Bir tas pilavın etrafında kazanılan zafer-İZLENİM

Reqa’yı Özgürleştirme Hamlesi 70 gündür devam ediyor ve sona doğru ilerliyor. Hamle başından bu yana Reqa’yı çevreleyen binlerce QSD savaşçısı aynı zamanda lojistik alanında da tüm ihtiyaçların karşılanması için büyük çabalar gösteriyor.

Reqa’yı Özgürleştirme Hamlesi son günlerde hızlı bir ivme kazandı. Şehir merkezinde YPG-YPJ öncülüğünde QSD güçleri ilerlemeye devam ediyor. DAİŞ çetelerini saran QSD çemberi giderek daralırken, çetelerin adeta kursağı sıkılmış durumda. Reqa hamlesini destansılaştıran ve savaşın görünmeyen bir diğer yüzü olan lojistik boyutunu da tarihin sayfalarına QSD savaşçıları kazımaya devam ediyor. Savaşçılar, su ve yemeğe kadar küçük imkanlarla büyük dayanışma da sergiliyor.

Reqa’yı Özgürleştirme Hamlesi 70 gündür devam ediyor ve sona doğru ilerliyor. Hamle başından bu yana Reqa’yı çevreleyen binlerce QSD savaşçısı aynı zamanda lojistik alanında da tüm ihtiyaçların karşılanması için büyük çabalar gösteriyor. Savaş alanında bir mermi veya tek bir el bombası ne kadar önemliyse bir tas pilav ve bir kuru ekmek de o kadar önemli. Özellikle son bir buçuk aydır giderek yükselen hava sıcaklıklarıyla ağırlaşan koşullarda savaşçılara ulaşacak tek bir şişe su ise neredeyse hayati.

Şehir savaşlarında bilindiği üzere cepheler ve mevziler bölüm bölüm ayrılıyor, birinci cephe savaş hattı, ikinci cephe savunma ve güvenlik hattıyken, üçüncü cephede de savaşçıların ihtiyaçlarını karşılayan gerek lojistik gerek sağlık noktaları gerekse konaklama noktaları bulunuyor. Reqa cephesinde savaşçıların yiyecek içecek, giyim, özel ihtiyaçlar gibi başta gelen gereksinimlerini lojistik çalışanları büyük emekler sarf ederek karşılamaya çalışıyor.

Arka cephede bulunan lojistik noktasında yapılan yiyecekler ve depolanan su kasaları DAİŞ'e karşı savaşan en ön cephedeki savaşçılara kadar her yere ulaştırılıyor. Peki, bir şişe su veya bir poşet ekmeğin bir savaşçıya ulaşması düşündüğümüz kadar kolay mı? Bazen savaşçılar ölümle burun buruna geliyor, bazen de lojistik araçlarına çeteler ağır silahlarla saldırıyor. En ön mevzilerde savaşçıların etrafında toplanıp karnını doyurduğu pilav ve Reqa'nın cehennem sıcağında soğutma imkanı olmayan mermiden sıcak şişe sularının yolculuğunu belgelememek verilen tarihi direnişi anlatırken eksik kalacaktı.

NASIL BESLENİYORLAR?

Reqa cephesinde QSD güçlerinin en çok önem gösterdiği bir diğer konu ise beslenme. Savaş Koordinasyon Komutanlığı savaşçıların gerekli tüm besin ihtyaçlarını karşılamak için ciddi çalışma yürütüyor. Özellikle aşırı derecede sıcak hava koşullarını da göz önünde bulundurarak yiyecek ve içecek organizasyonunu yürüten lojistik sorumluları, savaşçıların bu alanda tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor.

Savaş devam ediyor, en ağır çatışmalar ve büyük imkansızlıklar içerisinde ciddi olanaksızlıkları da beraberinde getiriyor. Örneğin şu an 50 derecenin üzerindeki sıcak hava koşullarında, elektriksizlik ve buzdolabı olmayışından kaynaklı cephede soğuk su bulmak imkansız, bu da savaşçıları kötü yönde etkiliyor. QSD güçleri buna çözüm olarak cephe dışında üretilen büyük buz kalıplarını mevzilere taşısa da bu oldukça yetersiz. Lojistik noktasında günlük üç çeşit yemek üretiliyor; sabah, öğlen ve akşam. Bu yemekler son bir aydır bulgur ve pirinç pilavı ile, bir küçük parça tavuk, bazen patates, haşlanmış yumurta ile bir tek salatalık, domates ve biber, 2-3 günde bir ise kavun ve karpuz cepheye geldiğinde herkesin yüzü gülüyor. Su hiç eksik olmuyor cephede. Mermiden çok su var ama çok sıcak, savaşçılara ulaşana kadar neredeyse kaynama derecesine gelen suyu içmek zorunda savaşçılar.

