Bilgen: Bir talep gelmezse kendi yol haritamızı uygularız 

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, yerel seçimlere ve ittifak tartışmalarına ilişkin, "Bize merkezi düzeyde Batı şehirlerinde herhangi resmi bir talep olmadığı sürece biz kendi yol haritamızı belirleriz" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Meclis’te basın toplantısı düzenleyerek güncel gelişmeleri değerlendirdi. 

TOKİ İŞÇİLERİNİN MAĞDURİYETİ

TOKİ işçilerinin mağduriyetine değinen Bilgen, şunları dile getirdi:

"Bütçenin ilk gün görüşmeleri sırasında gündeme gelen Mamak TOKİ’de iki yıldır alacaklarını tahsil edemeyen işçiler. Bu işçiler uzun süre sigortasız çalıştırıldı. Bir protesto amacıyla binaların üzerine çıktılar, biz de Genel Kurul’da gündeme getirdik. Hem iktidar temsilcileri hem de AKP konunun çözüldüğünü, sorunun bittiğini ifade ettiler ama biten hiçbir sorun yok. Ortada 225 kişi var ve imza topluyorlar. Bu insanlar alacaklarının ve emeklerinin peşinde. TOKİ bir firmaya ödeme yapması gerektiği halde aslında temlik anlaşması yapmış ama buna rağmen işçilere ödeme yapmayarak suç işliyor. Firmanın vergi borçlarını işçilerin borçlarından kesiyor ve ona mahsup ediyor. Bu tablonun kendisi 2018 yılının nasıl bittiğini, kimin hakkının ve alın terinin gasp edilerek alacaklı pozisyonuna düşürüldüğünü gösteriyor. Bu işçilere ödeme yapılmadığı gibi daha vahimi sigortasız olarak Afgan işçiler çalıştırılıyor. Bir yerde bir firma konkordato ilan ediyorsa, iflas dolayısıyla işi yürütemiyorsa ve Afgan işçileri çalıştırarak binaları yetiştirmeye çalışıyorsa bu başlı başına bir vahamet."

SANATÇILARIN HEDEF GÖSTERİLMESİ

Sanatçılar Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'in, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından hedef gösterilmesine dikkat çeken Bilgen, "Cumhurbaşkanı iki sanatçıyı hedef gösteren sözler sarf ettiğinde Pazartesi gününü bile beklemeyip hafta sonu soruşturma açılması, yargının ne kadar bağımsız olduğunu gösteriyor" dedi.

SAKARYA'DAKİ IRKÇI CİNAYET

Bilgen, Sakarya'daki ırkçı cinayete işaret ederek, şunları kaydetti:

"Ankara’daki siyaset, siyasi temsilcilerin söylemleri hedef gösterme üzerine kurulu olduğunda, nefret söylemi içerdiğinde bunun bedelini herkes ödüyor. Sakarya Hendek’te bir baba ve çocuğunun bir büfede alkollü içki almaya çalışan kişi ile büfeci arasındaki tartışmada araya girmesi üzerine olayın Kürt olup olmamaya gelmesi ve tartışmanın bir infaz ve ölümle bitmesi bu topraklarda siyasetçinin ne kadar dikkatli olması gerektiğini, kamplaşmaya, çatışmaya prim vermemenin ne kadar hayati olduğunu göstermeye tek başına yetiyor. Toplumun fay hatlarına, sinir uçlarına dokunmak toplumu kamplaştırarak, hedef göstererek, siyasi kurgu ortaya koymak siyasetçi için de kalıcı bir kazanç değildir. Ama bu ülkede yaşayan herkes için büyük bir kayıptır. Cumhurbaşkanının iki sanatçıyı hedef gösterdiği ülke Freedom House’un yeni kriterlerini de doğruluyor. Türkiye özgür olmayan ülkeler kategorisinde ve bazıları bu listeleri çocuk oyuncağı sanıyor. Biliyoruz ki Freedom House gibi güvenilirliğini ispatlamış kurumların verileri NATO için belirleyicidir, bunu önemser. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi’ni geçtik Türkiye’nin üyesi olduğu NATO bile özgür olmayan ülkeler kriterini farklı tarif eder."

