İnsan ve Özgürlük Partisi'ne göre ulusal birliğin kıstasları...

İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kaya, ulusal ittifakın teorik altyapısı ve nasıl ilerlemesi gerektiğine ilişkin konuşarak, "Ulusal birlik veya ittifaklar, ticari pastalar gibi düşünülmemelidir" dedi.

Ulusal birlik, Kürtlerin mevcut içerisinde bulundukları siyasi ve toplumsal atmosfer baz alındığında, olmazsa olmaz gündemi olarak kendisini dayatıyor. Özellikle Türk devletinin Kürdistan'ın dört yanındaki saldırıları, ulusal birlik bilincini ve ihtiyacını gün gibi ortaya koyuyor. Son yıllarda Kuzey Kürdistan'da birliğin sağlanması için atılan adımlar gittikçe olgunlaşıyor. Kuzeydeki siyasi fraksiyonlar belli amaçlar doğrultusunda bir araya gelebildiler. Nihayetinde kalıcı stratejik bir ittifakta karar kıldılar.

Söz konusu kararda payı olan partilerden biri de İnsan ve Özgürlük Partisi öne çıkıyor. Partinin Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Kaya, Kürtlerin ulusal birliğinin teorik altyapısına ve nasıl ilerlemesi gerektiğine ilişkin ANF'ye konuştu.

Ulusal birliğin Kürtler için önemliden ziyade hayati olduğuna dikkat çeken Kaya, Kürtlerin birlikte karar alma ve ortaklaşarak bu kararları pratiğe dökme mecburiyetlerinin olduğunu söyledi. Kaya, bu süreçte hem iç gereksinimler hem de dıştan yönelen saldırılar karşısında kalıcı mantıkla bir birlikteliğin oluşturulması gerektiğini vurguladı.

HALKIN ULUSAL BİRLİK TEMENNİSİ

Kürt halkının ulusal birlik zihninin birçok siyasi çevreden daha çok gelişkin olduğunu ifade eden Kaya, konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Normalde siyasal organizasyonlar aslında öncülük yaparlar. Ama bizde işleyiş tersinedir; Halk bizi tetikliyor. Halk, belki siyasetler kadar kimi şeylerin hayata geçirilmesi konusunda bilinci o kadar gelişkin olmayabilir ama duyduğu ihtiyaç ve bu ihtiyaç üzerinden ortaya koyduğu temenni onlara öncülük yapanlardan çok daha ileridedir. Dolayısıyla biz siyasiler olarak, halkta var olan temennileri ve arzuları onların iteklemesiyle ilerletiyormuşuz gibi bir pozisyondayız. Zaten birliği sağlamanın en zor kısmı da onu kılcal damarlara, yani halka taşımak olduğunu düşünüyorum. Halkın buna katılımı sağlamak ve halk düzeyinde bir bilinç oluşturmak işin en zor kısmıdır. Bunun kolay yolu ise her siyasetin temsil ettiği tabanıyla çok geniş katılımlı ve sık ilişkiler kurması lazım. Bu ilişkilerin kurulmasıyla da hep bu konunun işlenmesi gerekiyor."

BİLEŞENLER, BİRBİRLERİNE GÜVEN VERMELİ

Kürtlerin siyasal tabanlarının birbirlerine karşı güvenmeleri gerektiğini savunan Kaya, "Muhafazakar Kürt tabanı, sol orjinli ezici çoğunluk içerisinde yeterince temsil edilemeyecekleri endişesini taşıyorlar. Yani tabir yerindeyse, orada kimliksel bir erozyona uğrayacağını, edilgen kalacağı, bu temsiliyeti yerine getiremeyeceklerini, sürekli kendinden taviz vereceğini ve öbür tarafın baskın olacağından kaygılıdırlar. Çünkü cumhuriyet rejiminde de benzer sorunlar yaşandı. Kemalist devrim gerçekleştiğinde, Türk veya Kürt gözetilmeden dindar kesimler baskılandılar, temsiliyet hakları tanınmadı. Bugün olası bir ulusal birliğin yönetimsel boyuta gelmesi durumunda da aynı kaygıyı taşıyan Kürt muhafazakarlar var. Hatta bu kaygı ve endişeyi o kadar kendi içlerinde tutuyorlar ki karşı mahalledekine konuyu açmaya bile çekiniyorlar. Çünkü diyalogsuzluk had safhadadır. Bizim gibi farklı mahallelerden gelen herkesin şu cesareti vermesi gerekiyor; Herkesin temsiliyetini yapabileceği bir mekanizmanın oluşması gerektiğini tartışması lazım" diye konuştu.

