'İktidar cinsiyetçi ve şoven gençlik yaratmak istiyor'

DEV-LİS üyelerinden Devrim Ulus, Türk eğitim sisteminin AKP-MHP iktidarına hizmet ettiğini, eğitim yoluyla şoven, cinsiyetçi, asimile edilen gençler yaratılmak istendiğini söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılında bir ulus devlet olarak kuruluşundan bugüne, azınlıklar “devletin bütünlüğüne” yönelik bir tehdit olarak algılanıyor. Sistematik olarak bir Türkleştirme politikası uygulanıyor ve Türkiye’nin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine karşın azınlıkların birçok hakkı tanınmıyor. Türk kimliği ve milliyetçilik, eğitim sisteminde temel değerler olarak teşvik edilirken, azınlık kültürleri yok sayılıyor.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, devletin dilini “Türkçe” olarak tanımlamakta ve Türkçe dışındaki dillerin “ana dili” olarak öğretilmesini yasaklıyor. Türkiye onlarca özel okulda veya devlet okulunda, üniversitelerde İngilizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca gibi dillerde öğretim sunulmasına izin verirken, Kürtlerin ve azınlıkların kendi dillerinde öğretim yapan okullar açma ve işletme hakkı bulunmuyor.

18 YILDA 8 BAKAN DEĞİŞTİ

Türkiye, tekçi eğitim anlayışının yanında sürekli değiştirdiği eğitim sistemiyle de var olan sorunları katlıyor. AKP’nin hükümette olduğu süre boyunca en fazla değişen bakan Eğitim Bakanı oldu. Bu süre boyunca da 17 kez eğitim sistemini değiştirdi. 5 Ağustos’ta Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile mevcut Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Özer, Ziya Selçuk'un yerine seçildi. Böylece 2002’den bu yana 8 bakan değişmiş oldu.

'SUSAN VE ASİMİLE EDİLEN NESİL HEDEFLENİYOR'

ANF'ye konuşan Devrimci Liseliler (DEV-LİS) üyesi Devrim Ulus, “Ülkede verilen eğitim sisteminde iktidarın ideolojisine göre arzuladığı bir insan profili var. Suskun, itaatkâr ve sorgulamayan bir nesil yaratma üzerine ilerliyor. Bütün bunların yanında asimilasyonu hedef almış bir sistem” dedi.

Türk eğitim sisteminde cinsiyetçiliğin arttığını söyleyen Ulus, şovenizmi aşılayan militarist düzenin kurulduğunu söyledi. Ulus, şunları belirtti:

“İktidarın yalnızca egemenlerin tarihini, kendi kültürünü ön planda tuttuğu bir eğitimle askeri kışla misali okul demeye bin şahit binalarda kendi arzuladığı nesli inşa etmeye çalışıyor. Salgın sürecinde verilmek istenen uzaktan eğitimin yetersiz olduğu tabiri caizse öğrenci diliyle sınıfta kaldığı biliniyor. Örgün eğitimde dâhi niteliksiz olan eğitim, uzaktan eğitim sürecinde koca bir boşluktan öteye gidemiyor. Yüzde 80 gibi ezici bir çoğunluğun materyal eksikliği, altyapı sorunu ve ana dilinde eğitim alamadığı için derslere katılamayan öğrenci kitlesi mevcut. Bu kitle sınavların yapılacağı dönemde seslerini sosyal medyadan duyurmaya çalıştı. Çeşitli sosyal medya ve sokak eylemleri yapıldı. Bu eylemlere ne MEB ne de dönemin bakanı Ziya Selçuk kulak asmadı. Bizler biliyoruz ki yeni gelen bakan da Ziya’dan daha iyi olmayacaktır yahut Mahmut Özer'den sonra gelecek yeni bakan da Mahmut Özer’den iyi olmayacaktır.”

‘ARKADAŞLARIMIZ ANA DİLDE EĞİTİM ALMADIĞI İÇİN DERSLERE GİREMEDİ’

Ana dilde eğitim alamadıkları için arkadaşlarının derslere giremediğini de vurgulayan Ulus, Türkiye’de ırkçılığın ve ötekileştirme politikalarının özellikle gençler üzerinde de etki yarattığını söyleyerek, şöyle dedi: “Türkiye'de eğitim sermayenin ihtiyaçlarına göre şekilleniyor ve aynı zamanda iktidar da yaratmak istediği nesli eğitim yoluyla yaratmaya çalışıyor. Bu tabloda karşımıza geleceği olmayan, niteliksiz eğitim alan bir nesil çıkıyor. Z kuşağı esasta herkesin yeteneğine göre adil bir eğitim istiyor. Yıllar boyunca verdiğimiz emeklerin boşa gitmesini istemiyoruz ve haklı olarak emeğimizin karşılığını istiyoruz. Elemeci-rekabetçi sınav sistemini istemiyoruz. Özetle, eşit, parasız, bilimsel, ana dilde, anti-cinsiyetçi bir eğitim sistemi istiyoruz. Üniversiteye sınavla değil herkesin yeteneğine göre yerleştiği bir sistem istiyoruz.”