Halkbank kilidi duruyor

Temyiz davası henüz sonuçlanmayan Halkbank davasının 3 Mayıs’ta yapılması planlanan duruşması gerçekleşmedi. 40 yakın gizli dosyaya işaret eden hukukçular, Halkbank lehine olumlu bir sonuç beklemiyor.

Türkiye ve ABD arasında yaklaşık 5 yıldır bir diplomasi savaşına dönüşen Halkbank davasının 3 Mayıs’ta görülmesi bekleniyordu fakat temyize taşınan davada henüz karar açıklanmadığı için yapılamadı. Peki Halkbank davası nedir? Neden Türkiye’yi bu kadar yakından ilgilendiriyor ve son olarak Halkbank eski Genel Müdürü Mehmet Hakan Atilla hakkında çıkan ABD’de 10 yıl ticaret yasağı kararı ne anlama geliyor?

Halkbank’a ABD’nin İran’a yaptırımlarını delmek suçuyla ilk olarak Ekim 2019’da New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde dava açıldı. Dava, Amerika’da iki farklı şekilde ilerliyor. Bir tanesi Ekim 2019’daki dava, diğeri ise temyiz süreci. Temyiz sebebi ise Halkbank’ın devlet bankası olması sebebiyle Türkiye ile eşdeğer dokunulmazlığa sahip olduğu ve Bağımsız Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası’nın gerekçe gösterilmesi. Türkiye tarafından bankanın ABD’de yargılanamayacağı savunmasıyla temyize götürüldü. Bunlar dışında 2018’de sonuçlanan bir de Rıza Sarraf davası var.

SARRAF’IN TUTUKLANMASI

Davanın başlangıcı, Rıza Sarraf’ın 19 Mart 2016’da ABD’nin Miami şehrinde tutuklanmasıydı. Bunun da öncesinde Rıza Sarraf davası, dönemin New York Güney Bölgesi Savcısı Preet Bharara tarafından 17 Aralık 2015’te kayıtlara geçirildi. Sarraf tutuklanınca da dava kamuoyuna duyuruldu. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra 27 Mart 2017’de bono görüşmeleri için ABD’ye giden dönemin Halkbank Genel Müdürü Mehmet Hakan Atilla da New York John F. Kennedy Havalimanı’nda FBI ajanları tarafından gözaltına alınarak tutuklandı.

Atilla’nın tutuklanmasından sonra Eylül 2017’de dava kapsamına, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Süleyman Aslan ve Levent Balkan da sanık olarak alındı. Davada Türkiye vatandaşı olarak Rıza Sarraf, Mehmet Hakan Atilla, Mehmet Zafer Çağlayan, Süleyman Aslan, Levent Balkan ve Muhammed Zarrab yargılanırken, ayrıca Abdullah Happani, Kameliya Cemşidi ve Hüseyin Necefzade ise davanın İran vatandaşı sanıkları olarak yer aldı.

ACİL EKONOMİK GÜÇ YASASI

ABD Halkbank ve sanıkları neyle suçluyor? ABD’de uygulanan Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası (International Emergency Economic Powers Act), federal hukuk çerçevesinde 1977 yılında kabul edildi. Bu yasa olağanüstü bir tehdide karşı ticari tedbirler alması için başkanı yetki veriyor. ABD Başkanı da bu yetki çerçevesinde her ülkeye ya da duruma ilişkin farklı bir kararname imzalıyor. ABD’nin İran’a yönelik yaptırım kararnamesi ilk olarak 1979’da, Başkan Jimmy Carter’ın döneminde başladı.

ABD’Yİ DOLANDIRMAK…

New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde açılan davada sanıklar ve Halkbank, kurulan paravan şirketlerin 20 milyar dolara varan işlemlere aracı olarak ve yaptırımları engellemek için ABD Hazine Bakanlığı’nı yanıltmakla suçlandı. Bunun yanı sıra 45 sayfalık iddianamede Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası’nı İran’a para transferleri yaparak ihlal etmek için komplo kurmak, ABD’yi dolandırmak, kara para aklamak. Ayrıca iddianamede kurulduğu söylenen paravan şirketler ve sistemle, İran’ın petrol/doğalgaz satışlarından elde ettiği lakin yaptırımlar sebebiyle ülkesine sokamadığı gelirin, altın da içinde olmak üzere çeşitli ticari işlemlerle İran’a aktarıldığı geçiyor.

