İsveç parlamentosunda Kürtlere yönelik baskılar tartışıldı

İsveç Parlamentosunda Kürt Grubu Başkanı ve Liberal Parti Milletvekili Dış Politika Sözcüsü Fredrik Malm öncülüğünde Türkiye’de HDP'ye yönelik baskılar ile İsveç Güvenlik Polisi (Säpo)’nun Kürtlere baskılarının tartışıldığı bir toplantı düzenlendi.

Kürt Grubu Başkanı Fredrik Malm'ın çağrısıyla düzenlenen toplantıya 10 yıldan bu yana parlamentoda partilerini temsil eden değişik siyasi parti üyesi milletvekilleri katıldı.

Parlamentonun daveti üzerine sanal toplantıda hazır bulunan Kürt dernek ve örgütleriyle İsveç polisinin baskı ve fişlemelerine uğrayan Kürtler tecrübelerini katılımcılarla paylaştı.

Uzun yıllardan beri milletvekili düzeyinde Kürtlerin çalışmalarını izleyen milletvekillerinin pek çok kez Kürt halkının sorunlarını parlamento gündemine getirdiklerini söyleyen Malm, son bir yıldan beri İsveç'te yaşayan Kürtlere yönelik baskılarda bir artış olduğunu gözlediklerini söyledi.

Malm, Kürt sorununu gündeme getirmeden önce değişik Kürt parti ve örgütleriyle karşılıklı görüşmeler yaptıklarını ve Kürtlerin en önemli sorunlarını parlamentonun gündemine getirdiklerini hatırlattı.

Tüm partilerin Halepçe katliamının yıl dönümünde ortak bir anma töreni düzenlediklerini belirtti.

Öreborg Kadın Derneği adına konuşan Rohani Sterk ile Kürdistanlılar Arif Gültekin, Rıdvan Altun, Yekbun Alp, polisin Kürtlere yönelik baskı ve fişlemelerini gündeme getirdiler.

TÜRKİYE OTORİTER VE FAŞİST BİR REJİMLE YÖNETİLİYOR

HDP Avrupa Temsilcisi Devriş Çimen'in Türk devletinin HDP ve Kürtlere yönelik baskı ve saldırıları hakkında katılımcıları bilgilendirdi.

Devriş Çimen, Türkiye'nin otoriter ve bazı çevrelerin faşist olarak tanımladığı bir rejim tarafından yönetildiğini, Tayyip Erdoğan'ın devlet adına tüm anti-demokratik kararları aldığını hatırlattı.

Çimen, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın öncülüğünde 2013-2015 yıllarında yürütülen diyalog sürecinin Erdoğan tarafından sonlandırılmasının ardından Türk devletinin yeniden savaş politikasına yöneldiğini söyledi.

Çözüm ve barış politikasının başarılı olması durumunda Türkiye'nin Ortadoğu'da büyük kazanımlar elde edeceğine dikkat çeken Çimen, Türk devletinin savaş politikasında ısrarı sonucu savaş, işgal, şiddet ve katliamların arttığına belirtti.

4 BİN KÜRT VE 15 MİLLETVEKİLİ CEZAEVLERİNDE

Türk devletinin yeniden savaş politikasına yönelmesinden sonra Erdoğan rejimi tarafından sistematik baskılar ile Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da Erdoğan gibi düşünmeyen herkesi cezalandırmaya çalıştı. Bu süreçten sonra sadece HDP üyelerine yönelik 10 binden fazla tutuklamanın yaşındığını ve hala 4 binden fazla HDP'linin cezaevlerinde olduğunu hatırlatan Çimen, parlamanter faliyetlerinden dolayı 14 milletvekili ile halkın oyuyla seçilmiş onlarca belediye eşbaşkanı ve yüzlerce PM üyesi, İl Eşbaşkanı ve yöneticisinin zindanlarda tutulduğunu belirtti. Türkiye'de halkların ve özelde de Kürtlerin hak talebinin şiddet ile bastırmaya çalışan rejime karşı uluslararası topluluğun ve dostların ses çıkarmalarının önemli olduğunu vurguladı. 

Çimen'in konuşmasından sonra Fredrik Malm, devam eden HDP duruşmasının ne zaman ve nasıl sonuçlanabileceğini tahmin ettiği sorusunu yöneltti.

Çimen, HDP kapatılma davası ve Kobane davasının hukuki değil siyasi kararlar sonucunda geliştiğini, hukukun siyasi karara uyarlanmaya çalışıldığını ve bu nedenle de davanın sonucunu önceden bilmenin mümkün olmadığını söyledi.

Kürlere yönelik fişlemelere karşı kurulan grubun içinde yer alan Uluslararası Sol Grubu Üyesi Yekbun Alp, 32 Kürdün sadece Kürt oldukları için İsveç polisi tarafından fişlendiklerini ve yasa dışı uygulamalara uğradıklarını söyledi. Alp, İsveç polisinin tek amacının Kürtleri fişlemek ve toplum dışına itmek olduğuna dikkat çekti.

