdistan halkımızın üzerine Enfal süreci Halepçe Katliamı geliştirildiğinde 15 dakika içerisinde 5-6 bin Kürt insanı şehit oldu. Binlerce Kürt insanımız Saddam Hüseyin uçaklarının kurbanı oldu. Eğer bugün ‘PKK çekilsin’ diyenlerin yaklaşımına göre gidersek o zaman ‘KDP, YNK Güney Kürdistan’dan çekilsin mi?’ demeliydik. Çünkü bugün onların yaklaşımı bu temeldedir. Bu yaklaşım yanlıştır elbette böyle bir yaklaşım olamaz. İnsan düşmanın planlarına karşı duramaz. Düşman Kürtleri boğmak yok etmek istiyor. Bu nedenle her seferinde Kürt Özgürlük Hareketini yok etmek için bir gerekçe yaratmaya çalışıyor.”

‘TÜRK DEVLETİ’NİN PLANINA PİYON OLUNMAMALI’

Cemal Şêx Baqî KDP’nin Zinî Wertê’ye PKK’nin tepkisine rağmen güç göndermesi, burada gerillaların Türk hava saldırısıyla şehit düşürülmesi, Mahmur saldırısı ve sonrasında KDP yetkililerinin yaptığı açıklamalarla tırmanan gerilimin Kürtler arası çelişkilerden kaynaklandığına inanmadığını dile getirerek, “Eğer Kürdistani taraflar arasında yaşanan çelişkiler olsaydı insan birlikte oturup diyalog yoluyla kolaylıkla çözerdi. Eğer çelişkiler iç çelişkiler olsa insan bir sonuca ulaştırıyor” dedi.

Baqî şunları ekledi: “Ama bu olmayınca insan anlıyor ki bu mesele Kürtler arası çelişkilerden değil Kürtlerin kazanımlarını yok etmek isteyen dış güçlerin, Türk devletinin planlarından kaynaklı. Kürtler arasındaki çelişkileri büyütüp Kürtleri birbirine düşürerek Kürt kazanımlarını yok etmek istiyorlar. Bu planları oluşturanlar Kürt Özgürlük Mücadelesinin düşmanları ve bu krizi yaratanlar onlar.

Bizde Kürtler olarak bu plana kaymamalıyız. Bu hareket özgürlükçü bir harekettir. Kürdistan Özgürlük Hareketidir. Demek ki tarihi bir halkın davasıdır. Bu yolda yüzlerce yıl binlerce kurban verilmiş. Bu kirli planlar elinde sonunda çökecek. Biz kendimizi bu planların bir piyonu haline getirmemeliyiz. Biz halkımıza, halkımızın davasına, varlığına sahip çıkmalıyız.”

‘HİÇBİR KÜRT VE TARAF TEK BAŞINA KENDİNİ KURTARAMAZ’

Türk devletinin Kürtleri yok etmek için elinden gelen her şeyi yaptığını ve hiçbir Kürt tarafın buna alet olmaması gerektiğini tekrar vurgulayan Cemal Şêx Baqî, şunları ifade etti: “Türk devleti apaçık Kürt düşmanıdır ‘Ona niye böyle yapıyorsun’ diyemeyiz. Fakat biz Kürtler; Kürt partileri, siyasileri, aydınları birbirimizi eleştirebiliriz. Biz bu planlar karşısında uyanık olmalı ve bunları boşa çıkarmalıyız. Bizden hiç kimse tek başına kendini kurtaramaz ve var edemez.

Bu düşman sadece bir tarafın düşmanı değildir. Kürt halkının varlığına, davasına düşmandır. Bugün eğer elini bizden bazılarına veriyorsa, elini verdiğinin kendi kardeşini yok etmesine yardım etmesi içindir. Eğer kardeşini yok ederse, diğer kardeşin de sırası gelecek. Sonra O’nu da yok etmek isteyecek.”

‘KURTULUŞ DÜŞMANDA DEĞİL ULUSAL BİRLİKTEDİR’

Cemal Şêx Baqî Kürt halkının çıkarlarının Kürt düşmanlarıyla birlikte olmaktan değil Kürtlerin ulusal birliğiyle korunabileceğini kaydetti.

Baqî, tüm Kürdistani tarafların bir kez daha kendine, Kürt düşmanlarının yarattığı parçalılıklarla dolu olan Kürt tarihinde Kürtlerin yaşadığı acılara ve Kürt halkının kucağına dönmesi gerektiğine işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt halkının çıkarlarını temsil eden bayrağa dönelim. Kurtuluşumuz düşmanla birlikte olmak değildir. Kurtuluşumuz birbirine sahip çıkmak ve Kürtlerin birliğindedir.

Biz umut ediyoruz ki temel Kürt tarafları diyaloğa geçip Kürt düşmanlarının geliştirdiği bu planı bozacaktır.”