Cepheden yaklaşık 8 kilometre ötede bulunan lojistik noktasında üretilen yemekler plastik kaplar içerisine yerleştiriliyor, ambalaj kağıtlarına sarılıyor ve kamyonlarla cepheye taşınıyor, arka cephede belirlenmiş lojistik noktalarına bırakılıyor ve buradan sonra artık savaşçılar yiyecek ve içeceklerini kendileri taşımak zorunda kalıyor. Arka cepheye yakın olarak belirlenen ön cephedeki savaşçılar araçlarla kendi noktalarına yiyecek ve içeceklerini taşıma fırsatı buluyor ve ön cephede de bir lojistik noktası oluşturup sıcak hattaki arkadaşlarına yardımcı olmaya çalışıyorlar. Ön cephedeki ve en ön cephe olan sıcak hattaki savaşçılar ise erzaklarını sırtlarında taşımak zorunda. Kilolarca şişe suları ve yemeklerini bazen yastık kılıflarından yaptıkları çantalarda bazen kollarını doldurarak noktalarına götürüp arkadaşlarına ulaştırıyorlar.

YÜZLERDEKİ MUTLULUK

Özellikle savaş hattının bulunduğu ön mevzilere yemekler ve içecekler zırhlı araçlarla belirli bir noktaya kadar ulaştırılıyor. Ve işte bu noktadan sonra başlıyor kuru pilavın destansı hikayesi. Zırhlı aracın dahi giremeyeceği ve DAİŞ çetelerinin füzelerle, keskin nişancılarla durmadan saldırı yaptığı, etrafa mayın döşediği yıkıntılarla dolu yollardan savaşçılar sularını yiyeceklerini sırtlarında taşıyorlar. Bazen 20 kilonun üzerinde yükü sırtlayan tek bir savaşçı arkadaşlarına içecek birer şişe su yetiştirebilmek için canını tehlikeye atıyor, atmak zorunda ve bunu severek yapıyorlar. Suları yemekleri arkadaşlarına ulaştırdıkları zaman yüzlerindeki mutluluğu görmemek elde değil. Defalarca lojistiğin ve ayrıca zırhlı aracın gidebildiği son noktadan sonra savaşçıların sularını sırtlarında taşımalarına tanıklık ettik. Suyun ulaştığı noktada sularını içtiğini gören ve o suları onlarca tehlike atlatarak arkadaşlarına ulaştıran savaşçıların yüzlerindeki mutluluğa tanık olduk.

NE AÇLAR NE DE SUSUZ!

Savaşçılar haftanın birkaç günü onlara ulaşan taze domates ve biberlerle cephede kendi yarattıkları imkanlarla bir şeyler pişiriyor ve böylesi günlerde yakın noktalardaki arkadaşların da çağırıp büyük sofralarda yemekler paylaşılıyor. Cephede ekmek hiç eksik değil, her savaşçı için en az 2 günlük yetecek ekmek her gün taze olarak ulaştırılıyor. Mermi yağmurları, havan bombardımanı, kimi zaman da kendi yalnızlıklarında savaşçılar yıkıntıların arasında, tozun toprağın içinde, keleşleri kucağında bağdaş kurarak bir tas pilavın etrafında ekmeklerini kaşık yaparak yemeklerini yiyor. Evet, büyük olanaksızlıklar, tek tip yemek çeşidi, çay derecesinde kaynayan su şişeleri, fakat işte tam da bu sebepten Reqa’da destansı bir savaş yürütülüyor. Tüm olanaksızlıklara rağmen tek bir savaşçıdan açım, susuzum diye bir kelime duyamazsınız.

UMUDU YEŞERTİYORLAR

Reqa cephesinde savaş devam ederken, savaşçıların yürekten ve devrimci dayanışmalarına da tanık olmaya devam ediyoruz. Her gün şehitler ve yaralıların bulunduğu Reqa cephesinde, bir Kürdün bir Arap savaşçıya gözlerinde sevinç ile bir şişe suyu uzatması, Avrupa'nın birçok kentinden ve Kürdistan, Rojava’nın her yerinden onlarca savaşçının, kendilerine çok büyük zorluklarla ulaşan bir tas pilavın etrafında mermi yağmuru altında toplanıp yemek yemesine tanıklık ederken, yüreğimizdeki umut bir o kadar daha yeşeriyor ve Reqa tarihin defterinde büyük ceng destanıyla yerini alıyor.