Um Hoş sakinleri boyun eğmiyor

DAİŞ'in vahşetinden kurtulan Um Hoş’un Arap sakinleri, “Bu kez de Türkiye saldırmaya başladı. Ne yaparsa yapsın köyümüzü terk etmeyeceğiz” diyor.

Devrimci Güçler tarafından 29 Ağustos 2016'da başlatılan hamle kapsamında 30 Ağustos günü özgürleştirilen Um Hoş köyünde bugün yine Kürtler ve Araplar birlikte yaşıyor. Fakat özgürleşmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hemen her gün Türk devleti ve kendisini DAİŞ’e teslim eden çeteler tarafından bombalanıyor. Um Hoş köylüleri ise DAİŞ'e olduğu gibi Türk devleti ve çetelerine de boyun eğmeyeceklerini söylüyor.

Şehba Kantonu'nun geçmişte büyük acılar yaşamış ve bugün de Türk devleti ve çeteleri tarafından hedef alınan köylerinden biri de Arap ve Kürtlerin birlikte yaşadığı Um Hoş köyü. Ahraz ilçesine bağlı olan Um Hoş köyü, 10 Ağustos 2015’te kendilerini muhalif ve ÖSO olarak tanımlayan Liva Tevhid, Ehrar Şam, Cephet El Nusra, Sultan Murat, Nurettin Zenki vb. güçler eliyle DAİŞ'e teslim edilmiş.

Bölgedeki hemen tüm grupların 2013 yılında birleşerek Cephet El Ekrad ve Kürtlere saldırması sonucu Um Hoş köyündeki Kürtlerin büyük bir bölümü Efrîn'e sığınmış, kalan Kürtler de DAİŞ döneminde kaçmak zorunda kalmış. Fakat köylerinde kalan Um Hoşlu Araplar DAİŞ vahşetini birebir yaşamış. Devrimci Güçler tarafından 29 Ağustos 2016'da başlatılan hamle kapsamında 30 Ağustos günü özgürleştirilen Um Hoş köyünde bugün yine Kürtler ve Araplar birlikte yaşıyor. Şimdi de Türk ordusu ve bünyesindeki çetelerin saldırısı altında.

VAHŞETİ ANLATTILAR

Özgürleşmesinin 1. yıl dönümünde Um Hoş sokaklarını dolaşırken evlerinin önünde rastladığımız Um Hoşlu Araplar, DAİŞ vahşetini ve Türk devletinin saldırılarını anlattı.

Muhammed Abbar, DAİŞ'in elinde çok zulüm gördüklerini ifade ederek, “Erkeklere ayaklarına kadar elbise giyme ve sakal bırakma zorunluluğu getirdi. Kadınları tümden çarşafa büründürdü, hiçbir erkeğin onların yüzünü görmesine izin vermedi. Özgürlüğümüzü gasp ettiler. Eğer onların istediği şekilde davranmaz ve giyinmezsek bizi Esad’ın adamı ve ajanı olmakla suçluyorlardı. Böyle suçladıklarının da kafalarını kestiler” diye konuştu.

ŞİMDİ DE TÜRK DEVLETİ

Um Hoş’un Devrimci Güçler tarafından 30 Ağustos’ta DAİŞ’ten kurtarılması ardından yeniden özgürlüklerine kavuştuklarını belirten Muhammed Abbar, şöyle devam etti: “Durumumuz gayet iyi oldu. Yeniden özgürüz. DAİŞ bize sigara içmeyi bile yasaklamıştı. Kadınlar dışarı çıkabiliyor. Kadın hakkını alıyor, komünlerimiz var, bir hukukumuz var. Fakat şimdi de Türk devleti bize toplarla saldırıyor ama biz vatanımızı terk etmeyeceğiz. Değil topla, füzeyle uçakla bile vursa vatanımızdan vazgeçmeyeceğiz.”

HER ŞEYİMİ; İKİ OĞLUMU ALDI

Yine Um Hoşlu Arap halkından olan Ahmet Rislen de şunları söyledi: “DAİŞ buraya girdiğinde durumumuz bilindiği gibi çok kötü olmuştu. Devlet emlaklarını, elektrik ve suyun hepsini kendi mülkiyetlerine aldılar. Kuyulardan bile su çekebilmemiz için motor yoktu. Çünkü motorları bile bizden aldılar. DAİŞ, 2 yıl önce 2 oğlumu aldı ve halen durumlarının ne olduğunu bilmiyoruz. Um Hoş, DAİŞ’ten temizlendikten sonra durumumuz iyi oldu.”

TOPRAKLARIMIZI TERK ETMEYECEĞİZ

DAİŞ’ten özgürleştikten sonra da temel sorunlarının Türk devleti olduğuna, Um Hoş’a her gün bombaların düştüğüne dikkat çeken Ahmet Rislen, şöyle sürdürdü: “Türkiye her gün bomba atıyor. Yakınımızdaki evler hepsi bombalardan dolayı delik deşik oldu. Türkiye Um Hoş’u hep vuruyor, korkuyoruz ama yine milletimiz evlerinde kalıyor. Her gün Türk devletinin topları köyümüze düşüyor. Dün Um Hoş çevresine 30, bugün de 20 bomba düştü. Türk devletinin vuruşlarında birçok sivil halkın evi yıkıldı. Dün baraja bir sürü bomba düştü. Ama onlar ne yapsalar da biz topraklarımızda kalacağız.”