Çıldır: Tepkisizlik ırkçılığın artmasına yol açıyor

İHD Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyesi Meral Çıldır, Türkiye’de ırkçılığın artmasına resmi ideoloji kadar, cezasızlık ve tepkisizliğin de yol açtığını söyledi.

Konya’da Kürt bir ailenin katledilmesi, Ankara Altındağ’da savaştan kaçan Suriyelilere saldırılması, insanların linç edilmesi, orman yangınlarında yol kesilerek kimlik sorulması… Türkiye’de ırkçı saldırılar giderek yaygınlaşıyor; bir kesimden diğerine evrilerek kendinden olmayan herkese yöneliyor. Konya’dan Ankara Altındağ’a kadar, tehlikeli bir hal alan bu gidişatı ANF’ye değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon üyesi Meral Çıldır, Türkiye’de ırkçılığın artmasına resmi ideoloji kadar cezasızlık ve tepkisizliğin de yol açtığını vurguladı.

‘GÖZLE GÖRÜNEN IRKÇILIK GÖRMEZDEN GELİNİYOR’

Türkiye’deki ırkçı saldırıların ne Konya ne de Altındağ ile başladığını belirten Çıldır, çok uzun zamandır gözle görünen bir ırkçılık ve ayrımcılığın söz konusu olduğunu vurguladı. Özellikle Kürtlere yönelik bu saldırıların yoğunlaştığına dikkat çeken Çıldır, Sakarya, İstanbul ve Kaş’ta insanların Kürtçe konuştuğu için katledildiğini, mevsimlik tarım işçilerinin sürekli bu ırkçılık ve ayrımcılığa maruz kaldığını hatırlattı. Saldırıların özellikle kendini muhalif olarak tanımlayanlar tarafından görülmediğini dile getiren Çıldır, görülmediği ve yeterince ses çıkartılmadığı için de değişik illerde yaşanan ırkçı cinayetlerin, Konya’da Kürt bir ailenin katledilmesiyle sonuçlandığına işaret etti. Bu saldırının üstünün hem iktidar hem de ana muhalefet tarafından ortaya atılan “husumet”, “iki aile arasında kavga” gibi gerekçelerle kapatılmak istendiğini hatırlatan Çıldır, sorunun adını koymak yerine yapılan bu açıklamaların bu tür saldırıları normalleştirdiğine dikkat çekti.

‘GELEN PARALAR GÖÇMENLERE HARCANMADI’

Suriyelilere yönelik ırkçı saldırıların da yeni olmadığını ama daha önce görülmediği ve yine tepki gösterilmediği için daha büyüğünün Ankara Altındağ’da yaşandığını belirten Çıldır, esas sorunun bu saldırılara karşı süregelen tepkisizlik ve olağanlaştırma durumu olduğunu kaydetti. İktidarın göçmenlere yönelik ciddi bir politikası olmamasının bu saldırılara zemin hazırladığını belirten Çıldır, iktidarın bu konuda hiçbir zaman şeffaf davranmadığını vurguladı. İktidarın savaştan kaçan Suriyelileri destekliyormuş gibi bir algı yarattığına işaret eden Çıldır, halbuki göçmenler için Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nden gelen büyük paralar olduğuna dikkat çekti. Çıldır şöyle konuştu: “Ama bu paralar göçmenlere harcanmadığı gibi, Türkiye’de göçmenlere ‘misafir’ diye ne olduğu belirsiz bir statü verildi. İnsanlar gelenlerin misafir olduğunu ve savaş bittiğinde gideceklerini sanıp önce sustular. Daha sonra öyle olmadığı ortaya çıktığında, bir de üzerine ekonomik kriz koşulları eklenince, sanki mülteci ve göçmenler büyük bir destek alıyormuş algısı yaratılarak, suçluymuşlar gibi onlara yüklenildi. Halbuki onlar için gelen paralar onlar için harcanmıyor. Tam tersi hepsi çok az paralarla, kayıt dışı çalıştırılıyorlar.”

‘CHP’Lİ ÖZCAN TEPKİ YERİNE DESTEK ALDI’

Özellikle ana muhalefetin söylemlerinin de bu ırkçılığı körüklediğine işaret eden Çıldır, CHP Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın, “Yabancı uyruklu kişilerin su faturasına ve katı atık vergisine 10 kat zam yapacağım” açıklamasını hatırlatarak, ne kendi partisinden ne de CHP’li yerel yönetimlerden tepki gelmediğini söyledi. Özcan’ın tepki yerine destek almasının da sorunun ciddiyetini göstermek açısından önemli olduğunu vurgulayan Çıldır, Komisyon olarak Özcan hakkında suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.

