İsveç'e bir saldırı an meselesi

İsveç Güvenlik Polisi (Säpo) Müsteşarı Anders Thornberg, Irak ve Suriye'den geri dönen cihatçıların ülke güvenliğine yönelik potansiyel bir tehdit oluşturduklarını söyledi.

Thornberg, "Her an Paris ve Danimarka’da olduğu gibi  İsveç’e yönelik bir terör saldırısı olabilir" dedi.

İsveç’in başkenti Stockholm’de, gençlerin DAİŞ çetelerine katılmalarının engellenmesi için alınması gereken önlemler, çetelere katıldıktan sonra İsveç’e geri dönenlere yaklaşımın nasıl olması gerektiği hakkında bir panel düzenlendi.

Olof Palme Merkezi eski Başkanı ve 2006-2012 yıllarında Avrupa Konseyi’nin İnsan Hakları Komiserliği görevini yürüten Thomas Hammarberg’nin yönettiği, İsveç Güvenlik Polisi  Müsteşarı Anders Thornberg ve Hükümetin şiddete başvuran aşırı gruplara karşı alınacak önlemleri belirlemek amacıyla görevlendirdiği temsilcisi, Sosyal Demokrat İşçi Partisi eski lideri Mona Sahlin’in konuşmacı olarak katıldıkları panelde, DAİŞ çetelerine katılan Müslüman gençlerin yanı sıra rejim güçleri saflarında savaşmak için Ukrayna’ya giden ırkçı ve Nazilerin durumları da ele alındı.

ABD’DEKİ KONFERANSLARDA ABD’YE ELEŞTİRİLER

Anders Thornberg, ABD’de konuya ilişkin yapılan toplantılara değinerek, değişik ülkelerin dışişleri bakanları ve istihbarat teşkilatları şeflerinin katıldıkları ilk toplantıda şiddet uygulayan terör örgütlerine katılımların, ABD Başkanı Barack Obama ve Dışişleri Bakanı Kerry’nin de katıldıkları büyük toplantıda ise terör örgütlerine karşı terör saldırılarının engellenmesi için devletlerin işbirliği yapması, gençlerin terör örgütleri saflarına  katılmalarının engellenmesi için önleyici çalışmalar yapılması üzerinde anlaşmaya varıldığını açıkladı.

ABD'deki toplantılara katılan Sahlin, Hammarberg’nin ABD rejiminin teröre karşı bir konferansa ev sahipliği yapmasının katılan ülkeleri rahatsız edip etmediği sorusunu “Hayır, rahatsız etmedi. Söz alan delegelerin pek çoğu ABD’nin terörizme karşı mücadelesine övgü düzmediler. Eleştiride bulundular. Ama katılımcıların tamamına yakını aşırı grupların şiddetlerinin engellenmesi için işbirliğinin önemi üzerinde durdular. Terör ve şiddet sadece yıkım getirmekle kalmıyor, aynı zamanda bir suskunluğun oluşmasına da yol açıyor. Ya da suskunluğun oluşması riskini getiriyor. Kürtler ve Filistinlilerin koşullarının düzeltilmesi için zamanında devreye girmeyen ABD’ye karşı kızgınlık vardı” diyerek yanıtladı. 

'İSVEÇ’E YÖNELİK TERÖR TEHDİDİ ARTIYOR'

Thornberg ise, İsveç’e yönelik terör tehditinin giderek artmakta olduğuna dikkat çekerek, Irak ve Suriye gibi ülkelerde savaştıktan sonra İsveç’e dönen cihatçıların ülke güvenliği için tehdit oluşturabileceklerini söyledi. Savaş uzadıkça DAİŞ ve diğer aşırı İslamcı çetelerin saflarına katıan gençlerin de artmakta olduğunu dile getiren Thornberg, "Her an Paris ve Danimarka’da olduğu gibi  İsveç’e yönelik bir terör saldırısı olabilir" dedi.

300 civarında cihatçının Irak ve Suriye’ye, 30 civarında ırkçının Ukrayna’ya savaşmak için gittiklerini, cihatçılardan 32’sinin, ırkçılardan da birinin çatışmalarda yaşamını yitirdiğini belirten Thornberg, 85 cihatcının İsveç’e geri döndüğünü açıkladı. 

Thornberg, daha önce 10 yıl içinde 50 kişi savaşmak için Afganistan, Yemen, Pakistan, Somali’ye gitmişken, sadece son 2,5-3 yıl içinde 300 civarında gencin Irak ve Suriye’ye gitmesinin ve hala gidişlerin devam etmesinin kendilerini kaygılandırdığını söyledi. 

DAİŞ’A KATILIMIN ENGELLENMESİ İÇİN ÖNLEMLER

Mona Sahlin ve Anders Thornberg, gençlerin önemli bir kesiminin arkadaşlarından, diğer önemli bir bölümünün de internette yapılan propagandalardan etkilenerek Irak ve Suriye’ye gittiklerini tespit ettiklerini ifade etti.. 

Gençlerden bazılarının siyasi ve dini inançlarından dolayı, diğer bir kesiminin de ayrımcılığa uğradıkları için cihatçıların saflarına katıldıklarını belirten Sahlin, katılımların engellenmesi için özellikle yerel yöneticilere ve belediyelere önemli görevler düştüğünü dile getirdi. Gençlerden bir kısımının gerçekten cennete gideceklerine inandırıldıkları için cihatçıların saflarına katıldıklarını belirten Sahlin, gençlere gerçekleri anlatma görevinin din insanlarına ve özellikle de camilerde görev yapan imamlara düştüğüne vurgu yaptı. 

Gençlerin cihatçıların saflarına katılmasını engellemek için devlet, belediyeler, sivil toplum örgütlerinin sıkı bir işbirliğine gitmelerinin önemine işaret eden Sahlin, bazı belediyelerin geri dönen cihatçılara iş ve bazı olanaklar tanımaları girişimlerine sert eleştiriler yöneltti. Irak ve Suriye’ye savaşmak için gidenlerin tecavüz ve cinayet gibi korkunç suçları gerçekleştirebilmiş olabileceklerini söyleyen Sahlin, “Nasıl isveç’te tecavüz yapan, topluma kazandırma gerekçesiyle iş verilmiyor ve cezasını çekmesi için cezaevine atılıyorsa, aynı tutum Irak ve Suriye’de suç işleyenler için de geçerli olmalıdır” dedi.