Dr. Brauns: Peker’in anlattığı olayları Almanya biliyordu

Türk devletinin mafya-çete ve cihadistlerle ilişkisinin başta Alman olmak üzere batılı ülkelerce bilindiğine dikkat çeken Brauns, çeteleşen devlete karşı uluslararası arenadan beklenti yerine Türkiye’deki muhalefetin harekete geçmesi gerektiğini belirtti.

Tarihçi ve gazeteci-yazar Dr. Nick Brauns Türkiye ve Kürdistan’daki gelişmeleri Almanya’da yakından izleyen isimlerin başında geliyor. Şu ana kadar Alman devletinin Türkiye ve Kürdistan ile ilişkilerine ilişkin birçok kitap, makale ve araştırmaya da imza atan Dr. Brauns, Sedat Peker'in itiraflarıyla bir kez daha ispatlanan Türk devlet yöneticilerinin eliyle yapılan uyuşturucu ticareti, Suriye'deki çetelere silah göndererek işlenen savaş suçu ve DAİŞ ile yapılan petrol ticaretiyle çiğnenen uluslararası hukuk karşısında başta Merkel başbakanlığındaki Alman hükümeti olmak üzere batılı hükümetlerin neden sessiz kalmayı tercih ettiğini ANF’ye değerlendirdi.

Sedat Peker'in itirafları ve anlattığı olayların Türkiye’yi yakından takip edenler tarafından bilindiğine dikkat çeken Dr. Brauns şöyle konuştu: "Anlatılanlar son yıllarda Kürt medyası, HDP’li ve muhalefet cephesinin diğer politikacıları ve Can Dündar gibi gazeteciler tarafından sıkça dile getirildi. Bizim için yeni ve önemli olan uyuşturucu ticareti, Suriye’deki cihadist gruplara silah gönderilmesi ve muhaliflerin tehdit edilmesi gibi olayların Türk derin devletinin bir elemanı tarafından üstüne üstlük bu işlerin birçoğuna da karışmış bir isim tarafından onaylatılmasıdır."

Uluslararası uyuşturucu ticareti, Suriye’ye silah gönderilmesi ve DAİŞ ile yapılan petrol ticaretine ilişkin yeni olan ayrıntının bağlantılar olduğuna vurgu yapan Dr. Brauns, Peker'in söz konusu ilişkiler ağında bütün bağlantıları isim isim anlatarak dile getirdiğini hatırlattı. Türk devletinin batı ile ilişkilerini yakından izleyen Dr. Brauns “Erdoğan rejiminin bu suçları batılı ülkeler ve uluslararası güçlerce bilinmiyor muydu?” şeklindeki soruya ise net bir cevap verdi: “Tabii ki biliniyordu, örneğin Suriye’de DAİŞ ile yapılan petrol ticaretine ilişkin Rus yönetimi zamanında ayrıntılı bir dosya hazırlayıp Erdoğan’ın önüne koymuştu.”

CİDDİYE ALINMASIYDI DÜNDAR KABUL EDİLMEZDİ

Peker’in itiraf ve anlatımlarının Avrupa’da yaygın medyada yayınlandığına dikkat çeken Dr. Brauns “Daha önce Kürt ile sosyalist medyada yer alan bu suçların bugün büyük medya organlarında da yer alması yeni ve önemli bir gelişmedir” diye konuştu.

Peker'in itirafları ardından başta Almanya olmak üzere batılı ülkelerin yaklaşımına ilişkin ise Dr. Brauns şu değerlendirmede bulundu: "Medyanın aksine batılı ülkelerin siyaset cephesinde hiçbir tepki yok. Peker’in anlattığı olaylar zaten uzun süredir Alman ve diğer Avrupalı hükümetlerce biliniyordu. Çünkü Türkiye’de muhalif gazetecilerin dile getirdiği olayları Almanya ciddiye alıyordu ve bu yüzden de Suriye’ye gönderilen silahları araştıran gazetecilerden Can Dündar gibi bir ismi, Türkiye onu ‘terörist’ olarak nitelendirmesine rağmen ülkesine kabul ederek korumaya aldı. Bu yüzden tekrar altını çizerek söylüyorum; Türkiye'de devletin mafya-çete ve cihadistlerle ilişkisini Alman hükümeti uzun süredir haberdardı."