ULUSAL BİRLİK, TİCARİ PASTA DEĞİLDİR

Kaya, hiçbir ulusun özelliklerinin tekçi olmadığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Hiçbir ulus tek bir dine inanmaz. Tek bir ideolojiden gelmez. Çok farklı ve renklidir. O yüzden de ulusal birlik sağlayan teşkilatların bu samimiyetle birbirlerine yaklaşmaları lazım. Bir kere birbirimizle ilişkilenirken kullandığımız dilin yapıcı olması gerekiyor. Birbirimizin yanlışlarını ve hatalarını hatır gönül kırmamak adına sineye çekmektense, dilimizi ve niyetimizi paralel hale getirip cesursa eleştirmeliyiz. Eksiklerimizi ifade ederken, o eksiği tamamlama niyetiyle söylemeliyiz. Üslup ve tarzımız yapıcı olmaktan uzak olursa, teşkilatlar arasında niyet sorgulanır ve çatışma çıkar. Öte taraftan ulusal birlik veya ittifaklar, ticari pastalar gibi düşünülmemelidir. O pastadan alınacak payın peşine düşmektense, o pastaya nasıl bir pay katılacağının amacı güdülmelidir. Ulusal birliğe ne kadar güç katabilir ve katkıda bulunuruma endeksli olunmalıdır.

Ulusal birlikten kendi mahallesine güç veya başkaca somut şeyleri devşirme hesaplarından kurtulmak gerekiyor. Son kıstas ise, hiçbir siyasal hareket tek başına koca bir ulusu temsil etme potansiyeline sahip değildir. Zoraki güç kullanarak bu elbette mümkündür. Ama bu, o ulusu tamamıyla tüm renkleriyle yansıttığınız anlamına gelmez. Bu, herkesin bir araya gelerek öreceği o örgü ile alakalıdır. O yüzden de her birimiz, birbirimizin varlığını vazgeçilmez görmeliyiz. Birinin olmaması durumunda tüm parçanın eksik kalacağını bilmemiz gerekiyor. Zayıf kalan tarafı desteklememiz gerekiyor. Bu üç şeye dikkat edersek ben inanıyorum ki ittifakımız kalıcı olur."

YENİ KURULAN KÜRT PARTİLER

Kaya, son dönemlerde yeni kurulan ve cumhur ittifakını destekleyen Kürt partilerine de değinerek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "İttifakımızın tabansal manada ezici çoğunluğunu oluşturan DBP ve HDP'nin diğer bileşenlere belediyelerde temsiliyet vermesi, ulusal birlik konusundaki samimiyetinin dışavumuydu. Bu çok önemli ve güzel adımın bir handikapı da var. O da şudur; 'Bu ittifakın başat siyaseti HDP, bizimle bu temsiliyeti paylaşmaya müsaittir, o yüzden de her birimiz bir parti kuralım ve masanın bir tarafında bulunarak bir şeyler elde edelim' mantığı ile partileşiyorlarsa, bu aslında bizim örmeye ve kalıcı hale getirmeye çalıştığımız ittifakın sabote edilmesinin bir ayağıdır. Bu amaçlardan vazgeçilmelidir. Bu tehlikeye karşı da tedbirler almak lazım. Her Kürt partisinin bu niyetle yaklaşıp, amacını elde etmedikten sonra 'Ben yokum' deyip küsüp gitmemesi gerekiyor. Zaten eğer ulusal ittifak ve birlikte samimi isek, bu tür faydacı tutumları ne önkoşul ne de olmazsa olmaz hale getirmemek gerekir."

Yarın: Azadi Partisi Genel Başkanı Ayetullah Aşti ile DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk'ün Türk devletinin Güney Kürdistan işgali ve ulusal birlik ruhunun güncel işleyişi ile ilgili değerlendirmeleri