Jineoloji Akademisi Üyesi, Akademisyen ve Gazeteci Nagihan Akarsel, 4 Ekim 2022'de Silêmanî’de yaşadığı evin önünde, Türk devletine bağlı MİT tarafından gerçekleştirilen suikast sonucu katledildi.
Nagihan Akarsel'in arkadaşı ve Jineoloji Akademisi Üyesi Hêja Zerya, “Heval Nagihan, yoğunlaşmasıyla, kendini inşa etmeye yönelik araştırmaları ve dünya kadın tarihini öğrenme, bu bilgi üzerinden anlama çabası çok güçlüydü. Bildikçe anlam gücünü geliştirdi. Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun kadınların buluşabileceğine dair güçlü bir inanç ve iddiaya sahip bir arkadaştı” diye anlattı.
Nagihan Akarsel ile tanışmanız nasıl oldu?
İlk karşılaşmamız Ankara'da oldu. Aslında kısa bir görüşmeydi. O dönemde DTP çalışmalarında yer alıyordum, genel merkezdeydim. Nagihan ise sanırım cezaevinden yeni çıkmıştı. DİHA'da çalışmaya başlamadan önceki süreçti. Cezaevindeyken ismimi duyduğunu, tanışmak ve selamlaşmak istediğini söylemişti. Kısa ama coşkulu, heyecan dolu bir sohbetimiz olmuştu. Arkadaşları görmek, tanımak, dışarıdaki çalışmalar hakkında bilgi edinmek konusunda yoğun bir ilgi ve arayışı vardı. Hem ilgili hem de anlamaya yönelik görüş alıp paylaşımda bulunmaya istekliydi. Birbirimizi hiç tanımamamıza rağmen sıcak, samimi ve doğal bir sohbet oldu. Daha sonraki dönemde, gazetede yazdığı köşe yazılarını zaman zaman takip ediyordum, fakat bir daha fazla görüşme imkânımız olmadı. Nagihan, Ankara'daki basın çalışmalarında yer alırken biz hareketliydik (alan çalışmaları), bu yüzden tekrar aynı mekânda karşılaşma imkânımız olmadı.
En belirgin özelliği neydi? Paylaşımlarınız nasıldı?
Jineoloji çalışmalarında yeniden karşılaşma fırsatımız oldu. Hakikati arama, bulma ve kadın gerçeğiyle buluşma arayışının yoğunlaştığı her yerde, Nagihan’ın samimiyeti, içten gülüşü, coşkusu ve kucaklayıcı tavrının süreklileşen bir karakter olduğunu fark ederdiniz. Heval Nagihan’ın en belirgin özelliklerinden biri, olayları hızlıca anlaması, hissetmesi ve bu hisler doğrultusunda nasıl bir iletişim kuracağını çok rahat bir şekilde belirlemesiydi. Samimiyet, paylaşım isteği, bir şeyler anlatma, ifade etme ya da öğrenme ve sorma, onun kişiliğinde karşılıklı ve iç içe geçen bir diyalog halinde kendini gösterirdi.
Jineoloji çalışmaları, genel basın faaliyetleri ya da yaşama ve mücadeleye duyduğu duyarlılıkla, radikal mücadele biçimi ve paylaşma arzusu hep güçlüydü. Ortaya çıkan sorunlar ve çözümlere dair sürekli bir arayış içindeydi ve bu, akıcı bir enerjiyle herkese akma özelliğine sahipti. Her konuyla ilgili bir görüş oluşturma, paylaşma ya da gündem yaratma, aynı zamanda merak ettiği konuları araştırabilecek yaratıcı ve zengin yöntemler bulma konusunda yöntemleri olan bir arkadaştı. Sakin ve sade bir duruşu vardı, ancak bu duruşun arkasında çok güçlü, bir enerjisi vardı. Bu bütünlük, doğallık, akışkanlık ve sadelik nasıl ortaya çıkıyor?
Heval Nagihan, çok yönlü düşünebilme yeteneğine sahipti. Aynı anda birçok şeyi düşünüyor olsa bile herhangi bir karmaşa yaşamadan, gündemdeki bir sorunu sade ve net bir şekilde paylaşabilirdi. Bu, sezgileriyle buluşturduğu güçlü ifade yeteneğiyle ilgiliydi. Doğal ve paylaşımcı bir zemin yaratırdı. Onunla her zaman tanışıyormuş, sürekli onu tanıyormuş ve her daim bir paylaşım halindeymişsin gibi bir his oluşurdu. Samimi ve sıcak bir ilişkilenme tarzına sahipti.
