İlk 100 günün iki yüzü

Erdoğan’ın açıkladığı ilk 100 günlük eylem planındaki vaatler gerçekleşmedi. İcraat yok, manipülasyon var. Hiçbir iyileştirme yapılmadığı gibi savaş hali, topluma dayatılan sopaya dönüştü.

Saray, 3 Ağustos’ta 400 projeyi içeren ilk 100 günlük eylem planının ardından 13 Aralık’ta da ikinci 100 günlük eylem planını açıkladı. İkinci 100 günlük planda 454 eylem planı yer alırken maliyetinin ise 24 milyar TL olduğu ifade edildi.

Erdoğan öncülüğündeki yeni Türk rejimi, 24 Haziran sonrası devletin tüm gözeneklerindeki alanlara hızla yerleşmeye başladı. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan bürokrasiye devam eden sızmanın derinleştirilmesi olarak okunacak ‘icraatlar’a ‘100 günlük’ program adı verildi. Bu programın farkı, belki de ilk defa her şeyin tam teşekküllü Saray kontrolünde olmasıydı.  Kamuoyuna ‘ilk icraatlar’ sunulması ve medya tarafından özellikle çarpıtılıp abartılarak servis edilmesi, programın hala süren makyaj ayağını oluştururken, köşe yazılarında icraatların övülmesi (star, yeni şafak, habertürk, akşam) diğer ayağını oluşturuyor. 

İLK 100’DE NE OLDU/OLMADI

Enflasyonun 15’lerden 25’e çıktığını gördük.

Bu yıl işsizlik kervanına 690 bin kişi katıldı. 

600’e yakın işçi cinayetlerini kurbanı oldu.

Konkordato ilan eden 3 bin şirket ve yeni ilanlar. 

20 yıl öncesinin seviyesine gelen asgari ücret. 

Krizin tüm ceremesinin yine her türlü akıl almaz yol-tehdit ve hile ile emekçilere yıkıldığı gerçeği…

AKP, 100 günlük icraatı ilan ederek kalkınma, refah-huzur vaatlerini art arda sıraladı ama ekonomik kriz başladı. Son açıklanan işsizlik ve yoksulluk rakamlarının da gösterdiği gibi yukarı doğru hızla tırmanıyor. 

Toplumsal abluka genişledi. Özellikle zindanlarda başlayan işkenceler, ‘süngerli oda’da işkence ve falakaya kadar vardı. 

Bu, AKP’nin yeni programının en aleni yüzüdür. Dışarıda da toplum tüm açık alanlarda adeta ‘süngerli odalar’a alınarak daha da yoksullaştırıldı. İşçi, çocuk ve kadınlara şiddet daha da arttı. Muhalefet üzerindeki tahakküm genişletildi. 

Çocuk hakları kapsamında 18 ilde uygulanan ‘Sosyal Uyum Programı’nın 81 İle yaygınlaştırılması, ancak çocuk haklarının istismarı ile sürdü. 

Doğalgaza erişen yurttaş sayısının arttırılacağı ifade edilmişse de doğalgaz fiyatlarındaki fahiş artış nedeniyle yurttaşların doğalgaz tüketimi azaldı. 

Kamu idarelerinin harcamalarını gözden geçirmesi ve bu şekilde tasarrufların artırılması sağlanacaktı ama kamu borçları arttı. 

“Yerli ve Milli Üretim için teknoloji ve imalat sektörleri başta olmak üzere KOBİ’lere yaklaşık 1.225 Milyon TL destek sağlanacak” denildi ama öyle bir şey olmadı. 

 “Mesleki eğitimin Endüstri 4.0 anlayışı ile yeniden yapılandırılacak” denildi. 50 bin öğretmen ihraç edilmiş, 600 bin öğretmen atama beklerken 100 gün içinde sıfır ilerleme. 

İlk 100 günde “Yurt yatak kapasitesine 75.000 ilave yatak” denildi fakat artışı gören yok.

STK’lerin güçlendirilmesi ile gençlerin projelerinin desteklenmesi kapsamında “Gençlik ve Spor Alanlarında Kamu-sivil işbirliği” ise İHH, Memur-sen ve Anadolu Gençlik ile sınırlı kaldı. Sporu neden İHH ile görüştüklerini söylemiyorlar. 