TÜRK HÜKÜMETİ HALKBANK’I DESTEKLİYOR

Aynı iddianamede Halkbank yönetiminin Türk hükümetinin üst düzey yetkilileri tarafından korunduğu ve de desteklendiği de yer alıyor. İddianamede banka hakkında “Halkbank, bilerek kurulan bu düzene yardımcı oldu, ABD’li düzenleyici kurumları ve yabancı bankaları aldatmayı amaçlayan hileli işlemlerin tasarlanmasına dahil oldu ve bu süreçlere katılımıyla ilgili ABD’li düzenleyici kurumlara yalan söyledi” şeklinde bölümler de var. Halkbank ise başından bu yana iddiaları reddederek davanın ön duruşmalarına katılmadı.

HALKBANK KAÇAK İLAN EDİLDİ

Türkiye’den de yakın bir şekilde takip edilen yargılama süreci bir hayli çekişmeli geçti. Halkbank’ın iddiaları reddedip davalara katılmaması üzerine farklı yöntemler bulundu. Savcılar ilk etapta New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’ndeki ön duruşmalara katılmayan Halkbank’ı kaçak ilan etti. Bankanın hukuk danışmanı olan King & Spalding firması ise bankanın kendilerini bu konuda yetkilendirmediğini söyledi. Firma ayrıca yargıç Richard Berman’a Halkbank’ın özel ve sınırlı bir şekilde yargılanma talebini iletti. Daha sonra ikinci kez ön duruşmaya katılmayan Halkbank’ın tavrı karşısında yargıç Berman, farklı yaptırımlar uygulayabileceğine işaret etti. King & Spalding firması ise önceki talebi yineledi. Savcılık, Halkbank’ın New York’taki davayı reddetmesi üzerine katılmadığı her duruşma için sekiz haftada 1 milyar 800 milyon dolar tutarında para cezasıyla kesilmesini talep etti. Halkbank bu olasılığa karşı davaya avukat atadı. Halkbank dava süresince özel ve sınırlı yargılanma isteğinin yanı sıra iddianamenin düşürülmesi ve reddi hakim talebinde de bulundu fakat talepleri reddedildi.

TEMYİZ KARARI BEKLENİYOR

Hakim Berman, 2 Temmuz 2020’de aldığı kararla Halkbank davası jüri seçiminin 1 Mart 2021’de başlamasına hükmetti. Daha sonra seri duruşmaların başlangıç tarihini 3 Mayıs’a erteledi, ancak temyizden gelecek sonuç açıklanmadığı için dava görülmedi.

Halkbank ise Bağımsız Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası kapsamında ABD’de yargılanamayacağı gerekçesiyle iki ayrı temyiz başvurusunda bulundu. Bir diğer temyiz başvurusu da iddianamenin düşürülmesiydi. Bu başvuru reddedildi fakat Bağımsız Yabancı Devlet Dokunulmazlığı Yasası çerçevesindeki ABD’de yargılanamayacağı iddiasının görüşmesi yapıldı ve hala incelemede. Öte yandan savcılık ise sunduğu 66 sayfalık dilekçe ile Halkbank’ın ABD’ye karşı suç işlediği için burada yargılanabileceğini ifade etti.

KAHRAMAN GİBİ KARŞILANDI

Mart 2017’de tutuklanıp 32 ay hapis cezasına çarptırılan ve iyi hal indirimi uygulanması sonucu 20 Temmuz 2019’da tahliye edilen Hakan Atilla, 24 Temmuz 2019’da Türkiye’ye geldi. Atilla dönemin Hazine ve Maliye Bakanı, aynı zamanda Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak tarafından kahraman gibi karşılandı. Atilla, 21 Ekim 2019’da ise Borsa İstanbul Genel Müdürü olarak atandı. Davaya bir ay kala BİST’ten yapılan yazılı açıklamada, 8 Mart’ta Mehmet Hakan Atilla’nın kendi isteğiyle Genel Müdürlük görevinden istifa ettiği duyuruldu.