Kadın mücadelesinde öncü biriydi, çalışmalarını biraz anlatabilir misiniz?
Başûr Kürdistan’ından önce Rojava Kürdistan’ında yürüttüğü çalışmalar vardı. Açığa çıkardığı enerji, kadın devrimiyle Jineoloji yoğunlaşmalarını buluşturma düzeyi ve bunu toplumsallaştırma gücü oldukça etkileyiciydi. Kürt, Süryani, Êzidî, Müslüman ve Hristiyan kadınlarla yaptığı paylaşımlar ve sahip olduğu birikimle, her kültürden ve inançtan kadının ortak yönlerini zenginleştiriyor, farklı kültürel özellikleri bilmesi sayesinde de çok rahat iletişim kurabiliyordu. Efrîn’de Jineoloji Araştırma Merkezi’nde çalışıyordu. Êzidî kadınlarla yaptığı sohbetler ve tartışmalar, köy köy dolaşarak kadın hakikatinin izinde kendini oluşturma, bilgi toplama ve bu bilgileri paylaşmanın yollarını bulma çabası içerisindeydi. Kadın özgürlük ideolojisi ve bakış açısıyla topladığı bilgileri nasıl yorumlayacağını ve kadınların bu özgürlük mücadelesine nasıl katılabileceğini coşkuyla araştırıyordu. Özgürlük Mücadelesi’nin, kadın devriminin zeminine dönüştürülebileceğini görebiliyordu. Jineoloji Akademisi sisteminin tartışmalarında coşkuyla yer alan, çerçevesini oluşturan ve ilk konferans sürecine dair tartışmalara güçlü katılım sağlayan, zengin görüş ve önerileri olan bir arkadaştı.
Başûr’daki çalışmaları da öyleydi. Kürt Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Arşiv Araştırma Merkezi'nde en çok görüşü olan, projeleri nasıl hayata geçirebileceğimiz ve tarihten bugüne Kürt kadınlarının düşünsel, sanatsal, sesli, sözlü ve yazımsal üretimlerini toplayarak bunu tarihe mal edebilecek bir alanın oluşmasında yer alan bir arkadaştı. Çünkü dört parçaya ayrılmış Kürdistan gerçeği, sömürgeci sistemden kaynaklı olarak bütün dünyaya yayılmış ve göç etmiş bir Kürt gerçekliği ve Kürt kadın gerçekliği var. Bu parçalanmışlığı aşacak ulusal birliği, demokratik ulus sisteminde geliştirebilecek aşiretsel ve ailesel çıkarları ulusal birlik önünde sınır hâline getirebilecek ya da mezhepsel çatışmalar ve devletli zihniyetin oluşturduğu suni sınır ve çatışmaları aşmaya yönelik büyük bir ilgi ve yoğunlaşması vardı.
‘İŞBİRLİKÇİ ÇİZGİYE CEVAP VERME ARAYIŞI GÜÇLÜYDÜ’
Tabii, en büyük yara, günümüzde de yaşanan ve Nagihan yoldaşın katline de sebep olan işbirlikçi çizgi, devletçi Kürtlük çizgisidir. Bunun karşısında ulusal birliği, demokratik ve yurtseverlik çerçevesinde, yani tarihsel ve kültürel değerleri yan yana getirerek, en fazla kadın zemininde başararak bu çizgiye yanıt verme arayışı da oldukça güçlüydü. Başûr’da, buluşturucu, birleştirici hem çekici hem de paylaşan yönü de açığa çıktı. Katledilmesinde, aslında bu üretkenliğin ve sentez gücünün, kadınların gerçekliğini anlayan ve anlatan dilinin etkisi vardı.
