Güven henüz muayene edilmedi

TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, 83. günde eylemini sürdüren DTK Eşbaşkanı Leyla Güven için sağlık heyeti oluşturduklarını, ancak Güven’in muayene taleplerini ertelediğini söyledi.

TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, 83 gündür açlık grevi eyleminde olan Leyla Güven'in cezaevinden tahliye olmasının ardından eve getirilmesiyle birlikte insan sirkülasyonundan kaynaklı enfeksiyon riskinin olabileceğine dikkat çekerek, gerekli hassasiyetin gösterilmesi noktasında uyarılarda bulundu.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin sonlandırılması talebiyle sürdürdüğü süresiz-dönüşümsüz açlık grevi 83. gününde. 7 Kasım 2018’deki duruşması sırasında eylemini duyuran Güven, 25 Ocak’ta tahliye oldu. Eylemini evinde sürdüren Güven'in sağlık durumu gittikçe kötüleşiyor. Sıvı almakta zorluk çekmesi, mide krampları ve bağışıklık sisteminin çökme ihtimaline karşın düzenli kontrollerin yapılması gerekiyor. Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, Güven'in sağlığına ilişkin ANF'ye konuştu. Dr. Yerlikaya, hem TTB hem de bölgedeki tabip odaları olarak açlık grevlerine ilişkin çok ciddi tecrübelere sahip olduklarının altını çizerek, 1980'li yıllardan itibaren çeşitli açlık grevi eylemleriyle karşı karşıya kaldıklarını hatırlattı.

SAĞLIK HEYETİ OLUŞTURULDU

Önceki açlık grevi eylemlerinin ölümler ve kalıcı engellere varan çok acı sonuçlarının olduğunu anımsatan Dr. Yerlikaya, 2000'li yıllardan sonra B1 vitaminin alınmasıyla bu süreçlerin daha uzadığını söyledi. Daha önceki deneyimlerine dayanarak açlık grevlerinin 40 ve 50'li günlerinden sonra yıkıcı bir takım sonuçlarıyla karşı karşıya kaldığını söyleyebildiklerini kaydeden Dr. Yerlikaya, şöyle devam etti: “Şimdi Sayın Leyla Güven'in de açlık grevi eylemi bugün (dün) itibariyle 82. günü ve birkaç gün önce de tahliye edildiğini biliyoruz. Tahliye kararından sonra Sayın Güven'in avukatlarının tabipler odamıza bir başvurusu oldu. Bu başvuruda müvekkillerinin 79. gününde tahliye olduğu, açlık grevi eylemini kendi evinde devam etmek istediği ve bu süreçte vücut üzerinde oluşan tahribatı hem gözlemlemek hem de bundan sonraki süreci izlemek üzere bir heyet talepleri vardı. Bizler de oda bünyesinde uzmanlardan oluşan bir heyet oluşturmuş durumdayız."

ENFEKSİYONA YATKINLIK SÜRECİNDE

Leyla Güven'in evine bir ziyaret gerçekleştirdiklerini aktaran Dr. Yerlikaya, bu ziyarette daha çok gözlem yapma şanslarının olduğunu söyleyerek, şunları paylaştı: "Sayın Leyla Güven sonuçta çok yorgun ve bitkin olduğunu, bu aşamada da çok halsizliğinden kaynaklı muayene talebimizi ertelemek zorunda kaldı. Muayeneyi gerçekleştirdiğimizde kimi laboratuvar testleri de yapacağız ve o zaman daha detaylı bir bilgilendirmede bulunacağız. Açlık grevinin çok ciddi ve yıkıcı bir takım etkileri var. Bütün vücut sistemleri üzerinde etkisi var ama özellikle bağışıklık sistemi üzerinde olan etkisi daha yakıcı oluyor. Bağışıklık sisteminin baskılanması sonucu, kişi enfeksiyona yatkın hale geliyor. Bu enfeksiyonların da ciddi sonuçları olabiliyor. Çoklu organ yetmezliği dediğimiz sonuca gidebilecek kadar yolunun olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla gerek cezaevi koşullarında gerekse de dışarıda olsun temas noktasında dikkat edilmesi gerekir. Enfeksiyona yatkın hale geldiği için dışarıdan çok fazla temasın olmaması gerekiyor. Tabi beklentimiz ve umudumuz o ki bu açlık grevlerinin bir an önce sonuçlanması."

YORULMAMASI GEREKİYOR

Güven'in konuşmaya zorlanması ve enerjisinin harcanmasına neden olacak girişimlerde bulunulmasının kendisine iyi gelmeyeceğini vurgulayan Dr. Yerlikaya, "Uzamış açlık metabolizma üzerinde yarattığı sonuçlarının olduğunu kimse gözardı etmemeli. Bunlarda özellikle kas yıkımı ve ciddi enerji azalmasıdır. Kişi eğer çok daha yorulursa ve enerji harcarsa, stres ve benzeri faktörler yaşanırsa bir takım hastalıklara yakalanmasına ve kişi üzerinde yıkıcı sonuçların artmasına neden olabilir. O yüzden de bu tür şeylere daha çok dikkat edilmesi lazım. Çok az enerji aldığı için bu enerjiyi olabildiğince tasarruflu kullanması gerekiyor. Kişinin yorulmasını sağlayacak her türlü girişimden uzak durulması gerekir" şeklinde konuştu.

MÜDAHALE ONAYA BAĞLI

Açlık grevi eyleminde olanların bilinçlerinin kapanması durumunda hekimler tarafından yapılacak müdahalelerin kişilerin onayına bağlı olarak yapılması gerektiğinin şart olduğunu savunan Dr. Yerlikaya, şu değerlendirmelerde bulundu: "Ne yazık ki geçmiş yıllarda açlık grevleri eylemleri sonlanırken gerek zorla gerekse hastane koşullarında yapılan müdahalelerden kaynaklı kalıcı tahribatlar yaşandı. Saf dekstroz (bitkisel temelli şeker-glukoz) verildiği taktirde kalıcı hasarların meydana gelmesi söz konusu olabilir. O yüzden hekimlerin dekstrozu saf olarak değil, mutlaka ama mutlaka içine B1 ilave ederek vermeleri gerekir. Dekstroz dediğimiz bu şekerli sıvının doğrudan eylemcilere verilmesi nörolojik sakatlıkların oluşmasına zemin olabilir. TTB ve Diyarbakır Tabip Odası olarak hem web sayfamızda hem de cezaevi idarelerine gönderdiğimiz mektuplarda gereken bilgilendirmeleri çok ayrıntılı bir biçimde yaptık. Hem tıbbi hem de etik boyutuyla bu mektuplarımızda olması gerekenleri ilettik."

TEKRAR BAŞVURULACAK

Son olarak açlık grevi eylemcilerinin durumlarını takip etmek için ilgili mercilere yaptıkları başvurunun reddine ilişkin bilgi veren Dr. Yerlikaya, şunları dile getirdi: "Hem toplumun duyduğu kaygıları gidermek hem de eylemcilerin sağlık durumlarını takip etmek amacıyla bir başvuruda bulunduk. Yaptığımız başvuru reddedildi. Başvurumuzu yeniden yapacağız. Türkiye'deki mevcut antidemokratik uygulamalardan kaynaklı başvurumuzun reddinede karar verildi. Bizler yaşam hakkının kutsallığına inanan hekimler olarak açlık grevi gibi eylemleri tasvip etmedik şimdiye kadar ama bu eylemlerin de takipçisi olduk. Çünkü eylemi yapanların sağlıklarını kaybetmemeleri için hekimliğin etik kurallarına uygun olarak hareket ediyoruz."