TRUMP’LA NEFES ALAN ERDOĞAN

Davanın yargılama ayağı böyle devam ederken bir yandan da Türkiye’nin yürüttüğü ciddi bir lobi kampanyası ve bazı adımları vardı. Der Spiegel dergisi, Mart’ta kapsamlı şekilde hazırladığı Halkbank dosyasında özellikle Erdoğan ve Trump’ın uzlaşmalarına birçok kaynaktan aldığı bilgiyi da aktararak yer verdi. Dergi, Donald Trump’ın 2017’de göreve gelmesiyle Erdoğan’ın dava hakkında umutlarının yeniden canlandığını vurgulayarak, Trump’ın göreve başlamasından sadece birkaç hafta sonra, siber güvenlik danışmanlığını yürüten Rudy Giuliani’nin Erdoğan’la Halkbank davasını görüşmek için Ankara’ya uçtuğunu hatırlattı. Giuliani aynı zamanda o dönem Türkiye adına ABD’de lobicilik yapan isim olarak bilinmesinin yanı sıra Rıza Sarraf’ın da kişisel avukatlığını yaptı. Bu görüşmeden kısa bir süre sonra Trump, New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’yı görevden aldı. Bharara’nın görevden alınmasının Trump’ın ulusal güvenlik danışmanlığını yapan Michael Flynn’in Rusya ile irtibatının ortaya çıkmasıyla patlak veren krizden olduğu da ileri sürülüyor. Eski başsavcı, Trump’ın kendisini arayarak yargıya müdahale ettiğini, 3. görüşmeyi kabul etmediği için de görevden alındığını kendisi açıkladı fakat davaya dair herhangi bir açıklamada bulunmadı.

TÜRKİYE MİLYONLARCA DOLAR HARCADI

Erdoğan ve Trump’ın, Halkbank adına sürekli görüşmede olduğu ise eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton tarafından ifade edildi. ‘Halkbank’ın geçmediği yüz yüze ya da telefonda görüşme çok nadirdi’ demesi iki devlet başkanının bu konudaki örtüşmesini ortaya koyuyor. Trump’ın seçim kampanyası boyunca Demokratlar tarafından da bu yönüyle eleştirildiğini ve hatta seçim kampanyasında bunların da dile getirildiğini hatırlatmak lazım.

Dergiye göre daha sonra Trump dönemindeki Başsavcı William Barr, Bharara’nın New York Güney Bölgesi’ndeki halefi Geoffrey Berman’a bankayı suçlamaktan kaçınmasını söyledi fakat Berman ise reddetti.

Der Spiegel’in New York Times’ın haberine dayandırarak aktardığına göre ise ABD’li lobi firması Ballard’ın Halkbank adına lobi faaliyetleri için Türk hükümetinden en az 4,6 milyon dolar aldı.

BIDEN MÜDAHİL OLACAK MI?

Türkiye ve ABD arası ilişkiler, Erdoğan ve Trump dönemindeki gibi değil. Erdoğan, birçok kaynağın belirttiği üzere Trump’la her konuşmasında konuyu Halkbank davasına getirse de şimdiye kadar Biden ile sadece Ermeni Soykırımı’nı tanıması ve Medya Savunma Alanları’na kapsamlı saldırı başlatılması öncesinde görüşebildi. Öte yandan Biden başkanlığında ABD’nin Türkiye olan ilişkileri yeniden dizayn ettiği, dahası kendi istediği yönde bunu ilerlettiği artık biliniyor. ABD her ne kadar Türkiye’ye Trump döneminden daha sert davransa da tam olarak gözden çıkarmıyor. Biden’ın Halkbank davasına karışmayacağı tarzında sinyaller verilmişti fakat kapalı kapılar ardında neler olduğu henüz bilinmiyor.

Öte yandan Rıza Sarraf, tüm bu yargılamalar boyunca savcılıkla anlaşma yoluna gitti ve davada tanık olarak yer aldı. Ceza almayan Sarraf, bir süre sonra cezaevinden de tahliye edildi. Henüz temyiz kararı açıklanmasa da Sarraf’ın Halkbank’ın tüzel kişiliğine karşı açılan yargı sürecinde tanıklık yapıp yapmayacağı bilinmiyor ama bu kuvvetli iddialardan biri. 40 yakın gizli dosya olduğunu söyleyen hukuk çevreleri, Halkbank lehine olumlu bir sonuç beklemiyor. Temyiz kararının henüz açıklanmaması, Hakan Atilla’ya ABD tarafında 10 yıllık ticaret yasağının getirilmesi, Halkbank tüzel kişiliği davasında bir seçim mi yoksa öncü ceza mı kesin değil.