Kadını parçalayan ve kimliğini zayıflatan erkek egemen zihniyeti aşan, kadınları buluşturan ve yaşam enerjisini harekete geçiren bir yönü vardı. Bu da erkek egemen sistem için bir tehditti. İçinde işbirlikçiler bulunsa da Türk devletinin doğrudan içinde bulunduğu ve MİT eliyle gerçekleştirilen bu saldırı, genel devlet sisteminin saldırı ve zihniyetinden bağımsız değildir. Halka ve kadınlara öncülük eden, umut ve arayışlarına yön veren, buluşan ve buluşturan, yaşamın anlam gücünü açığa çıkaran Nagihan’a ve kadınlara dönük sistematik bir saldırı ve katliamdır.
Nagihan Akarsel’in katledilmesinin üzerinden 2 yıl geçti. Bu süre zarfında katillerin açığa çıkarılıp yargılanmasına yönelik nasıl bir yol izlendi?
İlk başta üç kişinin yakalandığından bahsedildi. Daha sonra bir görüntü yayınlandı ve suikasti gerçekleştiren kişinin o olduğu söylenerek ismi verildi. Ancak sonrasında başka bir bilgi paylaşılmadı. Bir sessizlik süreci yaşandı; üzerine gidilmesine rağmen farklı bir durum gelişmedi. Tabii ki bunu açığa çıkarmaya yönelik uluslararası kamuoyu oluşturmak ve yerelle sınırlı bırakmamak için, demokratik kesimlerin, kadın özgürlük arayışına ilgi duyanların ve halkların mücadelesi konusunda bu tür ideolojik temelli kadın katliamlarına karşı tavır alan kesimler, yazarlar ve akademisyenlerin ortak bir açıklamaları oldu.
BM ve Avrupa Birliği üzerinden Avrupa Konseyi'ne, Irak merkezli bu olayın aydınlatılması için mücadele edildi. Tek taraflı bir mahkeme ile Jineoloji dergisinin yayın kurulunda yer alan, basın çalışmaları yürüten ve kimliğiyle toplumda aktif bir mücadele yürüten bir akademisyen, sokak ortasında katledildi. Her yerde güvenlik kameralarının ve denetimin bulunduğu böyle bir mekânda, olayın çok rahat bir şekilde çözülebileceği ve gerekli mahkemenin yapılabileceği açıkken, üstü örtülü bir süreçle tarafları dahil etmeden bir mahkeme gerçekleştirildi ve katile idam cezası verildiği ortaya çıktı. Üstününün örtülmemesi için Irak ve Kürdistan Bölge Yönetimi'ne taşıyarak, uluslararası alanda ele alınmasını sağlayarak ve AİHM'ne taşıyarak, usule uygun yapılmayan boyutları teşhir ederek bu durumu görünür kılmayı, usule uygun şekilde gerçekleştirilmesini sağlamayı ve el altından üstünün kapatılmasını önlemenin mücadelesini vereceğiz.
Dünya kadın mücadelesine bıraktığı miras nedir?
Kadının özgürlük mücadelesi ve Önder Apo’nun kurduğu diyalektik, önemli bir zemin oluşturdu. Yerel kültüre, kimliğe ve öze yönelik yoğunlaşma ile enerji açığa çıktıkça ve bu bağlar güçlü bir şekilde kurulduğunda, bireyler kendi hakikatini ve gerçekliğini tanıma ve buluşma sürecini gerçekleştirdikçe; dünya halkları, kültürleri, kadın gerçeği ve hakikatle buluşma, bir zincirin halkalarını hızla oluşturan güçlü bağların yolunu açmaktadır. Heval Nagihan, bu diyalektiği çok güçlü anlayan arkadaşlardan biriydi. Yazılarında, paylaşımlarında, sohbetlerinde ve mücadelesinde bu anlayışı görmek mümkündü. Her zaman böyle bir yoğunlaşma ve mücadele içinde oldu. Kendini oluşturmaya yönelik yaptığı araştırmalar, dünya kadın tarihini bilme ve bu bilgi üzerinden anlama çabasıyla anlam gücünü geliştirme; yani Jinerji üzerine yoğunlaşmaları oldukça fazlaydı.