Sporun okullarda yaygınlaştırılması kapsamında 1 milyon yetenekli çocuğa ulaşılacaktı ama 3 bine yakın çocuk cezaevinde ve bu sayı daha da arttı. 

“Ülkemizi ve gençliği tehdit eden uyuşturucuyla ve her türlü madde bağımlılığıyla mücadele edilmesi amacıyla, Narkotimlerin 31 ilimize daha kuruluşu yapılarak 81 ilimizde faaliyete geçirilmesi, UYUMA projesi ile ihbar imkânlarının arttırılması, kötü alışkanlıklardan ve suça yönlendiren etkenlerden uzak, toplumla uyumlu, sağlıklı bir gençlik yetiştirilmesi” vaat edildi.Okul bahçelerine açık alanda çocuklar uyuşturucu kullanıyor. Kürt kentlerinde ise bizzat devlet teşvik ediyor. 

“EGM ve JGK’nın 5.320 olan zırhlı araç sayısının %9 arttırılarak 5.779’a çıkarılması” en samimi eylemi olarak kayıtlara geçti. Yine “7.000 Çarşı ve Mahalle Bekçisi ile beraber toplam 47.773 güvenlik personel alınması” da hayata geçirilmesi için can atılan bir alan oldu. 

 “Sınırlarımız içinde mayın ve patlamamış mühimmatla kirletilmiş alanları tarım ve hayvancılığa açmak amacıyla; 1,6 milyon metrekare alanda temizlik yapılması” diyen Milli Savunma, şu an sınıra duvar ve mayın örmek, yeni işgal girişimleriyle meşgul.

Zaten var olan “530 Adet kütüphanenin “Millet Kıraathaneleri”ne dönüştürülmesi” eylem planı olarak sunuldu. 

 “İmar Barışı ile ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı 13 milyon yapının kayıt altına alınması” sadece yandaşa yaradı. 

HİÇBİR İYİLEŞTİRME SAĞLANMADI

İlk 100 gün içerisinde yerine getirilmesi beklenen 400 icraatın 46 tanesi özellikle ilginç! Çünkü bunlardan bazıları 2019-2023 strateji planlanması şeklinde geçiyor. Yani bir karşılığı olmayan ve daha doğrusu nasıl ‘stratejiler’ olduğunu kimsenin de bilmediği şeyler. İcraat ya da eylem denilen pek çok şeyin temenni mahiyetinde olması AKP’nin 16 yıldır sürekli kullandığı “rakamlarla abartı” taktiğinden başka bir şey değil. AKP’nin sürekli yatay olarak geniş bir zamana, geniş bir alana yaydığı ve sürekli belirsiz kıldığı politik söylemleri, bu 100 gün için de temel teşkil etmiş durumda. Aslında ortada bir icraat yok! Manipülasyon var sadece… Çünkü büyük anlamlar atfedilerek ve gövde gösterisi ile servis edilen bu sözde eylem planı; sosyal-siyasal-ekonomik-hukuksal-psikolojik hiçbir açıdan iyileştirme sağlamadığı gibi daha da kötüleştirdi ülkeyi. 

AKP her şeyi merkezileştirdi. Tek elde toplayarak durumu kaldıramaz noktaya getirdi. Yerele uyguladığı şiddet ve basınç, geliştirdiği ırkçı-şoven kayyım zihniyeti ile yerelin değerini ve önemini bitiren, tek merkezden her şeyi idare etmeye çalışan bir saltanat arzusu, her geçen gün su alan gemiye dönüşüyor. 

SAVAŞ TOPLUMA DA SOPADIR

İkinci 100 gün ilan edilirken, temel değişim ve projelerin toplumla ilgili değil de daha çok ideolojik olduğu ortaya çıktı. Örneğin kıdem tazminatı ve işsizlik fonu kalkma tehlikesi ile yüz yüze. Savaş konusu sürekli güncellikte tutuluyor ve hep toplum önüne getirilerek aba altından sopa gösteriliyor. 

İkinci 100 günlük eylem planı içeriğine baktığımızda ilk söylenenden farklı bir şey yok. Tek fark yaklaşan yerel seçimler gözetilerek ince ayarlar yapılmış. İlki felaket ile biten paketin ikincisinde bizleri daha kötü nelerin beklediğini görmek için 100 gün beklemeye gerek yok.