Erbaş: Çeteleşme zeminini görmeliyiz

Çeteleşmenin doğduğu siyasal zemini görmek gerektiğini belirten HDP PM Üyesi Erbaş, sadece simgeleşen bazı isimlerle yorumlamanın yetersizliğine işaret ederek, “Savaş gerçeğini görmeden bu ilişkilerin özünü kavrayamayız” dedi.

Halkların demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) Üyesi Av. Doğan Erbaş, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın devletin çeteleşmesine dikkat çektiğini belirterek, Kürt sorununda çözümsüzlük, Kürt halkına karşı savaş sürdükçe hukuk dışı yapılanmaların devam edeceğini de sık sık vurguladığını hatırlattı.

ANF’ye konuşan Halkların demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) Üyesi Av. Doğan Erbaş, Sedat Peker’in itiraflarına dikkat çekerek, iktidar medyasının karartmasına rağmen Türkiye’nin gündemine oturduğunu belirtti. Erbaş, şöyle devam etti: “Bizler, farklı muhalif çevreler, kirli suç örgütlerinin oluştuğunu, devletin bunlarla iş birliği halinde olduğunu ve başta Kürt Hareketi olmak üzere tüm muhalifleri sindirmeye, tasfiye etmeye yönelik uygulamalar (Kontrgerilla, JİTEM, OHAL, köy yakmalar) geliştirdiğini uzun uzun anlatıyorduk. Bu durum, bu şahsın itiraflarını önemsizleştirmiyor, çünkü içeriden konuşuyor. ‘Biz yaptık’ diyor. İktidar blokunda ve AKP içinde hem bugün hem geçmişte yer alanlarla ilgili yer ve tarih belirterek ifşa ediyor. Suriye savaşında Türk devletinin izlediği politikaları, El- Nusra’ya gönderilen silahlar, oradan yasa dışı yollarla yapılan kirli ticaret gibi… Ortaya saçılan, bir dönemin pisliklerini hep beraber izliyoruz. Kürt meselesinin çözümsüzlüğü nedeniyle devam eden savaşta, devletin legal görünümünün perde arkasında özel savaş aygıtı ve çete grubu oluşturulduğu ve yine finansman için yüklü miktarda yasa dışı uyuşturucu ticareti bile geliştirildiği ortaya çıktı.”

İTTİHAT VE TERAKKİ’DEN JİTEM’E

Bütün bunların toplumun desteğini ve rızasını almadan yapılan siyasetin vardığı sonuç olduğunu belirten Erbaş, kirli siyasetin tarihsel bir geçmişi olduğunu hatırlattı. Erbaş, şunları ifade etti: ”İttihat ve Terakki ile başlayan bir süreçten söz edilebilir. İttihat ve Terakki’nin özel yapılanması Teşkilat-ı Mahsusa gibi Kürt ayaklanmaları döneminde, devletin askeri ve ordusu dışında olan paramiliter dediğimiz gruplar vardı. 1948’den itibaren Türkiye’nin NATO’ya üye olması ile birlikte o zamanki ulusal sisteme göre NATO gladiosu olarak bilinen bir özel örgütlenme vardı. Sovyetlerin yıkılışından sonra NATO gladiosunun örgütlenmiş olduğu tüm ülkeler, bir çeşit arınmaya gitti ama Türkiye kaldı. Özel Harp Dairesi’nden JİTEM’e kadar değişik adlar taşısa da devam etti. 1980’li yıllardan itibaren Kürdistan’da yürütülen özel savaşla beraber köy yakmalar, yargısız infazlar gibi insanlığa karşı işlenen ağır suçlar, özel bir örgütlenme gerektiriyordu.”

ABDULLAH ÖCALAN BU ÇETELEŞMEYİ ANLATIYORDU

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlığını da üstlenmiş olan Erbaş, Abdullah Öcalan’ın Türkiye'de devlet yapılanması ve devlet-iktidar ilişkilerine dair 1990’lı yıllardan beri çözüm arayışı ve tespitlerinin olduğunu anımsattı. Erbaş, şunları söyledi: “1990'dan beri Abdullah Öcalan'ın Türkiye devletiyle çeşitli şekillerde giriştiği dolaylı da olsa kimi diyaloglar, çözüm arayışları var. Devlet hukuk dışına çıktığında özel savaş aparatı olarak paramiliter grupların devreye girmesi, çeteleşme ve giderek devletin çeteleşmesinden söz ediyordu. İmralı sürecinde de sık sık devletin demokrasiye duyarlı hale getirilmesi üzerinde duruyordu. Devletin yapısal olarak demokratik olamayacağını ama toplumsal ve siyasal hareketlerin gelişmesi karşısında tarafsız kalmasının sağlanabileceğini; dolayısıyla demokrasi karşıtı niteliğinin azaltılabileceği ve demokrasiye duyarlı hale getirilebileceğinden söz ediyordu. Özellikle 90'lı yıllarda yaptığı değerlendirmelerde sık sık çeteleşmeden, hukukun meta haline geldiğinden, hukukun tasfiye edildiğinden söz ediyordu. Bunu da Kürtlere karşı yürütülen savaştan, Kürt sorununun diyaloğa dayalı, müzakereye dayalı, uzlaşma yoluyla, demokratik, yasal, anayasal çözümü yerine; inkar-imha konseptinin devam ettirilmesine bağlıyordu. Yani Kürt sorununda çözümsüzlük, Kürt halkına karşı savaş sürdükçe anti demokratik, hukuk dışı yapılanmaların devam edeceğini de sık sık vurguluyordu.”

SADECE BAZI İSİMLERLE OLMAZ

Mafya gruplarının ve çeteleşmenin doğduğu siyasal zemini görmek gerektiğini söyleyen Erbaş, siyasal zemini göremeyip sadece simgeleşen bazı isimlerle yorumlamaya çalışmanın gerçekçi olamayacağını söyledi. HDP PM Üyesi Av. Doğan Erbaş, şunları ekledi: “Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan ve bu nedenle devam eden savaş gerçeğini, savaş aygıtlarını değerlendirmeden bu ilişkilerin özünü kavrayamayız. 22 yılı aşkın süredir İmralı'da tutulan Abdullah Öcalan, 2013-2015 arasındaki süreçte çok konuşuldu, çok somut öneriler ve yol haritası sundu. Bu sorunun nasıl çözüleceğine dair yasal ve anayasal çözümün parametrelerini ortaya koydu ama uzun bir süredir avukat ve aile görüşleri yaptırılmıyor. Savaşta ve çözümsüzlükte ısrar eden, tecridi de devam ettiren iradedir. Dolayısıyla bütün bu yasadışı savaş aparatlarına, mafya gruplarına zemin sunan da aynı siyasal yaklaşımdır. Savaşın bitmesi de demokratik çözümün gelişmesi de tecridin kaldırılmasıyla ancak mümkün olabilir. Tecrit devam ettiği sürece dolaylı olarak bu antidemokratik oluşumlar da devam edecektir.”