İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 2 yılı aşkın bir süredir haber alınamayan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı Türkiye’ye gelen Uluslararası İmralı Barış Delegasyonu, ziyaretlerini sürdürüyor. Delegasyon, Asrın Hukuk Bürosu ve Halkların Demokratik Kongresi’ne (HDK) yaptığı ziyaretin ardından Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesini de ziyaret etti.
Delegasyonu çok sayıda ÖHD’li avukat karşıladı.
YÜZYILLIK YOK SAYMAYA KARŞI MÜCADELE
ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Gürkan İstekli, Kürt halkının yüzyıldır varlık mücadelesi yürüttüğünü belirtti. Türkiye’deki hükümetlerin de varlıklarını ve politikalarını Kürt karşıtlığı üzerinden sürdürdüğünü ifade eden İstekli, bu durum nedeniyle Türkiye’nin daha da otoriter bir yönetim anlayışına evirildiğini söyledi.
Kürtlere yönelik fiziki ve kültürel bir soykırımın devrede olduğuna dikkat çeken İstekli, “Otoriterleşme ve faşist rejimin inşasında sadece Kürtler de değil toplumun geneli zarar gördü. Cezaevleri ile muhalifler terbiye edilmeye çalışıldı. Bu nedenle cezaevlerindeki sayı giderek çoğalıyor. Söz konusu Abdullah Öcalan olduğunda en demokratik, sosyalist bile faşist oluveriyor. Ayrıca Kürtlerin statü sahibi olmaması için aynı ağız ile hareket ediyorlar” şeklinde konuştu.
‘TÜRKİYE’DE ACIMASIZ BİR SİSTEM VAR’
AKP’nin bir ceza politikasının olmadığını belirten avukat Ayşe Acinikli, “6 ton kokain getiren kişiyi tahliye ettiler ancak sokakta uyuşturucu satanlara onlarca yıl ceza veriyorlar. Hakim ve savcılar tecrübesiz. Politik olmayan durumlarda da ne yapacağını bilmeyen bir güruh var. Bu durum 15 Temmuz 2016’dan sonra çok fazla savcı ve hakim tutuklandı. AKP il ve ilçelerinde yer alanların tamamını yargıya geçirdiler. Hakim ve savcılar AKP-MHP’nin referans mektupları ile atanıyor. Siyasi olmayan durumlarda da Kürtlere ayrımcılık yapılıyor. Uyuşturucu satan bir Kürt, uyuşturucu satan bir Türk’ten çok sonra tahliye olabiliyor ya da çok fazla ceza alabiliyor” diye konuştu. Türkiye toplumunun sokağa çıkmaktan korktuğunu dile getiren Acinikli, “HDP üyesi oldukları için tutuklanıyorlar. Sosyal medyada paylaşım yaptıkları için insanlar tutuklanıyor. Bunu o kadar yoğun bir şekilde yaptılar ki bir korku iklimi gelişti. Türkiye’de acımasız bir sistem var” diye kaydetti.
AİHM SAMİMİ DEĞİL
Delegasyon üyeleri, avukatlara Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tutumlarını nasıl bulduğunu da sordu. Avukat Acinikli, AİHM’e yaptığı başvuruların ön inceleme reddedildiğini dile getirdi. Roboskî’de katleden 34 Kürt’e dair yapılan başvuruyu AİHM’in usuli eksikliklerden ötürü dosyayı reddettiğini paylaşarak, AİHM’i samimi bulmadıklarını ifade etti.
Vedat Ece de, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüştürülmediğini, ardından başlayan açlık grevleri sonucunda avukatları ile 5 defa görüşüldüğünü paylaştı. Ece, daha sonra görüşmelerin kesildiğini anımsattı. Abdullah Öcalan’ın 25 Mart 2021’de kardeşi Mehmet Öcalan ile görüştüğünü ve bu görüşmenin de yarıda kesildiğini hatırlattı. Bu tarihten itibaren Kürt Halk Önderi ile herhangi bir görüşme olmadığını ve haber dahi alınmadığını belirten Ece, siyasi partilerin Abdullah Öcalan’ı araçlaştırmaya çalıştığını da kaydetti.