Bu ırkçı saldırıların yaşanmasının temel nedeninin resmi ideoloji kadar, hüküm süren cezasızlık ve tepkisizlik de olduğunun altını çizen Çıldır, “Küçük yaşlarda okullarda verilen eğitimden, yasaların işleyişinden, ülkeyi yönetme şeklinden başlıyor. Sonra da bu çizgi iktidar ve muhalefetin söylemleriyle devam ediyor. Ama en kötüsü bu söylemler bugün olduğu gibi tabandan da destek görüyor. Çünkü taban bu ırkçı saldırılar karşısında hiçbir şekilde tepki görmeyeceğini, cezalandırılmayacağını, toplumda yalnızlaştırılmayacağını, eleştirilmeyeceğini biliyor. Resmi ideolojinin kendi ideolojisiyle aynı olduğunu biliyor. Bunu Bolu örneğinde açıkça gördük. Bolu Belediye Başkanı Özcan’ın verdiği ırkçı ve ayrımcı karara Bolu halkının yüzde 80’i destek verdi” dedi.

‘IRKÇILIĞA KARŞI KİTLESEL İTİRAZ YOK’

Bütün bu saldırılara rağmen Türkiye’de gerçek anlamda ırkçılık karşıtı oluşum olmadığına dikkat çeken Çıldır, Avrupa’da olduğu gibi ırkçılığa karşı hiçbir zaman kitlesel bir itirazın meydana gelmediğini belirtti. Demokrat ve muhalif kesimlerin sadece saldırıları kapalı kapılar ardında kınama mesajları verdiğini dile getiren Çıldır, şunları kaydetti: “Sokağa çıkmadık, gidip de Altındağ’da Suriyelilerin evinin önünde nöbet tutmadık, Konya’ya binler akıp gitmedik. Evet sosyal medya üzerinden tepki gösterildi. HDP gibi birkaç siyasi parti tepki gösterdi ama bu yeterli değil. Sadece basın açıklamasıyla, kınamakla bu durum geçiştirilmemeli. Demokrasi güçleri ve muhalif kesimler el ele verip bir çözüm bulmamız gerekiyor. Bu coğrafyada hep bir ırkçılık vardı. Ermenilere, Rumlara, Süryanilere, Yahudilere, Hıristiyanlara karşı, Kürtlere, Alevilere karşı her zaman saldırılar gündemde oldu. Daha geçen gün bir cemevine saldırı oldu, bundan önce de bir kilisenin duvarlarına çıkıp saygısızlık yapıldı. Saldırılara karşı tepkisizliğin yanı sıra, nefret suçları yasasının olmaması da bu ırkçılığı körüklüyor.”

‘BU COĞRAFYADA IRKÇILIK YERLEŞİK HALE GELMİŞ’

Irkçı söylemin ırkçı söylem olduğunun dahi kabul edilmediği bir toplumda ırkçılığa karşı mücadele etmenin çok zor olduğunu ifade eden Çıldır, komisyon olarak insanları bilinçlendirmek için çeşitli çalışmalar yürüttüklerini, konferanslar düzenlediklerini ancak gereken ilgiyi görmediklerini söyledi. Kendisine akademisyen diyenden sanatçısına kadar bu tür ayrımcı mesajların sarf edilebildiğine işaret eden Çıldır, “Bu coğrafyada ırkçılık o kadar yerleşik hale gelmiş ki, bunu kırmak çok zor. Bu, yakın tarihimizde de uzak tarihimizde de böyle. Bir profesör veya bir belediye başkanı çıkıp ırkçı söylemlerde bulunabiliyor ama bunun bir yaptırımı olmuyor. Son zamanlarda bu konuda umudumu kaybettim. Yüzde 10 bile değiliz bu ırkçılığa karşı çıkan. Bunu önleyebilmek için mutlaka mecliste bir kesimin bir araya gelip bir yasa çıkması için baskı oluşturması gerekir” diye konuştu.

‘CEZAİ YAPTIRIM ŞART’

Yargıya da önemli görev düştüğünü vurgulayan Çıldır, ırkçı yaklaşım, söylem ve saldırıların mutlaka bir cezasının olması gerektiğini kaydetti. Konya’da katledilen ailenin daha önce saldırıya uğradığını ancak saldırganların serbest bırakıldığını hatırlatan Çıldır, “Burada mutlaka bir cezai yaptırım şart. Görünen davalara baroların mutlaka destek vermesi lazım. Çünkü barolar da bu konuda hiçbir çalışma yapmıyor. Hatta en son Konya’daki ırkçı saldırıyı kınayan çok az sayıda baro hedef olabiliyor. Demek ki bu konuda da bir birliktelik yok ortada. Böylesi davalara yüzlerce avukatın dahil olması, baroların açıklama yapması gerekiyor” dedi.

Savaş politikalarına karşı çıkmadan bu tartışmaların hep eksik kalacağına ve hedefin hep yanlış yere yöneleceğine işaret eden Çıldır, toptan bir çözüm bulunmadıkça ve neden-sonuçları doğru konuşmadıkça bu saldırılara maalesef her gün bir yenisinin ekleneceğini söyledi. Bu tehlikeli gidişatı durdurmak için vakit kaybetmeden harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayan Çıldır, her şeyden önce iktidardan ana muhalefete kadar kullanılan dilin değişmesi, demokrasi güçlerinin ve muhalif kesimlerin de bir araya gelip bir çözüm arayışına girmesi gerektiğini kaydetti.