Türkiye-Mısır ilişkileri - I

AKP iktidarı, 2013’ten itibaren ilişkilerinin bozulduğu Mısır’ın pozisyonunda herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen yeniden diplomatik ilişkiye başladı. İlişkiler neden bozuldu, niye düzeldi?

TÜRKİYE-MISIR

‘Arap Baharı’yla birlikte Hüsnü Mübarek’in devrilmesi sonrası yönetimi alan Müslüman Kardeşler’in Mısır’daki iktidarı çok uzun sürmedi. Sisi’nin darbesi sonrası Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler bozuldu. AKP iktidarı ve Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslüman Kardeşler desteğini iç siyasete de uzun süre kullandı, asla Abdülfettah Es-Sisi ile görüşmeyeceğini söyledi, hatta muhalefeti ‘Sisici’ diye suçladı. Erdoğan ve AKP, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Sisi’yi Türkiye’de ağırladı. Peki bu ilişkiler nasıl bozulmuştu, Erdoğan ve AKP Mısır’a karşı nasıl bir tavır takınmıştı? Mısır’la birlikte bölgesel siyaseti nasıl şekillenmişti? Mısır ile Türkiye arasında ilişkilerin nasıl bozulduğunu ve günümüze kadar nasıl değiştiğini ele alacağımız dosyanın ilk bölümünde tarihsel arka plana bakacağız.

MÜBAREK’İN DEVRİLİŞİ: “EY MISIR, EY DÜNYANIN ANNESİ”

Tunus’ta 2010’da başlayan ‘Arap Baharı’, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine dalga dalga yayılırken Şubat 2011’de, Mısır’da da Hüsnü Mübarek’in 29 yıllık iktidarının sonunu getirdi. Bu son, Mısır’da Müslüman Kardeşler’in Özgürlük ve Adalet Partisi için de iktidarın başlangıcıydı. Mübarek’in devrilmesinin ardından Müslüman Kardeşler Lideri Muhammed Mursi, Haziran 2012’de Cumhurbaşkanı oldu. Mursi seçildikten hemen sonra 30 Eylül’de Ankara’da düzenlenen AKP kongresine katıldı ve burada yaptığı konuşmayla Türk hükümetine sürece verdiği destek için teşekkür etti. Ardından o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan beraberindeki 10 bakan ve 350 iş insanıyla Mısır’ın başkenti Kahire’ye gitti. Kahire’de bir konuşma yapan Erdoğan, burada hem Filistin meselesinden hem de savaşın henüz birkaç yıl önce başladığı Suriye’den bahsetti. Müslüman Kardeşler’e desteğini ve yeni yönetimi sahiplenmesini Arapça olarak “Ey Mısır, ey dünyanın annesi, kaldır başını. Sen Mısırlısın” şeklinde ifade etti. Erdoğan, o dönem hayalini kurduğu İslam coğrafyasındaki liderlik misyonunu anımsatan şu sözleri de yine bu konuşmasında yaptı: “Filistinli başını öne eğmedi, eğmeyecek, Lübnanlı başını öne eğmedi, eğmeyecek, Iraklı, Afganistanlı, Suriyeli kardeşim başını öne eğmedi, eğmeyecek. Çünkü biz bu coğrafyanın insanları inanıyoruz, öyleyse üstünüz.”

DARBE SONRASI KOPAN İLİŞKİLER

Erdoğan’ın kutlu ittifakı çok sürmedi. Mursi iktidara gelmesinden yaklaşık bir yıl sonra 3 Temmuz 2013’te gerçekleşen askeri darbeyle devrildi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Es-Sisi yönetime el koyarken Türkiye’nin darbeye verdiği tepki iki ülke arasındaki gerginliği tırmandırdı. İlişkilerin bozulmasından kısa süre sonra Kasım 2013’te Mısır, Türkiye Büyükelçisi’ni ‘istenmeyen kişi’ ilan etti. Bu hamle sonrası Ankara ve Kahire arasındaki ilişkiler maslahatgüzar seviyesine indi. İki devlet arasındaki ilişkiler, uzun yıllar düzelmeyecek şekilde koptu. Sisi darbeden sonra 2014’te katılımı son derece düşük bir seçimle bu defa seçilerek cumhurbaşkanı oldu ve iktidarını daha da sağlamlaştırdı. Mısır’da Müslüman Kardeşler’e olan baskılar arttı ve birçok yönetici Türkiye’ye yerleşti. Bu durum, Sisi’nin Türkiye’ye daha fazla tepki vermesine de zemin hazırladı.

ARAP DÜNYASI İLE SORUN YAŞANDI

Türkiye’nin bu dönem Sisi’ye yaptığı eleştiriler ve aldığı tavır sadece Mısır ile değil, Arap coğrafyası ile de arasının bozulmasına sebep oldu. Mısır’ın yeni yönetiminin en büyük destekçileri olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Ankara’nın bu tavrına tepki göstermesi, Türkiye açısından bölgesel ilişkilerde de olumsuz sonuçlar doğurdu.

Mısır’ın Türkiye Büyükelçisi’ni istenmeyen kişi ilan etmesine karşılık Türkiye, yüksek seviyede bir rest çekemedi. Türkiye ile Mısır arasında ticaret, yatırımlar da riske girecekti. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Kasım 2013’teki Bahreyn ziyaretinde bir basın açıklaması düzenleyerek orada Mısır hakkında, “Mısır’daki askeri darbeyle ilgili olarak sesimizi yükselttiğimiz zaman amacımız Mısır’ın iç işlerine karışmak değildi. Biz Mısır’da hiç kimseyi, hiçbir grubu desteklemedik. Mısır konusundaki tutumumuz, Mısır halkının tercihlerine olan saygımızın göstergesiydi” dedi.

RABİA İŞARETİ, İÇERİDE BAŞARI GETİRDİ

Erdoğan, müttefiki olduğu Müslüman Kardeşler’in kaybından dolayı bölgesel planlarını istediği gibi götüremese de bu kayıp ona içeride kazanımlar getirdi. Mısır’da darbe olduğu sırada Türkiye’de Gezi eylemleri vardı, Erdoğan’ın muhalefeti bastırmaya çalıştığı bu yıllarda AKP’nin simgesi olan ‘Rabia’ işareti de doğdu. Mısır’da Sisi’nin darbesine karşı oturma eylemi yapan Müslüman Kardeşler’in kullandığı bu işaret, Arapçada “dördüncü, dört” anlamına gelen “Rabia” kelimesini simgeliyor. Darbe karşıtlarının Rabiatul Adeviyye Meydanı’ndan esinlenerek kullanmaya başladığı Rabia işareti, Sisi karşıtlarının yanı sıra Erdoğan’ın da simgesi haline geldi. Erdoğan bu işareti “Tek devlet, tek bayrak, tek vatan, tek millet” şeklinde formüle ederek tek adam iktidarına giden yolun taşlarını da döşedi. AKP, dış politikayı iç siyasetin ana gündemi yapan bir stratejiyi yıllar içinde şekillendirdi. Bölgesel güç değişimlerinde her ne kadar çeşitli kayıplar yaşasa da bu kayıpları içeride farklı şekilde egemenlik alanı olarak kullanmayı da başardı. 

Sonraki bölüm: Mısır ile ilişkilerin kopması sürecinde yaşananlar…