HDP'den gasp kanununa şerh

HDP, iktidarın gasp yetkilerini artıran kanun teklifinin muhalefet şerhini Meclis'e gönderdi.

Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi’ne ilişkin HDP'nin muhalefet şerhi İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Batman Milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki ve Ağrı Milletvekili Abdullah Koç imzasıyla Meclis Adalet Komisyonu Başkanlığı’na gönderildi.

Teklifin, iktidarın kendi bekasına uygun şekilde düzenlendiği belirtilen şerhte, teklifin evrensel hukuk normlarına ve demokratik kriterlere hala son derece uzak olduğu kaydedildi. Şerhte, ayrıca teklif ile iktidarın toplumsal yapıyı hedef alan niyetlerini ortaya koyduğu belirtilerek, “Paket, içerdiği birçok düzenleme ile başta Anayasa olmak üzere, mevcut yasalara, Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkeme’nin kararlarına açıkça aykırılık teşkil etmekle beraber, Dernekler Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklik, uluslararası hukuk başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve iç hukuktaki ilgili diğer düzenlemelerle uyumlu görünmemektedir” ifadelerine yer verildi.

TEKLİF NELERE YOL AÇACAK?

HDP'nin muhalefet şerhinde yer alan ifadelerden bir bölümü şöyle:

"Adı, kitle imha silahlarından bahsetse de teklifte yer alan 43 maddeden yalnızca altısı buna ilişkin. Yani kanunun adı ile düzenlediği alan arasında nicel bir ilişki kurmak zor. Buna rağmen teklif, dernekleri doğrudan ilgilendiren Dernekler Kanunu’nun yedi, dernek faaliyetlerini ilgilendiren Yardım Toplama Kanununun ise dört maddesini değiştiriyor. Yani aslında teklifin genel gerekçe kısmında ifade ettiği amaçtan başka amaçları da kapsadığını söylemek zor olmaz.

Söz konusu teklif yasalaşırsa İçişleri Bakanı ve valilikler, STK’lerin yönetiminde bulunan ve hakkında terör soruşturması açılan isimleri görevden alabilecek, derneğin faaliyetini geçici olarak durdurabilecek ve gerekli görürse yönetimlerine kayyım atayabilecek. Buna göre, insan hakları alanında çalışan derneklerden, medya alanında çalışan derneklere kadar tüm derneklerin faaliyetleri, OHAL döneminde KHK’lerle yapıldığı gibi 'geçici süreyle de olsa' sınırlandırılabilecek. Dernek yöneticileri hakkında yaptıkları bir basın açıklaması ya da basın toplantısı nedeniyle soruşturma açılırsa, yönetimin yerine kayyım atanabilecek. Bu durumda hak alanında çalışan derneklerden, medya alanında çalışan derneklere kadar tüm STK’ler için kayyım tarafından yönetilmesi yolu açılmış olacak.

Teklifle sivil alana getirilen bir diğer önemli düzenleme, İçişleri Bakanlığınca yapılan denetimlerin bundan böyle rutin denetimlere evrilmesi.

Üstelik İçişleri Bakanlığı ve dernek denetçileri dışındaki kamu görevlilerine de bu denetim yaptırılabilecek. Bu da polis, jandarma, bekçiler dahil olmak üzere kamu görevlisi sıfatı taşıyan herkesin bu denetimi yapabilmesi anlamı taşıyacak.

Özellikle madde 41’de ‘malvarlığı dondurulmasına karar verilen kişi, kuruluş veya organizasyonların yararına bilerek ya da isteyerek fon sağlayanların cezalandırılması için yeni suç ihdas edilmek’le, iktidar yürütme erkine dayanarak her kurumu 'suçlu' ilan ederek 'malvarlığına el koyma' yetkisine sahip olmaktadır.

Komisyona gelen yasa teklifinde siyasi nüfuza sahip kişiler ve ailelerine ilişkin tedbirlere yönelik herhangi bir maddenin yer almaması ilginç olmakla beraber teklifin gerçek ve BM’nin öngördüğü amacından koparıldığının da bir kanıtıdır. İktidar, BMGK kararları doğrultusunda düzenlenmesi gereken yasa teklifinde, bu gerekliliğin yanından bile geçmeyerek kendini ve yandaşını koruyacak şekilde kapsam dışı bırakmıştır."