Çepni: 2020 ekolojik yıkım yılıydı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, 2020’de Türki ve Kuzey Kürdistan’da ekolojik yıkımın doruğa çıktığını söyledi. Çepni, aynı zamanda bir ekolojik yılı olduğunun da altını çizdi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, 2020’de Türki ve Kuzey Kürdistan’da ekolojik yıkımın doruğa çıktığını söyledi. Çepni, aynı zamanda bir ekolojik yılı olduğunun da altını çizdi.
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, iktidarın hem güvenlikçi politikaları hem de sermayeden yana olan tavrının ekolojik yıkım getirdiğini belirtti.
ANF’yle konuşan İzmir Milletvekili Çepni, “Türkiye’de ekolojik yıkım kendine özgü bir mesele değildir. Devletin hem siyasal krizi hem ekonomik krizi hem de güvenlikçi/savaşçı politikalarıyla ekolojik sistemin talan politikaları iç içe geçmiş durumdadır” dedi.
ORMANSIZLAŞTIRMANIN ETKİSİ
Kürdistan başta olmak üzere bu yıl da ormansızlaştırma politikasının izlendiğini hatırlatan Çepni, “2020 yoğun orman yangınlarıyla geçti. Ormanların yakılmasına gerekçe olarak güvenlikçi politikalar gösterildi. Türkiye cephesinde de rant politikaları sebebiyle ormanlar yakıldı ya da sermayeye peşkeş çekildi. Orman yangınları, içinde bulunduğumuz küresel iklim krizi, su krizi, ormansızlaştırma ve küresel salgın süreci ile doğrudan ilişkilidir. Türkiye ve dünyada küresel iklim krizinin en büyük nedenlerinden biri ormansızlaştırmadır” şeklinde konuştu.
MADEN SAHALARI VEHAMETİ
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın 2004’ten beri bir maden sahasına dönüştürüldüğüne dikkat çeken Çepni, şunları söyledi: “Dersim coğrafyası buna örnek olabilir. Munzur Vadisi’nin neredeyse tamamı maden sahası haline getirildi. Kaz Dağları çok sayıda şirketin işgali altında. Madenler, enerji ihtiyacı üzerinden tarif edilerek gerekçelendiriliyor. Madenler konusunda durum çok vahim. Geçtiğimiz günlerde bir maden yasası geçirilerek kolaylaştırıcı maddeler konuldu. Enerji şirketlerinin önündeki kırıntı kadar kalan engellerin bile kaldırıldığı, hızla talanın yolunun açıldığı bir yasa geçirildi. Yine çıkarma konusunda ısrarlı oldukları başka bir yasayı şu an görüşüyoruz. ‘Çevre Ajansının Kurulması Yasası’ adı altında bir taraftan depozito yönetimi, bir taraftan sıfır atık projesi gibi kulağa hoş gelen ama esas olarak içinde sermaye ve kardan başka hiçbir şey olmayan bir yasa tasarısı bu. Bir yandan talan sürerken bir yandan da bu talanı pervasızlaştıran yasal düzenlemeler var.”
HES-JES-RES PROJELERİ
HES, JES ve RES projelerinin eleştiren Çepni, yenilenebilir enerjinin başka yollarla da sağlanabileceğinin altını çizdi. Ege Bölgesi’nde HES, JES ve RES gibi projelerin, yenilebilir enerji tarifi içine sokulduğunu ama yenilenebilir enerji tarifinin önüne geçen projeler olduğunu kaydeden Çepni, “Biz de HDP olarak yenilenebilir enerjiyi savunuyoruz fakat kamucu bir mantıkla mı, yoksa kar mantığıyla mı yapılıp yapılmadığı kritik bir öneme sahip. Hasankeyf’te 12 bin yıllık bir tarihi sular altında bırakan şey HES’tir. Karadeniz derelerini zapt eden, onları yok eden, doğal afetlere neden olan HES’lerdir” dedi.
EKOLOJİK DİRENİŞ DE VARDI
Tüm bu talanlara karşın 2020’nin aynı zamanda ekolojik direnişin yılı olduğunu vurgulayan HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, ekolojik direnişlerin siyasal sonuçlarını da şu sözlerle aktardı: “Talanın olduğu hemen hemen her yerde direnişler gerçekleşti. İzmir, Karadeniz, Bursa, Dersim ve Kürdistan’ın belli yerlerinde bir dizi direniş gerçekleşti. Her direnişin karşısında polis ve jandarmanın saldırıları yaşandı. Kürt’e karşı geliştirilen saldırılar her yerde vatan, millet adı altında kamufle edilebilirken; milliyetçilik üzerinden siyaset yürütülen Karadeniz’de de polis ve jandarma saldırısı oldu. Bu da aslında kral çıplak gerçeğini açığa çıkardı. Ekolojik direnişler siyasal sonuçlar da yaratmış oldu. Henüz bu direnişleri birleştirme, ortaklaştırma düzeyine gelmiş değiliz ama 2020 yılı bu anlamda önemli verilerini bize sunmuş oldu. Talanın boyutu çok büyük, telafisi çok mümkün olmayan düzeyde bir yıkım yaşıyoruz ama bunun karşısında ekolojik bilincin geliştiği, siyasetinin öne çıktığı, ciddi işlerin yapıldığı bir süreç oldu. Partimizin paradigmasının da ekolojik bir paradigma olması büyük avantaj.”