İSVEÇ POLİSİ, MİT İLE İŞBİRİĞİ YAPARAK KÜRTLERİ FİŞLİYOR

2015 yılından beri Malmö ilinde çalışan Afif Gültekin, 2019 yılında Säpo’nun kendisini toplantıya çağırarak sorguya çektiğini söyledi.

Toplantıda polislerin kendisine PKK hakkında ne düşündüğü ve PKK'yi terör örgütü olarak görüp görmediği, PKK ile HDP arasında ilişki olup olmadığı gibi sorular sorduklarını ve İsveç'te hangi eylemlere katıldığını öğrenmek istediklerini anlatan Gültekin, “Sordukları sorular MİT'in sorgusunu hatırlattığı için tamamen şoke oldum” dedi.

Gültekin, Türkiye'de düşüncelerinden dolayı cezaevinde yattığını gösteren belgeleri İsveç Göçmen Bürosu'na vermesine karşın Säpo’nun sınır dışı kararı aldığını ve 10 yıl süreyle İsveç'e girişinin yasaklandığını söyledi. İsveç Güvenlik Polisi'nin kendisini İsveç'e yönelik bir tehdit olarak gördüğü için sınır dışı edilmesini kararlaştırdığını belirtti.

8 yıldan beri İsveç'te yaşayan ve adının açıklanmasını istemeyen bir Kürdistanlı, 2015-2016 yılında Demokratik Kürt Kültür Merkezi'nde başkanlık yaptığını, parlamentondaki partilerle görüşmeler yaptığı için kara listeye alındığını ve sınır dışı edilmek istediğini söyledi.

Kendisinin mühendis olduğu bilgisini veren Kürt, eşi ve çocukları İsveç vatandaşı olmasına rağmen polis ve göçmen dairesinin hakkında sınır dışı kararı verdiğine dikkat çekti. 

İSVEÇ POLİSİYLE GÖRÜŞMELERİMİZDEN SONUÇ ALAMADIK

Sol Parti Dış Politika Sözcüsü Håkan Svenneling, sorunun çözümü için İsveç polisiyle birçok kez görüşmeler yapmasına rağmen ilerleme kaydedemediklerini hatırlattı, Türk İstihbarat Teşkilatı ile İsveç polisi arasındaki işbirliğinin sorunun çözümünde engel olduğunu söyledi.

İsveç Demokratik Kürt Kültür Merkezi Eşbaşkanı Rıdvan Altun, milletvekillerinin sorunun çözümü için yaptıkları girişimleri takdirle karşıladıklarını ama ne yazık ki sorunun çözümünde ilerleme kaydedilemediğini söyledi.

Türk devletinin tek amacının İsveç ile iş birliği yaparak Kürtlerin haklarını ihlal etmek olduğunu ifade eden Altun, bu iş birliğinin İsveç'in yıllardan beri uyguladığı demokrasiye ve imajına zarar vereceğini belirtti.

İsveç Güvenlik Polisi Säpo’nun Türk Milli İstihbarat Teşkilatı ile Kürt Halkına karşı yaptığı işbirliğinin Kürtler ve İsveç açısından yıkıcı sonuçlara yol açacağı uyarısında bulundu. Altun, parlamentoda görev yapan milletvekillerine Kürt Halkıyla birlikte davranarak İsveç polisinin Kürtlere zarar veren uygulamalarına karşı çıkmaları çağrısında bulundu.

MİLLETVEKİLLERİ: TÜM DEMOKRASİ GÜÇLERİ HDP'YE YÖNELİK SALDIRLARA KARŞI ÇIKMALI

Toplantının bitiminden sonra Sol Parti Dış Politika Sözcüsü Svenneling ve Milletvekili Amineh Kakabaveh, konu hakkında ANF’ye konuştu.

Kobanê davası ile HDP'lilere yönelik duruşmalarının yeniden başladığını hatırlatan Svenneling, İsveç medyasının duruşmalara yer vermemesini eleştirdi.

Svenneling, İstanbul Başkonsolosunun duruşmayı izlemesini olumlu bulduğunu ve duruşmanın doğrudan DAİŞ çetelerine karşı verilen mücadeleyle ilgili olduğuna dikkat çekti.

Türk devletinin Kobane'deki meşru bir direniş ile dayanışma gösterenleri suçlayarak HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve partinin lider kadrolarını binlerce yıllık hapis cezalarına çarptırmak istemesinin kabul edilemeyeceğini söyledi.

Amineh Kakabaveh, 2014 yılında Kobanê DAİŞ çetelerine karşı direnişe geçen Kürtler hakkında Türk devletinin dava açmasının demokrasi, insan hakları, barış ve demokrasiye aykırı olduğunu kaydetti.

Demokratik ülkelerin muhalifleri tutuklamayacağına vurgu yapan Kakabaveh, Ama Erdoğan ve rejiminin muhalifleri tutuklayarak susturmak istediğine dikkat çekti.

Kakabaveh, tüm demokrasi güçlerinin Türk devletinin anti-demokratik uygulamaların karşı çıkmaları ve HDP ile dayanışmayı güçlendirmeleri çağrısı yaptı.