‘Açlık grevi değil, tecrit yasa dışıdır’

Tecridin yasa dışı olduğunu belirten İHD Van Şube Başkanı Mehmet Karataş, buna karşı devam eden açlık grevinin yasal ve meşru bir hak olduğunu söyledi.

Uluslararası hukukta ve iç hukukta her tutsağın, avukatı ve ailesiyle görüşmesi yasal bir hak olduğunu anımsatan avukat Mehmet Karataş, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu ve Kürdistan’daki etkisinden dolayı hukuksuz bir biçimde tecrit altında tutulduğunu vurguladı.

İHD Van Şube Başkanı Av. Mehmet Karataş, açlık grevleri, sınırda yaşanan Afgan göçü ve 5 yıldır süren eylem/etkinlik yasağını ANF’ye değerlendirdi.

YASALARA AYKIRI BİR UYGULAMA

Cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine dikkat çeken Karataş, bunun temel nedeninin İmralı’daki hukuksuzluk olduğunu söyledi. Bu tecridin uluslararası hukukta yeri bulunmadığını kaydeden Karataş, “Türkiye’nin yasal düzenlemelerine dahi aykırı bir durumla karşıyayız. Hukuksuzluk dediğimiz budur. Uluslararası hukukta ve iç hukukta her hükümlünün avukatı ve ailesiyle görüşmesi yasal bir haktır. Türkiye Cumhuriyeti, Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu ve Kürdistan’daki etkisinden dolayı tecridi hukuksuz bir biçimde uygulamaktadır” dedi.

AÇLIK GREVİ MEŞRUDUR

Tecridin sonlandırılması talebinin, yasal ve doğal bir hak olduğunun altını çizen Karataş, şöyle devam etti: “2000’li yıllardan beri tecrit artıyor ve insanın toprakla bağı koparıldı. 2020’de başlayan salgın süreci bahane edilerek tüm cezaevlerinde siyasi hükümlüler üzerinde şartlar daha da ağırlaştırıldı. Aile görüşmesi, telefon görüşmesi, mektuplaşma, kitap ve elektronik aletlere ulaşma, neredeyse imkansız hale getirildi. Bunların sonlandırılması talebiyle başlayan açlık grevleri insani bir haktır. Bunun için disiplin soruşturması başlatılıyor ve cezalar veriliyor. AYM’nin buna dair ihlal kararı var. Bu disiplin cezaları hukuksuzluktur. Açlık grevlerinin bir an önce bitirilmesi için taleplerin yerine getirilmesi insan hakları açısından büyük önem arz ediyor.”

VAN SINIRINDAN GÖÇ

Van’ın Afgan mülteciler meselesiyle yeniden gündeme gelmesiyle ilgili de konuşan Karataş, Türkiye’de mültecilere ilişkin hukuki bir boşluğun olduğunu hatırlattı. Türkiye’de mültecilerin sığınmacı olarak bile kabul edilmediğini belirten Karataş, “Türkiye, sınırı beton bloklarla kapatarak, çukur kazıp tel örgüler çekerek, sınıra askeri yığınak yaparak göçü engelleyeceğini söylüyor. Bu da temel yaşam hakkının ihlaline ve tüm devletlerin yükümlülüğü olan kültürel ve sosyal hakların korunması yükümlülüğünü ihlal etmektedir. Van sınırında ülkeye giriş yapan mültecilerin yaşam hakkının ihlal edildiğini görüyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak mültecileri koruyan düzenlemelerin derhal hayata geçirilmesini istiyoruz” dedi.

VAN’A ÖZEL OHAL UYGULANIYOR

Son olarak Van’da 5 yıldır süren eylem/etkinlik yasağına da değinen Karataş, bunun özel OHAL uygulaması olduğunu dile getirdi. Anayasal bir hak olan toplantı, barışçıl gösteri hakkının ihlal edildiğini vurgulayan Karataş, şunları dile getirdi: “İzin alınmaksızın herkes bu hakkını kullanabilir. Bunun engellenmesi ancak kanunla kısıtlanabilir. Bu temel hak, 2016’dan bu yana 15’er günlük aralıklarla engelleniyor. En nihayetinde anayasal bir hak olan barışçıl gösteri hakkı gasp ediliyor. Bu durumun bir an önce ortadan kaldırılması gerekiyor. 30 Temmuz’da izin verildiği halde kitleye saldırı oldu, 9 kişi gözaltına alınarak tutuklandı. Uluslararası mevzuat ihlal edilmiştir. Bu anayasal haktır ve kullanılması engellenemez. Bu yasaklamaların kaldırılması, vatandaşların bu hakkını kullanması gerekir.”