‘Bu bir saldırıdır’

Gerilla cenazelerinin kargo ile ailelerine gönderilmesinin bir tür saldırı olduğunu ifade eden İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, bunun toplumsal bir mesaj olduğunun da altını çiziyor.

Dersim’de Türk askerinin 2018’de düzenlediği operasyonda yaşamını yitiren HPG gerillası Masum Aslan’ın cenazesi ailesine kargo ile yollandı. Ailenin 3 yıl önce verdiği DNA testi sonucunun kesinleşmesi üzerine Aslan’ın cenazesi Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kargo ile Ergani Emniyet Müdürlüğüne gönderildi. Bu durum Türk devleti tarafından yapılan ilk vaka değil. 2017’de yine Dersim’de hayatı kaybeden Agit İpek’in cenazesi de başsavcılık tarafından aileye PTT kargosu olarak gönderilmişti. 

ANF’ye konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, bunun bir tür saldırı olduğunu ifade ederken aynı zamanda toplumsal bir mesaj olduğunun da altını çiziyor.

AKSİ TÜM UYGULAMALAR HAK İHLALİ
Yoleri yasalarda ayrım yapılmaksızın cenazelerin nasıl gömüleceğinin belirtildiğini, aksi tüm işlemlerin ise hak ihlali olduğunu belirtiyor: “Normal koşullarda yasada bir cenazeye ilişkin yapılacaklar belirtilmiş durumda. Cenazelerin nasıl defnedileceği tüm ayrıntılarıyla yasalarda mevcut. Ayrıca inançlarımızdan kaynaklı nelerin yapılacağı da aşikar. Bu tüm vatandaşlar için geçerli, kim ya da hangi kesime ait olduklarına bakılmaksızın yapılacak bir işlem. Bunu dışında yapılan her şeyin hak ihlali olduğunun altını çiziyoruz.”

MESAJ TOPLUMSAL BİR KESİME

Gülseren Yoleri bu tip saldırıların toplumsal barışı ve yaşamı hedef aldığını belirtirken yükselen nefret ve ayrımcılığı da beslediğinin altını çiziyor: “Bu mesele sadece yaşamını yitiren kişi açısından değil, ailesi üzerinde yaratacağı düşünce bakımından da geniş anlamıyla ele alınması gereken bir mevzu. Çünkü burada hem ailenin yas tutma hakkına hem de manevi değerlerine bir saldırı söz konusu. Burada ölen kişinin kim olduğunu düşündüğümüzde de aynı zamanda toplumsal bir mesaj da var. Sadece aileye yönelik bir uygulama değil, aynı zamanda toplumsal kesime yönelik bir mesajın olduğunu açıkça görüyoruz. Buradan da bakınca çok tehlikeli. Zaten nefret saldırılarının arttığı bir dönemde bu tür değersizleştirmeler bu saldırıları da körüklüyor. Toplumsal barışı ve yaşamı tehdit eden bir yanı da var. Daha önce de oldu benzeri uygulamalar hatta buna saldırı demek daha doğru bir tanım. Uygulama yapılanı da yumuşatıyor çünkü bu açık bir saldırı, hem manevi değerlere hem insan haklarına ilişkin. Bu durum, yapılan bu tip saldırıların durdurulmasını ne kadar önemli olduğunu bir daha ortaya koyuyor.”

KAOS İKTİDARIN GÜCÜNÜ ARTIRIYOR

Artan nefret saldırılarına da değinen İHD İstanbul Şube Başkanı Yoleri, iktidar politikalarının bu olayları katmerlediğini de şu sözlerle açıklıyor: “Ayrımcılığın yükselmesi ülkedeki iktidarın politik tercihleriyle yakından alakalı. Bunların iktidarın bilinçli tercihi olduğunu birçok konuda görüyoruz. O yüzden iktidarın politikalarını sorgulamak durumundayız çünkü toplumda bunların durduk yere çıkmadığını, halkın genellikle yukarıya bakarak hareket ettiğini biliyoruz. Otoriterleşmenin artması insan hakları ve demokrasiden daha da uzaklaştırıyor. Bu cenazelere yapılanlar, ailelerin manevi değerlerine yönelik saldırılar bir bütün olarak ele alınmalı. Barış ve huzur yerine kaos tercih edildiği için bu saldırılar artıyor. Bugün yaşanan her kaosun da ülkeyi yönetenlerin gücünün devamlılığını sağladığını unutmamak lazım.”