AKP’nin Fransa’daki 'sol makyajlı' militanları devrede

AKP’nin Fransa’daki 'sol makyajlı' militanları devrede

Taksim direnişine karşı uygulanan sert politikalar Avrupa’da da yoğun eleştirilerin hedefi olurken, tepkileri dindirmek için AKP’nin ‘solculuk oynayan’ militanları devreye girdi. Fransa’da iktidardaki Sosyalist Parti (PS)’nin Taksim direnişine yönelik polis şiddetini kınamasına karşı AKP yandaşı Türk seçilmişlerden tehdit gibi uyarılar geldi.

Kürt, Alevi, Ermeni ve Yahudi düşmanlığı ile eğitilmiş çevrelerin kendi içerisinde siyaset yapmalarına göz yuman PS’nin bu kesimlere verdiği cevap ise "Rojbaş" (Günaydın, yeni mi anladın?) dedirtiyor.

Taksim direnişi ile özellikle Avrupa’dan yoğun eleştiriler alan AKP hükümetinin imdadına, sol partilere yerleştirdiği yandaşları koşuyor. AKP yandaşı ve Türk milliyetçi söylemleriyle daha önceleri de eleştirilerin hedefi olan Strasbourg Belediye Meclisi Sosyalist Parti (PS)’li üyesi Şaban Kiper, AKP hükümetini eleştiren partisi PS’yi  “Türk oylarını kaybetmekle”  tehdit etti. Kiper ile beraber Strasbourg ve çevresinin de yer aldığı Doğu Fransa’dan Türk kökenli 12 yerel seçilmiş, PS’nin Taksim’le dayanışma amacıyla Perşembe günü Strasbourg’da yapılan eyleme destek vermesine karşı çıktılar. PS’den Strasbourg Belediye Başkanı ve senatör olan Roland Ries’e yazılan bildiride, Strasbourg’da yaşayan ve AKP’ye yakınlık hisseden kitlelerin incitildiği iddia edildi.

ALEVİ MECLİS ÜYESİNİ HEDEF GÖSTERDİLER

AKP’nin Strasbourg temsilcisi gibi çalışan, nereden ve nasıl ‘sosyalist’ olduğu bilinmeyen Şaban Kiper, Strasbourg Belediye Meclisi’nin Alevi inancından kadın üyesi Mine Günbay’ı da, Gezi Parkı direnişçilerine destek amacıyla düzenlenen bir eyleme katılmasından ötürü hedef gösterdi. Kiper, Günbay’ın Taksim’e destek eylemlerine katılarak, “Strasbourg’ta faaliyet gösteren bazı Türk derneklerini ve üyelerini incittiğini” de iddia etti. Dernieres Nouvelles d’Alsace (DNA) gazetesinde yayınlanan bildiride ise, Strasbourg Belediye Başkanı Roland Ries’in ‘aklı-selim’ davranması ve Mine Günbay’a özür diletmesi isteniyor.  

AKP’nin ‘Avrupa versiyonu solcularının’ hedef gösterdikleri Mine Günbay, kendisinin diğer birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı geldiğini ve bu tavrının değişmeyeceğini söyledi.

TÜRK SEÇMENLERİN OYLARI İLE TEHDİT ETTİLER

Şaban Kiper ve sol makyajlı Türk-İslam sentezcisi seçilmişler,  Türk Başbakanı Erdoğan’ı ‘barış adamı’ olarak gösterdikleri bildirilerinde, Roland Ries ve PS’yi Türk seçmenlerin oyları ile tehdit etmekten de geri durmadılar. Bir AKP militanı edasıyla kaleme alınan bildiride, “Strasbourg’da azımsanmayacak oranda Türk seçmen kitlesinin AKP’ye yakınlık hissettiği” vurgusu yapılarak, açıkça seçim şantajı yapılıyor. Aslında bu bildiri ile, 2014 yılında yapılacak yerel seçimler için zaten zor durumda olan PS’ye baskı yaparak, hem Fransa’da AKP’ye yönelik eleştirileri durdurmak hem de yakın dönemde hazırlanacak aday listelerine daha fazla AKP yandaşını koyma hesapları yapılıyor.

