‘Büyük kuşatmayla örgütsüzlük dayatılıyor’

HDP’den Sultan Özcan, DDK’nin yetkilerini genişleten kararnameyi kayyum atamaya benzeterek, iktidarın büyük bir kuşatmayla toplumu örgütsüzleştirmeye çalıştığını söyledi.

Halkların Demokratik Partisi Sivil Toplum Kuruluşları (HDP STK) ve Siyasi Partiler Komisyonu Eşsözcülerinden Sultan Özcan, Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) yetkilerinin genişletilmesiyle ilgili düzenlemeye karşı ciddi anlamda bir muhalefet olmazsa toplumsal mücadelede büyük bir boşluk olacağını ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile vakıflar, dernekler ve kooperatifler gibi birçok alanda DDK'nin yetkileri genişletildi. 20 Ağustos 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Devlet Denetleme Kurulu Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile DDK’nin görev ve yetkilerinin sınırları daha da genişletilerek kamuya yararlı dernekler, vakıflar, kooperatifler, birlikler ile bu kurum ve kuruluşların her türlü “ortaklık ve iştirakleri” de yapılacak denetlemeler kapsamına alındı. Daha önce 15 Temmuz 2018’de yayımlanan 5 No‘lu Devlet Denetleme Kurulu Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yine DDK’ye tüm kamu kurum ve kuruluşları, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı dernekler ile vakıflarda denetleme yetkisi verilmiş, ayrıca buna idari soruşturma açma maddesi de eklenmişti. Yeni düzenleme ile AKP ve MHP iktidarının dönem dönem hedefinde olan Türk Tabipler Birliği (TTB) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İnsan Hakları Derneği (İHD) gibi demokratik kitle ve emek örgütleri de rejim baskısı altına alınıyor.

Konuyla ilgili daha önce açıklama yapan HDP STK ve Siyasi Partiler Komisyonu Eşsözcülerinden Sultan Özcan, kararnameyi ANF’ye değerlendirdi.

Durumun ciddiyetine dikkat çeken Özcan, “Cumhurbaşkanlığı, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile meslek örgütlerinin yetkilerini kısıtlamıştı. Son olarak 20 Ağustos’taki kararnamedeki değişiklik ile de kurumlar anlamında daha da genişletilmiş bu yelpazeyle vakıflar, kooperatifler, emek örgütleri gibi oluşumlara yaptırım getirilmiş. Öyle ki tarım kredi kooperatiflerinden çiftçi derneklerine kadar giden bir genişlikte. Buna kısaca kayyum atama da denilebilir, çünkü görevden alma ve el koyma gibi her türlü devlet müdahalesine açık hale getiriliyor kurumlar” dedi. 

KAYYUM REJİMİ YAYGINLAŞIYOR

“Emek ve meslek örgütleri tamamen kayyum rejimi altında birer kuruma dönüştürülmesi amaçlanıyor” diyen, Özcan bu düzenleme ile birlikte bu kurumlar üzerinde yapılmak istenilen iki şey olduğunun altını çizdi:

* İktidar ilk olarak sesini çıkarmayan, rejime entegre olan, biat eden toplumsal ve demokratik muhalefetin parçası olmayan kurumlar yaratmak istiyor.

* Kendisine yedekleyerek bütün toplumun direnç noktalarını ortadan kaldırmak istiyor. Yapılmak istenen çok büyük bir kuşatma.

Sultan Özcan, HDP’li belediyelere kayyum atanmasını hatırlatarak, bu uygulamaların da bir devam niteliğinde olduğunu belirtti. Özcan, “Hem 2016’da hem de 2019’da HDP’li belediyelere kayyum atanmaya başlandığında, bunun bütün bir ülkeye giydirilmek istendiğini, bir rejim değişikliği ve faşizmin karşı hamlesi olduğunu, dilimiz döndükçe tüm topluma anlatmaya çalıştık. HDP’yi ve Kürt halkını kriminalize ederek uyguladıkları tüm yöntemleri şu an tüm topluma uyarlıyorlar. Kayyum rejimi bu anlamda yaygınlaşıyor” şeklinde konuştu.

BÜYÜK BİR BOŞLUK OLUR

Bu düzenlemeye karşı ciddi anlamda bir muhalefet olmazsa toplumsal mücadelede büyük bir boşluk olacağını ifade eden Sultan Özcan, şunları ekledi: “KHK’lerle toplumun birçok anlamda soluk borusunu kestiler bugüne kadar. Demokratik kitle örgütleri, medya organları, vakıflar, dernekler… Şimdi geride kalanları susturmaya çalışıyorlar. Örgütsüz ve dayanaksız bir toplum yaratılmaya çalışılıyor. Bu ciddi bir inşanın adımları. O yüzden öyle kısaca bahsedilip geçilecek bir mevzu değil. Demokratik kitle örgütleri, emek hareketleri ve biz muhalefet güçleri olarak ciddi bir direnç göstermezsek, bu yapılanma toplumsal mücadele açısından büyük bir boşluk yaratacak.”