YEREL SEÇİMLER

"Sandıkta demokrasinin önünü açmak, darbeleri bitirmenin yegane yoludur" diyen Bilgen, "Şehir merkezlerinde yaşayanların kayıtlarını mutlaka şehir merkezlerine almaları, üniversite öğrencilerinin mutlaka kayıtlarını oy kullanabilecekleri şehirlere almaları gerekiyor" çağrısında bulundu.

Bilgen, basın mensuplarının "CHP ve HDP arasında bir ittifak için adım atılacak mı? Adaylarınız ne zaman açıklanacak" sorularına da şu yanıtı verdi:

"Bize merkezi düzeyde Batı şehirlerinde herhangi resmi bir talep olmadığı sürece biz kendi yol haritamızı belirleriz. Başından beri yerel seçimlere yüklediğimiz anlam son derece net, Türkiye’nin geleceği ile ilgili politik bir tercihe dayanıyor. Her iki boyutu da demokrasi için hayati önem taşıyor. Birincisi kayyumlara karşı halkın seçtikleri ile yönetilmesini sağlamak, ikincisi de Türkiye’nin batısında güçlü yerel demokrasinin bir denge denetleme mekanizması oluşturması için sandıkta değişimin önünü açmak. Bizim ilkesel tutumumuz budur. Merkezi düzeyde bir talep söz konusu olmamıştır. Yerellerde görüşmeler sürüyor. İl örgütlerimiz aday göstermeleri gereken yerler için çalışmalar yürütüyorlar; olmayan yerlerde ve ortaklaşılabilecek yerellerde işbirliğine açık olabilecekler. 30 Aralık'ta çok sayıda il ve ilçede halk yoklaması diye tarif ettiğimiz, sadece üyelerimizden oluşmayan çeşitli sivil toplum örgütlerinin de delege olarak oy kullanacağı genişletilmiş bir ön seçim mekanizması işletiyoruz. Bu uygulamanın olmadığı bazı şehirlerin adayları Ocak ayının ilk haftasında açıklanmış olacak."

Bilgen'in "Ankara adayı Mansur Yavaş 'HDP ile görüşecek misiniz' sorusuna yönelik 'HDP Mansur Yavaş’a oy vermeyeceğiz diyor o yüzden görüşmeyi düşünmüyorum' dedi. Yaklaşımınız bu mudur" sorusuna verdiği yanıt da şöyle:

"Şehirleri yönetmek isteyenlerin o şehirde yaşayan herkesin oyuna talip olma konusunda sükunet ve sağduyu ile hareket etmesi gerekiyor. Bu bütün adaylar için geçerlidir. Son seçimlerde oyu en hızlı artan parti biziz. 2014’te aldığımız oy ile 24 Haziran’da aldığımız oya baktığımızda neredeyse 4’e 5’e katlanmış bir oy gerçekliğimiz var. Dolayısıyla sıcak seçim atmosferine girildiğinde bütün adaylar bize oy veren seçmen kitlesini de yok saymayan bir siyaset geliştirmeyi öğrenecekler. Biz Ankara’da büyükşehiri de tartışıyoruz ama kimi ilçelerde de aday gösterip gösterme konusunda demokrasi bloku olarak gördüğümüz çevrelerle görüşmeler yapıyoruz. Meclis üyeliği konusunda güçlü bir kampanya yürüteceğiz. Bizim için yerel demokrasi başkanlıklar meselesi değil meclisler meselesidir. İl genel meclisi, belediye meclisi seçimlerini bütün Türkiye’de hiç tartışmasız önemseyerek güçlü bir kampanya yürüteceğiz. Katılımcı yönetim, yetkilerin belediye başkanlarının iki dudağı arasında olduğu bir sistem değildir. Belediye meclislerinin işlevli ve etkin olduğu bir sistemdir."