Daha önceleri AKP’ye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği açık destekle bilinen ve AKP’li Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği anlaşması dahi imzalayan Roland Ries’in son dönemlerde sosyolog Pınar Selek’e verdiği desteğin de, AKP’liler ve Türk milliyetçilerini rahatsız ettiği  konuşuluyordu.

PS İL SEKRETERİ: “KİMSEYİ ZORLA TUTMUYORUZ”

AKP patentli Türk seçilmişlerin bildirisine birçok kesimden tepkiler geldi. Şaban Kiper’in de üyei olduğu Sosyalist Parti Bas-Rhin İl Federasyonu Sekreteri Mathieu Cahn  tarafından yapılan açıklamada, ‘partilerinin duruşu gereği’ Taksim direnişçilerine destek olacakları mesajı verildi. Cahn’ın Facebook hesabı üzerinden yaptığı açıklamasında, “ne PS’nin ne de meclis üyesi Mine Günbay’ın özür dilemek zorunda olmadığı” vurgulanırken, Şaban Kiper ve diğer Türk seçilmişler sert bir biçimde eleştirildi.

Mathieu Cahn, “Asıl özür dilemesi gerekenler  partimizin kararlarının üstüne oturarak, prensipleri ile alay edenler ve ellerindeki tek argümanı  ‘en düşük kalitedeki seçim endeksli cemaatçilik’ olanlardır. Ve eğer PS’nin yerel ve ulusal düzeyde aldığı duruşunu beğenmiyorlarsa da, onları tutan kimse yok...” dedi. Cahn, Şaban Kiper ve arkadaşlarının PS’de olmalarının kendileri için ‘olmazsa olmaz’ olmadığı mesajını verdi.

SOSYALİST PARTİ, TÜRKÇÜ ÜYELERİNİ YENİ Mİ KEŞFETTİ?

Aslında, Şaban Kiper benzeri AKP’li ve hatta MHP’lilerin Avrupa’nın bir çok ülkesinde olduğu gibi Fransa’da da sol partiler içinde yer alması ve bir çoğunun da yerel yönetimlere seçilmiş olması yeni bir gerçeklik değil. Dolayısıyla da, PS yöneticilerinin meseleyi yeni kavrıyormuş gibi şaşırmaları da pek inandırıcı gelmiyor.

Zira, Fransa’da en son 2008 yılında yapılan belediye seçimlerinde 40’ı aşkın Türkiye kökenli siyasetçi belediye meclislerine girmeye hak kazandı. Çoğunluğu PS ve Avrupa Ekoloji gibi sol partilerden olan bu seçilmişlerin bir kısmı da Türk milliyetçisi ya da  Türk-İslam sentezine olan hayranlıkları ile bilinen kişiler.

OY KAYGISIYLA MİLLİYETÇİLERE GÖZ YUMULUYOR

Fransa’da genellikle katılımın çok düşük olduğu yerel seçimlerde oy telaşına kapılan siyasi partiler (özellikle de PS), bir çok bölgede AKP, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve hatta Ülkücü derneklere dahi göz kırpmaktan geri kalmıyorlar. “Türkiye kökenlileri temsil ediyoruz” havasına giren ve sanki tüm Türkiyelilerin seçimlerde oy kullanma hakkı varmış gibi bir hava yaratan Türkçü-İslamcı kesimler, Türk kökenlilerin varlığını seçimlerde kendi adaylarını gösterebilmek için kullanıyorlar.

Seçim endeksli bu işbirlikleri sol ideolojiye gönül vermiş birçok Fransız parti üyesi tarafından eleştirilse de, yönetimler tarafından genellikle ‘farklı kesimlerin temsiliyeti’ argümanıyla hoş gösterilmeye çalışılıyor. Bunun neticesinde ise aslında sağcı-milliyetçi ve hatta radikal İslamcı kesimler sol partilerde rahatlıkla siyaset yapabiliyor. Kendilerine rehber olarak Türkiye’deki Alevi, Kürt, Yahudi, Ermeni karşıtı siyasi eğilimleri alan bu siyasetçiler de, Şaban Kiper örneğinde olduğu gibi, er ya da geç sıkıştıkları noktada gerçek amaçlarını deşifre etmek zorunda kalıyorlar.