Dünyanın hangi coğrafyasında olursa olsun kadınların buluşmasının gerçekleşebileceğine dair inancı ve iddiası çok güçlü bir arkadaştı. Tarihsel ve toplumsal temellerini kavramış, ideolojik gerçekliğini görebilmişti. Bilgi ve bilimin gücünü yakalamıştı. Yaşadığı zeminde kurduğu bağları, dünya kadınlarının gerçekliğiyle buluşturma konusunda çok akışkan, düşünsel ve sezgisel bir arkadaş olduğunu söyleyebilirim. Avrupa'daki kadın kamplarında yürütülen çalışmalar, gençlik kamplarında kadınların kendi cinslerini tanıma, bilinçlerini geliştirme ve modernite kültürünün etkilemeleri karşısında sahte özgürlük anlayışını çarpıtmaya dönük yönelimlere karşı gösterdiği ilgi, dünya kadınlarının toplandığı her mekânda hakikat, kültürel gerçeklik, toplumsallık, bilgi ve bilim adına var olma, görüş ve önerilerini halklarla buluşturmaya yönelik yaklaşımları çok belirgindi. Akademi sistemini kurma, çalışma gruplarını oluşturma, dünyanın çeşitli kültürlerini araştırma, yaşadığımız coğrafyadaki tarihi, toplumsal bilgiyi ve kadın bilimini açığa çıkarma konularında hâlâ birlikte hem yoğunlaşmaya hem de çalışmaya devam ediyoruz.
Nasıl takipçisi olunur?
Nagihan ve onun gibi yoldaşların takipçisi olmak, Xwebûn gerçeğiyle mümkündür. Çünkü kadın, düşünce gücünden çok uzaklaştırıldı. Yaşam gücü elinden alınan kadınların, toplumda kurucu öge olma ve rol oynama gücünde önemli bir tahribat yaratıldı. Bu boyutuyla, kadınların okuma, araştırma ve mücadele ederek kendini oluşturma konusundaki ilgilerinde zayıflıklar var.
Kölelik gerçeğini ve aynı zamanda direniş kültürünü, tarihini ve kendini bilme konusunda yöntem geliştirmek önemlidir. Bu açıdan, dünya kadın mücadelelerinin yanı sıra Kürdistan özgürlük mücadelesinde, kadın özgürlük mücadelesinin önemli deneyimleri ve birikimleri var.
Rojava Devrimi'nin, kadın devriminin açığa çıkardığı devasa bir birikim var. Öz savunmadan tutalım, bunun bilgisini edinme, kendini koruyacak, savunacak, kendini yaşatacak, kendini geleceğe özgürlük felsefesiyle taşıyacak bir birikim; kişilik nasıl oluşturulur, yaşamda, toplumda nasıl dönüştüren bir rol oynanır? Bu, Jineoloji ile nasıl yapılır? Kadının kendi bilgi ve bilimiyle toplumu özgürleştirme ve oluşturmada nasıl bir rol oynanabilir? Güçlü bir irade, özgür bir düşünce, kişiliği oluşturmaktan, radikal mücadelesini genişletmekten geçiyor. Hem kültürel hem de fiziki anlamda hem ulusal çapta hem cins boyutuyla katliamı dayatan çok yönlü bir sistem var. Buna karşı, kendini koruma ve kendini oluşturma; ideolojisini, dilini, bilimini, kültürünü, rengini ve ahlakını yaratma, özgür kadın kişiliğine ulaşmanın yol ve yöntemini, mücadelesini geliştirmekle mümkündür. Bu da bilme gücü geliştirerek, yaşam ve anlam gücünü buluşturarak olabilir. Kendini var eden, kendini geliştirerek, anlamlandırarak özgürlüğe kavuşturma ve özgürlük mücadelesinde aktif olmayla bu yol takip edilebilir. Nagihanlar da bu yolun takipçisiydi.
Saldırı ve katliamlar devam ediyor, ancak buna karşı direniş ve özgürlük yolunu aydınlatan mücadele ve kişiliklerin varlığı da sürüyor. Bu yolun takibi, özgür kişi yaratma ve özgürlük mücadelesinde iddiasını artırmakla ilişkilidir. Önder Apo’nun ifade ettiği sihirli formül, yani Jin Jiyan Azadî’yi güçlü anlama ve katılımla mümkündür. Bunun çok zengin yol ve yöntemleri var. Nagihan, bunu gösterdi. Bu zenginliği, bu renkliliği ve bu çeşitliliği kişiliğinde ortaya çıkararak, pratiğinde de bunu gerçekleştirebilecek imkânları kullanmak ve bu şekilde bir oluşum süreciyle cevap vermek mümkündür.