Alman hükümetinin Türkiye'de ortaya çıkan tablodan artık ciddi şekilde rahatsız olmasının zamanının geldiğine vurgu yapan Dr. Nick Brauns “Çünkü muhalefetin mafya-çete grupları tarafından nasıl susturulduğu Peker’in itiraflarının ardından hasır altı edilecek bir sır değil” dedi.

ÖNCE MUHALEFET HAREKETE GEÇMELİ

Çeteleşen devlete karşı uluslararası arenadan beklenti yerine Türkiye’deki muhalefetin harekete geçmesi gerektiğini belirten Dr. Brauns devamla şöyle konuştu: “Takip edebildiğim kadarıyla HDP diğer sosyalist partilerle bir kampanya başlatma çabası içinde. Ancak CHP’den öyle gözle görünür bir hareketlenme yok, İyi Parti cephesi de korku içinde çünkü daha önce içişleri bakanı olan genel başkanları Akşener de Peker'in anlattığı ilişkiler ağının içinde yer alıyor.”

Türkiye’de muhalefetin çeteleşen rejime karşı harekete geçmediği sürece Almanya’nın da sessizliğini koruyacağını savunan Alman tarihçi-gazeteci Dr. Brauns “Zaten bu kirli ilişkileri bilen Almanya’nın harekete geçmesi için ortada gerekçe olması gerekiyor, bu gerekçiyi de bana kalırsa Türkiye'de muhalefetin yürüteceği kampanyalar ve tepki hareketleri yaratabilir. Aynı durum diğer batılı güçler için de geçerlidir” dedi.

DERİN DEVLET SADECE TÜRKİYE’NİN ÜRETİMİ DEĞİLDİ

Türkiye'de mafya-çete yapılanmalarına karşı ortaya çıkacak güçlü bir sesin Almanya tarafından da destekleneceğinin altını çizen Dr. Brauns, çeteleşen devlet yapısının Almanya için de büyük bir tehlike olduğunu ifade etti. Türkiye merkezli uyuşturucu ticaretinin Almanya’ya uzandığını ve silahlı cihadistlerin Almanya’nın güvenliği için büyük bir tehlike olduğunu belirten Dr. Brauns devamla şöyle konuştu: "Burada unutmamamız gereken bir şey var, Türkiye’deki derin devlet sadece Türkiye’nin üretimi değil. Şüphesiz bu yapı taa Osmanlı’ya dayanıyor, gizli ittifaklardan ve darbecilerden besleniyor. Örneğin Abdullah Öcalan değerlendirmelerinde Türkiye’deki darbe mekanizmasından ve darbe geleneğinden sıkça söz ediyor. Adına Gladyo denilen bu yapının dışarıda da kökleri var ve 1950’li yıllardan itibaren NATO tarafından inşa edildi."

NATO YENİ GLADYO YAPILARINI KURUYOR

Soğuk Savaş’ın ardından NATO içindeki Gladyo’nun 1990’lı yılların sonu itibariyle kontrolden çıktığını belirten Dr. Brauns, son yıllarda ise NATO'nun yeni Gladyo yapılarını kurduğunu bildirdi. Bazı kesimlerin yeni yapıları “Gladyo-B” veya “Yeşil Gladyo” olarak isimlendirdiğini ifade eden Alman tarihçi ve gazeteci, bu durumla bağlantılı olarak Türkiye’deki Gülen ve Milli Görüş gibi hareketlerin desteklendiğini savundu.

Uzmanların “Bonapartist iktidar” olarak isimlendirdiği Erdoğan rejiminin ayakta kalmak için sürekli partner değiştirdiğini ve karşıtlarını birbiriyle savaştırdığını aktaran Dr. Brauns “Şimdi de Erdoğan Avrasyacı olarak isimlendirilen güçleri bir kenara iterek yeniden Avrupa ve ABD’ye yanaşma çabası içinde” dedi. Sedat Peker'in şahsi bir savaş yürütmediği düşüncesinde olan Alman gazeteci Dr. Nick Brauns, son olarak Peker'in arkasında değişik güçlerin olabileceğini, tüm itirafların aslında bir iktidar savaşının dışa vurumu olduğunu belirtti.