Bayındır: Tecridin kırılması, faşizmin yıkılması ile olur

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecride dikkat çeken DBP Eşbaşkanı Keskin Bayındır, "AKP-MHP tecridi derinleştirerek yeni bir rejim inşa etmek istiyorlar. Tecridin kırılması bu faşizmin yıkılması ile olur" dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit devam ediyor. PAJK ve PKK'li tutsaklar tecridin sona ermesi için 27 Kasım'dan bu yana süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminde.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, tecrit ve açlık grevlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İmralı'da özel bir uygulamanın devrede olduğunu söyleyen Bayındır, şöyle konuştu: "İmralı'da hukuk rejimi olduğunu söyleyemeyiz. Ulusal ve uluslararası kanunlardan tamamen izole edilmiş bir sistem. Her tutuklunun ailesi ve avukatları ile görüşme hakkı var. Fakat İmralı'da bu hak tanınmıyor. 18 yıldır iktidarda AKP ile tecrit daha da ağırlaştırıldı. Tecrit ile bağlantılı olarak tüm Kürdistan ve Türkiye cezaevleri baskı altına alındı.

Çözüm sürecinde tüm kamuoyu Sayın Öcalan'ın bu sorunu çözebildiğini gördü. Fakat AKP ve MHP hükümeti Türkiye'nin huzura kavuşmasının ardından kendilerini ayakta tutacak bir şey olmadığını gördü ve maalesef süreci bozdular. 5 Nisan 2015 yılından sonra sayın Öcalan ile görüşmeler kesildi. Savaş derinleşti ve tecrit politikaları tekrar devreye girdi."

ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ ÜLKENİN ÖZGÜRLÜĞÜ İLE BAĞLANTILI        

İmralı örneğinin dünyanın hiçbir yerinde olmadığını vurgulayan Bayındır, 22 yıldır Kürt Halk Önderi Abdllah Öcalan'a yönelik ağır bir tecrit uygulandığını hatırlattı.

Abdullah Öcalan'ın milyonlarca insanın sesi ve iradesi olduğunu sözlerine ekleyen Bayındır, devamla şunları kaydetti:

"Sayın Öcalan ile görüşmelerin olduğu süreçte hiç bir sorun yaşanmıyordu. Ama nasıl ki görüşmeler kesildi Kürdistan'da yeniden insanları katletmeye başladılar. Halk göç etmek zorunda kaldı, ekonomik olarak çok zorlandı. Sayın Öcalan fikirleri ve felsefesi ile Kürdistan ve Türkiye halklarının yolunu aydınlatıyor. En büyük örneği de Rojava'dır. Rojava modeli tüm dünyaya örnek olmuş durumda. Bu model Sayın Öcalan'ın fikir ve düşünceleri ile inşa edildi ve tüm dünyaya örnek oldu."

Hükümetin tecrit kararı ile Kürdistan halkına savaş açtığını söyleyen Bayındır, Öcalan şahsında tüm toplumun tecrit altına alındığını belirtti.

En önemli gündem maddesinin tecrit olduğunu kaydeden Bayındır, "Tecrit sadece Kürt halkını sorunu değildir. Tecrit başta Türkiye halkı olmak üzere tüm Ortadoğu halkının sorunudur. AKP-MHP tecridi derinleştirerek yeni bir rejim inşa etmek istiyorlar. Tecridin kırılması bu faşizmin yıkılması ile olur. Örgütler, kurum ve partilerin yanı sıra Türkiye ve Kürt halkı ele ele vererek tecridin sona ermesi ve Sayın Öcalan'ın özgürlüğü için mücadele etmelidir. Tecrit devam ettiği sürece bu rejim Türkiye'nin geleceğini karanlığa sürükleyecektir. Bu ülkenin geleceği ve özgürlüğü için tecridin kırılması lazım" diye konuştu.

AÇLIK GREVLERİ

Tecridin sona ermesi için DTK Eşbaşkanı Leyla Güven'in de 2018 yılında açlık grevine girmesinin ardından büyük bir direnişin başladığını hatırlatan Bayındır, şöyle devam etti:

"Açlık grevlerinin ardından 2019 yılında Sayın Öcalan ailesi ve avukatları ile bir görüşme gerçekleştirdi. Fakat görüşmeler daha sonra tekrar engellendi ve tecrit devreye girdi. Faşist AKP-MHP hükümeti yine aynı tecridi uyguluyorlar.

Tecride karşı 27 Kasım'da cezaevleri süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başladı. Her gün eyleme yeni gruplar katılıyor. Şüphesiz açlık grevine katılma kararı çok kolay değil bir karar değil. Kimse hayatından bıkmış değil, herkes özgür yaşamak istiyor. Hislerimizi kendi dilimizde ifade etmek istiyoruz. Tutukluların canlarından başka bir şeyi yok. Bu yüzden de açlık grevine başlayarak topluma duyarlılık çağrısında bulunuyorlar. Tutsakların sağlık durumunun kötüye gitmemesi bizim elimizde. Bundan sonra siyasi partilere, kurumlara ve derneklere büyük bir görev düşüyor. Çünkü tutsakların talepleri insani bir taleptir. 4 arasında mücadele eden tutsakların direnişini selamlıyoruz."

 

TUTSAKLARIN DİRENİŞİNE DESTEK VERMELİYİZ

 

Tutsakların devam eden direnişine değinen Bayındır, herkesin tutsaklara destek vermesi gerektiğini belirterek şu çağrıda bulundu: "Biz dışarıda olanların tutsakların mücadelesine destek olması gerekmektedir. Tüm demokrasi güçlerinin bu eyleme destek vereceğine inanıyoruz. Tutsakların 4 duvar arasında başlattığı bu eylemi biz dışarıdakilerin üstlenmesi gerekir. Tutsakların talepleri meşru ve haklı taleplerdir. Her şeyden önce talepleri yerine getirilmeli ve tecrit sona ermelidir."