KAYYUM GASPLARINDAN HAPİSHANELERDEKİ TECRİDE
Kürt siyasetçilere ve belediyelerine atanan kayyumlara da değinen Ece, AKP Milletvekili adayı Süleyman Soylu’nun iki gün önce yaptığı açıklamayı anımsattı. Soylu’nun kayyumların AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda atandığını itiraf ettiğini dile getiren Ece, “Kendi keyifleri öyle istediklerini itiraf ettiler” dedi.
Ece, cezaevlerindeki tecridin de günden güne arttığını belirterek, bir yıl içinde en az 60 tutsağın yaşamını yitirdiğini söyledi. Tutsakların gardiyan ve cezaevi müdürleri tarafından sistematik bir biçimde tehdit edildiğini belirten Ece, buna dair ÖHD’ye yapılan başvuruları anımsattı.
ÖLÜM DÖŞEĞİNDE TAHLİYE
İnfaz düzenlemelerine de değinen Ece, bu düzenlemeler ile suç örgütü liderlerini serbest bırakıldığını ancak hasta siyasi tutukluların ise serbest bırakılmadığını belirtti. Hasta tutukluların son evreye kadar tahliye edilmediğini belirten Ece, “ ‘Hapishanede bir insan öldü’ denmemesi için ölüm döşeğinde tahliye ediliyor” diye belirtti.
AİHM’E VERİLEN ‘PARA’ İLE KARARLARIN İLİŞKİSİ
Şubenin Genel Sekreteri Eda Önal, Türkiye ve Kurdistan cezaevlerinde en az bin 600 tutsağın bulunduğunu paylaştı. Önal, birçok hasta tutsak hakkında “cezaevinde kalamaz” raporunu verilmesine rağmen tahliye edilmediğini söyledi. Söz alan avukat Nurettin Kuzu, Türkiye’de tutuklu sayısının artmasının temel nedenlerden bir tanesinin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmelerin kesilmesi olduğunu söyledi. Tutsak sayısındaki artışının bir diğer nedeninin de yüksek mahkeme ve AİHM kararlarının uygulanmamasını da gösteren Kuzu, “AİHM Başkanı niçin Türkiye’ye gelip Erdoğan ile fotoğraf verdi? İşin içinde para var. Rusya’nın çekilmesinden sonra en çok AİHM’e kaynak ayıran Türkiye. Bunun verilen kararlarda etkisi olduğunu düşünüyoruz. Her gün daha kötüye gidiyor. İnfaz kanunu politik tutsaklar için verilen tüm cezayı çektirmeye evirildi. Her cezaevinde duruma yol açan kurullarda da hukukçu yok” şeklinde ifadeler kullandı.
‘SÜREKLİ GÜNDEMİMİZDE’
Kuzu, “İmralı’da uyguladıkları her şeyi, sonrasında Türkiye cezaevlerine yayıyorlar. Kendi koydukları kurallara, kanunlara uymuyorlar. Bu durumlara dair Avrupa Konseyi’nin ses çıkarmasını istiyoruz. Pozisyonlarını yeterli görmüyoruz. Ciddi yaptırımlar uygulamıyorlar” demesi üzerine delegasyonda yer alan Avrupa Konseyi Sol Grup Başkan Yardımcısı ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Temsilcisi ve İzleme Komitesi Üyesi Laura Castel, bu durumu sürekli gündemlerinde tuttuğunu dile getirdi. Castel, yaptırım alınması halinde de Türkiye’nin bu kararı uygulama noktasında zorluk çıkaracağını ve yaptırımın da çözüm olmayabileceğini söyledi.