‘DİYALOG VE TOLERANS’ SÖYLEMİYLE İNKARCI SİYASETE GEÇİŞ

Genellikle Türkiye karşıtı politikaları nedeniyle sağ partilerde fazla yer bulamayan ve ya tercih etmeyen bu kesimler, yabancılara karşı daha ılımlı tavır içinde olan sol partileri hedef seçiyorlar. ‘Demokrasi’, ‘tolerans’, ‘kardeşlik’, ‘entegrasyon’, ‘dinlerarası diyalog’ vs. gibi Avrupalılara hoş gelen söylemleri kullanmak suretiyle siyasi partilere giren bu kişiler, Avrupalı sol partilerin var olan Türkiyeli seçmen kitlelerini görmezden gelemeyecekleri bilinci ile hareket ediyorlar.  amaç-icraatları da aslında çok basit ve öyle Avrupalıların göremeyeceği kadar da gizli değil : Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenlilerin siyasi partilere üye olmalarını ve Türkiye’nin dış politikasına uygun bir biçimde çalışmalarını sağlamak, özellikle seçilmişler nezdinde Türkiye ile alakalı gelişmeler üzerine politik destek mesajları vermelerini sağlamak, Türk devletinin göze çarpan hatalarını örtbas etmek ve bunun yapılamadığı noktada ise, tıpkı Şaban Kiper ve AKP’li yoldaşlarının yaptığı gibi Türk kökenli seçmenlerin oyları ile tehdit etmek.

ŞABAN KİPER’İN İLK MARİFETİ DEĞİL

2008 yılında PS’nin Strasbourg belediye meclisi listesinden seçilen Şaban Kiper’in ilk icraatı da bu değil. 2011 yılında kentte yapılan 15 Şubat protesto yürüyüşüne katılan Kürtlere “terörist örgüt yandaşı” diyen Kiper, Kürtlerin demokratik gösteri hakkına olan tepkisini saklamamıştı. Başta Strasbourg olmak üzere Fransa’da yaşayan Kürtlerin tepkisine neden olan Kiper’e partisi PS’den herhangi bir tepki gelmemişti.

Şaban Kiper’in ismi 2009 yılında da Strasbourg Jean Monnet Lisesi müdür yardımcısı ile yaşadığı bir sorun ile gündeme gelmişti. Kiper, Türk kökenli bir öğrenci velisinden şiddet gören müdür yardımcısını belediye meclis üyesi sıfatı ile ziyaret  etmiş ve polise yaptığı şikayetinden vazgeçmesini istemişti. Olayın ortaya çıkmasınnın ardından Strasbourg Belediye Başkanı Roland Ries Jean Monnet Lisesi yönetiminden özür dilemiş ve Şaban Kiper’in ‘seçilmişlik görevini kötüye kullandığını’ itiraf etmek zorunda kalmıştı.

Ancak yine oy kaygısıyla PS çatısı altında kalmaya devam eden Kiper’in, özellikle Kayseri ve Strasbourg belediyeleri arasında 2011 yılında imzalanan işbirliği anlaşmasında ön ayak olduğu da biliniyor. DNA gazetesi editörlerinden Denis Tricard 2009 yılında kaleme aldığı bir yazısında, bu işbirliği anlaşmasının da oy hesabı ile yapıldığı duyumlarından bahsetmiş ve Strasbourg’ta yoğun olarak yaşayan Kürt ve Türk Alevilerin tepkisini çektiğini kaydetmişti. Tricard yazısında, ticari ilişkilerin de birbirine tümüyle zıt anlayıştaki bu iki kenti bir araya getirmede rol oynadığını yazmıştı.