İran seçime kilitlendi

İran seçime kilitlendi

İran’da cumhurbaşkanlığı seçimleri için 70 filtreden geçen adaylardan geriye kalanlar 14 Haziran’da sandıklardan çıkacak oyları bekleyecek. Bir muhafazakâr, bir de “ılımlı” olarak ifade edilen iki adayın çekilmesi ardından yarışı 6 aday sürdürüyor. Muhafazakarlar bu seçimlerde de, sokakların hareketlenmesinden endişe ediyor.

İran devrim liderini seçmekle görevli olan Uzmanlar Meclisi’nden Ahmed Hatemi, 7 Haziran Cuma namazı sırasında bir halk ayaklanmasından duyduğu endişeyi gizlemedi.  Hatemi, “14 Haziran’da seçilmeyen adaylar yasayı kabul etmeli (…) Eğer itirazları varsa, 2009’daki ayaklanma felaketini bir daha yaşamamak için yasaya göre sunmalılar. 2009 ayaklanması yasaya itaatsizlikle başladı” dedi.  Hatemi, “Ayaklanma sorunu ve ayaklanmacılar bu ulusun eski bir yarasıdır, ayaklanmacılar bu ulusun başkentini yaktılar” diye ekledi.

2009 seçimlerinde Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad tartışmalı bir şekilde tekrar seçilmesi ardından yaşanan protesto gösterilerinde en az 30 kişi hayatını kaybetmişti.  2009 seçimlerine katılan “reformcu” adaylardan Mir Hüseyin Musavi ile Mehdi Karrubi hâlâ evlerinde göz hapsinde tutuluyor.

TEPEDE KRİZ VAR

İran’da rejimin kendi içinde yaşadığı kriz ve hoşgörüsüzlük, cumhurbaşkanlığı adaylarının seçilmesinde kendisini açık bir şekilde hissettirdi. Eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani ile mevcut Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın adayı İsfendiyar Rahim Maşai’nin Anayasayı Koruma Konseyi tarafından elenmesi bu duruma işaret ediyor. Analistlere göre bunların elenmesi, devletin zirvesindeki sert bölünmeye işaret ediyor.

Rafsancani, “molla rejimi” olarak muhaliflerin adlandırdığı sistemin kurulmasından bu yana rol oynuyor. 34 yıl boyunca rejimin önemli figürlerinden biri oldu.  Bir bakıma “rejimin ekseni” olarak da adlandırılıyor. Dini lider Humeyni, döneminde rejimin iki numaralı ismiydi ve Ali Hamaney’den daha önemli bir konumdaydı. Humeyni’nin ölümü ardından, Ali Hamaney’in Dini Lider koltuğuna oturması için katkıda bulunan Rafsancani, Hamaney tarafından Uzmanlar Meclisi’ne atandı. Bu nedenle Rafsancani’nin elenmesi, rejimin de bir fiyaskosu ve güvenirliliğini yitirmesi olarak değerlendiriliyor.  Aynı zamanda en yakın çevre arasındaki anlaşmazlıkları da gün yüzüne çıkarıyor.

Seçim kampanyası sırasında yarışan 8 adaydan, 2’si kendilerini geri çekti. Muhafazakar olarak sınıflandırılan Gulan Ali Hadad Adel, başka bir muhafazakar adar lehine geri çekilirken, Muhammed Rıza Arif de, “ılımlı” ve “reformcu” olarak tanıtılan Hasan Rohani lehine yarışmadan çekildi.  10 Haziran günü yazılı bir açıklama yapan Arif, reformcu hareketin lideri Muhammed Hatemi’nin talebi üzerine, “yarışmada kalmasının hareketin yararına olmadığı” için geri çekildiğini bildirdi.

ALTI ADAY KALDI

Geriye dört “muhafazakar” ve iki “ılımlı” aday kalıyor.  Hasan Rohani, eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşemi Rafsancani ve Muhammed Hatemi tarafından da destekleniyor. Ilımlı ve reformcuları bünyesinde toplayan Danışma Konseyi, Hasan Rohani’nin kendi adayları olduğunu açıkladı.

7 Haziran günü yapılan son televizyon tartışmasında adayların nükleer program konusundaki görüşleri İranlı yetkililer arasındaki ayrılıkları da bir kez daha gösterdi. Dini lider Ali Hamaney’e yakın olan cumhurbaşkanı adayı Ali Ekber Velayeti, aynı cephedeki rakibi ve Hamaney’in temsilcisi nükleer müzakereci Said Celili’yi eleştirdi. Velayeti, İran nükleer ekibinin başarısızlığını eleştirdi. Oysa bugüne kadar İranlı yetkililer alışıldık bir şekilde sorumluluğu Batılı güçlere yüklüyordu.  Beş saat süren tartışmalarda eski Dışişleri Bakanı Velayeti, Said Celili yönetimindeki müzakerelerin İran’a karşı daha fazla sert yaptırımları getirdiği tepkisinde bullundu.

YOKSULLUK ARTTI

Cumhurbaşkanlığı seçimleri, ülkedeki yaşam koşullarının giderek zorlaştığı bir dönemde gerçekleşiyor. Uluslar arası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) geçen hafta yayınladığı bir raporda,  İran’da uluslar arası yaptırımlardan kaynaklı ekonomik krizin sonucu olarak yoksulluğun arttığını belirtirken, işçi haklarında gerileme yaşanabileceği endişesini dile getirdi.  Raporda, “Ekonomik ve sosyal durum, işsizliğin yükselmesi, benzeri görülmemiş bir düzeye ulaşan enflasyonla birlikte aşamalı olarak kötüleşti” denildi. Resmi rakamlara göre enflasyon yüzde 31’e çıkarken, gıda ürünlerindeki fiyat artışı yüzde 50’yi geçti.

FIDH, insanların birçoğunun artık bir çok işte çalışmak zorunda kaldığını zira asgari ücretin (135 dolar) enflasyonu karşı bir denge oluşturmaya yetmediğini belirtti.

HALKIN YÜZDE 50’Sİ YOKSUL

“Güvenilir yerel kaynaklara” dayanarak hazırlanan raporda, 75 milyon kişinin yaşadığı İran’da halkın yüzde 50’den fazlası yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Hem şehirlerde hem de kırsal alanda alım gücü, Mahmud Ahmedinecad’ın sekiz yıllık iktidarı döneminde yüzde 70’den fazla düştü.

ABD ve AB ülkelerinin 2012 başından bu yana dayattığı yaptırımlardan kaynaklı ekonomik krizde rağmen, işsizlik resmiyete göre yüzde 12,2’de duruyor. Ancak gerçek rakamın çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Batının yaptırımları özellikle İran’ın petrol, bankacılık ve sigorta sektörlerini hedef alıyor.  Bu yaptırımlardan kaynaklı olarak İran petrol gelirleri yarıya düştü.

FIDH, yoksulluğun artması ve yine bağımsız sendikaların da olmayışı ile birlikte “işçilerin kendi haklarını savunacak yasal olanaklardan yoksun kaldığını” belirtti.  FIDH çok sayıda sendika yöneticisinin tutuklanmasına da tepki göstererek serbest bırakılmalarını istedi.